• Sonuç bulunamadı

II. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

2.1. Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı

2.1.1. Yapılandırmacı Yaklaşım Türleri

2.1.1.3. Sosyal Yapılandırmacı Yaklaşım

Öğrenme sürecinde bilişsel boyutun yanı sıra sosyal çevrenin de etkisi olduğu üzerinde durulmaktadır. Sosyalleşme için, dil gelişimi bir aracı konumundadır ve bireylerin öğrenmesi için sosyal bir ortamın olması gerekir. Bu öğrenmenin gerçekleştirildiği yerlerden olan okullarda, öğretmen-öğrenci, öğrenci-öğrenci etkileşimi gerekmektedir. Öğrenme ortamı, öğrencilerin işbirliği içinde çalışmalarına, demokratik bir ortamın gerekliliğini yerine getirmelerine olanak sağlamalıdır. Aracı dil kabul edilen bu yaklaşımda öğrencinin sosyo-kültürel etkileşimi de bir o kadar önemlidir. Öğrenciye yardımcı, arkadaş, uygulama rehberi konumundaki öğretmen ise her zaman ihtiyacı olduğunda öğrencinin yanında ve destekleyicisidir (Akyol, 2011, s. 29).

Öğretmenin destekleyici olduğu öğrenme sürecinde gelişim çevre ile etkileşir ve etkileşim sürecinde sosyalleşme sağlanır. Dilin aracı olduğu bu ortamda, birey diğer insanlarla etkileşime girerek kendisinin bilmediklerini diğer insanların yaşam tecrübeleriyle öğrenir. Vygotsky öğrenme sürecinde sosyalleşme ve dilin önemine vurgu yapmaktadır. Aldığı yardım sırasında kendisinin yakınsal gelişim alanına diğer insanlar dâhil olur. Yakınsal gelişim alanı ise mevcut gelişim ile beklenen gelişim arasındaki farktır. Birey, öğrenmeyi bazen kimseye ihtiyaç duymadan çözümler bulup gerçekleştirir. Bazen ise yaşam tecrübesi olan insanların yakınsal gelişim alanına girerek onlardan, öğrenme için destek alır. Yakınsal gelişim alanı bir müddet sonra gerçek gelişim alanına çevrilerek yardımsız problemler çözülebilir. Ancak bu süreçte sosyalleşme ve iletişim gereklidir. Geleneksel öğretimin sosyal yapılandırmacı öğrenmeden farkı ise işte bu iletişim ve bireyi yalnız bırakmayan yönlendirmeci yönüdür (Açıkgöz, 2005, s. 69-70).

Sosyal yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında aracı olan dil; üst düzey düşünme becerilerini ve üst düzey bilişsel gelişimini desteklemektedir. Birey, üst düzey becerileri iki aşamada öğrenmektedir: İlk aşamada öğrenmesini gerçekleştirmek için diğer bireylerle etkileşim süreci yaşayarak sosyalleşmesini sağlar. İkinci aşamada ise etkileşim sonucunda oluşan bilgisi içselleşme sürecini yaşamaktadır. Artık bilgi üst düzey düşünme ve bilişsel süreçlere dâhil edilerek ve var olan bilgi anlamlandırılarak gerçek hayatta kullanılmaya hazır hale getirilir. Öğrenci amaca uygun çevre ile

etkileşim ortamına ne kadar sık getirilirse, o kadar çok bilişsel boyutuna katkı sağlar. Öğrenci bu ortamda anlama, eleştiri, problem çözme, sentez, analiz ve değerlendirme işlemlerini etkileşimler sonucunda içselleştirerek uygular (Güneş, 2007, s. 52). “Sosyal öğrenim teorisi, daha büyük grubun bir parçası olarak birey için yer alan öğrenimi açıklamaya yardım eder” (Monico, 2010, s. 22).

Şekil 7. Vygotsky’e göre yakın gelişim alanı ve öğrenme (Fer ve Cırık, 2007, s. 72)

Yakınsal gelişim alanında Senemoğlu’nun (2007), Vygotsky (1986)’dan aktardığına göre, öğrenmenin içselleştirilip anlamlandırılmasında iki aşama vardır: İlk aşamada öğrencinin mevcut hali belirlenir yani öğrencinin yardımsız başarabilecekleri belirlenir. İkinci aşamada ise yardım alarak en üst nereye kadar ulaşabileceği belirlenir, öğrencinin potansiyeline bakılır. Vygotsky, bu farkı gelişime açık alan diye adlandırır. Amaç öğrencinin öğrenmesini kolaylaştırmak ve bu gerekirse öğrencinin bireysel bilgiye ulaşması, gerekirse öğrenci- öğrenci etkileşimi sonucunda bilgiye ulaşması, öğrenci-öğretmen etkileşimi sonucunda ulaşmasıdır. Öğrencinin bu aşamada hem bilişsel hem de sosyalleşmesi ileri doğru gitmektedir (Akt. Senemoğlu, 2007).

Yakınsal gelişim alanındaki gelişime açık alanda öğrenci yalnız bırakılmamalıdır. Çünkü aşırı özgürlük öğrencinin bilişsel yönden geri kalmasına neden

VYGOTSKY SOSYAL YAPILANDIRMACILIK Bağımsız Gelişim Yetişkin yardımıyla gelişim Yakın Gelişim Alanı Yetişkin yardımıyla gelişim Yetişkin yardımıyla gelişim

olarak istenilen potansiyele ulaşmamasına sebep olacaktır. Öğretmen, sürekli yönlendirici rol oynayarak öğrencinin, bilişsel yönden geri kalmasını önleyecektir. Çocuk, bağımsız bırakıldığı zaman hep bildiğinden yola çıkarak, basit çözümü kolay durumlara yönlendirecektir. Aksine çocuk sistematik ve karmaşık durumlara yönlendirilmesi ile öğrenme anlamlandırılacaktır ve ileriye doğru bir yön alacaktır. Bu karmaşık ve sistematik durumu da tek başına çözemeyeceğinden alanında uzman kişilere yönlendirilmesi gerekmektedir. Sosyalleşme sürecinin sonunda birey, aldığı bilgileri bir araya getirerek kendi süzgecinden geçirir ve daha sonra bilgiyi anlamlandırarak içselleştirir (Senemoğlu, 2007).

Yakınsal gelişim alanında birey dışardan yönlendirme işlemine tabi tutulur ancak bu süreç öğrenciye “kendi kendini yönlendirme” işlemini yapmasına olanak sağlar. Kişiler bu sayede zihinsel potansiyellerinin ölçülmesi imkânına ulaşır. Öğrenciler yönlendirilerek en doğru bilgiye ulaşım için yardım alır, bu aldığı yardımlar sayesinde hedeflediği potansiyeli ulaşır. Ulaşılan potansiyele işte bu gelişim için açık alandır. Gelişim için açık alanda birey öğrenirken yaşamı için bu durumu içselleştirir. Bu dışardan alınan yardımlar ise gerek aile çevre veya uzman kişiler olabilir (Arslan, 2007, s. 53).

Arslan (2007)’nın, Lev. S. Vygotsky’den aktardığına göre, öğrenmenin gerçekleşmesinde bilişsel yapılandırmacı yaklaşımda küçük bir dengesizliğin olması muhtemeldir. Sosyal yapılandırmacı yaklaşımda ise bilişsel yapılandırmacı yaklaşımdan birey ile yetişkinler arasında bir karmaşa yaşanır. Bu karmaşadan çıkmak için ise farklı olarak bireyin yardım almasına gerek vardır. Birey yetişkinden aldığı bilgiyi birebir kullanmak yerine kendi süzgecinden geçirerek, kendine göre yorumlayarak anlamlandırır. İşte bu anlamlandırma sürecinde bireyin bilgiyi yorumlaması ve kendine has bilgi haline getirmesinin önemi karşımıza çıkmaktadır. Bu öğrenmeyi öznel hale getirmek için; yetişkinlerden aldığı bilgiyi eski yaşantıları ile birleştirerek kendi içsel sürecine dâhil eder (Akt. Arslan, 2007, s. 48).

Sosyal yapılandırmacı anlayışa uygun öğrenme ortamları sağlanırken öğretmenlerin şu unsurlara dikkat etmesi önerilmektedir:

1. Öğrenciler arasında, devamlı bir şekilde, zengin bilgi alışverişi sağlanmalıdır.

2. Öğrencilerin, düşünme becerilerini geliştirip derinleştirecek öğrenme ortamları oluşturulmalıdır.

3. Öğrencilerin, birbirlerinden farklı düşünebilecekleri hissettirilerek bu düşüncelerine saygı gösterebilecekleri ortamlar oluşturulmalıdır.

4. Çatışan görüşler olduğunda, öğrencilerin tartışarak bir sonuca varmalarına rehber olunmalıdır.

5. Yaşanan anlaşmazlıklarda birbirlerine saygı ve anlayış gösterebilmeleri sağlanmalıdır.

6. Öğrencilerin, öne sürdükleri görüşlerinin dayanaklarını ve nedenlerini sunmaları sağlanmalıdır.

7. Öğrenme ortamında öğrencilerin birbirlerine soru sormalarına, bu sorularını dinlemelerine ve bunlara cevaplar almalarına olanak verilmelidir.

8. Her öğrencinin, işbirlikli ve etkileşimli grup çalışması için ortam sağlanmalıdır.

9. Her öğrencinin kendini ifade etmesine ve düşüncelerini açıklamasına yardım edilmelidir.

10. Öğrenilenler ve öğrenilecekler, günlük yaşamlarla bağdaştırılmalıdır. 11. Araç-gereç ve kaynak kullanımı desteklenmelidir.

12. Öğretmen iyi bir rehber olmalıdır.

13. Öğrencilerin hem özeleştiri yapmaları, hem de arkadaşlarını değerlendirmeleri desteklenmelidir.

14. Değerlendirme, süreç içinde gerçekleştirilmelidir (Fer ve Cırık, 2007, s. 78- 79).