• Sonuç bulunamadı

II. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

2.2. Akademik İyimserlik

2.2.2. Kolektif Yeterlik

Kolektif öğretmen yeterliği, akademik iyimserliğin bilişsel açısıdır (Goddard, Logerfo ve Hoy, 2004, s. 403-404). Kolektif yeterlik, bireyin belirgin seviyedeki bir hedefe ulaşmak için gerekli eylemleri organize etme ve gerçekleştirmede kendi kapasitesi hakkındaki inancı diye tanımlamıştır (Akt. Hoy, Tarter ve Woolfolk Hoy, 2006, s. 428). Eğer öğretmenler inanırlarsa, öğrencilerde pozitif bir etkiye sahip olabilirler. Bundan sonra öğretmenler, öğrenci karakteristiklerine bakılmaksızın öğrenci başarısının arttırılması ile sonuçlanacak seçenekleri yaparlar (Goddard, Logerfo ve Hoy, 2004, s. 403-404). Birçok çalışmada öğrenci sosyo-ekonomik durumları kontrol edilse bile kolektif öğretmen yeterliği öğrenci başarısı için önemli olduğu telkin edilmektedir

(Goddard, LoGerfo ve Hoy, 2004, 403-404; Hoy, Sweetland ve Smith, 2002, 89; McGuigan ve Hoy, 2006, 218). Öğretmen yeterliliği ile terfi edilmiş okullarda öğrenci başarısı eğilimi pozitif yönde ilerlemektedir (Kirby, 2009, s. 6).

İnsanlar yaşamlarını bireysel özerklikte yaşamıyor, gerçekte birçok sonucu almak için birlikte çabalıyorlar. İnsanlar, çevrenin ürünü değillerdir. Aksine çevreyi şekillendiren, dönüştüren insanlardır. Sosyal bilişsel kuram insan anlayışı faaliyetinden kolektif faaliyet anlayışına uzanır. Kişisel yeterlik veya öz-yeterlik, performans başarıları, dolaylı tecrübe, sözlü ikna ve psikolojik durumlardan etkilenir. Sosyal bilişsel teori, insan etkinliğinin üç formu olduğunu ifade eder. Bu üç form; kişisel, temsili, kolektiftir (Bandura, 2000, s. 75). Koşullar ve pratiklerin üzerinde kontrolünün kişinin kendisinin elinde olduğu kişisel; temsili kendi üzerinde yapılması gereken durumları diğerlerini katarak onlara yaptırmak temsili ve istenilen sonuçlara ulaşmak için toplu gücün kullanılması ise kolektif formudur (Duffy-Friedman, 2007, s. 34). Birey veya grup fark etmeksizin pozitif bir yeterlik hissi olmaksızın harekete başlamak olanaksızdır. Bireysel seçimlerde de, okulları geleceğe ilişkin planlarında da yeterlik inancı etkilidir (Hoy, Tarter ve Woolfolk Hoy, 2006, s. 428).

Hoy, Tarter ve Woolfolk Hoy (2006)’nın, Pajares (1994)’ten aktardığına göre, öğrenci başarısı ve yeterlilik hissi ilişkilidir. Araştırmacılar öğrenci başarısı ve üç yeterlilik inancı arasında pozitif bir ilişki bulmuşlardır. 3 yeterlik inancı; öğrencilerin öz yeterlik inançları, öğretmenlerin öz-yeterlik inançları ve öğretmenlerin okul ile ilgili kolektif yeterlik inançlarıdır. Öz-yeterlik inancı [self-efficacy belief], Bandura (1986, 391) tarafından “kişilerin bir performansı gerçekleştirebilmek için gerekli olan eylemleri yerine getirebilme ve bu eylemleri organize edebilme kapasiteleri hakkındaki yargıları” olarak tanımlanmıştır. Bandura (1997)’ya göre ayrıca bu inancının insan yaşamında önemli bir yere sahip olan (a) bilişsel süreçleri, (b) motivasyonel süreçleri, (c) duygusal süreçleri ve (d) seçim yapma süreçleri gibi dört temel psikolojik süreci de etkilediği belirtilmektedir. Çalışmalarda öğrenci başarısı ve kolektif yeterlik

üzerinde odaklanılmıştır. Çünkü kolektif yeterlik, değişim için uysal bir okul özelliğidir (Akt. Hoy, Tarter ve Woolfolk Hoy, 2006, 428).

Kolektif yeterlik anlayışının merkezi bireylerin yaşamları üzerinde kontrol sağlamak için çaba becerilerindeki inanç veya öz-yeterlikleridir (Goddard, Hoy ve Hoy, 2000, s. 481-482).

Şekil 11. Öğretmen Yeterliği Modeli Döngüsü (Tschannen-Moran, Hoy ve Hoy,

1998, 228).

Bu model-döngü doğrudan yeterlik inançları ve yansımalarıdır. Bandura'nın dört kaynağını temel alarak öğretmenlerin, öğretim vazifesini uygulamalarındaki yetenekleri ile ilgili bağlamsal- özel kararları vermek için onların deneyimlerini işleme tabi tuttuğu yoldur (Tschannen-Moran ve Hoy, 1998, s. 228). Bu organizasyon temelinde iki tane ana noktaya dayanmaktadır. Öğretmen görevi ve öğretmenin yeterliğidir. Her ikisinin düzenli bir biçimde oluşumu öğrencinin öğrenmesinde başarı getirmektedir (Goddard, Hoy ve Hoy, 2000, s. 486).

Kolektif yeterlik, öğretmen öz-yeterlik konseptinin bir grup örneğidir (McGuigan, 2005, s. 38). Beklenen sonuca yerleştirilen değer ile sonucun koşullanma değerini kararlaştırır. Sosyal bilişsel teori insandaki, sosyal biliş ile ilişkilendirilir;

inançlar, davranış, motivasyon ve öğrenme ile koşullandırılarak anlama için bir yapı sağlar. Sosyal öğrenmede öğretmenin de öğrencilerini cesaretlendiren, işbirliğine yönelten, öğrencilerin açık ve özgürce fikirlerini ifade edebildiği ortamlar oluşturabilen yönlendirici bir role sahip olması gerekir (İlleez, 2006, s. 51). Öz yeterlik bireylerin kendilerini nasıl algıladıklarına odaklanırken; kolektif yeterlik var olan gruptaki tüm bireylerin yeterliği üzerine oluşturulmaktadır (Kurt, 2012, s. 204). Öz yeterlik ve kolektif yeterliğin karşılaştırılması aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 4. Öz Yeterlik ve Kolektif Yeterliğin Karşılaştırılması Öz Yeterlik Kolektif yeterlik

Bireyin başarıya ulaşması için bireysel bir inançtır.

Grubu oluşturan tüm bireylerin oluşturdukları performans güçlerine ilişkin olarak paylaşılan algıları içerir.

Kendi yeteneklerini algılama inancıdır. Birleşik yetenek inancıdır.

Tutumlar bireysel bir biçimde oluşur. Grup düzeyinde ortaya çıkan bir tutumdur. Kişinin belirli bir iş yapabilme yeteneğine ilişkin

inancıdır.

Grubun birlikte belirli bir iş yapabilme yeteneğine ilişkin inancıdır.

Bireysel algılardır. Sosyal algılardır Bireyselin kendi performansı ve buna ilişkin

algıları ile ilişkilidir.

Etkileşimli, eşgüdümlü ve sinerjik sosyal dinamikleri kapsar.

(Kurt, 2012, s. 204).

Tabloda da görüldüğü gibi kolektif yeterlik aslında öz yeterlikten tamamen bağımsız değildir ancak öz yeterlik daha çok bireysellik üzerine kuruluyken; kolektif yeterlik grubun birlikte oluşturduğu dinamik üzerine kuruludur. Oluşturulan sonuçlar bir paylaşımın ürünüdür (Kurt, 2012, s. 204).

Fakülte yeterliği hakkındaki bu algıları, okulun algısal kolektif yeterliğini yansıtmaktadır. Yani algısal kolektif yeterlik, öğretmenlerin bir bütün olarak okulun öğrenciler üstünde pozitif etki yaratmak için gerekli eylemleri yürütebileceğini ve organize edebileceğine dair düşüncelerdir. Kolektif yeterlik duyusuna sahip olan öğretim üyelerinin bulunduğu okulların geliştiğini ama kolektif yeterlikler hakkında şüphe duyan okulların ufak ilerleme kaydettiği veya geri gittiği bulunmuştur. Kısaca kolektif yeterliğin akademik olarak ne kadar iyi olduğuna önemli bir katkıda bulunduğunu ve hatta sosyo-ekonomik durumu ve diğer demografik özellikleri de

kontrol ettiğini de göstermiştir. Benzer olarak Smith ve Hoy (2007)’nin, Goddard (2000)’den aktardığına göre kolektif yeterlik ile öğrenci başarısı arasında olumlu ilişki bulunmuştur (Akt. Smith ve Hoy, 2007, s. 558).