• Sonuç bulunamadı

Sosyal TabakalaĢmada Tedrici Yöntem (Kölelik Örneği)

2.3. TENCÎMÜ’L-KUR’ÂN VE DÖNEMĠN TOPLUMU

2.3.2. DÖNEMĠN TOPLUMUNDA YÖNTEM VE TEKNĠKLERĠ ĠLE TENCÎM SÜRECĠ

2.3.2.3. Hakkın Tesisi Batılın Ġptali (Emr-i Bi‟l-Ma‟rûf Ve Nehy-i Ani‟l-Münker)

2.3.2.5.2. Sosyal TabakalaĢmada Tedrici Yöntem (Kölelik Örneği)

Her fiili mükemmel olan Allah (cc) mahlûkatından bir tanesi olan toplum için her daim aslah olanı murat eder. Ġlahi vahyi vasıtasıyla toplumu ihya ve ıslah için yol ve yöntemler sunar. Filhakika son ilahi hitap olan Kur‟ân da, Allah (cc)‟ın kelamı

olması hasebiyle bu mükemmelliği barındırır. Lakin vahyin kölelik ve benzeri konuları ele almıĢ olmasını “Ġslam‟da kölelik var” Ģeklinde algılamak son derece yanlıĢ bir önyargı olur.

Kölelik örneği üzerinde analize baĢlamadan evvel mezkûr önyargıyı açıklığa kavuĢturmada fayda vardır. Kur‟ân, Allah (cc)‟ın vahyidir ve insan için, insana göre, insan hakkında nazil olmuĢ bir kitaptır. Dolayısıyla içerisinde insana ve topluma ait güzel ve olumlu konuları iĢlediği gibi necis ve hastalıklı durumları da ele almaktadır. Bu perspektiften bakıldığında kölelik Allah (cc)‟ın bir arzusu değil toplumların kendilerine ait bir sosyal hastalık ve de gerçekliktir. Kur‟ân; temel olarak sosyal gerçekliği yani toplumsal hazır bulunuĢluğu kendisine baĢlama noktası edinmiĢtir. Mevcudu baz alarak hedef ve kazanımların istendik yönde (Ġlahi ilkeler muvacehesinde) ikamesi için yöntem ve bilgiler sunmuĢtur. Öyleyse Ġslam‟ın köleliği yanlıĢ olan bir sosyal gerçeklik halinde kabul etmesi ve bu durumun düzeltilmesi için toplumu adım adım irĢat etmiĢ olması esastır. Bu ise Ġslam‟da köleliğin meĢruiyetini değil, Ġslam‟ın sosyal hastalıklardan ve sakat sosyal tabakalaĢmalardan nasıl kurtulunabileceğini göstermesi anlamına gelmektedir.

Tasrihi lazım gelen bir baĢka husus ise “sosyal tabakalaĢma” olgusudur.320 Bu kavram toplum bünyesinde var olan sosyal grupların gerek kendi içinde gerekse birbirleri arasında katmanlar halinde bulunmalarını ifade eder. Aynı zamanda sınırlandırılmıĢ bir tarih diliminde, belirli bir toplumun iç hiyerarĢisini değerlendirmeye ve genel olarak tarih çizgisinde toplumlar arası katmanların mukayese edilmesine de yarar.321 Sosyal tabakalaĢma, Kur‟ân‟da yer aldığı biçimiyle değerlendirildiğinde: " ْؼَث َبْٕؼَـفَس ٚ بَ١ْـُٔذٌا ِحَٛ١َذٌْا ٝف َُُْٙـزَش١ِؼَِ َُُْٙـْٕ١َث َبَّْٕغَـل ُْٓذَـٔ َهِثَس َذَّْدَس َُِّْٛغْـمَ٠ َُُْ٘ا ٍ ضْؼَث َقَْٛـف َُُْٙض بَجَسَد َ زِخَـزَ١ٌِ ٍد بًضْؼَث ُُُْٙضْؼَث بَِِّ ٌشْ١َخ َهِثَس ُذَّْدَس ٚ بًّ٠ِشْخُع َُْٛؼَّْجَ٠ ".

“Rabbinin rahmetini onlar mı bölüĢtürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaĢtırdık. Birbirlerine iĢ gördürmeleri için, (çeĢitli

320

Bu konuda ileri sürülen nazariyeler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Günay, Ünver., Din

Sosyolojisi, 6.basım, Ġnsan y., Ġstanbul, 2005, s.315-328.

321 Arslantürk, Zeki., Amman, M. Tayfun., Sosyoloji Kavramlar Kurumlar Süreçler Teoriler, 6.basım,

alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabb‟inin rahmeti, onların biriktirdikleri Ģeylerden (dünyalıklardan) daha hayırlıdır.”322

Allah (cc), kullarını bir birlerine nazaran farklı meziyetlerde var etmiĢ böylece bu farklı mizaç ve potansiyellerle toplumda bireyleri değiĢik fonksiyonları karĢılıklı icra edebilir kılmıĢtır.

" َُْٛـٍَّْؼَ٠ بََّػ ًٍِفَبغث َهُثَس بِ ٚ ُٛـٍَِّػ بَِِّ ٌدبَجَسَد ًٍُـىٌَِٚ ".

“Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.”323

Ġnsanların hakiki değerlerinin belirlenmesinde rol oynayan ölçüt Allah (cc)‟ın fıtraten verdiği özellikler değil, Allah (cc) tarafından kayda alınan amelleridir.

" ٍ ضْؼَث َقَْٛـف ُُْـىَضْؼَث َغَـفَس ٚ ِ ضْس٤ا َفِئ٣َخ ُُْـىٌَ ًََؼَج ِٜزٌَا ََُٛ٘ٚ ُـوَُٛـٍْجَ١ٌِ ٍدبَجَسَد َْا ُُْـى١رآ آِ ٝف ُْ ٌُ١ِدَس ٌسٛضـفَـغٌَ َُٗـٔا ٚ ِةَبمِؼٌْا ُغ٠ِشَع َهَثَس ".

“O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda (sizin aslınızı size) belli etmek için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. ġüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır.”ġüphe yok ki O, çok bağıĢlayandır, çok merhamet edendir.”324

Ġnsanların farklı potansiyellerde birbirlerine nazaran üstün yaratılmıĢ olmaları, çatıĢmadan ziyade sosyal uyum için gereklidir. Çünkü toplumda paylaĢılması gereken çok çeĢitli sorumluluklar ve faaliyet alanlarının olması buralarda istihdam edilecek değiĢik meziyetlere haiz insanların varlığını zorunlu kılar.

322 Zuhruf 43/32. 323 En‟âm 6/132. 324 En‟âm 6/165.

" َُُـص ُذ٠ِشُـٔ ٌَِّْٓ ُءبَشَـٔبِ بَٙ١ف ٌُٗ َبٍَْٕجَػ َ خٍَِجبَؼٌْا ُذ٠ِشُ٠ َْبو َِْٓ اًسُٛدْذَِ بًُِِْٛ زَِ بَٙ١ٍْصَّ٠ ََُـََٕٙج ٌُٗ َبٍَْٕؼَج . اًسُٛـىْشَِ ُُُْٙ١ْؼَع َْبو َهِئٌُٚ بف ٌِِْٓئُِ َُٛ٘ٚ بََٙ١ْؼَع بٌَٙ َٝؼَع ٚ َحَشِخ٤ا َداَسَا ََِْٓٚ . ِِْٓ ِء٢ُئ٘ ٚ ِء٢ُئ٘ ُ ّذُِّـٔ ً ّلاُـو اًسُٛـظْذَِ َهِثَس ُءبغَػ َْبو بِٚ َهِثَسِءبَغَػ . َبٍَْٕضَـف َفْ١و ْشُـظْـُٔ ا ٌَ ٚ ٍ ضْؼَث ٍٝػ َُُْٙضْؼَث ٍدبَجَسَد ُشَجْـوَا ُ حَشِخ٥ ًلا١ِضْـفَـر ُشَجْـوَاٚ ".

“Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmıĢ ve Allah‟ın rahmetinden kovulmuĢ olarak girer. Kim de mü'min olarak ahreti ister ve ona ulaĢmak için gereği gibi çalıĢırsa, iĢte bunların çalıĢmalarının karĢılığı verilir. Rabbinin lutfundan her birine; onlara da, bunlara da veririz. Rabbinin lutfu (hiç kimseye) yasaklanmıĢ değildir. Bak nasıl, onların kimini kimine üstün kıldık. Elbette ahretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür.”325

Her bir insana verilen baĢka baĢka her meziyet ve üstünlük aslında insan için sorumluluk demektir. Mükellefiyetler arttıkça insanın Allah (cc) karĢısında vereceği hesabı da büyür.326

Öyleyse dünya hayatında kimine kiminden fazla üstünlükler, malik olanlar tarafından bir serbesti değil aksine ağır yüklerdir. Varılacak nihai mekân olan ahirette insanlar kendilerine verilenleri ne Ģekillerde değerlendirdiklerinden hesaba çekilecekler, meziyetlerini zulüm aracı haline getirenler Ģiddetli azaba duçar olurlarken, ihsan üzere hareket edenler lütuflandırılacaklardır.

Sosyal tabakalaĢma ile alakalı ayetler ıĢığında bir neticeye varmak gerekirse; sosyal ahengin sağlanması için insanların kendi gerçek değerlerinin farkına varmaları, mü‟minlerin değiĢik kulvarlarda kendilerine has meziyetlerini geliĢtirmeleri ve sergilemeleri sünnetullahtır. Tersinden bakıldığındaysa küfr ve Ģirk sahiplerinin içlerinde barındırdıkları kötülüğün açığa çıkarak, kendilerine mazeret bulmalarının ortadan kalkması için Ġlahi takdire bağlı bir yasa olduğu görülür.

325 Ġsrâ 17/18-21.

326 er-Râzî, Ebu Abdillah Fahruddin Muhammed b. Ömer (606/1209), Mefatih‟ul-Gayb (çev.: Suat

Ancak Allah (cc)‟ın kimi insanları zengin, kimilerini idareci, kimilerini sanatkâr, kimilerini bilgin, kimilerini çiftçi, vs. olarak var etmesi ve onlara böyle çeĢitli özellikler vermesi onların iyi ya da kötü fiiller iĢlemelerine müdahalede bulunması anlamına gelmemektedir. Zira Allah (cc)‟ın indinde insanın değerini belirleyen köle veya sultan olması değil dünya hayatında sergilediği tutum ve davranıĢların Ġslam‟a uygun olup olmadığıyla ölçülür.

Birde suni yollardan üretilen sosyal tabakalaĢma unsurları vardır ki Ġslam bunları tasvip etmez ve iptalleri için mücadele verir. Kölelik de bu türden insan icadı türedi, birilerinin diğerlerini sömürü temelinde tabakalaĢma olgusudur.

Köle; bir Ģekilde hürriyetleri elinden alınarak bir baĢka insanın yedi kudretine terk edilen kimsedir. Sahip ne isterse sorgusuz yerine getirmekle yükümlü tutulur. Bazen bir insanın köleleĢmesi bazen de bir sosyal sınıfın/toplumun ya da ırkın köleleĢmesi gündeme gelebilir. Sahip konumunda olan kimse/kimseler köle konumunda bulunan kimse/kimseleri istediği gibi “kullanma/sömürme hakkına” kendilerini sahip görülürler.

Zamanla köleleĢmiĢ ailelerden dünyaya gelen jenerasyonlar gitgide köleliği benimserler. Bu kabilden köleliği bir yaĢam biçimi olarak benimsemiĢ kimseleri, sahibinin terki ya da kovması kendileri için yok oluĢ anlamına gelebilmektedir. Çünkü böyle bir kiĢinin/topluluğun kendi hayatını kendisinin idare etme becerisi metazori ile köreltildiğinden/bozuma uğradığından bu kabilden kimseler için sosyal alan, bilmedikleri belirsiz ve korkunç vahĢi bir orman gibidir. Köleliğin bizzat yapısal karakterinden dolayı Kur'ân, onu bir seferde kaldırmak yerine kölenin bir yandan bilinçlenmesini sağlayarak diğer yandan yaĢam standartlarını iyileĢtirerek tedricen ilga yolunu uygun görmüĢtür. Zaten genel olarak bakıldığında her türlü sömürüye Kur‟ân‟ın kesinlikle karĢı çıktığını görülür.

" ُُْـىْـزَجَجْػَا ٌْٛٚ ٍخَـوِشْشُِ ِِْٓ ٌشْ١َخ ٌ خَـِِْٕئُِ ٌ خََِ لاَ ٚ َِِْٓئُ٠ َٝـزَد ِدبوِشْشٌُّْا ُٛذِىْـَٕـر٢َٚ ُٛذِىْـُٕـر ٢ٚ ا ٍنِشْشُِ ِِْٓ ٌشْ١َخ ٌِِْٓئُِ ٌذْجَؼٌَ ٚ ُٛـِِْٕئُ٠ َٝـزَد َٓ١ِوِشْشٌُّْا ٌٝا َُْٛػْذَ٠ َهِئٌُٚ ا ُُْـىَجَجْػَا ٌْٛٚ ِخَـَٕجٌْا ٌٝا ُٛػْذَ٠ ُللهاَٚ ِسبَـٌٕا َُْٚشَـوَ زَـزَ٠ ٍََُُْٙؼٌَ ِ طبَـٌٍِٕ ِِٗرب٠آ ُِٓ١َجُ٠ ٚ ِِْٗٔ ربث ِحَشِفْـغٌَّْاَٚ ".

“Ġman etmedikleri sürece Allah‟a ortak koĢan kadınlarla evlenmeyin. Allah‟a ortak koĢan kadın hoĢunuza gitse de, mü‟min bir cariye Allah‟a ortak koĢan bir kadından daha hayırlıdır. Ġman etmedikleri sürece Allah‟a ortak koĢan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah‟a ortak koĢan hür erkek hoĢunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah‟a ortak koĢan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateĢe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağıĢlanmaya çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar ki, öğüt alıp düĢünsünler.”327

Ġlk aĢamada Kur‟ân, köleliğin kalkması için önce köle durumuna düĢürülen kiĢinin fıtratına uygun olarak insan haysiyetini yeniden kazanması yönünde kamuoyu oluĢturulmasını amaçlar. Bu minval üzere bir müslüman kölenin, makam ve servet sahibi bir müĢrikten daha makbul olduğu ve hür durumda bulunan mü‟minlerin, köle dahi olsalar mü‟min kimseler ile aile kurmaları istenmiĢtir.

" ُ خَجَـمَؼٌْا بَِ َناَسْدَا بََِٚ .

ٍخَجَـلَسُ ّهَـف ".

“Sarp yokuĢun ne olduğunu sen ne bileceksin? O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir.”328

Ġkinci basamakta ise kölenin duçar olduğu fakirlikten kurtarılması (maddi anlamda kalkındırılması) bir taraftan da Kur‟ân‟da belirlenmiĢ sebeplerle bedellerini ödeyerek veya kendi hükmü altındaki köleleri serbest bırakarak toplumdaki köle tabakasının eritilmesi hedeflenmiĢtir.

327 Bakara 2/221. 328 Beled 90/12,13.

" ... ُـىُـٔبَّْ٠َا ْذَـىٍََِ بَِِّ َةَبزِىٌْا َُْٛـغَـزْجَ٠ َٓ٠ِزٌَاَٚ ِللها ِيبَِ ِِْٓ ُُُْ٘ٛـرآ ٚ اًشْ١َخ ُِْـٙ١ِف ُُْـزٍَِّْػ ْْا ُُُْ٘ٛجِربىَـف ُْ ِحَٛ١َذٌْا َضَشَـغ ُٛـغَـزْجَـزٌِ ًبُٕـّصَّذَـر َْْدَسَا ْْا ِءَبغِـجٌْا ٍٝػ ُُْـىِربَ١َـزَـف ُِٛ٘شْـىُـر ٢ٚ ُُْـى١رآ ِٜزٌَا بَ١ْـُٔذٌا َُِْٓٙ٘شْـىُ٠ َِْٓ ٚ ِِْٓ َللها َْبف ٌُ١ِدَس ٌسُٛـفَـغ َِِٓٙ٘اَشْـوِا ِذْؼَث ".

“...Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer

onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe329yapın. Allah‟ın size verdiği maldan

onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhĢa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç Ģüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağıĢlayıcıdır, çok merhametlidir.”330

Üçüncü basamakta köleye hak ettiği birey değerinin verilmeye baĢlanması vardır. Artık köle kendi hürriyeti konusunda, sahibi ile pazarlık edebilir ve anlaĢma yapabilir; sahibi ile cinsi münasebette bulunmaktan kaçınan cariye iffetini müdafaa edebilir hale getirilmiĢtir.

بَغِٔ ِِْٓ َُْٚشَِ٘بظُ٠ َٓ٠ِزٌَاَٚ ٗث َُْٛـظَػُٛـر ُُْـىٌِر بَعآَّـزَ٠ ْْأ ًِْجَـل ِِْٓ ٍخَجَـلَس ُش٠ِشْذَـزَـف ُٛـٌبل بٌَِّ َُْٚدُٛؼَ٠ َُُـص ُِْـِٙئ

ُللهاَٚ ٌش١ِـجَخ َُْٛـٍَّْؼَـر بّث ".

“Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eĢleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. ĠĢte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”331

Dördüncü basamakta kölelik hukuki bir boyut kazanarak “köle azadı” Ġslami ceza ve yaptırımlar arasında yerini almıĢtır. Son merhale hicret ve cihat emirlerinin gelmesi ile mü‟minlerin kâfirlere karĢı savaĢmaları ve hürriyetlerini bu Ģekilde kazanmaları hak olmuĢtur.332

Köle durumundaki bir müslümanın son tahlilde ya dinini rahatça yaĢayacağı bir beldeye hicret etmesi ya da gücü varsa cihada kalkarak kendisini tahakküm ve sömürü altına almaya çalıĢan yapıya karĢı her alanda savaĢ vermesine hükmedilmiĢtir.

329 Mükâtebe: özgürlüğünü satın alacak parayı biriktirmek ve kendi hürriyetini satın almak için

kölenin sahibi ile yaptığı sözleĢmedir.

330 en-Nûr 24/33. 331 Mücâdele 58/3.