• Sonuç bulunamadı

% 22Kamu Kurumları

% 16Özel Sektör Kuruluşları

% 15Odalar, Borsalar, Birlikler

% 9 Üniver-siteler

% 4 Organize Sanayi Bölgeleri

ve yerel kamu kurumu ve yerel yönetimlere fikir desteği sağlamıştır.

İBB öncülüğünde ve Akdeniz Akademisi Şube Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyet gösteren Akdeniz Akademisi 12 Mart 2012 tarihinde kurulmuştur. Kuruluşu, İzmir'e gönül vermiş bilim, sanat ve kültür insanlarının İzmir'de yaşamak üstüne düşünmek amacıyla bir araya geldikleri 2009 yılı İzmir Kültür Çalıştayı'na uzanmaktadır.

İzmir Akdeniz Akademisi, ilk kez bir belediye bünyesinde kurulan bir düşünce kuruluşu ve bir demokratik platform olarak, kentteki yenilik ve tasarım konularındaki potansiyelin desteklenmesi ve İzmir'in tarihsel gelişimi süresince ilişki içinde olduğu Akdeniz bölgesiyle ilişkilerini güçlendirmesi vizyonunu hayata geçirme görevini üstlenmiştir. Akdeniz Akademisi; tarih, tasarım, kültür-sanat ve ekoloji alanlarında dört koordinasyon birimi olarak çalışmaktadır. İzmir vizyonunu yaşama geçirmek için paydaşlarıyla birlikte çalışırken, İzmir'in dünyaya açılma stratejisinin geliştirilmesine de katkıda bulunmayı, kente ve ülkeye yeni ufuklar açmayı hedeflemektedir.

Yukarıda özetlenen ve bölgenin genel kalkınma sorunlarıyla ilgili oluşturulmuş koordinasyon yapılarının yanı sıra İzmir'de çok sayıda sektörel ve tematik platform yapısı da bulunmaktadır. İzmir Kümelenme Komitesi, İzmir Yenilik Komitesi, İzmir Tarım Grubu gibi belli bir tüzel kişiliği olmayan ve gönüllülük ilkesiyle bir araya gelen yapıların çokluğu İzmir'deki yönetişimin güçlendirilmesi için gereken yapının varlığına işaret etmektedir. Burada bahsedilen ilk akla gelen gönüllü platformlar dışında, İnsan Hakları Kurulu, İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu, Hıfzıssıhha Kurulu gibi yasayla oluşturulmuş kurullar da bulunmaktadır.

Yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmesinde planlama ve strateji geliştirme çalışmaları da önemli araçların başında gelmektedir. İzmir'deki kurumların bu kapsamda geniş deneyim ve bilgi birikimine sahip olduğu söylenebilir.

İzmir Kalkınma Ajansı tarafından 2007-2008 dönemi için hazırlanmış olan Ön Bölgesel Gelişme Planı çalışmaları ve 2010-2013 İzmir Bölge Planı çalışmaları kapsamında bölge düzeyinde katılımcılığın hayat geçirilmesi amacıyla 2.e.1.a.6. İzmir Akdeniz Akademisi

2.e.1.a.7. Sektörel ve Tematik Platformlar

2.e.1.b. Bölge Planlama ve Bölgesel Yönetişim

2.e.1.b.1. 2010-2013 İzmir Bölge Planı Deneyimi geliştirilmesi amacıyla İBB öncülüğünde 2009 yılında

oluşturulmuştur. Kurul, İBB ile kentin kalkınmasında önemli rol oynayan kamu kurumları, meslek odaları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarını temsilen belirlenmiş kanaat önderlerinin gönüllü katılımı ile oluşmaktadır.

Genel hedefi İzmir'in ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacak ulusal ve uluslararası düzeyde etkinliğinin artırılmasına yönelik ortak fikir, plan ve projelerin geliştirilmesi ve bu çerçevede yerel aktörler arasında iletişim, bilgi alışverişi, ortak çalışma ve koordinasyonun sağlanması olarak belirlenmiştir.

Sekreterya hizmetleri İBB tarafından yürütülen ve ayda bir kere toplanan Kurul'un 2013 yılı Ocak ayı itibariyle 38.

toplantısı gerçekleştirilmiştir. 103 üyesi bulunan Kurul'un çalışmalarını yönlendirmek üzere yine Kurul tarafından İzmir'in öncelikleri belirlenmiş, zaman içinde güncellenen bu öncelikler etrafında alt komiteler oluşturulmuştur.

İzmir'deki 9 üniversitenin rektörlerinden oluşan üniversiteler platformu, üniversitelerin birbirleriyle ve kamu-özel-STK'larla ortak faaliyetler yürütmesini

sağlamak anlamında önemli bir işlevi yerine getirmektedir.

2008 yılı sonunda oluşturulan platform, İzmir üniversitelerinin akademik, sosyal, kültürel, sportif alanlarda dayanışmasını sağlamak, kaynakları etkin kullanmak ve birlikteliğin yaratacağı sinerjiden yararlanmak amaçlarıyla kurulmuştur. Türkiye'de bir kentteki tüm üniversitelerin dahil olduğu ilk ve tek platform olan İzmir Üniversiteler Platformu tüzel kişiliğe sahip değildir. Bölgenin gelişmesine yönelik sosyal projelere imza atan bu platformun önemli projelerinden biri “Study in İzmir” internet portalının ve portala paralel olarak bir çalışma grubunun oluşturulması ve İzmir üniversitelerinin tanıtılmasına uluslararası düzeyde katkıda bulunulmasıdır.

İzmir Enstitüsü olarak da adlandırılan İzmir için Yeni Sinerjiler Enstitüsü, 2004 yılında kurulmuş ve İzmir başta olmak üzere Türkiye'nin tümüne ilişkin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar için çözüm önerileri ve düşünce üreten bir fikir platformudur. Platformun bir tüzel kişiliği ve finansal kaynağı bulunmamakta, çalışmaları platform üyeleri tarafından finanse edilmektedir. Enstitü üyeleri İzmir için gönüllü olarak bir araya gelen kanaat önderlerinden oluşmaktadır. Enstitü, proje fikirlerinin üretilmesi ve ilgili kurumlara önerilmesi amacıyla faaliyet göstermekte ve her ay düzenli olarak toplanmaktadır.

Üyeler rotasyon sistemiyle her ay değişerek başkanlık yapmaktadırlar. Enstitü bugüne kadar çok sayıda merkezi 2.e.1.a.4. Üniversiteler Platformu

2.e.1.a.5. İzmir için Yeni Sinerjiler Enstitüsü

birçok faaliyet yürütülmüş ve bölgede geniş deneyim kazanılmıştır. Bölgesel gelişmenin yönetişiminde temel olan katılımcılık ilkesi öncelikle bölgesel planlama sürecinde hayata geçirilmelidir. Bu bağlamda, 2010-2013 İzmir Bölge Planı'nın hazırlanması aşamasında

katılımcılığın artırılmasına yönelik çok sayıda toplantı, çalıştay ve analizler hayata geçirilmiştir. Planın hazırlık sürecinde, İzmir merkezi ve 30 ilçesinde, 600 farklı kurumun ve 2.500'den fazla kişinin planlama ve uygulama süreçlerine katılımı sağlanmıştır.

Ayrıca, planlama sürecinden ayrılamayacak ve bu sürecin faaliyetler bütünü biçimindeki bir uzantısı niteliğinde olan uygulama süreci aşamasında yürütülen bölgesel strateji geliştirme çalışmaları kapsamında da katılımcılık temel ilke olarak ele alınmış ve bu çerçevede komiteler oluşturulmuştur. Komitelerde genel olarak, konuyla ilgili bilgi düzeyinin artmasına yönelik çalışmalar, bilimsel çalışmalara ve araştırma çalışmalarına destek verilmesi, Ajans çalışmalarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve verilerin paylaşılması ve ulusal ve yerel düzeyde lobi faaliyetlerinin yürütülmesi sağlanmıştır. Bu dönemde, kümelenme, kentsel pazarlama, yenilik ve girişimcilik alanlarında strateji geliştirme çalışmaları yürütülmüş ve bu çalışmalar kapsamında halen faaliyet gösteren

kümelenme ve yenilik komiteleri oluşturulmuştur.

2014-2023 İzmir Bölge Planı için de benzer bir süreç tasarlanmış ve uygulamaya koyulmuştur. Planlama sürecinin ilk aşaması olan İzmir Mevcut Durum Analizi belgesinin hazırlanmasına yönelik çalışmalar, İZKA eşgüdümünde yürütülen sosyoekonomik analizlerin konsolidasyonu ve İzmir'in bölgesel, demografik, ekonomik, toplumsal ve çevresel yapısının özetlenmesinden oluşmaktadır.

Yönetişimin en temel ilkesi olan katılımcılığı hayata geçirmek ancak güçlü sivil toplum kuruluşlarının varlığıyla mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda İzmir'deki Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) özelliklerini, ihtiyaçlarını ve önceliklerini oraya çıkarmak amacıyla İzmir Sivil Toplum Araştırması gerçekleştirilmiş ve araştırma sonuçları 2012 Eylül ayında yayınlanmıştır (İZKA ve EÜ, 2012a).

2.e.1.b.2. 2014-2023 İzmir Bölge Planı Yönetişim Çerçevesi

2.e.1.c. İzmir'de Sivil Toplum Kuruluşları

Bu kapsamda, İzmir'deki dernek ve vakıfların tamamını kapsayan envanter araştırması, 315 STK temsilcisiyle gerçekleştirilen alan araştırması, İzmir'de sivil toplum alanında önde gelen 10 kişiyle yapılan derinlemesine görüşmeler ve son olarak, sosyal dayanışma, kadın dayanışması, engelli dayanışması, kültürel ve ekonomik dayanışma alanlarında önde gelen STK'ların

temsilcileriyle odak grup çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Bu bölümdeki analizler ve değerlendirmeler söz konusu çalışmanın özeti niteliğindedir.24

İzmir'de kapanmış olanlar da dahil olmak üzere kurulmuş olan dernek ve vakıflar özelinde toplam 11.372 STK olduğu görülmektedir. Bunların % 98,2'si dernek (11.167),

% 1,8'i ise (205) vakıftır . Dernek kurmanın vakıf kurmaya göre nispeten daha kolay olması nedeniyle bu tablo Türkiye genelinde de benzer bir durum

göstermektedir.

İzmir'de açık olan STK'ların % 96,3'ünü derneklerin,

% 3,7'sini ise vakıfların oluşturduğu söylenebilir. Buna göre, 2011 yılı sonu verilerine göre 4.923 dernek ve 190 vakıf faal olarak görünmektedir .

150 yıllık dönem içinde ilde kurulmuş tüm STK'lar kuruluş amaçlarına göre incelendiğinde, ilk dört sırada eğitim (%16), ekonomik dayanışma (% 13,2) spor-gençlik 2.e.1.c.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının Genel Görünümü

(Tablo 36)

(Tablo 37)

24 İzmir Sivil Toplum Araştırması, İZKA ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliğiyle 2014-2023 İzmir Bölge Planı hazırlık çalışmaları çerçevesinde 2012 yılında hazırlanmıştır.

Çalışmaya ulaşmak için:

Tablo 36:

İzmir'de 1860'tan İtibaren Kurulmuş STK'ların Türlerine Göre Dağılımı

Dernek Vakıf Toplam

11.167 205 11.372

98,2 1,8 100,0 Kaynak: İZKA ve EÜ, 2012a

STK Türü Sayı Yüzde

Tablo 37:

İzmir'de STK'ların Türlerine Göre Açık ve Kapalı Olma Durumu

Kaynak: İZKA ve EÜ, 2012a.

STK Türü

Dernek Sayısı Vakıf Sayısı Toplam

Açık Kapalı

4.923 190 5.113

6.244 15 6.259

11.167 205 11.372 Toplam

73

http://www.izmiriplanliyorum.org/static/upload/file/2014-2023_izmir_bolge_plani_ikincitaslak.pdf

(% 11,2) ve dini amaçlı (% 11,1) STK'ların bulunduğu

görülmektedir .

İlköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okul

koruma ve yaşatma dernekleri şeklinde bir örgütlenmenin yaygın olması, eğitim amaçlı STK'ların ilk sırada yer almasına neden olmuştur. Ancak bu tür STK'ların öncelikli amacı merkezi idareden eğitime ayrılan payın sınırlı olması

nedeniyle eğitim kurumuna mali destek sağlamakla sınırlı kalmaktadır.

İkinci sırada ekonomik dayanışma amaçlı STK'ların gelmesi İzmirlilerin ekonomik hayattaki dayanışma örüntülerinin sivil toplum alanına yansıması olarak düşünülebilir. Burada asıl dikkat çeken nokta, spor ve gençlik amaçlı STK'ların % 11,2 gibi yüksek bir paya ulaşmasıdır. Ağırlıklı olarak spor kulüplerine iktisadi destek sağlamak amacıyla oluşturulmuş olan bu STK'ların ardından % 11,1 payla dini amaçlı STK'lar gelmektedir.

Dini amaçlı STK'ların içinde cami yaptırma ve yaşatma dernekleri ile Kuran kursu dernekleri öne çıkmaktadır.

(Tablo 38)

önemle belirtilmesi gereken bir diğer husus, temsilcilerin

% 58,7'sinin mali kaynak yetersizliğini oldukça önemli bir sorun olarak dile getirmeleridir. Mevcut tablo, STK'ların ekonomik, politik, hukuki, yönetsel anlamda yaygın sorunları olduğunu göstermektedir. Ayrıca, STK'larda gönüllülük sorununun da çözümü önem taşımaktadır. Bu konuda öncelikle toplumda sivil topluma dahil olma bilincinin yükseltilmesi ve gönüllülüğü teşvik etmeye yönelik stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir.

Sosyal sermaye kavramı Türkiye'nin yeni bölgesel kalkınma yaklaşımına göre, kalkınmanın önemli bir aracı olarak değerlendirilmektedir. Yerel ve bölgesel ölçeklerde sosyal sermaye kavramı ortak çalışma, işbirliği ve güvenin oluşabileceği bir ölçek olması nedeniyle, bölgesel kalkınmanın önemli bir bileşeni olarak tanımlanmaktadır.

Dünya Bankası'na göre sosyal sermaye, ortak işbirliğini mümkün kılan normlar ve ağların varlığıdır. Bu normlar ve ağlar, kurumlar, ilişkiler ve gelenekler olarak

genellenmektedir. OECD ise soysal sermayeyi “grup içerisinde ya da gruplar arasında işbirliğini kolaylaştıran anlayışlar, paylaşılan değerler, normlarla birlikte ağlar”

şeklinde tanımlamaktadır (Tüysüz, 2011).

İzmir ölçeğinde sosyal sermayenin alt bileşenlerine ilişkin detaylı bir çalışma bulunmamaktadır. Türkiye soysal sermayeye ilişkin yapılan çalışmalarda genellikle son sıralarda yer almış olsa da Tüysüz (2011) tarafından Düzey 2 bölgeleri arasında gerçekleştirilen çalışma sonucunda İzmir Bölgesi sosyal sermaye açısından Türkiye'deki en gelişmiş bölge olarak ortaya çıkmıştır.

Çalışma kapsamında, bölgelerdeki seçimlere katılım oranı, dernek sayısı, intihar oranı, boşanma oranı, gazete ve dergi tirajı, vergi tahsilat-tahakkuk oranı, net göç hızı, elektrik kayıp-kaçak oranı ve eğitimli nüfus oranı verileri değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında ortaya çıkan sosyal sermaye endeks değerleri aşağıdaki tabloda 2.e.2. Sosyal Sermaye

özetlenmektedir .

Bölgelerin sosyal sermaye endeks değerlerine (SSE değerleri) göre yapılan gruplama neticesinde bölgeler 5 gruba ayrılmıştır. Yukarıdaki haritada bu grupların dağılımı gösterilmektedir .

(Tablo 40)

(Harita 7) Bu tür STK'ların sayısal fazlalığı özellikle, cami yaptırma

ve yaşatma dernekleri örneğinde mali desteğe duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Mahalle ve köylerde yapılması planlanan dini amaçlı tesislere yönelik mali yardım toplamak için bu tür örgütlenmelere gidilmekte, dolayısıyla her caminin yanı başında kurulan dernekler bu alanı sayısal olarak öne çıkarmaktadır.

Türkiye'de STK'ların ekonomik, toplumsal, politik içerikli çok sayıda sorunla sürekli olarak karşılaştıkları bu konuda yapılan çeşitli akademik çalışmalarda ortaya konmuştur.

İzmir Sivil Toplum Araştırma Çalışması kapsamında yürütülen alan araştırmasında STK'ların yaşadıkları sorunlar kategorileştirilerek, STK temsilcilerinden bu sorunları sivil toplum açısından önem derecesine göre belirtmeleri istenmiştir .

“Oldukça önemli” ve “önemli” şeklindeki yanıtlar bir arada değerlendirildiğinde, İzmir'de STK'ların çalışmaya dahil edilen tüm sorunları yoğun biçimde yaşadıkları

anlaşılmaktadır. STK temsilcilerinin % 60'ının üzerindeki bir kısmı tüm bu sorunları “oldukça önemli” ve “önemli”

olarak görürken, en önemli üç sorunun sırasıyla mali kaynaklardaki yetersizlik (% 85), STK'lara gönüllü desteğindeki yetersizlikler (% 79,1) ve kentte gönüllü hareketlerin zayıflığı (% 76,5) şeklinde çıkması önemlidir.

Bu üç temel sorun bir arada değerlendirildiğinde örgütlenme kültüründe önemli düzeyde eksiklik olduğu söylenebilir.

Dikkati çeken bir diğer önemli sorun algılaması STK'larla ilgili ülke mevzuatındaki yetersizliktir (% 74,6). Burada 2.e.1.c.2. Sivil Toplum Kuruluşlarının Temel Sorunları

(Tablo 39) Tablo 38:

İzmir'de STK'ların Kuruluş Amaçlarına Göre Dağılımı

Kaynak: İZKA ve EÜ, 2012a.

STK Kuruluş Amacı Sayı Yüzde

465

STK'ların Sorunları ve Önem Düzeyleri, (%)

Kaynak: İZKA ve EÜ, 2012a.

Sorun Başlıkları

Resmi Kayıtla İlgili Sorunlar Ülke Mevzuatındaki Eksiklikler Merkezi Hükümetle İlişkilerin Zayıflığı Adaletsiz/Yüksek Vergiler

Yerel/Bölgesel Kuruluşlarla İlişkilerin Zayıflığı STK'da Zayıf İdari Yapılanma/Kötü Yönetim Modern İletişim Araçlarındaki Eksiklikler Yetersiz Personel/Üyelerin Eğitim Yetersizliği Mali Kaynakların Yetersizliği

Güvenilir Bilgi Eksikliği ve Yetersizliği Diğer STK'lar/Kuruluşlarla İşbirliği Eksikliği İzmir'deki Gönüllü Hareketlerin Zayıflığı STK'lara Gönüllü Desteğindeki Yetersizlikler

Oldukça

Bölgelere Göre Sosyal Sermaye Endeksi Değerleri

Kaynak: Tüysüz, 2011 Kod

Aydın, Denizli, Muğla Bursa, Eskişehir, Bilecik Balıkesir, Çanakkale İstanbul

Zonguldak, Karabük, Bartın Tekirdağ, Edirne, Kırklareli Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak Antalya, Isparta, Burdur Konya, Karaman Kastamonu, Çankırı, Sinop Samsun, Tokat, Çorum, Amasya Kayseri, Sivas, Yozgat

Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye

Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane Adana, Mersin

Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli Gaziantep, Adıyaman, Kilis Erzurum, Erzincan, Bayburt Mardin, Batman, Şırnak, Siirt Şanlıurfa, Diyarbakır Van, Muş, Bitlis, Hakkari Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan İzmir Kaynak: Tüysüz, 2011

Birinci Derece Gelişmiş Bölge İkinci Derece Gelişmiş Bölge Üçüncü Derece Gelişmiş Bölge Dördüncü Derece Gelişmiş Bölge Beşinci Derece Gelişmiş Bölge SSE Değeri

Harita 7: Düzey 2 Bölgelerine Göre Sosyal Sermaye Endeksi Grupları

75

2.e.3. Değerlendirme

Bölgesel yönetişim kapsamında kalkınma ajanslarının kurulması ve koordinasyon yapılarının hayata geçmesi olumludur. Ancak yerel, bölgesel ve merkezi düzeylerde iyi yönetişimin hayata geçirilmesi ve yerel-merkez arasındaki iletişim ve koordinasyonun geliştirilmesi konularında önemli iyileştirme alanları bulunmaktadır.

Ajans Yönetim Kurulu bölge ile ilgili önemli gündem maddelerinin görüşüleceği, ortak kararlarının alınabileceği ve işbirliği mekanizmalarının

oluşturulabileceği eşsiz platformlardan biridir. Ajans Yönetim Kurulu üyelerinin, temsil ettikleri kurumlar arasındaki koordinasyonun sağlanması, işbirliğinin geliştirilmesi ve birlikte belirlenmiş kalkınma hedeflerinin temsil ettikleri kurumlar tarafından sahiplenilmesinin sağlanması, bu en üst düzey yönetişim yapısının işlevselliğini geliştirmek anlamında önem taşımaktadır.

Kalkınma Kurulu'nun oluşturulma yönteminin oldukça merkezi olduğu ve önemli temsiliyet ve sahiplenme sorunlarının yaşandığı söylenebilir. Kalkınma Kurulu'nun

bölge kalkınma gündeminin ve Ajans faaliyetlerinin önemli bir parçası olabilmesi için yeni mekanizmalar

geliştirilmelidir. Bu çerçevede, Kalkınma Kurullarının oluşturulma biçimleri, görevleri ve yetkilerinin tekrar değerlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Bölge planlarının uygulama aşamasına ilişkin de geliştirilmeye açık önemli alanlar bulunmaktadır. Bölge planlarının iyi yönetişim ilkelerine uygun bir biçimde bölge düzeyinde hazırlanması çok önemli bir adımdır. Öte yandan, planların uygulama mekanizmaları henüz bulunmamaktadır. Bölge planları, bölgedeki diğer kurumların stratejik planlarını ve merkezi kurumların bölgesel yaklaşımlarını minimum düzeyde etkilemekte, faaliyetlerini ise neredeyse hiç etkilememektedir. Bu çerçevede, uygulama mekanizmalarını tanımlayacak biçimde bölgesel programların oluşturulması önem taşımaktadır. Bölge düzeyinde politikalar geliştirme konusunda kalkınma ajanslarına önemli roller düşse de, merkez ve taşra düzeyinde örgütlenmiş kamu

kurumlarının ağırlıklı olarak merkezi politikalara göre faaliyetlerini belirlemeleri, uygulama mekanizmaları oluşturulurken dikkate alınmalıdır.

ise 163.000 artmıştır. İşgücüne katılım oranında gözlenen artışın temel belirleyeni kadınların işgücüne artan katılımıdır. Türkiye geneli işgücüne katılım oranlarına kadınlarda 5, erkeklerde 0,9 puan olarak yansıyan artışlar, İzmir'de (diğer iki metropol ile kıyasla daha yüksek düzeyde) sırasıyla 9,8 ve 6,1 puan olarak gerçekleşmiştir.

Bu artışlar neticesinde 2012 yılında, İzmir'de işgücüne katılım oranı erkeklerde % 72,9 ve kadınlarda % 34,3 düzeyine ulaşmıştır . Gerek ülke genelinde gerekse İzmir'de erkeklerde işgücüne katılma oranının, 2012 yılında 2011 değerinin

0,7 puan altına gerilemiş olmasına karşın kadınlarda artışın 2012 yılında da sürdüğü görülmektedir.

Kural olarak işgücüne katılım oranı eğitim düzeyine paralel olarak artmaktadır. Eğitim düzeyleri açısından incelendiğinde, İzmir'de, gerek kadınlar gerekse erkekler arasında en yüksek işgücüne katılım oranlarının

yükseköğretim mezunları grubunda olduğu görülmektedir . Bununla birlikte, ekonomik krizin etkilerinin hissedildiği 2008'i izleyen dönemde işgücüne katılımda, oransal ve mutlak olarak, en yüksek artış lise altı eğitimlilerde kaydedilmiştir. 2008-2012 döneminde belirtilen eğitim düzeyinde 115 bin kadın ve 94 bin erkek işgücüne katılmıştır. Bu dönemde kadın işgücü artışının erkeklerden daha düşük kaldığı tek kategori yükseköğretim mezunlarıdır. 2012 yılı itibariyle bu grupta işgücüne katılım oranı gerek ülke genelinde (% 70,9) gerekse İzmir'de (% 69,1) göreli olarak oldukça yüksek olmasına karşın erkekler düzeyinin (% 82,8) 13,7 puan gerisindedir.

(Şekil 14)

(Şekil 15)