• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: SOSYAL BİR VARLIK OLARAK İNSAN VE SOSYAL

1.2. Sosyal Mübadele (Değişim) Teorisi

1.2.3. Sosyal Mübadelede Karşılıklılık

İnsanoğlu varlık süreci boyunca doğada pek çok zorlukla karşılaşmış ve bu zorlukların üstesinden gelebilmek için karşılıklı kazanım elde ettiği sosyal sürecin parçası olmayı sürdürmüştür (Kiyonari ve diğ., 2000: 411). Söz konusu karşılıklı kazanım daimiliğini koruduğundan zamanla bir kural olarak değerlendirilmiş olup, bu kural insanlık tarihi boyunca gerek ilkel gerekse modern, bilinen tüm toplumlarda gözlenebilmiştir (Cory Jr., 2006: 596; Kenrick ve diğ., 2010: 290; Krams,2008: 599). Pek çok insan davranışının temelindeki güdüsel bir etmen olan karşılıklılık ilkesi (Gächter ve Falk, 2002: 2) Gouldner (1960)’a göre insanoğlunun evrensel karakteristiğidir. Nitekim gerek bireyler arasındaki sosyal bağın başlangıcı veya kalıcılığının sağlanması gerekse sosyal sistemlerin istikrarının sürdürebilmesi hususunda başkaları vasıtasıyla edinilen faydaya denk bir değerle karşılık verilmesi büyük bir önem arz ettiğinden, sistem üyelerinin arasındaki karşılıklılık ilkesi oldukça önemli bir rol oynamaktadır (Deckop ve diğ., 2003: 102; Dwyer ve diğ., 1994: 35).

29

Karşılıklılık ilkesi, başkalarının geçmiş davranışları temelinde, bireylerin bazı zorunluluklar hissederek bu bağlamda davranışlar sergilemesini (önceki iyiliğe benzer iyilikle karşılık vermek) gerektirmektedir (Diekman, 2004: 489; Blau, 2009; Homans, 1973). Doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan karşılık, insanlar arasındaki işbirliğinin aynen karşılığı ile birbirlerine fayda sağlamasıyla gerçekleşmesi iken; dolaylı karşılık, bireylerin başkalarıyla işbirliğine giren, yardımcı olarak fayda sağlayan kişilerle işbirliği gerçekleştirmesidir (Rankin ve Taborsky, 2009: 1913; Simpson ve Willer, 2008: 39). Literatürde karşılıklılık ilkesi farklı şekillerde ele alınmış olsa da zorunluluk hissi, edinilen faydaya denk bir karşılık verme isteği ve karşılıkların etkileşimlerle yerine getirilmesi, bu ilke kapsamında değerlendirilen temel eylemler olarak kabul edilmektedir (MacCormack, 1976: 90).

Bireyler etkileşime girdiklerinde ilişki kapsamında “girdiler” sunup yine bu ilişkiden “çıktılar” edinmektedir (Lyons ve Scott, 2012: 67). Nitekim sosyal mübadele teorisi, ilişki kuran tarafların birbirlerine sağlaması muhtemel karşılıklı faydalar olduğunu ve bu bağlamda bireylerin sıklıkla sosyal mübadele gerçekleştirdiğini ileri sürmektedir (Teklead ve Chiaburu, 2011: 461). Taraflarca sağlanan karşılıklı faydanın özellikle modern zamanlarda, teknolojinin gelişmesiyle birlikte arttığı ve bu açıdan sosyal mübadelenin de daha büyük bir önem kazandığı düşünülmektedir. Bireysel uzmanlaşma ile daha belirgin niteliklere haiz olarak “özelleşen” kişiler, bazı açılardan yetersiz kaldığı veya bir şekilde desteğe ihtiyaç duyduğu durumlar için, belirli konulara ilişkin özelliği olan bireylerle temasa geçme gereksinimi duymaktadır. Bu şekilde uzmanlaşma (özelleşme) ile paralellik arz eden karşılıklı bağımlılık tabanında kişiler arası mübadele ihtiyacı da artmıştır (Grembowski ve diğ., 2002: 1169; Smith, 2010).

Sağladığı standartlaşma ile normlar, sergilenebilecek pek çok davranışa ortak anlamlar yükleyerek oldukça karmaşık olan iletişim sürecini sadeleştirmiştir. Bu bakımdan iletişim kurma ihtiyacı, grup içersindeki bireylerin normlar geliştirmesine sebebiyet vermiştir (Newcomb, 1958: 267-268). Bireyler sosyal normlara göre davranmaları neticesinde kişisel etki, güven, minnettarlık ve ekonomik getiri gibi karşılıklı fayda beklentisinde olmaktadır (Shiau ve Luo, 2012: 2432). Burada kimin kim ile değişim yapmasının olası olduğunu ve hangi tarafın daha avantajlı ve dezavantajlı çıkacağını şekillendiren temel etmen karşılıklı bağımlılık olmaktadır (Thye ve diğ., 2008: 43).

30

Kişiler arasında gerçekleşen etkileşimlere ödül-bedel perspektifinden bakıldığında, etkileşimlerin taraflarca fayda edinilen birer mübadele olduğu daha rahat bir şekilde anlaşılmaktadır (Shiau ve Luo, 2012: 2432). Her ne kadar sosyal mübadeleler ekonomik mübadeleler gibi yapılan katkılar karşılığında gelecekte bir gelir beklentisini beraberinde getiriyor olsa da; ekonomik mübadelenin aksine, sosyal mübadelede gelirin tam karşılığı belirsizliğini korumaktadır (Ma ve Qu, 2011: 682).

Şekil 7. Mübadele Edilen Ödüller

Kaynak: Taylor ve diğ., 1997 : 258.

Şekil 7 incelendiğinde, sosyal mübadele sürecinde kaynakların ekonomik olabileceği gibi sosyal bir takım hizmetler ya da saygınlık benzeri sembolik unsurların da olabileceği anlaşılmaktadır (Thibaut ve Kelley, 2009; Grembowski ve diğ., 2002: 1169; Myers, 1993: 505). Saf ekonomik mübadelelerde görülmeyen minnettarlık ve güven gibi hisler sosyal mübadelelerde ortaya çıkmaktadır (Blau, 2009; Dur ve Roelfsema, 2010: 56; Gächter ve Fehr, 1999: 342).

İnsanlar arası ilişkilerde karşı tarafın bireye sergilediği tutumun, kişinin de karşı taraf hakkında gelişen düşüncelerini adeta bir etki-tepki dinamiği gibi şekillendireceğini belirten karşılıklılık ilkesi; insanların kendilerine yardım edenlere, yardımcı olacağını

T

o

p

lu

lu

ğ

a

B

a

ğ

k

Yüksek Düşük

Somutluk

Yüksek Sevgi Hizmet Statü Mal Bilgi Para

31

savunmaktadır (Crisp ve Turner, 2010: 339; Myers, 1993: 511). Sosyal mübadele teorisine göre de bir kişi başkasının katkısı ile herhangi bir fayda elde ediyorsa, bu durumda kendisini bir çeşit karşılık verme zorunluluğu altında hissetmektedir. Bu varsayımın genellikle kısa süreli ilişkilere nazaran uzun süreli olanlarda kendisini daha net bir şekilde gösterdiği ifade edilmektedir (Lin ve Huang, 2010: 189; Gürboyoğlu, 2009: 42). Ancak tarafların kişisel özelliklerinden çok fayda istikrarına odaklanan teori, sosyal mübadele kapsamında değerlendirilen etkileşimlerin narin ve kararsız olabileceğini ileri sürmektedir (Thye ve diğ., 2008: 43).

Karşılıklı işbirliklerinde taraf sayısındaki artış, iki tarafın arasında gerçekleşmekte olan eşzamanlı ve tekrarlanan etkileşime nazaran, mevcut ilişkinin daha kırılgan bir yapı almasına sebep olmaktadır (Diekman, 2004: 490). Bununla birlikte karşılıklılık modeli ve mübadele kuralının uzun süreli ilişkilerde daha karmaşık bir yapı arz edeceği de göz önünde bulundurulduğunda (Taylor ve diğ., 1997: 262) yukarıda belirtilmiş olan uzun süreli ilişki oluşumunun güçlüğü daha rahat bir şekilde anlaşılmaktadır. Buna rağmen mevcut sosyal mübadele zaman içerisinde iki taraf için de tatmin edici bulunursa, neticede taraflarca sağlanan katkıların kademeli bir şekilde artması sağlanabilmektedir (Tekleab ve Chiaburu, 2011: 416). Öyle ki etkileşim sürdürüldükçe taraflar, belirli durumlarda birbirlerinin olası davranışlarını daha rahat bir şekilde öngörebilmektedir. Bu öngörü ile birlikte etkileşimde katlanılan bedel azalacak ve mübadele edilen ödüllerin (kazanımların) düzeyi artacaktır (Secord ve Backman, 1964: 257). Bu tür sosyal mübadeleler özellikle kişiler için geliştirici bir döngü haline geldiğinde kurulmuş olan karşılıklı değişim, bozulması zor bir hal almaktadır (Lyons ve Scott, 2012: 68).

1.2.4. Karşılıklılık Ötesi: Prososyal (Karşılıksız) Davranış ve Özgecilik