• Sonuç bulunamadı

1.6. Yolsuzluğun Sonuçları

1.6.5. Sosyal Etki ve Sonuçları

Yolsuzluklar sebebiyle, toplumdaki bireylerin birbirine ve örgütlü yapıya güveni kalmayacağı için ahlaki değerlerin yerini menfaatler alacak ve ekonomik açıdan ya da sosyal açıdan güçlü olanlar haklı olacaktır. Bu durum ise ahlaki değerlerin, ekonomik veya sosyal güçle değiş-tokuşu anlamına gelecektir. Örneğin kamu görevlilerine verilen hediye ile rüşvet arasında çok ince bir çizgi vardır. Kural olarak kamu görevlilerinin hediye alması yasaktır. Bazen ekonomik değeri olmayan şeylerin, gelenekler sebebiyle verilen bahşişlerin yolsuzluk sayılmayacağı düşünülmektedir. Rüşvetlerin hediye niyetiyle kabulü, hele bunun toplumsal olarak benimsenmesi ahlaki zafiyetlerin doğmasına sebep olabilir134.

Yolsuzluklar, öncelikle kamusal mal ve hizmetlere tüm vatandaşların eşit ulaşabilme olanaklarını yok etmektedir. Böylelikle kamusal mal ve hizmetler yasal olmayan ve haksız yollardan yalnızca bu bedeli ödeyebilen varlıklı kesimlere sunulmaktadır. Yoksullar ise bu ayrıcalıklı hizmetlerden de yararlanamayarak başka tür bir yoksunluğa ve yoksulluğa mahkum olmaktadırlar. Aynı şekilde yolsuzluk, şirketler ve vatandaşlar için “yüksek düzeyde vergi” anlamına gelmektedir. Bu ise yoksullar adına faydalanmadıkları hizmetler için bir finansmana katlanarak daha da yoksullaşma demektir135

.

Yolsuzluk, kamu yönetimi açısından kaynak kullanımında etkisizlik, kamusal hizmet üretiminde maliyet artışı, kamusal hizmet sunumunda adaletsizlik, kalite düşüklüğü ve verimsizlik gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır136.

Yolsuzluklar, öncelikle kamu mallarına ve olanaklarına eşitlik içinde ulaşabilme ilkesini zedelemekte ve böylece kamusal makamları ya da görevleri küçük bir gruba hizmet sunan ve karşılığında çıkar sağlanan bir tür ayrıcalıklı ortamlara dönüştürmektedir. Yolsuzluk yasal otoriteye karşı duyulan saygıya da büyük zarar vermekte, siyasi otorite halkın desteğinden mahrum kalmaktadır.

133 Metin Günday, İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, Ankara, 2002, s. 38 134

Mumcu, a.g.e., s. 113

135 Mehmet Şahin, “Küreselleşme Kaynaklı Yoksulluk ve Yolsuzluk”, 18 Mart Üniversitese İİBF Dergisi, Çanakkale, 2012, s. 131

136

Murat Şeker, “Kamu Ekonomisi Açısından Rüşvet”, İÜ İktisat Fakültesi Maliye Araştırma Merkezi

YOLSUZLUKLA MÜCADELE VE YÖNETİŞİM YAKLAŞIMI

2.1. Yolsuzluğu Önleme Çabaları

Kötü yönetim ortamlarında artan yolsuzluk, bugün tüm toplumların en ciddi problemlerinden birisi haline gelmiştir. Ülke yönetimlerinin yolsuzluk fiillerine hoş görü ile yaklaşmaları ya da bunları finanse edebilmeleri artık mümkün değildir. Küresel düzeyde, ekonomik krizlerin de başlıca nedeni yolsuzluktur. Yolsuzluk, yatırımları azaltma, yabancı sermayeyi kaçırma ve yarattığı güvensizlik ortamı gibi etkileriyle ekonomiyi olumsuz etkileyerek toplumsal değerleri zedelerken, bir yandan da kamu görevlilerinin etik dışı davranışlarını da körüklemektedir137.

Yozlaşmanın dünya çapında yaygınlaşmasına rağmen, yozlaşma ve yolsuzlukların az gelişmiş ülkelerde daha yaygın olduğu görülmektedir. Bunun da temel nedeni, yozlaşma ile ülkelerin sosyo-ekonomik yapısı arasındaki yakın ilişkidir. Aynı şekilde, adalet ve yargı sisteminin etkinliği ve yozlaşmanın boyutları arasında da yakın bir ilişki görülmektedir. Az gelişmiş ülkelerdeki yozlaşmanın diğer nedenleri olarak da, bu ülkelerde demokrasi kültürünün yerleşmemiş olması, siyasal partilerin kurumsallaşmış olması ve seçmen kitlelerinin gerekli bilinç ve bilgiden yoksun oluşları, toplumun eğitim düzeyinin düşüklüğü, hukuk sistemindeki belirsizlik ve boşluklar, adaletsiz servet ve gelir dağılımı ve kamu görevlilerinin ücretlerinin düşüklüğü gibi birçok neden gösterilmektedir138

.

Yolsuzlukla mücadele stratejileri genellikle kamu yetkisini kullanan kamu görevlileri üzerinden geliştirilmektedir. Ancak yolsuzluk ilişkisinde kamu gücünü elinde tutanların yanında bu yolsuzluktan çıkar sağlayarak, bu çıkarı kamu gücünü elinde tutanlarla bölüşenler, yurttaşlar ve iş adamlarının varlığı gözden kaçırılmamalıdır. Bu bağlamda yolsuzlukla mücadele alanındaki yetersizlik, kamu görevlileri üzerinden geliştirilmesidir. Yolsuzluk olgusunun iki tarafını da hesaba katmadan sadece kamu gücünü elinde bulunduranların değerlendirilmesi çok önemli bir eksikliktir139

.

137 Aslan Tolga Öcal ve Mustafa Üstün, “İş Etiği Kapsamında Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele: Üniversite Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt 55, Sayı 1, 2006, s. 1013

138 Mehmet Hüseyin Bilgin, “Politik Yozlaşmaya Ekonomik Bir Bakış ve Türkiye İçin Alternatif Öneriler”,

Siyasette ve Yönetimde Etik Sempozyumu, Sakarya Üniversitesi, 1998, s. 191

139

Kemal Özsemerci, Türkiye’de Yolsuzluk Davranışı Analizi, TAIEX Seminer, Yolsuzlukla Mücadele ve Önlenmesi Metotları, 2009, s. 2

temel dinamiğini oluşturan hesap verilebilirlik ve saydamlığın sağlanması ve artırılmasıdır. Siyasi ve yönetsel hesap verme sorumluluğu, kamu kaynaklarının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların bu işlemlerinden dolayı siyasi veya idari olarak hesap vermelerini ifade eder140.

Yolsuzlukla mücadele birçok sistem tam manasıyla olmasa da kısmen başarılı olmaktadır. Hatta bazı sistemlerin büyük ölçüde yolsuzluğu önleme de etkili olduğu söylenebilir fakat yolsuzluk ülkenin içine işlemiş ve sıradanlaşmışsa bunu önlemek neredeyse imkânsızdır.

Ackerman’a göre yolsuzluğun boyutunu, elde edilecek fayda, kamu görevlisinin takdir gücü, yolsuzluk faaliyetinin riski ve rüşvet alanla verenin pazarlık gücü belirlemektedir. Ackerman, yolsuzlukla mücadele stratejilerini dört ana başlık altında toplamaktadır141

:  Takdir gücünün sınırlandırılması,

 Yolsuzluğun maliyetinin arttırılması,

 Kamu görevlilerinin kontrolünde olan faydaların azaltılması,  Kamu görevlilerinin pazarlık gücünün azaltılması.

Yolsuzluk karşıtı mücadele temel olarak iki genel yaklaşıma yani “teşvik unsurlarını azaltmaya” ve “caydırıcı unsurları arttırmaya” dayanır. Ayrıca halk katılımı ve ulusal bütünlük yolsuzluk karşıtı mücadele iyi organize olmayı gerektirdiği için sağlanmalıdır142

.

Benzer Belgeler