• Sonuç bulunamadı

TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.2.2. Sorumluluk Olarak Egemenlik

Egemenliğin, modern dünya düzeninin kilit örgütlenme ilkesi olarak önemi, Uluslararası Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu (International Commission on Intervention and State Sovereignty/ICISS) raporunda tasdik edilmiştir73. Komisyon,

70Gemalmaz, a.g.e., s. 1323. 71

Thakur, a.g.e., 2013, s. 61-76.

72Carsten Stahn, "Responsibility To Protect: Political Rhetoric Or Emerging Legal Norm?", American Journal of International Law, Cilt: 011, 99-120.

73Report of the International Commision On Intervention and State Sovereignty, International Development Research Centre, http://responsibilitytoprotect. org/ICISS%20Report. pdf, (Erişim tarihi: 04. 06. 2019).

34

tutarlı ve barışçıl bir uluslararası sistemin tesis edilmesinin, kırılgan, çökmüş, parçalanmış veya genellikle kaotik durumdaki bir ortamdan ziyade etkili ve meşru devletlerin iş birliğiyle sağlanacağını vurgulamıştır74.ICISS’in temel ilkesi, devlet egemenliğinin beraberinde sorumluluk da getirmekte olduğu ve halkın korunmasında birincil sorumluluğun devletin kendisinde olduğudur. Ancak korumada başarısız olması halinde arta kalan sorumluluk, daha geniş bir devletler topluluğuna aittir. Nüfusun iç savaş, isyan, baskı ya da devletin başarısızlığı sonucu ciddi bir zarara uğradığı ve hükümetin durumu kontrol altına almada başarısız olduğu durumlarda iç işlerine karışma yasağı, yerini uluslararası koruma sorumluluğuna bırakmaktadır. Bu sorumluluğun temelleri, uluslararası sözleşmelerde, uluslararası insancıl hukuk belgelerinde, ulusal yasalar kapsamında doğan yasal yükümlülüklerde ve devletlerin, bölgesel örgütlerin ve bizzat BMGK’nın bölgesel uygulamaları gibi yükümlülüklerde mevcuttur.

ICISS’ın direktifleri müdahale ile devlet egemenliği arasındaki gerilimin daha geniş kapsamda ele alınmasını sağlamak ve insani hedeflere destek verme amacıyla askeri müdahale konusunda ortak bir paydada buluşmak yönünde olmuştur. Egemenliğin getirdiği insani zorunluluklar ve ilkeler ‘koruma sorumluluğu’ kavramı ile uzlaştırılmış, bir diğer deyişle, ‘sorumluluk olarak egemenlik’ kavramı kavramsal ve büyük politik sonuçlar doğuracak şekilde ‘koruma sorumluluğu’ olarak değiştirilmiştir75.

Egemenliğin sorumluluk olarak yeniden kavramsallaştırılmasında, yerleşik kural ve uygulamalardan radikal bir uzaklaşma olmamasına dikkat edilmiştir. Egemenlik yetkisi içsel ve dışsal olarak yapılan yasal düzenlemeler ve örgütlenmeler aracılığı ile kullanımı erkler arasında paylaştırılmıştır. Devlet hiçbir surette mutlak yetkiye sahip olmadığı kabul edilerek anayasal yetki paylaşımı düzenlemeleri ile yetki yerel, bölgesel ve ulusal farklı seviyedeki kurumları arasında paylaşılması söz konusudur. Uluslararası olarak da insan hakları sözleşmelerinde, BM uygulamalarında ve devlet uygulamalarında egemenlik sorumluluk olarak kabul edilmiştir76. Bu durumda devletin egemenlik statüsünü devretmesi veya zayıflatması söz konusu değildir. Ancak egemenliğin icrasında değişiklik yapılarakegemenlik hem iç işlerinde hem de dış işlerinde sorumluluğa dönüşmüştür.

74Ramesh Thakur, "Libya and the Responsibility to Protect: Between Opportunistic Humanitarianism and Value-Free Pragmatism. " Security Challenges,2011,Cilt:74, 13-25.

75Ramesh Thakur, and Thomas G. Weiss, "R2P: From İdea To Norm-And Action" Global Resp. Protect, Cilt:1, 22-53.

35

‘Koruma sorumluluğu’ kavramıyla birlikte, devletlerin kendi vatandaşlarını korumasıyla ilgili hiçbir şey yapmamak hakkı, devletlerin kendi halklarını vahşet suçlarından sorumak için her şeyi yapması gerektiği ve bunun bir sorumluluk olduğu anlayışına dönüşmüştür77. Bu dönüşüm, BM’nin 2000’deki Milenyum Zirvesi’nde78, Kanada’nın Başbakanı Jean Chretien tarafından, insani müdahalelere ilişkin küresel bir fikir birliği sağlamakla görevli bir Uluslararası Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu’nun oluşturulduğunu duyurulmasıyla hız kazanmıştır. 2001 yılında Gareth Evans ve Mohamed Sahnoun başkanlığındaki Komisyon, koruma sorumluluğu başlıklı bir dönüm noktası raporu vererek devletlerin vatandaşlarını korumak için birincil sorumluluğa sahip olduğunu savunmuştur. Devletler kendi vatandaşlarını koruyamadıklarında veya isteksiz olduklarında ya da kasıtlı olarak vatandaşlarını terörize ettiklerinde müdahalede bulunmama ilkesinin koruma amaçlı müdahaleye dönüşerek uluslararası sorumluluğun doğacağı kabul edilmiştir79. Bu sorumluluk, yalnızca insani krizlere tepki verme sorumluluğunu değil aynı zamanda bu krizleri önleme ve sonrasında başarısız ve acımasız halleri dönüştürme sorumluluğunu da içermektedir.

Koruma sorumluluğunda, vatandaşların hayatlarını koruma ve refahını artırma sorumluluğu her şeyden önce bağımsız bir devletle, ikinci olarak dış aktörlerle ortaklık kuran iç makamlarla, üçüncü olarak ise uluslararası örgütlerle ilgilidir. Devletin vatandaşlarını koruyamadığı, korumakta isteksiz davrandığı ya da kendi vatandaşlarına karşı şiddet uyguladığı ispatlandığında bir sorumluluk açığı bulunmaktadır. Bu açık ise koruma sorumluluğu adı altında müdahale ile kapatılmaya çalışılmıştır.

‘Koruma sorumluluğu’ kavramı geleneksel bir devlet merkezli düzenden insan haklarına dayalı bireyselleştirilmiş bir düzene geçişi ifade etmektedir. İngiliz Okulu ifadesiyle, koruma sorumluluğu, uluslararası bir devletler topluluğuna dayalı uluslararası bir düzenden, bireylerin dünyasındaki bir dünya düzenine bir kayma anlamına gelmektedir. Dünya toplumu kavramı, bireyler için adaleti ve bireyin yaşam ve güvenlik hakkının önemini vurgulayanargümanları içerdiğinden bireylerin

77Gareth Evans, “The Responsibility To Protect: An İdea Whose Time Has Come… And Gone?”, International Relations, 2008, Cilt:22. 3, s. 285.

78United Nations Millennium Declaration, Resolution adopted by the General Assembly, https://www. un. org/millennium/declaration/ares552e. pdf, (Erişim tarihi:06. 06. 2019).

79Report of the International Commision On Intervention and State Sovereignty, International Development Research Centre,http://responsibilitytoprotect. org/ICISS%20Report. pdf, (Erişim tarihi: 15. 01. 2018).

36

devletlere karşı haklarının olduğu anlamına gelen ‘Koruma Sorumluluğu’ kavramı bu geleneğin merkezinde bulunmaktadır.

Müdahalenin üye devletler için bir görev değil hak olarak belirlenmesi uluslararası topluma yaklaşan bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya toplumu ile uluslararası toplum lehine iki kural koyan ‘koruma sorumluluğu’ kavramı, kavramın başlığında ifade edildiği gibi korumayı uluslararası toplum açısından aslında bir sorumluluk olarak değil hak olarak görmesi ve bu hakkın da devletlere ait olması normun uluslararası topluma az da olsa yaklaştığını göstermektedir. Yine de uluslararası toplum ve dünya toplumu arasındaki ilişki, İngiliz Okulu’nun önemli bir köşe taşı olmaya devam etmektedir. Ve bu ilişkinin, geleneksel uluslararası düzenin hâlihazırda var olan bireyselleşme nedeniyle istikrarsızlaştırılması tehdidi yaratması nedeniyle gelecekte daha da önemli hale gelmesi de muhtemeldir.