• Sonuç bulunamadı

Barışın Korunması ve İnsan Haklarının Korunması Bağlantısı

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ VE KORUMA SORUMLULUĞU

2.1.1. Barışın Korunması ve İnsan Haklarının Korunması Bağlantısı

Barışa karşı tehdit, BMGK’nın BM Kurucu Antlaşması’nın 39. maddesi uyarınca kuvvet kullanabilmesinin ön şartıdır. Barışa karşı tehdit kavramı saldırganlık suçunun icra hareketleri ile alakalı ortaya çıkan bir kavramdır. BM Kurucu Antlaşması’nın ilk maddesinde yer aldığı üzere barışın korunması amacıyla etkin önlemler alma yetkisi 39. madde ile BMGK’ya bırakılmıştır. Halkların hak eşitliği, kendi kaderlerini tayin hakkına saygı ilkesi ile dostane ilişkiler geliştirmek ve böylelikle barışı güçlendirmek örgütün diğer amaçlarıdır. BM Kurucu Antlaşması’nın VII. Bölümü’nün genel hükümleri, 51. maddeyle verilen meşru müdafaa eyleminin özel yetkisi ve VIII. Bölümde yer alan hükümler her türden güvenlik tehditleriyle başa çıkmak için güçlü bir otorite kaynağı oluşturmaktadır. Örneğin, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra BMGK ve Genel Kurul (madde 51 ve genel olarak VII. Bölüm’e dayanarak) hızlı bir şekilde eylem çağrısında bulunmuştur. Dünyada hâlihazırda barış, güvenlik ve insani koruma konularının bütün bir yelpazede üstesinden gelme amacıyla bir askeri ve diplomatik örgüt olarak kurulan Birleşmiş Milletler uluslararası barış ve güvenliği koruma görevini üstlenmiştir.

BM Kurucu Antlaşması’nın 39. maddesinde düzenlendiği şekliyle barışın tehdit edilmesi, bozulması ya da saldırı fiili olması durumunda alınacak önlemlerin amacı uluslararası barış ve güvenliğin korunmasıdır. BM Kurucu Antlaşması’nın 42. maddesi uyarınca Güvenlik Konseyi’nin barışın ve güvenliğin korunması ve yeniden tesisi için barışın tehdit eden, bozan bir eyleminolduğunun saptanması gerekmektedir. Nuremberg Mahkemesi İlkeleri/1950 barışa karşı suçları ikiye ayırarak ilk bendinde bir saldırganlık savaşını (a war of agression) yahut uluslararası yükümlülükleri ihlal eden bir savaşı planlama, hazırlama veya yürütme ikinci bendinde isebirinci bentte yer alan filleri gerçekleştirilmek için bir plana iştirak etmek olarak tanımlamıştır. Nuremberg İlkeleri uluslararası suçları, barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olarak üç kategoride düzenlemiştir. Mahkeme suç tanımlaması yaparken insanlığa karşı suçların barışa bağlı suçlarla bağlantılı olarak savaş öncesinde de işlenebileceğini, suçun konusunun herhangi bir sivil halk olmasından dolayı failin kendi halkına karşı da bu fiili işleyebileceğini öngörmüştür

169 Thakur, a.g.e., 2002, 323-340.

74

BM Kurucu Antlaşması’nda insancıl nitelikte uyuşmazlıkların çözülmesi ile uluslararası barış ve güvenliğin korunması ayrı maddelerde düzenlenmiştir. Örgütün kuruluş amaçlarının ve organlarını yetkilendirme şeklinin zaman içerisinde farklılaşan uygulamasının, insan hak ihlalleri ile barışın korunması arasındaki bağın kurulmasına sebebiyet verdiği görülmektedir. Zira BMGK sıklıkla ve genellikle kabul edilmiş uygulamalarıyla, Bosna-Hersek, Ruanda Somali, Kongo Cumhuriyeti, Doğu Timor‘da aldığı zorlayıcı tedbirlerle insancıl hukuk alanında BM Kurucu Antlaşması’nın VII. Bölümü’nde kendisine verilen yetkiyi kullanmıştır. BMGK üyelerinin oybirliğiyle kabul ettikleri 31.01.1992 tarihli bildiride ekonomik, sosyal ve insani alanlarda yaşanan istikrarsızlığın askeri nitelikte olmayan bir uluslararası barış ve tehdit olduğu açıkça dile getirilmiştir170.

05.04.1991 tarih ve 688 sayılı karardan itibarenBMGK ulusal uyuşmazlıklarda yaşanan insan hak ihlallerini devletler arasında bir uyuşmazlık olup olmadığına bakmaksızın uluslararası barışın tehdidi olarak görmüştür. Bu kararla Güvenlik Konseyi Kuzey Irak’taki Kürtlerin insan haklarının ihlâlinin uluslararası barış için tehdit oluşturduğunu kabul etmiştir171. BMGK’nın 678 sayılı kararıyla Irak’ a kuvvet kullanılmasının akabinde başlayan iç ayaklanmalar nedeniyle yüzbinlerce insanın evlerini terk ederek sınırlara yığılmıştır. BM 688 sayılı kararla, Irak Hükümeti’nin vatandaşlarının insan haklarını tanıması, uluslararası yardım kuruluşlarının ülkeye girişlerine izin verilmesi ve bu süreçte Genel Sekreteri ile iş birliği içinde bulunması öngörülmüştür172.

BMGK 13.07.2004 tarihli 1556 sayılı Darfur kararıyla, sivil halka etnik nedenlerle keyfi kuvvet kullanılmasını, tecavüzü ve insanların zorla yerinden edilmesini kuvvet kullanmanın gerekçesi olarak göstermiştir173. Hâlbuki BMGK’nın uluslararası barışı ve güvenliği koruması görevi kapsamında müdahale de bulunabilmesi için bir ülkede yaşanan insan hak ihlallerinin bir bölge ya da ülkenin güvenliğine karşı tehdit oluşturması gerekmektedir. BM kararlarına göre mülteci akını veya ulusal uyuşmazlığın civar ülkelere sıçraması bölgede barışın tehdit altında olduğu, ulusal uyuşmazlığın uluslararası bir uyuşmazlığa dönüştüğü anlamına gelebilmektedir. Ruanda Demokratik Kongo, Brundini’de gerçekleşen olayların

170Mahmut Göçer, İnsan Haklarının Korunması Ve Birleşmiş Milletler, Nobel Yayın, Ankara, 2009, s. 28-31.

171A. Füsun, Arsava, “BM Güvenlik Konseyi’nin İnsan Haklarını Koruma Rolü ve Güvenlik Konseyi’nin Yetkilerinin Dayanağı ve Sınırları”, Uluslararası Hukuk ve Politika, Sayı:13, 1-15, s. 5.

172Turgut Tarhanlı, “Güvenlik Konseyi'nin 688 Sayılı Kararı Çerçevesinde Bazı Uluslararası Hukuk Sorunları”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Sayı:1-2, 175-177, s. 1. 173 Arsava, a.g.e., s. 5.

75

bölgesel barışı tehdit ettiği, S/RES/788 (1992) sayılı kararı ile BM Liberya da yaşanan iç savaş, mülteci göçü, silahlı çatışmaların komşu devletlere sıçramasıyla bölgenin istikrarını bozduğu, Haiti de mülteci akınının barışı tehdit ettiği sonucuna varılmıştır174. Barışın korunması BM Kurucu Antlaşması’nda açıkça zikredilmekle birlikte insan haklarının korunmasından değil insan haklarına saygının geliştirilmesi ve güçlendirilmesinden bahsedilmektedir. Barışının korunmasının aracı önlem almak ve bu önlemlerin yetersiz kalması durumunda kuvvet kullanmaktır. İnsancıl nitelikteki uyuşmazlıkların çözülmesinin aracı ise uluslararası antlaşmalar yoluyla iş birliğini geliştirmektir. Bu görev de 60. madde ile Ekonomik ve Sosyal Konsey’e verilmiştir. İnsancıl nitelikteki uyuşmazlıkların çözümü için önerilen yol, insan haklarına saygının geliştirilerek uluslararası iş birliğini sağlamak ile sınırlıdır. Hâlbuki örgütün uluslararası barışın korunması için silahlı kuvvet kullanma dâhil olmak üzere gerekli önlemli almak yetkisi bulunmaktadır.

Uluslararası hukukta uygulama sisteminin ortasında bulunan BMGK ile birlikte BMevrensel olarak kabul edilen otoritesiyle barış ve güvenliği koruma operasyonlarını geçerli kılacak tek örgüttür. Ancak tek başına bir operasyonel kapasitesi bulunmamaktadır. Kolektif güvenlik örgütü olarak BM’nin etkili işlemesi için, devletlerin ulusal amaçlar için tek taraflı güç kullanımından vazgeçmesi ve BM adına, BM’nin amaçları için güç kullanmaya razı olması beklenmektedir175.