• Sonuç bulunamadı

Bu araştırmada, 4MAT modelinin öğrenmeye ve öğrenmenin kalıcılığına etkisini belirlemek temel amaçtır.

Yarı deneme modellerinden ön test-son test eşitlenmemiş kontrol grup modeli kullanılan bu araştırmada; deney grubunda 35, kontrol grubunda 36 öğrenci ile çalışılmıştır. Deney grubuna 4MAT modeline uygun bir öğretim yapılırken, kontrol grubu öğrencilerine ise ders kitabına dayalı, geleneksel öğretim yöntemlerine uygun bir öğretim yapılmıştır. Başarı testi, Kolb Öğrenme Stili Envanteri (ÖSE) ve öğrenci görüşleri veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Bu araçlar ile toplanan verilerin istatistiksel analizleri sonucunda elde edilen bulguların ışığında aşağıdaki sonuçlara ve tartışmalara yer verilmiştir.

Araştırma sonunda deney ve kontrol gruplarında yürütülen derslerin, öğrencilerin başarılarına katkı sağlayıp sağlamadığını belirlemek için, uygulamanın sonunda gruplara son test uygulanmıştır. Uygulamaların sonucunda deney grubunun son test puan ortalaması X̅=12.77’ye ve kontrol grubundaki öğrencilerin son test puan ortalaması X̅=9.66’ya yükselmiştir. Deney ve kontrol grubuna uygulanan ön test ve son test sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, her iki grupta bulunan öğrencilerin koordinat sistemi ve doğrusal ilişkiler konularında başarılarını anlamlı düzeyde geliştirdiğini göstermektedir.

Birbirlerine denk olan iki grupta yürütülen dersler sonunda, uygulanan son test sonuçlarına göre, her iki grubunda ön test puanlarına göre bir başarı sağladığı gözlemlenmiştir. Bu başarıların arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığı belirlemek için, grupların son test puanları karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda, 4MAT modelinin uygulandığı deney grubu öğrencileri ile geleneksel yöntemle öğretim yapılan kontrol grubu öğrencilerinin başarı puanları arasındaki fark deney gurubu lehinedir. Uygulamanın sonucu, deney grubu öğrencilerinin akademik açıdan kontrol grubu öğrencilerine göre daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, çalışmada elde edilen bu anlamlı farkın gücünün belirlenmesi için etki büyüklüğü

incelenmiştir. Etki büyüklüğü bu farkın orta düzeyde olduğunu göstermektedir. Deney grubuna uygulanan etkinliklerin ve uygulamaların başarıyı arttırmaya katkı sağladığı söylenebilir.

4MAT modeliyle yürütülen derslerden olumlu sonuçlar alınmasının sebebi, öğrencilerin derslere aktif katılım sağlamaları, her çeyrekte yapılan uygulamaların öğrenenlerin bireysel farklılıklarına hitap etmesi, öğrenenlerin çıkarımlar yaparak, kendilerinden bir şeyler ekleyerek sunumlar oluşturmalarıdır. Bu sonuçlar, Öztürk (2007) ve Aktaş (2011) tarafından yapılan araştırmalarla da desteklenmektedir. Bu çalışma ulusal literatürdeki; Peker (2003), Demirkaya (2003), Mutlu (2004), Dikkartın (2006), Tatar (2006), Uysal (2009), Ergin (2011), Ardıç (2013), Kofoğlu (2013), Aliustaoğlu (2015) ve uluslararası literatürdeki Wilkerson (1986), Bowers (1987), Appell (1991), Dwyer (1993), Ursin (1995), Jackson (2001), Nicoll-Senft ve Seider (2010), Lee ve Hung (2011)’ ın araştırmaları ile uyum göstermekte ve 4MAT modelinin öğrenci başarısı üzerinde olumlu etki oluşturduğuna yönelik bulgular sunmaktadır.

4MAT modelinin koordinat sistemi ve doğrusal ilişkiler konularının öğretiminde kalıcı öğrenmeler oluşturup oluşturmadığını belirlemek için son test uygulamasından bir ay sonra başarı testi soruları ile kalıcılık testi uygulanmıştır. Deney ve kontrol grubuna uygulan son test ve kalıcılık testi sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Sonuçlar, her iki yönteminde kalıcı öğrenmeler oluşturmada etkili olduğunu göstermektedir. Bununla beraber, deney ve kontrol gruplarına uygulanan kalıcılık testi puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olup olmadığını bulmak için, her iki gruptaki öğrencilerin kalıcılık testinden aldıkları puanlar ile son testten aldığı puanların farkı bulunmuştur. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin fark puanlarının ortalaması karşılaştırılmış, analiz sonucunda iki grup arasında kalıcılık puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın oluşmadığı tespit edilmiştir. Bu sonuca göre, 4MAT modeli ile geleneksel öğretim yönteminin kalıcılığı aynı düzeyde etkilediği söylenebilir.

Demirkaya (2003), Tsai (2004) ve Uysal (2009), Lee ve Hung (2011), Ardıç (2013), Aliustaoğlu (2015)’nun 4MAT modelinin kalıcı öğrenmeler oluşturup oluşturmadığını belirlemek üzere yaptıkları araştırmalarında, sonuç deney grubu lehine olmuştur. Bu araştırmada ise, deney ve kontrol grupları arasında kalıcı öğrenmeler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür. Bu yönüyle bu araştırma diğer araştırmalardan farklılık göstermektedir.

Son olarak, 4MAT modeline göre planlanan matematik öğretimine yönelik öğrenci görüşleri alınmıştır. Öğrenciler genellikle olumlu cevaplar vermiş, kısmen de olsa olumsuz cevaplar belirten öğrencilerde olmuştur. Aktaş ve Bilgin (2015)’ de, bire bir görüşme sonuçlarına göre küçük bir grup öğrencinin, yöntemin çok zaman aldığından ve kendilerini motive etmediğinden şikayet ettiklerini raporlamıştır. Mutlu (2010) bu durumu, 4MAT modeli hakkında öğrencilerin görüşleri arasındaki farklılıkların öğrenme stillerinden kaynaklanabileceği olarak ifade etmiştir.

Öğrenciler bu modelin günlük hayatla ilişki kurmada fırsat tanıdığı, bunun da kavramların öğretiminde akılda kalıcı, faydalı ve eğlenceli bir öğrenmeye sebep olduğunu belirtmişlerdir. Bu durum, öğrenci görüşlerine yönelik yapılan diğer çalışmalarla da paralellik göstermektedir. Uysal (2009), Mutlu (2010), Aktaş (2011), Nicoll-Senft ve Seider (2010), Ergin (2011), Özgen ve Alkan (2012), Ardıç (2013) ve Aliustaoğlu (2015)’un çalışmaları da bu durumu desteklemektedir. Dwyer (1993), bu uygulama sayesinde öğrencilerin eğitim içeriğine olan ilgilerinin arttığı ve başarı performanslarının yükseldiğini belirtmiştir. Bowers (1987) çalışmasında, 4MAT modelinin öğrencilerde eleştirel düşünme becerisi kazandırdığı bulgusuna ulaşmış, Lee (2008) ise bu modelin ileri düşünme becerilerini arttırdığı sonucuna ulaşmıştır. Kelley (1990), modelin yaratıcılık ve çeşitliliği teşvik ettiği ve geliştirdiği, ders programı ve eğitimde yenilikçilik gereksinimlerini karşılama noktasında etkin bir yöntem olduğunu vurgulamıştır.