• Sonuç bulunamadı

2.2. Kolb Öğrenme Stili Modeli

2.3.2. Beyin Yarıküreleri

Dördüncü insan beyni sempozyumunda açılış konuşması; Arnold B. Scheibel (1998) tarafından yapılmış, beyin araştırmaları için cevaplanması beklenen önemli bir sorundan bahsedilmiştir. Bu sorun “Öğrencilerin beyin gelişimlerini ve bireysel farklılıklarını göz önüne alarak öğrenme davranışlarının tüm evrelerini içeren bir öğretim sistemi düzenleyebilir miyiz?” dir. Bu sorunun cevabını bulabilmek için öncelikle insan beyninin karmaşık yapısı incelenmelidir. Bu nedenle bugün yapılmakta olan, beyin araştırmaları ışığında her bireyin neden farklı öğrenme davranışları gösterdiğinin anlaşılması gereklidir (McCarthy ve McCarthy, 2003). Bunun için beynin özelliklerini bilmek faydalı olacaktır.

Dıştan bakıldığında bir cevizin iki ayrı parçasını anımsatan beynin sağ ve sol yarıküresi görüntüleri itibariyle birbirine benzeseler de yürüttükleri fonksiyonlar açısından farklılıklar göstermektedir (Duyar 1996). Sağ ve sol beyin yarıküreleri arasında yoğun bir sinir ağından oluşan “Korpus Kallosum” bulunur. Korpus kallosum, beynin sağ ve sol yarıküresi arasında devamlı olarak bilgi alış verişinin yapılmasını sağlar. Korpus kallosum kesilmesi durumunda, beynin sağ ve sol yarıküreleri arasında bilgi alışverişi sağlanamaz (Bear, Connors ve Paradiso, 2001).

Şekil 2.7 Korpus Kallosum Ağ Demeti (Bear, Connors ve Paradiso, 2001) Çoğunlukla insanlar beyinlerinin iki yarıküresini eşit oranda kullanmaz; bir tarafı daha baskın kullanırlar. Yeni bir şeyleri öğrenirken ya da ihtiyaç duyulan problemi çözerken, iki yarıkürenin bir arada kullanılabilmesine rağmen biri diğerine göre daha fazla tercih edilmektedir (Herrmann, 1981). Baskın olan yarıküre, kendi ile ilgili etkinliklerde daha yüksek beceri gösterme ve uyarana daha hızlı cevap verme gibi üstünlükler sağlayabilir. (Lumsdaine ve Lumsdaine, 1995). Günümüzde istenen ise her iki yarıküreyi de etkin olarak kullanmaktır (Herrmann-Nehdi, 2010).

Sağ yarıküre, söylenenden fazlasını bilir ve hayal gücünü kullanarak boşlukları kolayca doldurabilir. Sezgiseldir, bütüncül ve somuttur. Duyguları hissedebilir, parçalar oluşturarak zihinsel kombinasyonlar oluşturabilir. İlişkileri, bağlantıları ve dizinleri araştırır ve aralarındaki bağlantıları hızlıca kurgulayabilir. Yapısal özellikleri, mesafeyi ve uzaysal boyutları değişik algılayabilir (manipülasyon).

Sol yarıküre, analitik ve soyuttur. Detaylı olarak tanımlanan şeyleri kolayca anlayabilen bir yapıdır. Sebep sonuç ilişkisini sorgular, olguları parçalara ayırmak suretiyle gruplandırır ve araştırır. Dil ve sembollerle sorgulama yapar, teoriler üretir, sıralı ve tam zamanlı düşünür.

Genellikle, beynin bir yarıküresi aktif halde iken diğer yarıküre, ötekine ait olan düşünme etkinliklerini karıştırmamak için, pasif durumdadır. Ancak, zor durumlarda ve karmaşık problemlerin çözümünde her iki yarı küre de devreye girer (Özden, 2014).

McCarthy, kaliteli ve üst düzey bir eğitim için, her iki beyin yarıküresinin de değerlendirilmesi ve göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmektedir.

Beyin yarıkürelerini etkinleştirebilmenin de çeşitli yolları vardır. Öğretimde, Tablo 2.4’deki sağ ve sol yarıküreler için verilen bu yöntemler beynin her iki yarıküresini de öğrenme faaliyetlerinde etkinleştirilebilecektir (Boydak, 2004).

Tablo 2.4 Sağ ve sol beyin yarıkürelerini etkinleştirme yolları

Yapılan araştırmaların sonucu, etkili bir öğrenme ve kalıcı bir hafıza için, öğrenme sırasında beynin her iki yarıküresinin de öğrenme ve öğretme faaliyetleri içine sokulması gerektiğini göstermektedir. Çünkü her iki yarıküre birbirini tamamlayan işlevlere sahiptir (Duyar 1996). Bu sebeple, uygulanan öğretimde beynin iki yarıküresinin de kullanılması önemlidir.

Görüldüğü üzere 4MAT modeli, sadece öğrenme stillerine değil buna ilave olarak farklı beyinsel öğrenme yeteneklerine de odaklanmaktadır. Bu çerçevede insan beyin kortexinin (brain cerebral cortex) sağ ve sol yarıkürelerinin bilgi işleme farklılıklarını tartışmaya açmıştır. McCarthy bu fizyolojik olguyu sağ ve sol mod olarak

tanımlamaktadır (Hainer, Fagan, Bratt, Baker, Arnold, 1990; McCarthy, 1997, 1990). Bu öneriye göre;

4MAT modelinin tasarlanma amacını oluşturan temel esaslar aşağıdaki gibidir (Morris and McCarthy, 1999):

 Doğal bir döngüde öğrenen bireyin öğrenme döngüsü kişisel ilişki ile başlar; dikkatini yoğunlaştırma, kavramsallaştırma, uygulama ve bütünleşme ile devam eder. Bireyler öğrenme döngüsü üzerinde kişisel tercihlere sahiplerdir.

 Her birey bilgiyi farklı yollarla algılar, algıladıkları bilgileri de farklı yollarla işlerler. Bilgiyi algılama ve işlemede tercih edilen öğrenme yolları bireyin öğrenme stilini oluşturur.

 Tanımlanabilir dört temel öğrenme stili vardır. Bu stillerin hepsi eşit değere sahiptir. 1. tip öğrenenler, öncelikle kişisel anlamlandırma ile ilgilenirler. Öğretmenlerin öğrenme için bir neden oluşturması gerekir. 2. tip öğrenenler, öncelikle kavramsal anlamayı sağlayacak olgularla ilgilidirler. Öğretmenlerin onlara anlamalarını derinleştirecek olguları vermeleri gerekir. 3. tip öğrenenler, öncelikle olguların nasıl çalıştığı ile ilgilenirler. Öğretmenlerin bu tip öğrenenlere uygulama yapmaları için fırsat vermeleri gerekir. 4. tip öğrenenler, kişisel keşfetme ve uyarlamayla ilgilenirler. Öğretmenlerin bu tip öğrenenlere kavramları, kendi kendilerine ve diğerlerine öğretmeleri için fırsat vermesi gerekir.

 Öğrenenler kendi öğrenme stiline uygun öğrenme ortamında yüksek düzeyde öğrenme ve başarı sağlarken döngünün diğer bölgelerinde de öğretilmeye gereksinimleri vardır. Kendilerinin tercih etmediği öğrenme yollarıyla da öğrenmeyi geliştirebilecekler ve birbirlerinden etkilenebileceklerdir.

 Her bireyde baskın olan beyin yarıküresi farklılık gösterir. Bazı bireylerde sol bazıların da ise sağ yarıküre baskındır. Bu nedenle her öğrenme stiline yönelik öğretim teknikleri, iki yarıküreyi de aktif hale getirecek şekilde düzenlenmelidir. Böylelikle her bir öğrenme stiline sahip öğrenenler, kendilerinde baskın olan yarıküreye uygun olarak sunulan tekniklerle rahat bir öğrenme sağlarken diğer yarıküre için de uyum sağlayabileceklerdir.

 Her öğrenme stiline yönelik oluşturan bu öğrenme döngüsüyle her öğrenen kendinin güçlü yanlarını görüp, güçlü olmadığı yanlar için yanlış yapma endişesi duymadan yeni öğrenme yollarını da keşfedecektir.

 Öğrenciler kim oldukları hakkında ne kadar çok bilgiye sahiplerse diğerlerinden daha bağımsız bir şekilde öğrenirler.

Yukarıda ifade edildiği gibi, 4MAT modeli her biri eşit oranda değerli olan öğrenme stilleri etrafında dönen bir döngüdür. Herhangi bir öğrenme stiline sahip bireyin güçlü yanları olduğu gibi güçsüz yanları da vardır. Döngü öğrenenin, kendi tercih ettiği öğrenme yollarının dışında kalan öğrenme yollarını da kullanmasını zorlamakta, böylelikle tam bir öğrenme sağlayarak güçsüz yanların geliştirilmesine olanak vermektedir. Bu da döngüyü, döngünün herhangi bir parçasından daha önemli kılmaktadır (McCarthy, 2000).

McCarthy (2000), bilginin, bu dört öğrenme stiline sahip bireylerde hem sağ, hem de sol yarıküre teknikleriyle öğretilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Sağ yarıküre baskın öğrenciler zamanın yarısında kendi yarıkürelerine uygun tekniklerle öğrenirken diğer yarı zamanda sol yarıküre teknikleri ile öğrenenlere uyum sağlayacaklardır. Aynı şekilde sol yarıküre baskın öğrenciler zamanın yarısında kendi yarıkürelerine uygun tekniklerle öğrenirken diğer yarı zamanda da sağ yarıküre teknikleri ile öğrenenlere uyum sağlayacaklardır.

2.3.3. 4MAT Modeli Döngüsü

4MAT modelinde, bahsi geçen bu öğrenme döngüsünün her çeyreği için beynin sağ ve sol yarıkürelerini aktive edecek şekilde tasarlanmış 8 basamak bulunmaktadır. Şekil 2.8’de bu döngünün 4 çeyreği ve 8 basamağı gösterilmektedir (McCarthy, 1990).

4MAT modeli döngüsünde; dört öğrenme stili de kendi içinde sağ yarıküreyi veya sol yarı küreyi kullananlar diye ayrılır. Her çeyrek sağ yarıküre, sol yarıküre ve tüm beyin öğrenenlerin hepsini içerir. Her çeyrekte sol yarı küre ve sağ yarıküre öğrenenleri olduğundan dolayı dört öğrenme stili döngüsünde her çeyrek için sol ve sağ yarıküre tekniklerine uygun düzenlemeler oluşturulmuştur (Morris ve McCarthy, 1999).

Şekil 2.8 4MAT modeli ve 8 adımı (McCarthy, 1990)

Şekil 2.8’de görüldüğü gibi birinci çeyrek, somut bir yaşantı ile kendini bütünleştirmeyi, ikinci çeyrek, bütünleştirilen bu somut yaşantıyı içeren kavramların formüle edilmesini üçüncü çeyrek, öğrenilen kavramlara yönelik uygulama ve öğrenilenlerin içselleştirilmesini, dördüncü çeyrek ise tekrar uygulama ve daha önceki çeyreklerdeki deneyimin bütünleştirilmesini içermektedir.

2.3.4. Birinci Çeyrek: Kavram ile Birey Arasında Bağlantı Kurma (Yaşantı ile