• Sonuç bulunamadı

BİÇİM DİLİNİN DÖRT ANA ÖZELLİĞİNİN SINANMASI:

7. SONUÇLAR VE TARTIŞMA

7.1. Sonuçlar

Mimarlık yapısı, göstergebilimin (semiology) yöntemleriyle tanımlanmaktadır. Farklı disiplinlerde gösterge dizgesi ve onu şifrelendiren kuralları değişiklik göstermektedir. Örneğin, dilde gramer kuralları vardır; mimarlıkta tasarım kuralları, mühendislikte formüller vb mevcuttur. Mimarlıkta gösterge dizgesi yaklaşımı, bir yeniden yorumlama işlemidir, bir iletişim olayıdır. Göstergebilimin yöntemlerinden dilbilim, bu iletişimin açıklanmasında kullanılan temel metotdur. Dilbilimde sözdizimi (sentaks) ve anlambilim (semantik) dilin dizge yapısını açıklar. Göstergebilimde, gösterge: yapının kendisi; gösteren: dıştan algılanan biçim; gösterilen ise yapının fonksiyonu ve anlamsal, simgesel ifadelerdir. Düzanlam yapının gerçek işlevi, yananlam ise yapıya katılan tüm anlamlardır. Bu çalışmada High-Tech tasarımın dizimsel kurgusu, sözdizimi ve anlamlandırmaya benzetilerek açıklanmıştır. Böylelikle mimari ürünün kullanıcıya gönderdiği mesajın şifresi açıklanmıştır.

Mimari tasarlama kuramına metodolojik yaklaşımlar açıklanarak; sistem yaklaşımı ve tasarım modellerine yer verilmiştir. Mimarlıkta gösterge dizgesi yaklaşımında: gösterge, gösteren ve gösterilen semantik kapsamında; dizimsel ilişkiler ise göstergebilimin içerdiği ve ilişkilendirildiği dilbilimin sözdizimi kapsamında ele alınmıştır. Mimarlıkta biçim / sentez ilişkisi saptamak için biçim tanımı ve biçimlendirme araç ve yöntemleri irdelenmiştir. Biçimlendirme araçlarından, geometrik nitelikli tasarım yardımcı araçlarından (düzlemsel nitelikli, strüktürel vb.) yararlanılmıştır. Düzlemsel nitelikli işlemler: temsil, dönüştürmeler (döndürme, ölçek değiştirme), biraraya getirme, yer değiştirme vb.dir. “Hard teknolojiler”de: üretim ve malzeme teknolojilerinin ve “soft teknolojiler”de: dijital üretim teknolojilerinin kullandığı tasarım yardımcı araçları üzerinde durulmuştur.

1967-1987 yılları arasındaki, “Team 4” adıverilen: N.Foster, R.Rogers, N.Grimshaw, ve M.Hopkins tarafından tasarlanan her yapıya High-Tech denmektedir. Bu yüzden High Tech, bir akım ya da stil değil mimari bir yaklaşımdır. Bu mimari yaklaşımın esas karakteristikleri: tipik malzemelerin metal ve cam olması; ifadede açıklık;

endüstriyel üretim fikri; imaj ve teknolojide yapı endüstrisinden farklı endüstrilerden yararlanmak; kullanımda esnekliğe öncelik vermek olarak belirlenmektedir. Fakat erken aşama, ileri aşama ve maniyerist aşama olarak ele alınan High Tech yaklaşımı 1987’de sona ermemekte dönüşüme uğrayarak devam etmektedir. Bu dönüşümün unsurları şöyledir (Davies, 1999; Finch vd., 1999; Kolarevic, 2003): • Biyolojik paradigmaların kullanılması (“soft teknolojiler” kapsamında), • Dijital üretim teknolojilerinin kullanılması (“soft teknolojiler” kapsamında), • Ekolojik tabanlı teknolojiler (Eco-Tech), (“hard teknolojiler” kapsamında),

• Yapı elemanlarının endüstrileşmiş üretim süreci (“hard teknolojiler” kapsamında),

• High-Tech çözüm (“hard teknolojiler” kapsamında),

• Akıllılık mekanizması, akıllı malzemeler (“hard teknolojiler” kapsamında).

19.yüzyılın çelik, cam ve donatılı beton ile endüstriyel üretimi; 20.yüzyılın yeni malzeme olanakları geniş açıklıkların geçilebilmesi ve ulaşıma göre kent planlaması ;20.yüzyılın sonunun ise bilgi teknolojileri ve “dijital medya” (görsel / işitsel etkiler) teknolojileri ve uydudan görüntüleme (“GPS”) tasarımla bütünleştirilerek kent ve mimarlık tasarımında dönüşüme neden olmaktadır. High Tech yaklaşım “Eco-Tech” stratejileri aktif teknolojiler ve kullanıcı odaklı akıllılık mekanizmaları ile bütünleşmektedir.

N.Foster’ın bilgisayar teknolojisi, Arup Grubu’nun mühendislik çalışmaları ve daha sonra gerçek High Tech yaklaşımı oluşmuştur. Bu yaklaşımın temsilcileri: N.Foster, M.Hopkins, J.Nouvel, R.Rogers ve R.Piano başlıcalarıdır. İlk olarak Le Corbusier’nin Paris için Plan Voisin’i (1925), yüksek yapılarla kent planlamasını örneklemektedir. Slick Tech ise düz yüzey görünümünün membran şekilli gökdelenlerde örneklenmesidir. 1977’de R.Rogers ve R.Piano, Centre Pompidou’yu inşa ederek, esnek planlı hücre ve makine teknolojisinin ilk önemli örneğini ortaya koymaktadır. 1970’lerin başında teknolojiyi yansıtan High Tech: endüstride elektronik ve bilgisayar; mimarlıkta ise belli bir yaklaşım anlamına gelmektedir. İngiliz mimarlar High Tech’in bir akım değil de bir yaklaşım olduğunu savunmaktadırlar (Davies, 1999; Finch vd., 1999). Modern Hareket’te 1920’lerde Sullivan’ın “biçim işlevi izler” söylemi, basitlik ve makine estetiği gibi ideolojiler mimarlığa yön vermektedir. Günümüzde bu söylem değişerek biçim “enerjiyi izler”, “teknolojiyi izler”, strüktürü

izler” şeklinde dönüşüme uğramaktadır. 1970’lerde High Tech’in servis

elemanlarının ağırlık kazandığı, strüktür tasarımının belirleyici olduğu, sökülüp takılabilirlik prensibine dayanan yaklaşımı gelişmektedir. Post-Modern, 1980’lerde seçmecilik ve kuralcı olmayan çözüm çeşitliliği geliştirmektedir. Post Modern

Dönem’de bina kabuğu bir zarftır. “New Age” 2000’lerde ise çevrenin korunmasına adanmış geniş topluluklara özgü mimarlık yaygınlaşmıştır.

1970’te gelişen mimari adını 1978’de yayımlanan High-Tech: “The Industrial Style and Source Book for The Home” adlı kitaptan almaktadır. J.Kron ve S.Slein’in yazdığı bu kitapta endüstriyel malzemenin kullanımı ağırlık kazanmaktadır. Geç Modernizm ve Post Modernizmin gelişmesiyle aynı döneme rastlayan High Tech’in doğuşu ve gelişmesi bu mimarinin yeni bir endüstriyel estetik yaratmayı amaçlamasını gerekli kılmaktadır (www.en.wikipedia.org/wiki/High-Tech_architecture).

High Tech’te başlıca amaçlar: konstrüksiyonun geliştirilmesi, strüktürün dışavurumu, kabuk mimarisinde kendinden ısı-ses-su yalıtımlı çok katmanlı sandviç veya panel elemanlar, teknolojinin ekonomik-sosyal-teknik olarak optimize olacak şekilde araştırılıp geliştirilmesidir. Bilgisayar teknolojileri, ekolojik bilimler, strüktürel ve servis mühendislikleri ile malzemeler High Tech’in kapsamını genişletmiştir. R.Piano, N.Foster ve N.Grimshaw özellikle, strüktür sistemleri, bilgisayar teknolojileri, akıllı kabuk (çift cephe, aktif cephe), güneş panelleri, atriyum çevresinde doğal havalandırma gibi uygulamalar yapmaktadırlar. Aktif sistemler High-Tech, pasif sistemler ise “Low-Tech” kapsamındadır. Günümüzde enerji etkin akıllı bina kavramı yaygınlaşmaktadır.

High Tech’in mekan dizgesi Uluslararası Stil’in “serbest plan” yani esnek plan düzenlemesini kullanmaktadır. Tek çatı altında fonksiyonel bölünmelerin değişken tasarlanan bölme duvarlarla sağlandığı gözlemlenmektedir. Post Modern Dönem’de bina kabuğu bir zarftır. 20.yüzyıl sonlarında dijital teknolojilerin mimarlıkta yaygın kullanımı, mimarlıkta ve kentsel planlamada dönüşüme neden olmaktadır. Enerji kaynaklarının tükenmesi, High-Tech yapıların enerji etkin akıllı bina olmasını gerektirmektedir. High Tech’in yapı tipolojisi ise: yüksek yapı; köprüler; geniş açıklık geçen strüktürler; spor yapıları; ulaşım yapıları; hava, tren, karayolu, terminal yapıları; çeşitli fonksiyona sahip “hybrid” binalar (şehir kuleleri); konutlar; ofisler; hastaneler vb.dir. Hareketli yapılar (mobile veya portable): taşınabilir yapılar, sökülüp takılabilen, genişletilebilen, prefabrike elemanlarla inşa edilen yapılar; geçici strüktürler: hareketli sergi pavyonları, müzik ve gösteri amaçlı yapılar vb. dir. High-Tech yüksek yapıların biçim dizgesi ise temelde dikdörtgenler prizması veya kürenin dönüştürülmesi ile elde edilen biçimler olarak belirlenmektedir. High Tech kentsel ağ içinde ticaretin canlı olduğu şehir merkezinin belli bölgelerinde yüksek yapılarla kendini belli etmektedir. High Tech’in şehir kuleleri bir düşey kent modelidir. Kean

Yeang’ın Malaysia’daki bioklimatik gökdelenlerin toplandığı şehir modeli örneği bir “Eco-Tech” şehir tasarımıdır.

4.Bölüm’de High Tech mimarinin sentaktik, semantik kurgusu ve ortak özellikler anlatılmaktadır. High Tech mimaride kriterler aynı zamanda bu mimarinin sentaktik veya sözdizimsel çözümlenmesinde yer almaktadır. Bu kriterlerden bazıları: Teknolojik üretim vb.dir. High Tech mimaride semantik veya anlamsal çözümlenmesinde yer alan kriterler şöyledir: Estetik ve prestij (imaj, kimlik, modüler tasarımlar); Tasarımda esneklik (esnek mekan) vb.dir. High-Tech yapılarda ortak özelliklerden bazıları: Önceden üretim yerinde montaj; Parçaların monte edilişinin anlaşılması sökülme/takılma vb.dir (Trachtenberg ve Hyman, 2002; Davies, 1999; Finch vd., 1999).

High Tech’in biçim dilinin varlığı 5.bölümde kanıtlanmıştır. Bunun için örnek High-Tech yapılar sentaktik çözümlemede analiz edilerek biçim dizgesi gramer kuralları ve sözlük elemanları açıklanmıştır. Cephe dizgesi, kitle organizasyonu ve mekan dizgesi sentaktik olarak açıklanmıştır. Sözlük elemanları olarak: akıllı malzemeler, akıllı kabuk (çift cephe, aktif cephe), hareketli strüktürel elemanlar, panel elemanlar vb. kullanılmaktadır. Biçim dili açıklanırken ve biçim dizgesi gramer kuralları belirlenirken birtakım biçimlendirme araçları ve High Tech’in tasarım kriterleri kullanılmaktadır. 2.Bölüm’de biçimlendirme araçları ele alınmıştır. Mitchell’e göre (1990), biçimlendirme araçları: geometrik nitelikli (düzlemsel ve strüktürel vb.) ve matematiksel nitelikli tasarım yardımcı araçlarıdır. Geometrik nitelikli tasarım yardımcı araçları ile yapılan işlemlerden bazıları, düzlemsel nitelikli: temsil, dönüştürmeler (döndürme, ölçek değiştirme), biraraya getirme, yer değiştirme vb.dir (Şener, 1994). Diğer biçimlendirme araçları ise “hard teknolojiler” ve “soft teknolojiler”in kullandığı tasarım yardımcı araçlarıdır (Zellner, 2000). “Hard teknolojiler”: üretim ve malzeme teknolojilerini; “soft teknolojiler”: dijital üretim teknolojilerini içermektedir. Biçim dizgesi gramer kuralları dört kategoride sınıflandırılan High-Tech’in tasarım kriterlerine dayanmaktadır. Bu kategoriler: strüktür tasarımı ve detay; dijital üretim teknolojileri; ileri inşaat teknolojilerinin kullanılması (yeni inşaat ve malzeme teknolojileri, akıllı malzemeler, enformasyon teknolojileri); enerji etkin akıllı bina tasarımıdır (akıllı bina sistemleri, bina otomasyonu: “BAS” ve neural networks, sürdürülebilir tasarım ve “Eco-Tech”, aktif ve pasif sistemler). Enerji kaynaklarının tükenmesi High Tech’in enerji etkin akıllı bina olmasını gerektirmektedir. 5.Bölüm’deki biçim dilinin oluşturulmasında biçimlendirme araçları kullanılmış ve biçim dizgesi gramer kuralları tasarım