• Sonuç bulunamadı

High Tech’in Mekan Dizgesi, “Serbest Plan” Kavramı Ve High Tech Tipolojileri

3. MİMARİ TASARIM SÜRECİNE AKIMLARIN ETKİLERİ VE HIGH TECH YAKLAŞIMI

3.5. High Tech’in Mekan Dizgesi, “Serbest Plan” Kavramı Ve High Tech Tipolojileri

Neo-Klasik çağda (1900), buhar gücü ve demir çerçevenin etkisi, yeni strüktürel ve mühendislikteki gelişmeler, 1900’lerde ütopyacı toplumlarda kentsel gelişmeler, gözlemlenmektedir. Avrupa Ekspresyonizmi 1910-25’lerde camın cephe oluşumunda belirleyiciliği; Bauhaus döneminde 1919-32 endüstri kuruluşlarıyla ortak üretim, mimarlık akımlarını etkilemektedir. Modern Hareket’te 1920’lerde “biçim işlevi izler”, basitlik ve makine estetiği gibi ideolojiler mimarlığa yön vermektedir. Günümüzde bu söylem: zamanla değişerek biçim: “enerjiyi izler”, “teknolojiyi izler”, strüktürü izler” şeklinde dönüşüme uğramaktadır. Uluslararası Stil, 1925’te giydirme cephe kaplı iskelet konstrüksiyon ve serbest plan esnekliği ile açık kutu şekline dönüşmektedir. 1925’te Le Corbusier’nin Plan Voisin’i Paris’in, modern kentin araç ulaşımına göre planlanmasına ve yüksek yapılarla kent planlamasına öncü olmaktadır. 1956’da Seagram Binası ile başlayarak gökdelen inşaatı yaygınlaşmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası tüm dünyadaki ekonomik sorunlar, 1970 petrol krizi, artan nüfusun yapı ihtiyacının endüstrileşme ve prefabrikasyonla karşılanmasını gerektirmiştir. 1970’lerde High Tech’in servis elemanlarının ağırlık kazandığı, strüktür tasarımının belirleyici olduğu, sökülüp takılabilirlik prensibine dayanan yaklaşımı gelişmektedir. Post-Modern, 1980’lerde seçmecilik ve kuralcı olmayan çözüm çeşitliliği geliştirmektedir. Post Modern Dönem’de bina kabuğu bir zarftır. “New Age” 2000’lerde ise çevrenin korunmasına adanmış geniş topluluklara özgü mimarlık yaygınlaşmıştır. High Tech’in mekan dizgesi Uluslararası Stil’in “serbest plan” (free plan) yani esnek plan düzenlemesini kullanmaktadır. Tek çatı altında fonksiyonel bölünmelerin değişken tasarlanan bölme duvarlarla sağlandığı gözlemlenmektedir (Thomas, 2002). 20.yüzyıl sonlarında dijital teknolojilerin mimarlıkta yaygın kullanımı, mimarlıkta ve kentsel planlamada dönüşüme neden olmaktadır. Günümüzde High-Tech yapı enerji etkin akıllı bina özelliğine sahiptir. High Tech’in yapı tipolojisi ise: yüksek yapı; köprüler; geniş açıklık geçen strüktürler; spor yapıları; ulaşım yapıları; hava, tren, karayolu, terminal yapıları; çeşitli fonksiyona sahip “hybrid” binalar (şehir kuleleri); konutlar; ofisler; hastaneler vb.dir. Hareketli yapılar (mobile veya portable): taşınabilir yapılar, sökülüp takılabilen, genişletilebilen, prefabrike elemanlarla inşa edilen yapılar; geçici strüktürler: hareketli sergi pavyonları, müzik ve gösteri amaçlı yapılar vb. dir (Şekil 3.4, Tablo 3.4, Tablo B.1, Tablo B.2), (Höweler, 2003; Powell, 1999; Charleson, 2005; www.arup.com; www.greatbuildings.com; www.smart-travel-germany.com, www.fosterandpartners.com).

1.Barcelona Tower, 2.Eiffel Tower, 3.Tokyo Tower, 4.Hongkong Bank, 5.Bank Of China, 6.Chrysler Building, 7.Standard Oil, 8.Hancock Tower, 9. Empire State, 10. World Trade, 11. Sears Tower, 12.Millennium Tower

Şekil 3.4. High-Tech yüksek yapı tipolojisi için, kronolojik sıralamada örnekler

(Höweler, 2003)

High-Tech yüksek yapıların biçim dizgesi olarak başlıca iki tip katı geometrik şekil dikdörtgenler prizması ve kürenin üçüncü boyutta dönüştürülmesi ile elde edilen soğan şeklinde veya spiral strüktürlü biçim belirlenmektedir (Höweler, 2003). Dikdörtgenler prizması şeklinde bina, Hearst Tower (N.Foster&Partners, 2001), spiral biçimli bina ise 30St Mary Axe Binası (N.Foster&Partners, 2004) olarak örneklenmektedir. Swiss-Re Kulesi olarak da bilinen bu binada strüktürel kabuk biçimlendirmesi dış ve iç olarak birbirini desteklemektedir. Düşey kuvvetler merkezi çekirdek tarafından karşılanırken, yatay kuvvetler dış kabuk tarafından zemine aktarılır. Döşemeler dıştaki tübüler çerçeve için diyafram etkisi (yatayda bağlayıcı plaka) göstermektedir. Dış kabuk üçgensel ızgaradan oluşmakta ve eğriselliği sağlamaktadır. Binanın eğrisel biçimi rüzgarın devirme etkisine karşı dayanıklılık kazandırmaktadır, aerodinamik bir biçimdir. Pencere doğramaları ile kalınlaşan dış çerçeve döşemeler arasında parelelkenar geometriye dönüşmektedir (Ricciotti, 2005). Millennium Bridge (N.Foster&Partners, 2002), iki yandan uzanan germe kablolara asılı bir köprü olarak görsel şeffaflığı sağlamaktadır. Deprem için özel yaylı deprem izolasyon elemanları ile gerekli önlem alınmıştır (www.arup.com). Guthrie Pavilion Ofis Ve Golf Klüp Binası’nda (Kean Yeang, 1998), tensegrity strüktür kullanılmıştır. Şişirilmiş membran çatı örtüsü, altındaki alçak strüktürün güneş ve yağmura karşı korunmasını üstlenmektedir. High-Tech teflon kaplı camlifi (fibreglass) esaslı membran malzemesi çelik direklere bağlı kablolardan sarkıtılmaktadır. Basınç çubukları ve germe kabloları açıkça gözlemlenmektedir (Powell, 1999).

Tablo 3.4. High-Tech yapı tipolojisi için örnekler (Höweler, 2003; Powell, 1999;

Charleson, 2005; www.arup.com; www.greatbuildings.com; www.smart-travel-germany.com; www.fosterandpartners.com).

Hearst Tower, N.Foster&Partners, 2001. Yüksek bina / 30StMary Axe, N. Foster&Partners, 2004. Yüksek bina

Millennium Bridge, N.Foster&Partners, ARUP, 2002. Görsel şeffaf köprü yapısı

Guthrie Pavilion, Kean Yeang, 1998. Tensegrity strüktür, şişme membranın gerilmesi

Allianz Arena, J.Herzog and P. ve Meuron, 2005. Sişme membran cephe kaplaması, “flüoresan” aydınlatma elemanları kırmızı ve mavi şeffaf şeritlerin arkasında döşenerek farklı ışık etkileri sağlanmaktadır. Paralelkenar şişme ETFE (etiltetrafluoretilen) plastikten yastıklardan tasarlanmıştır. ETFE geri dönüştürülebilir bir malzemedir.

MDU, Mobile Dwelling Unit, LOT/EK, A.Tolla, G.Lignano, New York, 1993

Allianz Arena’da (J.Herzog ve P.de Meuron, 2005), ETFE kaplı şişme membran kabuk: varolan konstrüksiyonun, Münih stadyumunun rekonstrüksiyonunun üstüne, arkasındaki mavi ve kırmızı şeritler nedeniyle renk değiştiren “flüoresan” aydınlatma elemanları sayesinde renkli görünüm kazanan şeffaf membran kaplanması ile High-Tech görünüm almıştır (www.fosterandpartners.com; Moritz, 2005; Process: Allianz Arena, 2005; Roll, 2005; Zettlitzer, 2005). MDU, mobile dwelling unit (LOT/EK, A.Tolla, G.Lignano, New York, 1993), her konut ünitesi tek başına fabrikada üretilmiştir, birbirine eklemlenebilmektedir (Siegal, 2002). Stuttgart Airport (G.Marg&Partner, 1991), çatıyı taşıyan strüktürün ağaç şeklinde olması ile iç mekanda esneklik “serbest plan” anlayışına uygun olarak sağlanmaktadır (Charleson, 2005).