• Sonuç bulunamadı

“Fatma Barbarosoğlu’nun Hikâye Kişileri Üzerine Bir İnceleme” başlıklı bu yüksek lisans tezinde hikâye kişilerini esas alarak yazarın hikâyeciliğini değerlendirmeye çalıştık. Hikâyelerdeki kişiler üzerinde durmamızın sebebi, anlatı metinlerinde ele alınan konuların, kişilerin kimliğinde ve onların hikâyeleriyle ortaya konmasıdır. Hikâye kişilerinden yola çıkarak Fatma Barbarosoğlu’nun ele aldığı konuları, tartıştığı sorunları ortaya koymaya çalıştık.

Hikâye kişilerini sınıflandırıp değerlendirirken elimizdeki malzemeye, yani Fatma Barbarosoğlu’nun hikâyelerindeki kişilere göre hareket ettik. Hikâyeleri okuyunca Fatma Barbarosoğlu’nun daha çok kadın kişilerin hikâyesini anlattığını gördük. Bu nedenle hikâye kişilerini ele alan bu çalışmada “kadın kişiler”, incelememizin merkezini oluşturdu. Daha çok kadın kişilerin hikâyelerinin anlatılması demek toplumda kadınların da içinde olduğu kimi konulara değinmek demektir. “Kadın”ın dahil edildiği konulara “erkek” de az ya da çok dahil olacaktır. Çalışmada “kadın kişilerden” sonra “erkek kişiler” diğer ana başlığı oluşturdu. Hikâyelerde kadın ya da erkek kişiler etrafında kimi sorunlara dikkat çekilirken “çoçuk” kimliğinin de yazarın hikâyelerinde önemli bir yer oluşturduğunu gördük. Böylece bir diğer ana başlığımızı “çocuk kişiler” oluşturdu. Dolayısıyla Fatma Barbarosoğlu’nun hikâye kişilerini “kadınlar”, “erkekler” ve “çocuklar” ana başlıkları altında ele aldık.

Ana başlıkların alt başlıklarını oluştururken yine elimizdeki malzemeyi esas aldık. “Kadın” kişilerin kimliklerindeki ve hikâyelerindeki benzerlikler, bu kişiler vesilesiyle gündeme getirilen konular arasındaki yakınlıklara göre kadın hikâye kişilerini alt gruplara ayırdık. Aynı şeyi “erkek” ve “çocuk” hikâye kişileri için de yaptık.

“Kadın” hikâye kişilerini onların hikâyelerde anlatılan öyküleri paralelinde “ ‘Anne’Olarak Kadın, Evli Kadın, Çalışan Kadın, Başörtülü Kadın, Arkadaş Kadın, Yalnız Kadın, Evde Kadın, Gelin Kadın, Öğrenci Kadın, Yazar-Okur Kadın, Mürit Kadın” alt başlıklarında değerlendirdik. “Erkek” hikâye kişilerini değerlendirdiğimiz alt başlıklar yine hikâyelerde anlatılan öyküler paralelinde “ ‘Eş’ Erkekler, Eşini Kariyer Aracı Olarak Gören Erkekler, Doktor ve Psikiyatr Erkekler”ler şeklinde oluştu. “Çocuk” hikâye kişilerini ise “Çocuk Olarak Çocuklar, Genç Olarak Çocuklar, Yetişkin Olarak Çocuklar” alt başlıklarında ele aldık.

Yazarın kadın hikâye kişileri içerisinde “anne” kimlikli kadınların önemli bir yeri vardır. Bu anneler çalıştığı için çocuğunu kreşe/bakıcıya bırakan bir anne; çocuğu ortaöğrenim çağında öğrenci velisi bir anne; üniversitede okuyan ve kıyafetleri nedeniyle dayatmalara muhatap olan genç kızların annesi; doğurup, büyütüp okuttuktan sonra kendisinden uzaklaşan çocuklarını özleyen anne; yaptığı ev işleri kendileri için çok da bir şey ifade etmeyen çocukların annesi; kocasıyla yaşadığı sıkıntıları çocuğuna yansıtmamaya çalışan anne; ayrıldığı kocasının yokluğunu kendisi doldurmaya çalışan anne… gibi değişik kişiliklerde karşımıza çıkar. Yazar bu annelerle toplumdaki annelerin/kadınların farklı yönlerini gösterir.

Fatma Barbarosoğlu’nun kadın hikâye kişilerinin ortak niteliklerinden birisini “evli” olmaları oluşturur. Hikâyelerde evli kadınların değişik sıkıntılarına, mutsuzluklarına ya da mutluluklarına şahit oluruz. Mutsuz, sıkıntılı evli kadınları her yaştan özellikle genç ve orta yaştaki kadınlar arasında görmekteyiz. Orta yaşın üstündeki, yaşlı kadınlar ise genelde mutlu, evli kadınlardır. Kadınların mutsuzluk sebepleri çok farklıdır. Ama duygusal yalnızlıkları, aileleri (çocukları ve kocaları); özellikle kocaları tarafından duygularının anlaşılmaması bu sebeplerden biridir. Diğer

bir önemli sebep ise yakın çevrelerinin, ailelerinin; özellikle de kocalarının kadınların dini inançlarına göre bir hayat tarzının içine girme çabasında yeterli desteği vermemesi, onları çoğu kez yalnız bırakmasıdır. “Gelin” hikâye kişileri de yazarın kadın kişileri arasında görülür. Bu hikâyelerde kayınvalidelerinden şikayetçi olan gelinler, gelinlerini belli bir hayat tarzına göre yaşamaya ikna etmeye çalışan kayınvalideler, kayınvalidelerinden yakınan arkadaşlarını çok da onaylamayan gelinler karşımıza çıkmaktadır.

Dini inançlarının gerektirdiği bir giyim tarzını benimseyen kadınların; öğrenci, ev kadını ya da çalışan kadın olarak karşılaştıkları zorluklar, maruz kaldıkları dışlanmalar Fatma Barbarosoğlu’nun hikâyelerine konu olur. Yazar, değişik hikâyelerinde kadınların çektiği acılara dikkat çeker. Çalışan kadınların sıkıntıları, yorgunlukları, çocuklarına zaman ayıramamaları, çalışmaları nedeniyle karşılaştıkları zorlukların en yakınları tarafından bile fark edilmemesi yazarın hikâyelerinde anlatılır. Bu konuda yazarın dikkat çektiği bir konu, kadınların ev işlerinin çalışma olarak algılanmayışıdır.

“Arkadaşlık”, Fatma Barbarosoğlu’nun kadın kişileri üzerinden tartışılan konulardan biridir. Yazarın hikâyelerinde, özellikle kadınlar arasında örnek arkadaşlık yer alır. Yine, arkadaşlığı bir çıkar ilişkisi olarak gören kişiler de anlatılır. Yazarın kimi kadın kişileri evliliklerinde, arkadaşları içerisinde “yalnız” kişilerdir. Onların bu yalnızlığının gerisinde aralarında bulundukları kişilerden daha farklı bir anlayışa sahip olmaları vardır. Bu kişiler; gösterişten uzak duran, samimi, yaptıklarını menfaat kaygısı olmadan yapan kimselerdir.

Fatma Barbarosoğlu, öğrenci kadınların öykülerine de hikâyelerinde yer verir. Bu öykülerin bir kısmı başörtülü öğrencilere aittir. “Okuma ve yazma”, yazarın kadın

kişileri arasında görülen diğer belirgin niteliklerdendir. Fatma Barbarosoğlu’nun birçok kadın hikâye kişisi “okuyan”, bazı hikâye kişilerinin de “yazan” kişiler olduğu görülmektedir. Dini bir gruba, cemaate dahil olma süreci, bu süreçte yaşanan tereddütlerin kadın kişilerin öyküleriyle birkaç hikâyeye konu olduğunu görüyoruz.

Fatma Barbarosoğlu’nun hikâyelerinin çoğunda erkek kişiler kadın kişilerin hikâyesi ile hikâye dünyasına girerler. Bu erkeklerden “eş erkekler” genelde duygusal olarak karısının hassasiyetlerini anlamayan, kadının ev dışında bir işte ya da evdeki çalışmasının değerini görmeyen… kişilerdir. Orta yaşın üzerinde, yaşlı “eş” erkeklere ise eşleri olan kadınların sevgi, saygı duydukları görülür. Yazarın hikâyelerinde görülen bir erkek tipi ise karısını da kendisine kariyer getiren unsurlar arasına katan erkektir. “Doktor ve psikiyatr” kimlikli erkekler ise yazarın hikâyelerinde genellikle kadın bakış açısından eleştirilir. Yazarın hikâyelerinde bu mesleklere sahip erkekler, diğer insanların olduğu gibi kadınların sorunlarını, hastalıklarını kar ve kariyer amaçlı kullanırlar.

“Çocuk” hikâye kişileri de Fatma Barbarosoğlu’nun hikâyelerinde daha çok kadın kişilerin hikâyeleri içinde hikâye dünyasına girerler. Bu kişiler yaş olarak “çocuk, genç, yetişkin” de olsalar hikâyedeki konumları açısından çocuk kimliğindedirler. Değişik kimliklerde hikâye dünyasına dahil olan bu çocuk kişiler, kadın kişilerin hikâyelerini tamamlarlar. Annelik, çalışma, yaşlılık vb. dönemlerinde onların hikâyelerini daha geniş bir açıdan gösterirler.

“Kadın, Erkek, Çocuk” üst başlıkları altında değerlendirmeye çalıştığımız Fatma Barbarosoğlu’nun hikâye kişilerinin hikâye zamanı açısından 1990 ve 2000’li yıllarda yaşadıklarını söyleyebiliriz. Bunu, hikâyelerdeki farklı göstergelerden çıkarmak mümkündür. Mekan açısından kimi hikâyelerde Anadolu’nun değişik şehirleri, birkaç

hikâyede yurtdışındaki kimi şehirler yazarın hikâyelerine mekan olur. Ancak yazarın hikâyelerindeki esas mekanın İstanbul olduğunu söyleyebiliriz.

Bütün bunlardan hareketle Fatma Barbarosoğlu’nun daha çok 1990 ve 2000’li yıllara denk gelen bir zamanda daha çok şehir hayatında, büyükşehirde yaşayan hikâye kişileri üzerinden insanımızın hikâyesini anlattığını söyleyebiliriz. Yazarın hikâyesini anlattığı insanlar içinde öne çıkan en belirgin üst kimlik ise “kadın”lıktır.

Fatma Barbarosoğlu’nun yakın dönem Türkiye’sinden anlattığı kurgu hikâyeler yoluyla aralarında yaşadığımız halde duygularını, düşüncelerini, hayat şartlarını… yeterince bilmediğimiz pek çok insanımızı daha yakından tanırız. Onların iç dünyalarına gireriz. Birbirimizi fark etmeye başlarız. Edebiyatın bir işlevi de fark ettirmektir. Başka duyguları, düşünceleri fark etmeye, anlamaya başlayan insanlar; birbirlerine karşı daha anlayışlı, saygılı ve özverili olacaktır.

KAYNAKÇA A. Fatma Barbarosoğlu’nun Kitapları

BARBAROSOĞLU Fatma K. (1997). Acı Deniz, İstanbul: İz Yayıncılık. BARBAROSOĞLU Fatma K. (2006). Senin Hikâyen, İstanbul: İz yayıncılık. BARBAROSOĞLU Fatma K. (2007). Gün Akşamsızdır, İstanbul: İz Yayıncılık. BARBAROSOĞLU Fatma K. (2008). Ahir Zaman Gülüşleri, İstanbul: Timaş

Yayınları.

BARBAROSOĞLU Fatma K. (2011). İki Kişilik Rüyalar, İstanbul: Profil Yayıncılık. BARBAROSOĞLU Fatma K. (2012). Sözüm Söz, İstanbul: Profil Yayıncılık.

BARBAROSOĞLU Fatma K. (2013). Rüzgâr Avı, İstanbul: Profil Yayıncılık.

B. Diğer Kaynaklar

AKTAŞ Şerif (1991). Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Ankara, Akçağ Yayınları.

ARGUNŞAH Hülya ( 2008). “Yakın Dönem Kadın Hikâyelerinde Kadının Kadını İnşası”, 80 Sonrası Türk Hikâyesi Sempozyumu, İstanbul: Ümraniye Belediyesi, ss.208-225.

ÇELİK Yakup (2002). Sait Faik ve İnsan, Ankara, Akçağ Yayınları.

ÇETİŞLİ İsmail (2009). Metin Tahlillerine Giriş/2, Ankara, Akçağ Yayınları.

ÇORUK Ali Şükrü (2008). “Fatma K. Barbarosoğlu’nun Hikâyelerinde Yabancılaşma ve Yalnızlık”, 80 Sonrası Türk Hikâyesi Sempozyumu, İstanbul: Ümraniye Belediyesi, ss.291-297.

KOLCU Ali İhsan (2006). Öykü Sanatı, Erzurum: Salkım Söğüt Yayınları. KORKMAZ Ramazan (1997). Sabahattin Ali, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.

SAĞLIK Şaban (2003). Cahit Sıtkı Tarancı’nın Hikâyeleri Üzerine Bir İnceleme, Ankara: Hece Yayınları.

TEKİN, Mehmet (2006). Roman Sanatı, İstanbul, Ötüken Neşriyat.

YILDIZ A. Doğan (2012). “Fatma Barbarosoğlu’nun Hikâyelerine Yansıyan Kadın Kimliği” Turkish Studies, Volume 7/4, Fall 2012, ss.579-588.

YILDIZ A. Doğan (2013). “Fatma Barbarosoğlu’nun Hikâyelerinde Kırık kalpler: Başörtülü Kadınlar”, İtibar (Aylık Edebiyat ve Fikriyat Dergisi), Şubat 2013, S.17, ss. 67-77.

ÖZGEÇMİŞ

Esen Yıldız 1979’da Erbaa’da doğdu. Erbaa Coşkun Önder Lisesini (1996) ve Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümünü bitirdi (2000). Erbaa ve Samsun’da değişik okullarda öğretmen olarak çalıştı. Hâlen Erbaa Anadolu Öğretmen Lisesinde görev yapmaktadır. Evli ve üç çocuk annesidir.