• Sonuç bulunamadı

B 2 Eşini Kariyer Aracı Olarak Gören Erkekler

Fatma Barbarosoğlu’nun hikâyelerindeki erkek karakterler arasındaki benzer yönlerden biri eşlerini kariyerlerine katkı sağlayacak bir varlık olarak görmeleridir.

Yalan Makinesi (SH) hikâyesinde erkek eş, bir siyasetçidir. Eşinin sürekli midesinin bulanması Adnan Bey’i rahatsız eder. Eşini birçok doktora götüren Adnan Bey, teşhis konulamadığı için çaresiz kalır. Eşinin rahatsızlığı için bir doktor arkadaşından yardım ister. Hikâyede eşinin rahatsızlığını ve Adnan Bey’in kaldığı zor durumları doktor arkadaşına anlatımlarından öğreniriz. Adnan Bey, gittikleri önemli davetlerde sürekli midesi bulanan, rahatsız bir kadınla evli kalmak siyasi kariyerini etkileyeceği için eşinden boşanmak ister; ancak boşandıktan sonra mevcut sevgilisi kendisi ile evlenmek konusunda ısrarcı olacağı için tedirgin olur:

Geçenlerde genel başkanın hanımı dâvet etmiş. Topu topu beş kişi dâvetli. İnsan sevinir biraz değil mi? Kocamın kariyerine katkım olur diye bakar. Sık dişini biraz. Katlanmayı öğren. Bütün gün bana beyni komuta etme dersleri veren kendisiydi. Etseydi ya beynine, midesine, gırtlağına, her neyse işte komuta etseydi de, hiç olmazsa genel başkanın evinde kusmasaydı. Benim siyasî kariyerim bitti. Bu kadınla evli kalırsam bitti. Anlıyor musun, bitti! Boşanırsam… Seçimlere kadar halk boşandığımı çoktan unutur. Bak asildir bizim hatun. Medyanın diline filân düşürmez kendini. O bakımdan çok eminim de… Problem başka. Anlarsın ya. Boşanır boşanmaz ‘Benimle evlen’ diye tutturur. Şey canım… (s.66)

Eşini kariyeri için bir araç olarak gören Adnan Bey, eşiyle insan içine çıkamamaktan, çıktığı zaman da eşinin mide bulantılarından huzursuzdur. Kadın, onun için koluna takıp gösterilecek bir kariyer malzemesidir.

“Azizim siyaset artık hatunsuz olmuyor. İlle koluna takıp gideceksin. Mümkünse çocuklar da yanınızda. Fakat nereye gidilir bu kadınla? Gittiğimiz yerde bir iki insan konuşmasın, bizimkisi lavaboların önüne park ediyor”(s.65).

Adnan Bey, eşinin ölümünün siyasî geleceği için işine yarayabileceğini bile düşünür:

“Ya ölümcül bir hastalığa yakalandıysa?.. O zaman karısı ölmüş bir adam olmaktansa eski karısı ölmüş bir adam olmayı tercih etmem sence çok mu kötü olur? Dul bir adam olmanın siyasî kariyerime faydası olur belki” (s.67).

Adnan Bey ve Adnan Bey’in doktor arkadaşı, kadının etrafındaki insanların yalanlarından midesinin bulandığını anlayamazlar.

Adnan Bey için eş; sevgi, şefkat, merhamet, paylaşma demek değildir. Onun için, onun hayatında eş, yanında boy gösterecek, siyasî basamakları atlayabilmesine yardımcı olacak bir araçtır. Siyasî kariyer için asaletli bir kadın gerekirken, gönlünü eğlendirmek için bayağı bir kadın ona yetebilmektedir. Nitekim Adnan Bey, sevgilisini nitelerken “bayağı” bir kadın olduğunu belirtir.

Sevabın Kefareti (İK) hikâyesinde, kariyeri için eşinden başörtüsünü çıkarmasını isteyen bir erkek yer alır. Eş, işini kaybetmemek ya da işinde yükselmek için karısının duygularını önemsemeden, onun başörtüsünü çıkarabileceği yönünde “fetva” bile bulur.

“ ‘Kocam ‘Kabuğunu çıkarabilirsin’ dedi. ‘Bir fetva buldum’ dedi.

Fetva nereden bulunuyor böyle? Kocama fetvayı veren, benim hayatımı delik deşik edecek fetvayı veren, benim kalbimi biliyor mu?”(s.85-86)

Erkek için eşinin başını açması basit bir şeydir. Şehir değiştirerek vicdani anlamda eşinin rahat olabileceğini düşünür. Erkek eş, sanki başörtüsü insanlara gösterilmek ya da gösterilmemek için takılıyor düşüncesine sahiptir. Adam, eşini zor bir karar içerisinde/ inançları ile evliliği arasında bırakır. Ona destek olmaz. Kendine “paye çıkarmak” için karısını doktor kuzenine götürür. Olaylar zor durumdaki kadının ağzından anlatılır:

…Evet, koca insanı sağlıkta seviyor. Ben yaralandıkça yaralarımı gösteriyordum, bana merhamet etsin, beni korusun, bana destek çıksın diye. Kadın haklıydı. O ne yaptı! Apar topar kuzenine götürdü beni. Üstelik kendisine paye çıkarmak için, ‘Ben işte böylesine nevrotik birisiyle evliyken başardım bunca şeyi’ demek için. Benim ıstıraplarım bile onun kariyerinin yapı taşı.

‘Şehir değiştirirmişiz. Kimse beni tanımazmış. Eskiden beri başım açık gibi olur muşum? Böyle söylüyor. Böyle. Böyle’ (s.86-87).

Erkek eş, bu hikâyede de eşine merhamet eden, koruyup kollayan, seven bir eş değildir. Kendi kariyeri için eşinin tüm ruh dünyasını alt üst edecek bir yapıya sahiptir. Erkek eş, eşini, eşinin duygularını anlayamaz ya da anlamak istemez.

Benzer bir erkek tipine Kapanmayan Yaralar Antolojisi (SH)’nde rastlarız. Hikâyede geri planda Nüzhet Ağabey’in yaptıklarını öğreniriz. Bir zamanlar üniversitede genç kızlara başörtüsü eylemleri konusunda destek veren Nüzhet Ağabey

değişmiştir. “Vizyon değiştirmek” istemektedir. Bunun için eşinin, aynı zamanda hafız olan Emine’nin başını açtırır.

Yere göğe koyamadığın Nüzhet Ağabey’in ‘Vizyon değiştirmem gerek’ diyerek karısı Emine’nin başını açmasını istemiş. Erkeklerin vizyonu hanımlarının görüntüsünden ulaşıyor dört bir yana. Emine hafızdı biliyorsun. Vizyon için hafız hanım nasıl bir yükse, ‘Çocuklarım var’ diyerek başını açtı Emine…

Oturma eylemi sırasında size en yaman desteği yapan AĞABEYLERİNİZ vardı hani. Şimdi her birinin odasında mini etekli bir sekreter… (s.50)

“Eşini Kariyer Aracı Olarak Gören Erkekler” kendi hayatını ve işini her şeyden daha ön planda tutan bencil erkeklerdir. Bu erkekler arasında siyasetçiler ve iş dünyasından erkekler vardır. Eşlerinin hayatı, duyguları onlar için ikinci plandadır. Mesleki anlamda belli bir yere gelebilmek ya da bulunduğu yeri korumak için eşlerini de bir araç olarak kullanırlar. Evlilik hayatı içerisinde sevgi, şefkat, paylaşma, dayanışma onlar için önemli unsurlar değildir.