• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM VI. SONUÇ

6.1. Sonuç ve Öneriler

Bu araştırmada kültürler arası liderlik araştırmalarına ilişkin yaklaşımlara bir öneri getirerek katkıda bulunmak hedeflenmiştir. Kültürler arası liderlik yazınının çok önemli bir kısmı kültürel uyum tezine dayanarak kültürler-arası farklılaşan lider davranışlarını araştırmakta ve farklı kültürel değerlerde göre veya farklı ülkelerde geçerli liderlik davranışlarını ortaya koymaktadır (House, 1997). Diğer bir kısmı ise kültürle ters olan liderlik davranışlarının daha olumlu çıktılara sebep olduğunu vurgulamaktadır (örn.bkz Redding, 1990). Üçüncü bir araştırma akımı ise kültürlerde ortak olan liderlik davranışlarına odaklanmaktadır (House, 1997).

Bu araştırmada ise daha farklı bir çerçeveden hareket edilmiş ve liderlik kavramının tanımından ve liderliğin yol amaç kuramından hareketle aslında liderlik boyutlarının dışında liderliğin kendisinin kültürel olarak koşulbağımlı bir olgu olduğu öne sürülmüştür. Ve liderliğin öneminin izleyicilerin sahip oldukları kültürel değerlere göre farklılaşacağı öne sürülmüştür. Bunu yaparken De Vries ve arkadaşları (2003) tarafından geliştirilen “liderliğe duyulan ihtiyaç” kavramından hareket edilmiştir. Bu kavram ayrıntılandırılarak “görev yönelişli liderliğe duyulan ihtiyaç” ile “ilişki yönelişli liderliğe duyulan ihtiyaç” kavramları geliştirilmiştir. Bu kavramlar geliştirilirken yine yol amaç kuramından hareket edilmiştir.

Araştırmada temel olarak bireylerdeki toplulukçu, dişi, belirsizlikten kaçınma, güç mesafesi ve babacan davranış beklentisi değerlerinin bireylerdeki hem görev hem de ilişki yönelişli liderliğe duyulan ihtiyacın daha fazla olduğu tartışılmıştır. Bireylerdeki liderliğe duyulan ihtiyaç arttıkça da liderlik davranışlarının örgüte ve yöneticiye yönelik iş tutumlarına olan etkisini daha fazla olacağı vurgulanmış ve bu sebeple de liderliğin öneminin izleyicilerin kültürel değerlerine göre artacağı veya azalacağı iddia edilmiştir.

Araştırmada farklı kuruluşlarda çalışan 531 kişiden liderlik ölçekleri, kültürel değer ölçekleri ve örgüte ve yöneticiye yönelik iş tutumu ölçeklerinden oluşan bir soru kağıdı vasıtası ile veri toplanmıştır. Standart yöntem sapmasının önüne geçmek için araştırma kapsamında, aynı zamanda yöneticilerden de çalışanların örgüte yönelik vatandaşlık davranışları, yöneticiye yönelik vatandaşlık davranışları ve iş performansları konusunda veri toplanmıştır. Toplanan verilerde önce SPSS ve AMOS programları yardımı ile ölçeklerin güvenilirlikleri ve geçerlilikleri test edilmiş daha sonra SPSS programı ile hiyerarşik regresyon analizi yapılmıştır.

Araştırmada karizmatik liderliğin en önemli liderlik davranışı olduğu, görev odaklı liderliğin de bu bağlam için iş tutumlarını etkileyen önemli bir liderlik davranışı olmadığı gözlemlenmiştir. Yine karizmatik liderlik ve toplulukçuğun ve ilişki odaklı liderlik ile babacan davranış beklentisinin yöneticiye bağlılık üzerindeki etkisi, karizmatik liderlik ve belirsizlikten kaçınmanın yöneticiye yöneltilmiş örgütsel vatandaşlık davranışı üzerine etkisi, karizmatik liderlik ve belirsizlikten kaçınma etkileşiminin örgütsel bağlılık üzerindeki etkileşimli etkisi, karizmatik liderlik ile toplulukçuluğun işten ayrılma eğilimi üzerindeki etkileşimli etkisi, ilişki odaklı liderlik ile belirsizlikten kaçınmanın örgüte yöneltilmiş örgütsel vatandaşlık davranışı üzerindeki etkileşimli etkisi bu araştırmada gözlemlenmiştir.

Fakat analiz modellerine baktığımızda kuramsal çerçeve olarak çizdiğimiz modele ve araştırmanın temel tartışması olan liderlik davranışlarının belirli kültürel değerler arttıkça görev ve ilişki yönelişli liderliğe duyulan ihtiyaçtan dolayı etkisinin arttığı ve bunun sonucu olarak da çalışan davranışları ve çalışan sonuçlarına olan etkisinin güçlendiği iddiası araştırmada tam olarak destek görmemiştir.

Öte yandan ise, kültürel değerlerin ve görev ve ilişki odaklı liderliğe duyulan ihtiyaç kavramları üzerindeki etkisini inceleyen regresyon modelinde ise kültürel değerlerin hem görev odaklı liderliğe duyulan ihtiyaç hem de ilişki odaklı liderliğe duyulan ihtiyaç üzerindeki etkisi araştırmanın kuramsal çerçevesinde önerilen doğrultuda gözlemlenmiştir. Güç mesafesi, belirsizlikten kaçınma ve babacan davranış beklentisi bireylerdeki görev odaklı liderliğe duyulan ihtiyacı arttırırken, toplulukçuluk, güç mesafesi

115

ve babacan davranış beklentisi bireylerdeki insan odaklı liderliğe duyulan ihtiyacı arttırmıştır.

Sonuç olarak bu bulgulardan da çıkarılabileceği gibi bireylerin kültürel değerlerine göre liderliğe duydukları ihtiyaç farklılaşmakla beraber belki de kültür liderlik davranışları ve çalışan sonuçları arasındaki ilişkiyi liderliğe duyulan ihtiyaçtan etkisi daha fazla olan ve daha çok önem atfedilen başka güdüler ile biçimlemektedir. Liderlik davranışları ve kültürel değerler arasındaki ilişkilerin nasıl işlediğinin daha belirgin ve doğru bir biçimde ortaya konulabilmesi için görgül modellerde bu ilişkiyi doğuran değişkenlere de yer verilmesi gerekmektedir. Bu aynı zamanda araştırmaların, liderliğin etkilerine ilişkin tezlerin daha doğru bir biçimde ve gerçekten önermelerde iddia edildiği biçimde gelişip gelişmediğini görmemize olanak verecektir.

Araştırmanın sonuçlarından çıkarılacak bir başka önerme de liderliğin önemine ilişkin araştırmalar konusunda olacaktır. Bu araştırmada liderliğin bir takım değerler taşıyan izleyiciler için daha önemli olduğu öne sürülmüş ve bu olgunun nasıl olduğuna ilişkin bir model oluşturulmuştur. Bu modele destek sağlanmamış olmakla birlikte, iki türlü liderliğe duyulan ihtiyacın da kültürel değerlerden etkileşimi bizim öne sürdüğümüz doğrultuda olması bu sorunun ileride başka yöntemler ile de araştırılabileceğini göstermektedir. Bizim burada öne sürdüğümüz önermelerin destek bulmamış olması aynı zamanda öne sürdüğümüz araştırma modelinin istatistiksel olarak tespit etmesi zor bir model olmasından da kaynaklanmış olabileceği söylenebilecektir. Buradan hareketle belki başka araştırma tasarımları ile aynı araştırma sorusunu test etmek ileriki araştırmalar için önemli bir öneri olacaktır.

Bu araştırmanın önermeleri desteklenmemekle birlikte, kuramsal modeli ve öne sürdüğü önermeleri itibari ile diğer kültürler arası araştırmalardan farklılaşmaktadır. Kültürler arası liderlik araştırmalarını incelediğimizde ise benzer araştırma konularının kültürler arası liderlik yazınında benzer kuramsal temeller ve önermeler üzerinde benzer yöntemler ile çalışması daha önce de vurgulandığı gibi kültürler arası liderlik araştırmalarının sürekli bir biçimde kendini tekrar eden bir araştırma dizini olmasını sağlamıştır. Bizim bu araştırmada yapmaya çalıştığımız gibi, araştırmaların farklı önermeler ile, farklı araştırma konuları ve araştırma soruları ile konuya yaklaşmaları bir

çalışma alanı olarak alanı kısırdöngüden çıkaracak ve yeni sorunsalların ve önermelerin ortaya konulması, bunların test edilmesi ve farklı bulgular araştırmacılara farklı ufuklar sağlayabilecektir. Yine Gelfand ve diğerlerinin (2007) vurguladığı gibi bağlama özgü olan daha fazla liderlik davranışlarının çalışılması bunların daha sonra belki başka bağlamlarda da geçerliliğinin farklı çalışmalarda test edilmesi yine belirli kalıplar içerisinde kalmış bir alana yine zenginleşmesi yönünden katkı yapacaktır.