• Sonuç bulunamadı

Turizm sektöründe çalışanların iş-aile çatışmalarını, otel çalışanları örneği üzerinde belirleyebilme ve iş-aile çatışmasının çalışanların demografik ve diğer bireysel özelliklerine göre farklılıklarını tespit edebilmeyi amaçlayan bu araştırmanın örneklem grubunu, Ankara’daki dört ve beş yıldızlı otel işletmelerinde çalışan farklı özelliklere sahip, 217’si yönetici, 375’i ise işgören pozisyonundaki toplam 592 adet çalışan oluşturmaktadır.

Araştırmanın örneklem grubunu oluşturan dört ve beş yıldızlı otel işletmesi çalışanlarının çoğunluğunu; cinsiyeti erkek, 20-35 yaş aralığında olan, en fazla iki çocuklu, üniversite mezunları, en fazla dört yıldır bulundukları işletmede çalışan ve ağırlıklı olarak önbüro, kat hizmetleri ve yiyecek içecek bölümlerinde çalışan bireyler oluşturmaktadır.

Araştırmada; katılımcıların yaşadıkları iş-aile çatışması boyutlarına ilişkin görüşleri arasında, anlamlı bir farklılık bulunmuş ve katılımcıların zaman temelli iş- aile çatışmasını, diğer iş-aile çatışması türlerine göre daha fazla yaşadıkları belirlenmiştir. Zaman temelli iş-aile çatışmasını, gerilim temelli iş-aile çatışması izlerken, davranış temelli iş-aile çatışmasına yönelik ortalamalar en fazla görülen üçüncü çatışma boyutudur. Aile-iş çatışması boyutundaki çatışmalar ise, en az yaşanan çatışmalardır. Đş-aile çatışmasının boyutlarının her biri, birbirinden anlamlı olarak farklıdır (p<0,05).

Araştırmaya katılanlar, bu araştırmada zaman temelli iş-aile çatışması boyutundaki iş dışındaki zamanın, aile bireylerinin programlarıyla uyuşmaması işten dolayı aileye zaman ayıramama işten dolayı özel yaşama zaman ayıramama, çoğu zaman işten dolayı sosyal hayatla ilgili olayları kaçırma, iş dışındaki zamanın, sosyal ihtiyaçlara ayrılan zamanla uyuşmaması ve işte çok zaman geçirildiği için, evde fazla zaman geçirememe konularında daha fazla iş-aile çatışması yaşarken; istemediği halde fazla mesai yapma, iş saatlerindeki belirsizliğin aile yaşamını etkilemesi, iş saatlerindeki belirsizliğin sosyal yaşamını etkilemesi ve çoğu zaman işten dolayı aile ile ilgili önemli olayları kaçıma konularında daha az çatışma yaşamaktadırlar.

Gerilim temelli iş-aile çatışması boyutunda yer alan, işten eve gelindiğinde yorgun olunduğundan dolayı genellikle aileye eşlik edememe konusu en fazla gerilim

yaşanan konu iken, sürekli işiyle meşgul olmasından arkadaşların hoşlanmaması en az gerilim sebebi olan konudur.

Đş-aile çatışmasının davranış temelli iş-aile çatışması boyutundaki evde sergilenen davranışların iş yerinde etkili olmadığını fark etme konusu en fazla davranış temelli yaşanan iş-aile çatışması türü iken; evde üstlenilen rollerin iş yerinde öğrenilen roller ile çatışması en az çatışma yaşanan konudur.

Araştırmada, katılımcıların en az iş-aile çatışması yaşadığı boyut olan aile-iş çatışması boyutundaki aile hayatının işe engel olması konusu en olumsuz görüş bildirilen ifade iken; evdeki stres nedeniyle iş yerinde ailevi sorunlarla meşgul olma konusu, aile-iş çatışması boyutundaki en az çatışma yaşanan durumdur.

Araştırmada, katılımcıların cinsiyetleri, medeni durumları, çocuk sahibi olma durumları, sosyal destek alma durumları, çalıştıkları pozisyonlar ve işletmelerinde çalışma süreleri ile zaman temelli iş-aile çatışması, gerilim temelli iş-aile çatışması, davranış temelli iş-aile çatışması ve aile-iş çatışması boyutları ile genel olarak iş-aile çatışmasına ilişkin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.

Diğer taraftan, araştırmaya katılanların yaşadıkları iş-aile çatışmasının, eşlerinin çalışma durumuna, yaşlarına, eğitim düzeylerine, çalıştıkları departmanlara ve turizm sektöründe çalışma sürelerine göre anlamlı farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.

Bunlar sıralandığında;

 Katılımcıların gerilim temelli iş-aile çatışmaları, eşlerin çalışma

durumuna göre anlamlı farklılıklar göstermektedir. Eşleri çalışanlar, çalışmayanlara göre daha fazla gerilim temelli iş-aile çatışması yaşamaktadırlar.

 Katılımcıların aile-iş çatışması boyutuna ilişkin görüşleri, yaşlarına göre

anlamlı farklılıklar göstermektedir. Yaşlarına göre en fazla aile-iş çatışması yaşayanlar 20 yaş ve altındakiler iken, en az aile-iş çatışması yaşayanlar ise 41 yaş ve üzerindekilerdir.

 Katılımcıların aile-iş çatışması boyutuna ilişkin görüşleri, eğitim

mezunları, aile-iş çatışmasını en fazla yaşayan grup iken, lisans ve lisansüstü mezunlar ise en az yaşayanlardır.

 Katılımcıların zaman, gerilim ve davranış temelli iş aile çatışmaları ile

aile-iş çatışmaları çalıştıkları departmanlara göre anlamlı farklılıklar göstermektedir. Üst yönetim, önbüro, insan kaynakları, yiyecek-içecek ve kat hizmetleri çalışanları diğer departman çalışanlarına göre daha fazla zaman temelli iş-aile çatışması yaşamaktadır. Turizm sektörünün, çalışma saatlerinin uzunluğu, vardiya sisteminin varlığı ve düzensizliği, yılın her günü ve 24 saat hizmet verme özelliği, zaman temelli iş-aile çatışmasının, diğer çatışma türlerinden daha fazla yaşanmasını açıklayabilir. Kat hizmetleri çalışanları, en fazla gerilim temelli iş-aile çatışması yaşayan grup iken; bunu önbüro, üst yönetim ve yiyecek- içecek departmanları çalışanları takip etmektedir. Söz konusu çatışmanın, deparmanlara göre farklılık göstermesinde en büyük etken, müşterilerle doğrudan temas halinde olunması ve insan ilişkilerinin en yoğun yaşandığı bölümler olmalarından kaynaklanmaktadır. Kat hizmetleri çalışanları, diğer tüm departman çalışanlarına göre daha fazla davranış temelli iş-aile çatışması yaşamaktadırlar. Bu durum, kat hizmetleri çalışanlarının her gün sabit işleri yerine getirmesi, çalışma sırasında insan ilişkilerinin sınırlı olması ile birlikte, yaptıkları işlerden dolayı evlerinde daha titiz ve düzenli davranabilmelerinden kaynaklanacağı şeklinde değerlendirilebilir. Departmanlara göre en fazla aile-iş çatışması yaşayanlar, kat hizmetleri ve yiyecek-içecek departmanları çalışanları iken, muhasebe ve üst yönetim çalışanları en az aile-iş çatışması yaşayanlardır.

 Katılımcıların zaman ve gerilim temelli iş-aile çatışmaları ile aile-iş

çatışmaları, turizm sektöründe çalışma sürelerine göre anlamlı farklılıklar göstermektedir (p<0,05). 8-10 yıldır turizm sektöründe çalışanlar, diğer tüm çalışanlara göre daha fazla zaman temelli ve gerilim iş-aile çatışması ile aile-iş çatışması yaşamaktadırlar. Bu durum, turizm sektöründe uzun süredir çalışanların sektörün sorunlarından dolayı

yıpranmaları ve daha fazla çatışma yaşamaları şeklinde değerlendirilebilir.

Turizm işletmelerinde yaşanan iş-aile çatışmasına ilişkin araştırmalar oldukça sınırlıdır (Karatepe ve Kılıç, 2005; Karatepe ve Sökmen, 2006; Mulvaney, 2006; Namasivayam ve Zhao, 2006; Özdevecioğlu ve Aktaş, 2007; Yurtseven, 2008; Zhao vd. 2011). Nitekim bu araştırmalarda, doğrudan turizm sektörünün kendine has özelliklerinden kaynaklanan sorunlar, iş-aile çatışması kapsamında değerlendirilmemiştir. Bu araştırma, otel işletmelerinde çalışma konusunlarının iş-aile çatışmasına olan etkisini kapsamlı bir şekilde ele almasıbakımından oldukça önemlidir.

Bu araştırmanın bulguları doğrultusunda elde edilen ve yukarıda belirtilen sonuçlar çerçevesinde çeşitli kurum, kuruluş ve işletmelerde çalışan üst kademe ve orta kademe yöneticilere ve özellikle insan kaynakları departmanı müdürlerine yönelik olarak sunulabilecek çeşitli öneriler, maddeler halinde aşağıdaki gibi özetlenebilir;

• Daha etkin ve verimli bir örgüt hedefine ulaşılabilmesi için, işletmeler özellikle vardiya düzeni ile çalışan; önbüro, yiyecek-içecek ve üst yönetim departmanlarındaki bireylerin, mesai saatlerine düzenleme getirilmelidir. En yoğun ve stresli geçen vardiya saatlerini kısaltılmalı çalışma saatleri altı saate düşürülmelidir. Buna göre, söz konusu departmanlarda, esnek çalışma saatleri üzerinde düşünülmelidir.

• Küçük yaşta çocuğu olan çalışan bireyler için kreş ve yuva imkanı işletmeler tarafından sağlanmalıdır.

• Đş-aile çatışması boyutlarından gerilim temelli iş-aile çatışmasını en fazla önbüro, yiyecek-içecek, kat hizmetleri ve insan kaynakları departmanlarında çalışanlar yaşamaktadır. Özellikle söz konusu departmanlarda çalışan bireylerin, fazla iş yoğunluğundan dolayı, iş stresi, stresle baş etme yolları ve iş-aile dengesini kurabilme konusunda eğitim verilmelidir. Böylelikle, işgörenler ve yöneticiler daha verimli çalışabilir ve işletmeye olan bağlılıkları artırılabilir.

• Örgütler, iş-aile etkileşimi ile ilgili konulara insan kaynakları politikaları arasında yer vermelidir; iş-aile çatışmasının azaltılmasında yönetici desteğinin rolü oldukça önemlidir.

• Bireylerin bazı dönemlerde (aile fertlerinin geçireceği hastalık, acil durumlar, doğum, ölüm gibi…) aile ile ilgili sorumlukları daha yoğun olabilir, bu durumlarda işletmeler çalışanlarını anlayış göstermeli ve gerekli esnek çalışma şartlarını sağlamalıdırlar; bu sayede çalışanların performansları artacak ve işletme ile aralarında duygusal bir bağ oluşacaktır.

• Bu araştırma, sadece Ankara ili sınırları içerisindeki 4 ve 5 yıldızlı otel işletmelerinde çalışan bireyler üzerinde yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar araştırma evrenine genellenebilir. Araştırma evreninin Ankara’da yer alan 4 ve 5 yıldızlı şehir otellerinin olması, çalışanların yaşadıkları iş-aile çatışmasının çok yüksek çıkmamasında belirleyici bir etlken olduğu düşünülebiliri. Çünkü şehir otellerinde yılın her ayı hizmet verilmekte olup, belirli bir çalışma düzeninden bahsedebilmek mümkün olabilir. Bu yüzden, özellikle mevsimlik hizmetin yoğun olduğu kıyı şeridindeki otel çalışanlarının iş-aile çatışması düzeyini incelemkte fayda görülmektedir. Böylelikle, konu, farklı çalışma düzeni olan otel işletmeleri açısından da değerlendirilebilir ve konu ile ilgili literatüre ve turizm sektörüne farklı katkılar yapılabilir.

Otel işletmelerinde en önemli unsurun müşteri memnuniyeti olduğu düşünüldüğünde, iş-aile çatışmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalara göre (Rusbult vd., 1988; Frone, 1997:163; Kossek ve Ozeki, 1999; Carlson, 2000; Powell ve Greenhaus, 2006; Namasivayam ve Zhao, 2006; Efeoğlu ve Özgen, 2007), iş- aile çatışması iş tatminini, kariyer tatminini, örgütsel bağlılığı ve mesleki performansı azaltıcı; tükenmişliği ve işten ayrılma niyetini ise artırıcı yönde etkilemektedir. Otel işletmelerinin hizmet kalitesini yüksek standartta tutabilmesi için, çalışanların mutlu bireyler olmaları oldukça önemlidir (Coverman, 1989; Duxburry ve Higgins, 1991; Güven, 2005; Torun ve Ercan, 2006; Toraman, 2009). Taşma kuramında da belirtildiği gibi, iş ve aile insan hayatının en önemli alanını kapsamakta ve bir alanda yaşanan olumsuz durum, diğer alana da yansımaktadır. Dolayısıyla, otel işletmelerinin ağır çalışma şartlarına getirilecek olan düzenlemeler hem örgütün kaliteli hizmet sunumunu doğrudan etkileyecek hemde bireyin aile ile yaşadığı (iş nedeni ile yaşanan) sorunları giderilmesinde büyük bir rol oynayacaktır.

Benzer Belgeler