• Sonuç bulunamadı

Soğuk Savaş Sonrası Batı Trakya’da Değişen Azınlık Politikası Işığında

1.2. BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI’NIN TARİHSEL ANALİZİ

1.2.5. Soğuk Savaş Sonrası Batı Trakya’da Değişen Azınlık Politikası Işığında

Sovyetlerin yıkılması ile beraber ABD-SSCB rekabeti sona ermiş ve NATO’nun geleneksel düşmanı SSCB Soğuk Savaş’ı kaybetmiştir. Ülkenin yıkılması Orta Asya, Kafkasya ve Balkanlar’da yeni devletler, yeni yönetimler ve yeni yapılanmaların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yeni devletlerin doğduğu, toplum yapılarının değişimlere uğradığı bu süreçte Türkiye ve Yunanistan arasında ilişkiler ise aynı gerginlikler ve olumsuzluklarla devam etmiştir. Dünya’da yaşanan bu büyük değişim ve gelişmelerin aksine Atina’nın bölgeye, Türklere ve İslam’a bakışında büyük farklılıklar gözlemlenmeyecektir. Ancak 1988 yılında Türk azınlığın inisiyatifi ile başlayan, devlet ve azınlık toplumu arasında yaşanan süreç Soğuk Savaş sonrası uluslararası toplumun daha fazla ilgisini çekmeye başlayacaktır. Gözlerin

Yunanistan’a dönmüş olması ülke içerisinde azınlıklara yönelik ihlallerin mutlak şekilde olmasa bile azaltılması için çabaların ve kararların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. 1990-2002 arası dönemde Dr. Sadık Ahmet ve Mehmet Emin Aga sürekli olarak Yunan yargısı ile muhatap olmak zorunda kalacaktır. Bu isimlerden Dr. Sadık Ahmet ise ilerleyen sayfalarda işleneceği üzere 24 Temmuz 1995 yılında şüpheli bir trafik kazası geçirecektir. Bu dönemin bir başka özelliği ise iki devletin hem sıcak çatışma ihtimalinin en çok yükselmiş olduğu (Kardak Krizi) ancak düşmanlığın da barışçıl ilişkilere döndüğü (İzmit ve Atina Depremi) sürece şahit olması olacaktır.

1980’lerde Batı Trakya’da yaşanan gelişmeler uluslararası toplumun dikkatini bölgeye ve Yunanistan’a çevirmesine ve insan hakları örgütlerinin çalışmaları Atina siyasetinin eleştirilmesine neden olmuştur. Şubat 1991’de ABD İnsan Hakları Raporu bu anlamda öne çıkan gelişmelerden biri olmuştur. Raporda Yunanistan’ın, azınlığa yönelik ayrımcılık yaptığı, haklarını ihlal ettiği, banka kredilerinden, traktör kullanımına kadar her türlü alanda ayrımcılığa maruz kaldığı ifade edilirken, ülkenin azınlığı dini bir azınlık olarak yorumladığı yazılmıştır. Eğitim hayatında okullar, ders kitapları ve anadilde eğitimin sorunları olduğu yazılmıştır. Seçimlerle ilgili olarak %3 barajın azınlık adaylarının seçilmesine engel olabileceği ifade edilmiştir. Atina yönetimi raporun temelsiz olduğunu ve rahatsızlık duyduğunu ifade ederken, Dr. Sadık Ahmet raporun doğruları ifade ettiğini belirtmiştir. 306 Rapora

göre 1988’de en az 122, 1990 Haziran ayına kadar olan süreçte 66 Türk azınlık vatandaşlıktan çıkarılmıştır. 1991 yılında ise 544 Türk azınlıklık vatandaşlıktan atılmıştır.307

1990 yılının son günlerinde müftülük ile ilgili yoğun gündem Şubat 1991’de ise farklı bir boyut kazanacaktır. Yunanistan’da yayınlanan 182 sayılı KHK ile 2345/1920 sayılı kanunu yürürlükten kaldırarak müftülerin atama ile iş başına gelmesini yönelik kararname yılın (1990) son günlerinde yayınlamıştır.308 Batı

Trakya’da Müftülük Müessesesi ve İlahiyat Okulu Kurulmasına İlişkin Esasları

306 Batı Trakya’nın Sesi, ‘‘ABD’den Yunanistan’a Tokat’’, S. 27, İstanbul 1991, s. 7-8. 307 Uluslararası İlişkiler Ajansı (İNAF), a.g.e. , s. 20.

Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname adını taşıyan karar 4 Şubat 1991’de309

yürürlüğe girmiş ve İskeçe ile Gümülcine için müftülük başvurularının alınmasının önü açılmıştır.

Mayıs ayında dönemin Yunanistan Başbakanı Konstantinos Mitsotakis çalışmada alt başlığında ifade edildiği üzere kontrollü baskı310 veya değişen azınlık

politikalarını ilan edecektir. Başbakan,

‘‘Yunanistan, anayasanın da öngördüğü gibi, tüm vatandaşlarına eşitliği

sağlamak zorundadır. Ancak, eşitlik sadece haklarda değil sorumluluklarda da geçerlidir. …Geçmişte hatalar oldu. Bu hataları Yunanistan hükümetleri kasten yapmadı’’311

Ifadeleri ile azınlığa dair yeni politikanın işaretlerini vermiş hem de geçmişte devletin azınlığa yönelik haksızlıklarını kabul etmiştir.

1991 yaz dönemi ise saldırılar, şikâyetler ve yasaklar ile geçecektir. Haziran ayında Helsinki Watch yetkililerinin Yasak Bölge’ye girmesine izin verilmemiştir. Yunan hükümeti bu adımı ile Mayıs ayında ortaya konan politik hedef ile çelişmektedir. Yasak Bölge uygulaması bireylerin haklarını ihlal etmek ile beraber sınırlarken, gözlemcilerin girişinin engellenmesi ise soru işaretlerine neden olmaktadır. Ağustos ayında İskeçe’de müftülük seçimi ile ilgili olarak olaylar

309 Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Bursa Şubesi, Kronoloji,

http://www.bttddbursa.org/index.php?option=com_content&view=article&id=67&Itemid=69, (13.04.2018).

310 Kontrollü baskı dönemi olarak ifade edilmesinin birçok nedeni bulunmaktadır.

1-Azınlığa yönelik ayrımcılık ve hak ihlallerinin kalkacağının ilan edilmesi temel hak ve özgürlükler açısından sorunludur. Olması gereken bir durumun büyük bir lütuf gibi ilanı yanlıştır.

2- Uluslararası belgelerden kaynağını alan Türk azınlığın haklarının 1991 yılına kadar ihlal edilmesinin ardından politika değişimi ilan edilmesi güven vermemektedir. Normlar hiyerarşisine göre ülke içinde hukuk kaynaklarının üstünde olan uluslararası kararları ihlal eden bir ülkenin ilan edilen politikaya ne kadar uyacağı şüphelidir.

3- İlerleyen yıllarda atılan adımların göstermelik bir siyaset olduğu görülecektir. Örneğin, müftüler konusunda seçilmiş müftü tanınmazken Yunan yargısı ile sürekli karşı karşıya gelmiş ve ceza almıştır. 4-Atina yönetimi bu adım ile uluslararası toplumun, azınlığın ve belki de Türkiye’den gelecek olan tepkileri azaltmayı amaçlamaktadır. Bunun en önemli ispatı ülkede Türklere yönelik eşitsizliklerin ve ayrımcılığın devam edecek olmasıdır.

5- İlan edilen politika ile azınlık ile bir barış ortamı sağlanması ve devletin politikalarına yanaştırılarak, Türklerin kendi siyasetlerini üretmesi ve birliklerinin parçalanmasının amaçlandığı düşünülmektedir.

yaşanacak ve kontrollü baskının bir örneği gerçekleşecektir. 22 Ağustos’da seçilmiş İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga yerine, atama ilan seçilmiş Mehmet Emin Şinikoğlu İskeçe Müftüsü olarak atanır. Seçilmiş Müftü Aga, Milletvekilleri Ahmet ve Faikoğlu ile halk bu kararı tepki göstermiştir. Aga açlık grevine başlarken, Türk toplumu İskeçe’de Cuma günü oturma eylemi yapmaya karar vermiştir. Oturma eylemi sırasında Cumartesi gecesi sivil Yunan polisinin de bulunduğu fanatik Yunanlı bir grup taş, demir çubuk ve cam şişelerler eylemcilere saldırmıştır. Müftülük makamında, olayların başlangıcında Mehmet Emin Aga polis tarafından darp edilmiştir.312 Yaşanan bu gelişmelerinde etkisi ile Eylül ayında Gümülcine ve

İskeçe’de bir süreliğine cami kapatma eylemleri gerçekleşmiştir.

Yunanistan’da artan şiddet Türkiye’nin harekete geçmesine neden olmuştur. Türkiye Ağustos ayında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) Moskova toplantısında313 ve BM özel raportörüne yazılan bir mektup ile Yunanistan’da Batı

Trakya Türklerine yönelik sorunlar ve baskılara yönelik şikâyetler dile getirilmiştir.314

Bu yılın öne çıkan bir başka gelişmesi ise azınlığın temsili açısından atılacak bir adımdır. Eylül 1991’de Gümülcine merkezli Dr. Sadık Ahmet liderliğinde Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB) kurulmuştur. Azınlık toplumunun siyasal örgütlenme konusunda partileşmesi bölge ve toplum adına önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır. Ancak ülke içerisinde bulunan %3 seçim kotası partinin mecliste temsil konusunda zorlayacak ancak yerel yönetimlerde seçilmesini sağlayacaktır.

1992 yılında bir önceki yıl gibi Helsinki Watch İnsan Hakları Raporları gündeme gelmiştir. Raporda, olumlu bazı adımların atıldığı ve çalışmalar olduğu ancak Yunanistan’ın hala çözmesi gereken sorunlar olduğunu ifade edilmiştir. Bu sorunlar eğitim, arazi kamulaştırmaları, müftü seçimi, vakıfların yönetimi ve Türklerin Yunan vatandaşlığından atılması olarak rapora yansımıştır. İfade edilen eksikliklerin varlığı gerçek olmakla beraber Atina bu yıl almış olduğu karar ile Türklerin arazi satın almasına yönelik politikasında değişikliğe gider ve buna izin verir.315

312 Batı Trakya’nın Sesi, ‘‘Batı Trakya’da Müftülükler İşgal Altında’’, S. 33, İstanbul 1991, s. 3-4. 313 Refworld, Chronology for Muslims in Greece, http://www.refworld.org/docid/469f3890c.html,

(13.04.2018).

314 Batı Trakya’nın Sesi, ‘‘Türkiye’den Batı Trakya İçin Birleşmiş Milletler’e Başvuru’’, S. 34, İstanbul

1992, s. 10.

315 Human Rights Watch, Greece: Improvements For Turkısh Mınorıty; Problems Remaın,

1993 ilk aylarında Türk ve İslam kültürüne yönelik saldırıların bir örneği Dedeağaç’da yaşanmıştır. Tarihi Selahattin Cami 13 Mart gecesi çıkan yangın sonucunda yok olmuştur. Azınlık toplumu yangının kundaklama sonucu olduğunu ifade etmiştir. Yangının Ramazan ayına denk gelmesi ise dikkat çekicidir.316

Seçimlerle ilgili getirilen %3 oy barajı nedeniyle DEB ile seçimlere giren Türkler, baraja takılmaları nedeniyle mecliste yer alamamışlardır. Yıl içinde daha önce uygulanmış olan toprak birleştirilmesi uygulaması gündeme gelmiş ve Yunanistan Tarım Bakanlığı Batı Trakya’da 580.000 dönüm arazi ile ilgili düzenleme kararı almıştır. Tüm bu kararlar sürecinde açık hava hapishanesi, yol, askeri bölge gibi çeşitli bahanelerle kamulaştırma devam etmiştir.317 1994 yılı yasaklar ve Yunan politikasının

gerçek yüzünün görülmesi açısından öne çıkmıştır. Şubat ayında Dr. Sadık Ahmet ‘yalan haber yaymak’ iddiası ile yargılanmıştır. Dava sonunda Ahmet 16 ay hapse mahkûm edilmiştir.318 Müftülük konusu nedeniyle 1993 yılında başlayan dava 1994

yılında sonuçlanmış ve İbrahim Şerif 9 ay hapis cezası almıştır.319 Mart ayında ise

Türkiye, Yunanistan’ın Lozan Barış Antlaşması’nı eğitim alanında ihlal ettiğini gündeme getirmiştir. Yunanistan 1994 yılında Türk-Yunan ilişkileri sözde Pontus Soykırımı temeli üzerine oturtmuştur. Bu politikasına uygun olarak ise Batı Trakya’da azınlığa yönelik siyasetini de yürütmüştür. Haziran 1994’de İskeçe’de Batı Trakya Türklerine ait olan üç bin dönümlük tarım arazisinin SSCB’den gelen Pontuslu Rumlara verileceği açıklanmıştır.320 Atina’nın bu adımı Türklere yönelik değişen

politikanın uygulamada nasıl olduğunu ortaya koymuştur. Yıl içerisinde Türkiye Yunanistan’ın Lozan Barış Antlaşması’nı ihlal ettiğini dile getirmekten de geri durmamıştır. Türk azınlık ile ilgili olarak yılın en olumsuz tablosu ve Atina’nın politikalarının sonucu olarak bu yıl yapılan üniversite sınavını hiçbir Türk azınlık gencinin kazanamaması olmuştur.321

316 Batı Trakya’nın Sesi, ‘‘Dedeağaç’taki Tarihi Cami Kundaklandı’’, İstanbul 1993, S. 48, s. 4. 317 İlker Alp, a.g.m. , s. 629-630.

318 Batı Trakya’nın Sesi, ‘‘Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Merkezi 42. Dönem Faaliyet

Raporu’’, S. 67, İstanbul 1994, s. 4.

319 Necmettin Hüseyin, a.g.e. , s. 34.

320 Yüksel Küçüker, ‘‘Türkiye-Yunanistan İlişkilerindeki Derin Açmaz: Pontus Meselesi, Zeıtschrıft

Für Dıe Welt Der Türken/ Journal Of World Of Turks,

http://www.dieweltdertuerken.org/index.php/ZfWT/article/viewArticle/680, S. 7, 2015, (13.04.2018), s.

355.

321 Refworld, Chronology for Muslims in Greece, http://www.refworld.org/docid/469f3890c.html,

1995 yılı Batı Trakya Türk azınlığı için büyük bir kaybın yılı olacaktır. Yılın başında Mehmet Emin Aga müftülük sorunu kaynaklı olarak 10 ay hapis cezasına çarptırılacaktır. Ancak rahatsızlığı nedeniyle altı ay hapis hayatı sürecek Aga’nın kalan cezası para cezasına çevrilecektir. Böylelikle müftülük sorununda 2345 sayılı kanunu savunan ve haklarını arayan Türk toplumun iki temsilcisi hapis cezası alacaktır. Yunanistan ise uluslararası sözleşmeleri ihlal etmeye devam etme politikasından geri durmayacaktır. Mayıs ayında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı Yıldırım Aktuna ve yanında bulunan heyet Batı Trakya ziyaretinde saldırıya uğrayacaktır.322 O

dönem ziyarette olan devlet temsilcileri, gazeteciler ve katılımcılar Yunanistan’da yaşanan olayların barbarlığını dile getirmişlerdir.323

Temmuz ayı Yunanistan’ın Türklere yönelik karanlık politikalarının bir kez daha açığa çıkacağı bir ay olacaktır. Çalışmada kontrollü baskı olarak isimlendirilen bu dönemde Dr. Sadık Ahmet, Lozan Barış Antlaşması’nın yıldönümü olan 24 Temmuz 1995 tarihinde şüpheli bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybetmiştir. Yunanistan’da Türk azınlık ile ilgili çalışmaları, milletvekili olması, hak ihlallerini sürekli uluslararası arenada dile getirmesi Atina’yı rahatsız etmiş ve bazı Yunanlılar tarafından sıklıkla hedef gösterilmesini sağlamıştı. Eğitim alanında, kontrollü baskı döneminde Atina tarafından öne çıkarılan bir karar alınacaktır. Özellikle AB’nin azınlıklarla ilgili eğitim alanında yapmış olduğu baskıların bir sonucu olarak 2341/1995 sayılı Yüksek Öğrenim Yasası’nda değişiklik yapılmış ve 1996-1997 eğitim öğretim yılında geçeri olacak şekilde, üniversiteye giriş sınavından Türk azınlık için %0,5 kontenjan ayrılmasına karar verilmiştir.324

Batı Trakya’da yaşanan olumsuz gelişmelerin devamı azınlık toplumunun Atina’ya seslerini duyurmak için çalışmalar yapmasına neden olmuştur. Bu bağlamda

322 ‘‘Batı Trakya'ya yaptığı gezisinin ikinci gününde, bir grup Yunanlı ve PKK yandaşının saldırısına

uğradı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Ankara'da yaptığı açıklamada, iki gün önce Batı Trakya'yı ziyaret eden Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Aktuna ve beraberindeki heyete fanatik Yunanlılar tarafından Selanik'te yapılan saldırının demokrasi ve insan hakları normlarına uymadığını söyledi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Tugay Uluçevik, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldırım Aktuna'nın Batı Trakya'da uğradığı saldırıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, dün gece Bakanlığa çağırılan Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi Dimİtrios Nezeritis'e, bir protesto notası verildiğini bildirdi.’’ T.C. Başbakanlık Basın Yayın Ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Mayıs 1995,

http://ayintarihi.byegm.gov.tr/turkce/haber/mayis-1995/3569, (14.04.2018).

323 Ziyaret ve olaylarla ilgili bkz, TBMM, Tutanak Dergisi, , C. 86, 16.5.1995, 110 uncu Birleşim,

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d19/c086/tbmm19086110.pdf, (14.04.2018)

Batı Trakya Türk Toplumu Danışma Kurulu Mayıs 1996’da azınlık eğitimi ile ilgili bir bildiri325 yayınlayarak sorunlar ve çözüm önerilerinde bulunmuştur. Yıl içerisinde Yunanistan, Türk azınlığın cami ve evlerini tamir edebilmesine ile ev almasına izin vermiştir.326 Ancak azınlık kimliğinin inkârı her şeye rağmen bu yılda devam etmiştir.

İskeçe’de Rasim Hint isimli öğretmen görev yaptığı okulda azınlık okulu yerine ‘‘Türk okulu’’ olarak ifade etmesi nedeniyle bir yıl görevden uzaklaştırma ve sürgün edilmiştir.327 Eylül ayında ise yapılan milletvekilliği seçimlerinde azınlık toplumundan

Gümülcine’den Galip Galip ile Mustafa Mustafa ve İskeçe’den Birol Arifoğlu seçilmiştir.328

1997 yılının öne çıkan gelişmesi Dr. Sadık Ahmet’in hayatını kaybetmesi ile ilgili olan davadır. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu dava için altı kişilik

325 ‘‘1-Devletimiz, Türk Azınlığı’nın özerk eğitim hakkına müdahale etmekten vazgeçmeli, Batı Trakya

Türk Öğretmenler Birliği veya Azınlığın temsili kurumlarını bir araya getiren Batı Trakya Türk Toplumu Danışma Kurulu ile diyaloga girerek bugüne kadar verdiği zararları telafi edecek biçimde sorunlarıma çözüm bulmalıdır.

2-İskeçe ve Gümülcine Azınlık Liselerine girişti kur’a sisteminden vazgeçilmelidir. Bu liselerdeki öğretmen açığı formasyonlu Azınlık öğretmenleriyle kapatılmalı, Yönetim bu liselere Azınlığın sistemi dışında öğretmen atamamalıdır. Bu liselerde her dersin sınavı, desin verildiği dilde yapılmalıdır. Azınlık liseleri son sınıf öğrencileri kurul uygulaması sisteminin dışında tutulmalıdır.

3-İlkokulu bitiren Azınlık öğrencilerinin tahsillerine devam edebilmeleri için kur’a sistemi kaldırılmalıdır. Yönetim, Azınlığın Gümülcine ve İskeçe’de mevcut ortaokul ve liselerin imkânlarını genişletmesine izin vermeli, yeni okullar açması ve bu okulları anlaşmalarla tanınan haklar çerçevesinde yönetmesine imkân tanımalıdır. Yönetim öğretmen azletmekten vazgeçmeli, Türkiye’de yetişen öğretmenler okullarımızda görev alabilmelidir.

4- Yönetim, Türkiye’den gelen kitaplar üzerine koyduğu yasağı kaldırmalı, Azınlık okullarına zorla kitap sevk etmekten vazgeçmeli ve kitaplar yüzünden cezalara çarptırdığı velilere tazminat ödeyerek bu ayıbını ortadan kaldırmalıdır.

5-Yönetim Azınlığın kendi dilinde öğrenim görme hakkını iade etmeli, 1958 yılından bu yana çıkarılan, kararnamelerle azalttığı Türkçe ders saatlerini arttırmalı, başta Hayat Bilgisi olmak üzere, Beden Eğitimi, Resim, Müzik gibi dersler de evvelce olduğu gibi Türk öğretmenler tarafından Türkçe olarak verilmelidir.

6-Dağlık bölgede Azınlığın iradesi dışında açılan beş ortaokul, Azınlık ortaokullarına dönüştürülmeli, bu ve diğer Azınlık okullarında, okul encümen kurulları 1954 yılında çıkarılan 3065 sayılı yasayla düzenlendiği gibi görev yapacak öğretmenler ile okulların işleyişi konusunda tam yetkili kılınmalı, okul encümen kurullarının oluşumuna Hükümetler müdahale etmemelidir.

7-Vergi Daireleri Kur’an dersi hocalarına vergi tahakkuk ettirmekten vazgeçmeli ve Azınlığın dini eğitim hakkına müdahale etmemelidir.

8-Yunan kamuoyu ve yetkili makamlar, Türk etnik kimliğinin ifadesinden rahatsız olmamalıdır. Bu çerçevede okullarımız 1950’li yıllarda olduğu gibi Türk Okulu olarak faaliyet göstermeli, aynı tanımlamayı kullanan Derneklerimizin yeniden açılmasına izin verilmelidir.

9- Son yasada öngörülen Üniversitelere girişte Azınlık öğrencilerine kontenjan uygulamasına bir an önce açıklık getirilerek bu kontenjandan İskeçe ve Gümülcine Azınlık liseleri öğrencilerinin yararlanıp yararlanmayacağı kamuoyuna duyurulmalıdır.’’ Fehim Kelahmet, a.g.e. , s. 323-25.

326 Necmettin Hüseyin, a.g.e. , s. 35.

327 M. Murat Hatipoğlu, AB Üyesi Yunanistan’ın... , s. 50.

328 Ayhan Demir, ‘‘Batı Trakya Türklerinin seçimi’’, https://www.batitrakya.org/yazar/ayhan-

bir heyet ile Selanik kentine gitmiştir. Komisyonun raporları incelendiğinde davanın adil bir şekilde görüldüğü, davalı tarafa yönelik verilen cezaların Yunanistan’da yaşanan benzer olaylarla uyumlu olduğu ifade edilmiştir.329 Şubat ayında Kadir Gecesi

akşamı Türklerin ibadet halinde oldukları bir sırada bir grup Yunanlı fanatik camiye, bazı Türk evlerine saldırmış ve bir Türk dövülmüştür.330 Son yıllarda Türk azınlığın

siyasal olarak örgütlenmeye gitmesi %3 oy barajı ardından Yunanistan’ın yeni bir siyaset üretmesine neden olmuş ve Kapodistrias Planı uygulanmasına karar verilmiştir. Yasa ile köy ve nahiyeler birleştirilerek yeni nahiyeler oluşturulmuş ve özellikle azınlığın yaşamış olduğu köy ve nahiyelerin idari açıdan Yunan nüfusun ağırlıklı olduğu köy ve nahiyelerle birleştirilerek, azınlığın seçilme şansı azaltılmıştır. 331

1998 yılında öne çıkan en önemli gelişme 19. Madde olarak bilinen vatandaşlık kanunu ile ilgili yaşanan değişikliktir. Batı Trakyalı haymatlosların sorunları insan hakları örgütlerinin hazırlamış olduğu raporlarda yer almıştır. Aynı süreçte AİHM ’de konu ile ilgili uygulamalar nedeniyle Yunanistan’ı suçlu bulmuştur. Uluslararası tepkinin artması 19. maddenin iptal edilmesini sağlamıştır. Yasanın iptali, vatandaşlıktan çıkarılanların haklarını iade etmemekle beraber, bireylerin başvurusuna ve başvuruların sonuçlanmasını da kurullara bırakmıştır.332 Yunanistan Helsinki

İzleme Komitesi Başkanı Panayotis Dimitras, maddenin iptali ile vatandaşlıktan iskat edilenlerin ve Yunanistan’da haymatlos olarak yaşayanların vatandaşlığa geri alacak şekilde olması halinde Yunanistan’ın azınlığa yönelik politikası değiştiğinin düşünülebileceğini ifade etmiştir.333 Yıl içinde seçilmiş İskeçe Müftüsü Mehmet Emin

Aga 1995/1996 yıllarında müftü olarak beyan verdiği iddiası nedeniyle yargılanmış ve

329 TBMM Faaliyet Raporu, Doktor Sadık Ahmet’in Ölümüyle Sonuçlanan Kaza İle İlgili Duruşmayı

İzlemek üzere Selanik’e Giden İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Heyetinin Davayla İlgili

Değerlendirme Notu,

https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/docs/21dnm/ekim1_1995haziran30_%201997.pdf, (14.04.2018), s. 69-70.

330 Fehim Kelahmet, a.g.e. , s. 149.

331 M. Murat Hatipoğlu, AB Üyesi Yunanistan’ın... , s. 62.

332 Veysi Akın, ‘‘Yunanistan’ın Türk Azınlığı Vatansızlaştırma Politikası: ‘‘Batı Trakya Türkleri’nin

Haymatlos/Vatansızlık Sorunu’’, I. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi, Derleyen: Özkan Hüseyin-Feyyaz Sağlam, Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi Yayınları, 2005, s. 237-238.

333 Batı Trakya’nın Sesi, ‘‘Panayotis Dimitris: ‘‘19.maddenin Kaldırılması Kararı Yunanistan’ın

14 ay hapis cezası almıştır.334

1999 yılında İslam ve Müftülük konuları Yunanistan’da bir kez daha hedef olmuştur. Haziran ayında İskeçe’de mezar taşları kırılırken, bir ay sonra İskeçe Gökçepınar Camisi kundaklanmıştır. Aralık ayında Mehmet Emin Aga 1998 yılında yayınladığı bir mesajda İskeçe Müftüsü unvanı kullanması nedeniyle makam gaspı iddiası ile altı ay hapis cezası almıştır. Seçilmiş Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, Yunanistan aleyhine AİHM açmış olduğu dava Aralık ayında sonuçlanmış ve Atina AİHS düşünce, inanç ve din özgürlüğü güvence altına alan 9. madde ve zararın adli tazminini öngören 41. maddenin ihlali nedeniyle Yunanistan’ı mahkûm etmiştir.335 Bu

durum Atina’nın hak ihlallerinin uluslararası olarak tescillenmesi anlamına geliyordu. Batı Trakya’da Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik nefret eylemleri bu yıl da devam