• Sonuç bulunamadı

72

çekincenin kaldırılmadığının sorulması üzerine, Komisyon BaĢkanı Ģu ifadeleri kullanmıĢtır:

Türkiye‘deki Suriyeliler geçici koruma statüsündedirler. Sağlık, eğitim ve istihdam piyasasına eriĢim açısından herhangi bir sorun yaĢamamaktadırlar. Coğrafi çekince nedeniyle geçici koruma statüsünde olmayan bir baĢka sığınmacı grubu da Ģartlı mültecilerdir. ġartlı mülteci ile mülteci arasında ise haklar açısından bir farklılık bulunmamaktadır. 1951 tarihli Cenevre SözleĢmesi ile ülkelere SözleĢmeye coğrafi çekince ile taraf olma hakkı tanınmıĢtır. Türkiye‘nin bu çekinceyi koymuĢ olması, sığınmacı almayacağı manasına gelmemektedir. Dünyada en fazla sığınmacıyı barındıran ülke Türkiye‘dir.

Haklar açısından mültecilerle Ģartlı mülteciler arasındaki farkın fiili olarak kalktığı doğru olmakla beraber, bu iki grup farklı hukuki statülerde bulunmaya devam etmektedir.

Cenevre SözleĢmesine konulan coğrafi çekinceden kaynaklanan bu durum, Türkiye‘nin Avrupa Birliği üyesi olmasıyla ortadan kalkacaktır. Bir baĢka ifadeyle, Cenevre SözleĢmesine koymuĢ olduğumuz coğrafi çekinceyi kaldırmamız, Türkiye‘nin Avrupa Birliğine üyeliğine bağlıdır.218

Coğrafi çekince Türkiye-AB iliĢkilerinde önemli bir belirleyici olmasının yanında, hem AB ilerleme raporlarında hem de diğer uluslararası platformlarda Türkiye‘nin karĢısına çıkmaya devam etmektedir.219

B. SOĞUK SAVAġ SONRASI GELĠġMELER

73

kıĢkırtması üzerine, savaĢın bitmesinin ardından bu defa da iç ayaklanmalar baĢlamıĢtır.220 Ayaklanmaları bastırmak isteyen Irak ordusunun ülkenin Güney ve Kuzey bölgelerine yaptığı saldırılar bölgede ikinci büyük göç dalgasına yol açmıĢtır.

SavaĢ nedeniyle sayıları iki milyonu bulan ―sığınmacı‖ Ġran ve Türkiye sınırlarına doğru göç etmiĢtir.221 Ġran-Irak SavaĢı‘nın ardından topraklarına gelen sığınmacılardan sonra tedbirli davranmak isteyen Türkiye, güvenlik kaygılarının da bir göstergesi olarak sığınmacılar için güvenli bölge oluĢturulmasını talep etmiĢtir. BM Güvenlik Konseyi‘nin 5 Nisan 1991 tarihli kararı ile Irak‘ın kuzeyinde güvenli bölge oluĢturulmasının ardından Türkiye kapılarını sığınmacılara açmıĢtır.222 1991 yılının ilk aylarında ülkeye giren 250 bin sığınmacı, Hakkâri ve ġırnak‘taki kamplara yerleĢtirilmiĢtir.223

Ancak Avrupa dıĢından gelen sığınmacıların son yıllarda artması, Türkiye‘nin bu konuda yasal bir düzenleme yapmasını gerekli kılmıĢtır. Böylece 1994 Yönetmeliği kabul edilmiĢtir. Bu düzenleme, Türkiye‘nin sığınma konusundaki hukuki boĢluğunu kısmen doldurmuĢtur. Yönetmeliğe göre ―mülteci‖ statüsü verilemeyecek ancak aynı sebeplerle koruma talep eden kiĢiler için ―sığınmacı‖ statüsü öngörülmüĢtür (Madde 3).

Her ne kadar bu Yönetmelik Türkiye‘nin göç ve sığınma hukuku açısından önemli bir adım olsa da, sorun teĢkil eden birçok yönü bulunmaktadır.

Bunlardan ilki sığınmacıların baĢvuru süresini belirleyen 4. Maddedir. Buna göre:

Türkiye‘ye iltica eden veya üçüncü bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye‘den ikamet izni talep eden yabancılardan; Türkiye‘ye yasal yollardan gelenler bulundukları yer valiliklerine, yasal olmayan yollardan gelenler ise giriĢ yaptıkları yer valiliklerine en geç beĢ gün içerisinde müracaat ederler.

220 Erol Özdemir, ―Türk DıĢ Politikası Açısından Bir Kriz Örneği: I. Körfez SavaĢı ve Türkiye‘ye Gelen Iraklı Kürt Sığınmacılar (1991)‖, Bölgesel Çalışmalar 217, Yaz 2016, C.1, S.1, s.233

221 A. Murat Eren, ―90‘lı Yıllarda Kürt Göçü‖, 17 Mart 2012, Ġstanbul, BİA Haber Merkezi,https://m.bianet.org/bianet/diger/137011-90-li-yillarda-kurt-gocu, EriĢim Tarihi 20.09.2019

222 United Nations Security Council, Resolution 688, 05.04.1991, http://unscr.com/en/resolutions/doc/688, EriĢim Tarihi 21.09.2019

223 Suna Gülfer Ihlamur-Öner, A.g.e., s.198

74

BaĢvurular için beĢ günlük sürenin öngörülmesi, gelen eleĢtiriler üzerine 1999 yılında yapılan değiĢiklikle on gün olarak yeniden düzenlemiĢtir.224 2006 yılında yapılan son değiĢiklikte ise baĢvurunun gecikmeden, makul olan en kısa sürede, yapılması gerektiği ifade edilmiĢtir. Ancak makul sürenin neye göre belirleneceğine iliĢkin ne 1994 Yönetmeliği‘nde ne de Yönetmeliğin uygulama talimatı olan 57 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Genelgesi‘nde225 herhangi bir hususa yer verilmemektedir. Bu da hem baĢvuruda bulunanlara eĢit bir muamele edilmemesine hem de keyfi uygulamalara imkân veren bir durum oluĢturmuĢtur.

Buna ilaveten öngörülen baĢvuru süresinin ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından hak düĢürücü süre olarak yorumlanması, belirlenen süre içerisinde valiliklere gidemeyen sığınmacıların sınır dıĢı edilmesine yol açmıĢtır.226 Bu durum aynı zamanda birçok davanın da konusunu oluĢturmuĢtur. Bu davaların en önemlilerinden biri de sığınma baĢvurusunu beĢ günlük süre içerisinde yapmadığı gerekçesiyle baĢvurusu reddedilen Hoda Jabari‘nin davasıdır.227

Yönetmelikle ilgili problemlerden biri de sınır dıĢı iĢlemlerinin düzenlendiği 28.

Maddeden kaynaklanmaktadır. Bu maddeye göre, ―BaĢka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye‘den ikamet izni talep eden münferit yabancılara verilen ikamet izni, yabancının makul bir süre içinde üçüncü ülkelere gidememesi halinde uzatılmayabilir. Bu durumdaki yabancı ülkeyi terke davet edilir.‖

Bilindiği gibi Cenevre SözleĢmesi‘nin 33/1 Maddesi geri gönderme yasağını düzenlemektedir. Sığınma baĢvurusu kabul edilmiĢ bir kiĢinin sırf üçüncü ülkeye yerleĢtirilememesi nedeniyle sınır dıĢı edilmesi açıkça SözleĢme‘ye aykırıdır.

Sığınmacıların, geri dönüĢlerinin güvenli olup olmadığının kesinliğe kavuĢturulmadan

224 Suna Gülfer Ihlamur-Öner, A.g.e., s.200

225 22.06.2006 tarihli ve 57 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Genelgesi için bkz.

http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/57-Nolu-Genelge.pdf, EriĢim Tarihi 22.09.2019

226 Nasıh Sarp Ergüven ve Beyza Özturanlı, ―Uluslararası Mülteci Hukuku ve Türkiye‖, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülteci Dergisi (AÜHFD), 2013, C.62, S.4, s.1026

227 Jabari/Türkiye Davası için bkz. https://www.izmirbarosu.org.tr/Upload/files/haberler/jabari--tuerkiye.pdf, EriĢim Tarihi 22.09.2019

75

geri gönderilmeleri, ―geri gönderme yasağı‖nın ihlal edilerek uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmediğini göstermiĢtir. ―Geri gönderme yasağı‖nı ihlale yol açan bu düzenlemeler, 1994 Yönetmeliği‘nin en çok eleĢtirilen noktasını oluĢturmuĢtur.228

Bunun yanında 2006 değiĢikliğiyle itiraz için belirlenen 15 günlük sürenin gerekli görülen durumlarda ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından daha kısa tutulacak olması, sığınma iĢlemlerinde devlet hâkimiyetini ortaya koymuĢtur (Madde 6).

Yönetmelik tamamen kamu kurumları tarafından hazırlanmıĢ, hazırlık sürecinde sivil toplum örgütleri veya uluslararası kuruluĢların değerlendirmeleri dikkate alınmamıĢtır.229 1990‘larda hâkim olan güvenlik endiĢeleri, göç ve sığınma alanında da kolluk kuvvetlerinin etkin olmasına yol açmıĢtır. Bu alandaki iĢlemler, 2014 yılında Göç Ġdaresi Genel Müdürlüğü (GĠGM) faaliyete baĢlayana kadar, EGM tarafından yürütülmüĢtür. Bu kapsamda alınan önlemler de geçici olmaktan öteye geçememiĢtir.

Türkiye‘nin yoğun ve yeni bir göç türü ile karĢılaĢtığı bu dönemin özelliklerinden biri de AB ile üyelik müzakerelerine baĢlanmıĢ olması ve bu durumun devam eden göç politikaları ile yasal düzenlemeleri etkilemesidir.230