• Sonuç bulunamadı

Siyasi DönüĢüm Örneği: Hobsbawm ve Ġcat Edilen

1.3. MĠLLĠYETÇĠLĠĞĠN KÖKENLERĠ

1.3.2. Modernist (Araçsalcı) YaklaĢım

1.3.2.3. Siyasi DönüĢüm Örneği: Hobsbawm ve Ġcat Edilen

Hobsbawm, modernist yaklaĢımın öncü isimlerinden birisidir. Kendisinden oldukça söz ettiren Hobsbawm‟ın çalıĢmalarında Gellner‟in etkisi oldukça fazladır. Gerek milliyetçiliği tanımlama Ģekli gerekse yaptığı atıflarla Gellner‟den oldukça etkilenen Hobsbawm, milliyetçilik kavramının özellikle XIX. yüzyılın sonuna doğru uğradığı değiĢim ve dönüĢümlere özel bir ağırlık vermektedir (Hobsbawm, 1993: 23).

Hobsbawm; millet olmak için gereken koĢulları belirlemeye çalıĢan ya da bazı toplumlar millet olabilirken bazı toplumların ise neden bir millet olamadığını „milletleĢemediğini‟ açıklamaya çalıĢan araĢtırmacıların çalıĢmalarını genellikle dil, etnik köken, ortak tarih ya da ortak toprak gibi belirli kriterlere dayandırdığını dile getirmektedir. Fakat bu tanımlamalar yeterince kapsayıcı olamadığı ve çeĢitli istisnai durumlara çözüm üretemediği için tıkanıp kalmaktadır. Yapılan tanımlamaya uyan örnek tipler ise; milletleri ya da milli özlemlere sahip birimleri temsil etmedikleri gibi, tek bir kritere dayanılarak oluĢturuldukları için eksiktir. Hobsbawm‟a göre tarihsel açıdan yeni olan, geliĢen, değiĢen ve bugün dahi evrensel olmayan birimleri kalıcı ve evrensel bir çerçeveye sokmaya çalıĢıldığı düĢünülürse böyle bir sonucun çıkması ĢaĢırtıcı değildir (Hobsbawm, 1993: 20).

Hobsbawm, Nations and Nationalism since 1780 adlı eserinde; bir tarihçinin, çalıĢma odasına girerken inançlarını kapının diğer tarafında bırakması gerektiğini belirterek kitabına baĢlar. Kendisinin böyle bir Ģeye ihtiyacı olmadığını vurgulayan Hobsbawm, Gellner‟in milliyetçilik tanımından faydalanarak tanımını yapar. Ona göre milliyetçilik, “esasen politik birim ile milli birimin uyumluluğunu öngören bir ilkedir” (Hobsbawm, 1993: 23). Hobsbawm‟a göre millet, değiĢmez ya da asıl olan toplumsal bir birim değildir ve yakın zamana ait bir kavramdır. Belirli bir toprağa bağlı olan modern devletle ya da milli devletle ele alındığı kadarıyla toplumsal bir birimdir (Hobsbawm, 1993: 24). Aksi halde milletten ve milliyetçilikten söz edilemez. Fakat sadece toprağa bağlı bir modern devletten söz etmek de tek baĢına yeterli olmamaktadır.

Hobsbawm‟a göre milletler, sadece toprak esasına dayanan modern devletin iĢlevleri ya da devlet kurma özlemi olarak değil, aynı zamanda Gellner‟in de ifade ettiği

22

gibi teknolojik, ekonomik ve siyasi geliĢmelerin belirli aĢamalarında mevcuttur. Buradan yola çıkarak genele yayılmıĢ olan milli dillerin, ancak matbaanın yaygınlaĢması, okuryazarlık oranının yükseltilmesi ve kitlesel eğitimin yaygınlaĢması ile mümkün olabileceği sonucuna varmıĢtır. Bu Ģartlar altında milletler ve çağrıĢtırdığı olgular; siyasi, sosyal, ekonomik, idari ve diğer etkenler dikkate alınarak yorumlanmalıdır (Hobsbawm, 1993: 25).

Hobsbawm‟da tıpkı Gellner gibi, milletlerin doğal ve verili olduğu görüĢünü savunan ilkçilerin fikirlerine karĢı çıkar. Ona göre, insanların tanrı tarafından belirli bir amaca yönelik olarak gruplar halinde yaratılmıĢ olması fikri sadece bir mittir. Asıl olan ise, milliyetçiliğin önceden var olan kültürleri alarak onları milletlere çevirmesi ya da milletleri icat ederek önceden var olan kültürleri ortadan kaldırmasıdır. Kısacası, analitik düzlemde milliyetçilik milletlerden önce gelir. Milletler devletleri ve milliyetçilikleri yaratmaz, doğru olan bunun tam tersidir (Hobsbawm, 1993: 24).

Hobsbawm (1993: 24), milletleri ve milliyetçiliği bir „sosyal mühendislik‟ sonucu üretilen, icat edilen kavramlar olarak ele alır. Bu üretim aĢamasında dikkat edilmesi gereken nokta ise „icat edilmiĢ gelenekler‟dir. Ġcat edilmiĢ gelenekten kastedilen törensel ya da sembolik bir nitelik taĢıyan ve açıkça ya da örtülü bir Ģekilde kabul edilmiĢ kuralları olan bir dizi alıĢkanlık ve uygulamadır. Bu uygulamalar sürekli tekrarlandığında insanlar tarafından doğal karĢılanmaya baĢlanır ve zamanla hazmedilerek içselleĢtirilir. Belirli değer ve normların içselleĢtirilmesi ile birlikte insanlarda süreklilik hissi yaratılır ve geçmiĢ ile Ģimdi arasında bir bağ kurulur (Akt. Özkırımlı, 2015: 143). Hobsbawm‟a göre, icat edilmiĢ geleneklerin en belirgin ve en yaygın olanı milli bilinçtir. Milli bilinç vurgusu ile birlikte geçmiĢteki belirli tarihlere özel anlamlar yüklenerek geçmiĢ ile köprüler kurulması; toplum içi birlik, beraberlik ve dayanıĢmanın arttırılması hedeflenmektedir.

Hobsbawm‟a göre, Sosyal mühendislik tarafından üretilen ya da icat edilen gelenekler her zaman aynı Ģekilde gerçekleĢmiyordu. Bu üretim kimi zaman var olan geleneklerin ihtiyaçlar dâhilinde zamanın Ģartlarına göre değiĢtirilmesi olarak karĢımıza çıkarken, kimi zaman olmayan geleneklerin tamamen yapay olarak üretilmesi Ģeklinde çıkmaktadır (Hobsbawm, 1993: 24). Var olan geleneklerin sonradan değiĢtirilmesine

23

oldukça sık ve genellikle her tip toplumda rastlanabilirken, yeni geleneklerin icat edilmesine ise daha çok hızlı ekonomik değiĢim yaĢayan toplumlarda rastlanır. Ġster var olan gelenekler sonradan değiĢtirilsin, isterse de sonradan üretilmiĢ olsun ortak amaç genellikle sanayi toplumuna geçiĢin beraberinde getirdiği toplumsal parçalanmaların önüne geçerek düzenin ve birlikteliğin inĢa edilmesidir. Bu durum da bizi milli topluluk fikrine çıkarır. Hobsbawm‟a göre en çok gelenek icat edilen dönem 1870-1914 yılları arasındaki zaman dilimidir. Bu dönemin önemli olmasının sebebi ise, özellikle Amerika ve Avrupa‟da meydana gelen önemli siyasi hareketlenmelerdir (Özkırımlı, 2015: 143). Bu dönemde hızlı toplumsal dönüĢümün bir sonucu olarak, toplumun her kesiminden bireylerin siyasete katılma isteği yönetici seçkinlerin konumlarını tehdit edecek bir seviyeye ulaĢmıĢtır. Yönetici seçkinler ise bu durumu bertaraf etmek ya da en azından bir nebze dizginleyebilmek amacıyla bir dizi tedbir alma yoluna gitmiĢtir.

Hobsbawm‟a göre seçkinlerin halkı kontrol edebilmesinin ve mevcut sistem ile uyumlu hareket etmesini sağlamanın üç yolu vardır. Bunlar: Ġlk yol spor müsabakaları, festivaller ve sendikalar gibi birimler oluĢturmaktır. Ġkincisi, eğitim sistemi gibi toplumsallaĢtırma yöntemleri üretmek ve son olarak üçüncü yol ise bütünlüğün temini için millet tarzında simgesel topluluklar oluĢturmaktır.

Hobsbawm‟a göre milliyetçilik, bir sosyal mühendislik tarafından icat edilen bir durumdu. Dolayısıyla milliyetçilik icat edilmiĢ bir gelenekti ve öne sürdükleri de genellikle diğer icat edilmiĢ geleneklere dayanıyordu. Modern milleti meydana getiren parçaların büyük bir çoğunluğu modern zamana ait; özellikle de yönetici seçkinler tarafından kendi menfaatlerine uyacak biçimde ve bilinçli olarak icat edilmiĢtir. Hobsbawm‟a göre milliyetçilik bu koĢullar dikkate alınmadan, milliyetçiliğin icat edilmiĢ bir olgu olduğu kavranamadan çözümlenmeye çalıĢıldığı takdirde eksik kalacaktır (Hobsbawm, 1993: 25). Ona göre milletler ve milliyetler her ne kadar sonradan icat edilmiĢ olsalar da anlaĢılabilmesi için, çift yönlü bir iliĢki içerisinde değerlendirilmelidir. Yani, milletler ve milliyetçilik sadece yönetici seçkinlerin gözünden tek taraflı bir iliĢki olarak değil, aynı zamanda sıradan insanların da algılayıĢ biçimleri, hayalleri, düĢünceleri de dikkate alınarak incelendiğinde bir bütünlük arz edebilir (Hobsbawm, 1993: 25).

24

Milliyetçiliği belirli zaman aralıklarına bölerek inceleyen Hobsbawm‟a göre, on dokuzuncu yüzyıl „millet inĢa etme‟ tarihidir. Ona göre, günümüzde milliyetçilik oldukça ön planda olmasına rağmen On dokuzuncu yüzyıl ve yirminci yüzyılın baĢlarına nispeten önem bakımından daha aĢağılardadır ve eskisi kadar küresel politik bir program değildir. Hobsbawm XX. yüzyılın sonu ile XXI. yüzyılın baĢını kastederek; bu dönemin, milletler ya da milli devletler sınırlarına hapsedilemeyecek bir dönem olacağını savunur. Ona göre, Ġlerleyen zamanlarda milli devletler ile milletler ya da etnik gruplar, yeryüzünün milletlerüstü temelde yeniden yapılanmasının önünde geri çekilen, ona direnen, adapte olan, özümsenen ya da yerini kaybeden gruplar olarak görülecektir. Millet ve milliyetçilik terimleri artık eski anlamlarını karĢılayacak Ģekilde kullanılamaz. Milli devletin gerilemeye baĢlamasıyla beraber milliyetçiliğin de gerilemeye baĢlayabileceği genel Ģartlar itibariyle mümkün gözükmektedir. (Hobsbawm, 1993: 223).