• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: YUNANLILIĞIN BATI KÜLTÜR KURUMLARI ÜZERİNE

4.2. Siyasette

Politika, kanun ve yönetim işleri ile sınırlandırılabilir. Fakat Atina politikası için dini, bu alanın içinden çıkarmak doğru olmaz. Moralin bir çok yönü , drama, mimari, müzik, ve de heykeltıraşlık gibi tüm bu estetik alanlar; Yunanlı deyişte ve anlamda politiktir. Atina’da, polis hizmetleri, ve onun festivalleri ile; mahkemeler arasında açık bir ayrım mevcut değildi. Bizim anlayacağımız manada saf dinsel olan, saf politik olandı. Bu anlamda Festivaller, bir çeşit diplomatik fırsat, bir iş girişimi olarak; tanrısal güçten ayırt edilmemektedir (Burns, 1919:72).

Bizler sembolik ve doğacı toplum modellerine temel teşkil edecek gelişmelere ilk defa Antik Yunan’da rastlıyoruz (Sunar, 1999:57). Her ne kadar Antik Yunanla birlikte toplum, felsefi olarak inşa edilmeye çalışılarak; toplum, dinsel tanımlamaların alanı dışına çıkmıştır deniliyor ise de; asıl itibarı ile felsefenin mitik olması ve bu mitikliğin de çağdaş manada dine tekabül etmesi nedeni ile felsefe, hiçbir zaman dinin alanı dışına çıkmayı başaramamıştır; ve bu nedenle de, politika bu alandan hiçbir zaman soyutlanamamıştır. Bu nedenledir ki, Platon’un Devleti ideal Tanrı devletin yeryüzüne bir ışıması, idenin yani dinin yeryüzüne taşması şeklinde de okunabilir. Aristoteles’in ifade etiği kadarı ile de bizler Polisi dinsel olarak tanımlayabiliriz. T.Hobbes ve J.Locke’cu Modern devlet anlayışları da, bu köklerin yani Yunan düzen (Apollo) ve ilerleme(Dionysos) anlayışının bir tezahürüdür.

soylusu Pierre Frèdy, Baron de Coubertin tarafından 19. yüzyıl'ın sonlarında modernize edilmiştir. Olimpiyat Oyunları'nın yaz sporlarını içeren ve daha iyi bilineni olan Yaz Olimpiyatları, 1896'dan beri Dünya Savaşları istisnaları hariç her dört yılda bir yapılagelmiştir. Kış Oyunları ise 1924'te yapılmaya başlanmıştır ve 1994'ten beri

Atina ideallerinin günümüz politik anlayışına yansımaları ise; demokrasi ve bireysel

özgürlük kavramı, olarak özetlenebilir. Bu kavrardan biri olan Liberty, Modern zamanların meşhur kanlı Fransız ihtilaline damgasını vurmuştur. Yönetsel açıdan ise

otonomi de Antik Yunan’da modern olarak ifade edilebilecek önemli kavramlardandır.

Olimpian , Pythian , İsthmian ve Nemean oyunları, Atina için yeni politik ilgiler için fırsat teşkil ediyordu. Bunlardan Olimpian’da, her dört yılda bir, temsilciler ve özel hacılar şehri ziyaret ederlerdi. Dört bir yana haberciler gönderilirdi. Olimpia’ya elçiler yollanırdı; böylece atletik müsabakalar, edebi konuşmalar ve adaklar adanırdı (Burns, 1919:82). Tüm bunlar Atina’da, politik durumun ne kadar canlı olduğunun ifadesidir. Bu nedenle 1896 de ilk Olimpiyatın yapılmasının arkasındaki karar, tamamen politik olup; dünya milletlerini bir takım Atina idealleri etrafında birleştirmek maksatlı iken; Dünya milletlerini, Yunan sitelerinde olan şekli ile tek bir polisin değerinde birleştirmeyi amaçlanmıştı.

Atina’nın, bireyci özgürlük (İndividual liberty) kavramı öz olarak öncelikle aristokratiktir; bu nedenle azınlığın ideasıdır. İkinci olarak ise, şehirli yurtseverlikle

(Civic patriotism ) alakalıdır. Bunun günümüze izdüşümü ise politikanın daha çok büyük kentlerde olması şeklindedir. Modern ulus devlet fikrinin dayandığı temel unsur olan milli devlet anlayışları kendilerine antikiteden kök almışlardır.

Çağdaş demokrasinin günümüz açmazı ise öz itibar ile aristokratik ve şehre ait bir takım duygusal birliktelikleri ifade etmesidir. Bunun en güzel ifadesi; bugün, hala politikanın bir takım elit sınıfların kontrolü altında olmasıdır. Yönetimin halkın elinden fakat bir takım iktidar elitlerin vasıtası ile sağlanıyor olması; Atina Filozoflarının, Atina demokrasisine yapmış olduğu o eleştirinin günümüzde de hala nasıl geçerliliğinin koruduğunun ifadesidir. Modern devlet anlayışının yolu Atina polisinden geçer. Çünkü Atinalılar için polis devlet olma hükmünde idi. Batı, totaliter ve tiranlık rejimlerine olan düşmanlığını her ne kadar yaşamış olduğu yakın dönem tecrübelerine bağlasa da; bu düşmanlığın asıl kültürel kökleri daha derilerde Yunan da yatmaktadır. Bu durum Atina ile Sparta arasındaki ilişkide yatmaktadır. Uzak örneği olan Perslere dayanmaktadır. Bunun tarihsel şuuru Homeros’un eserlerinde saklıdır.

Batı, politik değerlerin soy kütüğü olması anlamında; Atina demokrasisinden öğrenebileceğiz bir çok şey vardır. Atina demokrasinin doğuşunda, Atina krallarının büyük bir rolleri olduğu gibi; Atina aristokrasisinin de rolü vardır. Biz I. Bölüm de, buna benzer bir durumla karşılaştık. Orada, Uygarlık kavramı Fransa’da, aristokrasinin eli ile mümkün olmuştu. Bununla birlikte tüccar sınıfının etkisi de yadsınamazdı. Bu itibar ile Batı medeniyeti asıl itibarı ile, aristokratik, burjuva eksenli aktörlere sahip olan etnosentrik bir kültüre dayanır.

Dünyanın başka bölgelerinde örneğin, Çin’de, Hint’te Cumhuriyet ve Demokrasi gibi kavramlar ve kurumlar olmasına rağmen; Atina’daki toplum durumunun, Batı demokrasileri için bir referans olmasının nedeni; Atina Demokrasisinin dünyanın diğer bölgeleri ile karşılaştırıldığında bireyci olamasın da yatmaktadır. Atina demokrasisi, daha çok bireyin ön plana çıkması ve bireysel değerlerin ön plana alınmasını istemektedir. Diğer çağdaşı olan demokrasilere nazaran, Atina demokrasisinin itici gücü; kendisinin dayanmış olduğu deniz aşırı sömürgelerden gelen gayri-demokratik yollarla elde edilmiş zenginliklere dayanır. Bu zenginlikler sebebi ile de 300-400 bin civarında olan özgür Atina’nın, 20 bin civarında olan kamu görevlilerinin ücretleri ödenebiliyordu. Ve Atinalı her yurttaş, Demokratik organizasyonlardan en az birine katılmıştı. Bu nedenle, Yunan Demokrasi anlayışı, bu kadar saf demokrasi anlayışını pratize etmek için köleye ihtiyaç duymaktadır. Saf Demokrasi, artık değerle beslenen ve üretemeyen bir sınıfa ihtiyaç duyar, ki Atina bunun için en uygun Yunan polisidir.

Benzer bir durumun çağdaş batı demokrasilerinde söz konusu olması mümkündür.

I.Wallerstein’in Dünya Sistemi olarak tanımlamış olduğu modern dünyanın yapısı merkez-çevre kuramı, Çağdaş Batını gelmiş olduğu durumu izah eder ki Atina bunun Antikitedeki ilk örneğidir. Batıda, Refah devleti anlayışının mümkün olmasının sebebi; batının gütmüş olduğu kolonyalist politikalar ve nihayetinde de emperyalist politikalardır. Tüm bunların tarihsel referansları Homeros’tur. Gelmiş olduğumuz

küresel kapitalizm-finansal kapitaliz aşaması ise zayıflayan refah devleti politikalarının son iktisadi strüktürüdür. Bunun çağdaş kültürel mantığı da Post-modernizm dir. Nitekim Frederic Jameson postmodernliği geç kapitalizmin kültürel mantığı olarak tanımlar. Batının geçirdiği ekonomik krizler asıl itibarı ile Dionysiak iç tepiler olup; Yunan toplumsalına ait tepkilerdir. Burada dikkati çeken nokta, toplumsal taleplerin en

maksimum düzeyde karşılanma aracı demek olan demokrasinin; kendini işletebilmek için sermaye ile işbirliği halinde olmasıdır; ve bu nokta demokrasinin tarihsel kökleri ile Batı arasında benzerlik açığa çıkar.

Atina demokrasisinin sahip olduğu üç büyük sorun; zengine de yoksula da eşit siyasal hakları veren düzen; gelirlerin paylaşımındaki zorluklar; ve dış ilişkiler; şu an Batı demokrasilerindeki açmazların da ontolojik sorunlar olduğunu ortaya koyar. Perslerle yaşanılan tecrübeler neticesinde M.Ö.429 da, Atina’da, yönetim saf demokratik biçime dönüşünce, kendileri için istedikleri özgürlükleri başkalarına tanımamaya başladı. M..Ö. 462-461 yılları arasında Pericles Atina’da ilk demokratik reformları gerçekleştirdi. Atina demokrasisi Pericles’in ölümü ile erdemini yitirdi; -benzer bir durum Batı demokrasileri içinde söylenebilir, ve Batı demokrasilerinin zaman zaman erdemli olduğuna şahit olmaktayız- M.Ö. 428 de Atina’ya bağlı sitelerden Mitylene bağımsızlığını istedi. Deri satıcısı Cleon, bunu şehirdeki tüm askerlik çağına gelmiş erkekleri öldürerek engellemeyi teklif etti. Bunu ise demokratik bir tavırla ve hatta adalet talebi ile yapıyordu. Bu talebe karşı çıkıldı fakat, ılımlılar bile önce kararlaştırılan altı bin kişi yerine binden fazla insan öldürebilmeyi başarabilmiştir. Tüm bu olan bitenlere rağmen Atina demokratik kalabilmeyi her nasılsa başarabilmiştir. Bu şekilde hızını alamayan Yunan demokrasisi; Persleri yenmenin verdiği hakla diğer çevre olan sitelere olan vergiyi kendi lehlerine artırdılar. Melos’u birkaç ay süren kuşatma neticesinde alarak tüm erkekleri öldürdüler. Kalan çocuk ve kadınları köle olarak sattılar. Thucydides, Atina elçilerinin durumunu şöyle özetler: “sizde bilirsiniz ki hak,

güçleri eşit olanlar arasında söz konusudur. Güçlüler yapabileceklerinin yaparlar zayıflarda katlana bileceklerine katlanırlar”. Atina demokrasisinin doğuşu hakkında Platon’da benzer bir şekilde aristokrasinin yerini yoksulların, zenginleri alt edip onları sürgüne göndermeleri ile doğduğunu ifade eder. Benzer durumlara batı demokrasilerinin belirli dönemlerinden örnekler verilebilir ( Parkinson, 1984:159-165). Siyaset teorisinde

J.S.Mill ve J.Bentham’ın birey anlayışları olan en çoğun en fazla mutluluğ, myhytik Atina’nın günümüze çağdaş yansımaları olarak okunmalıdır. Çağdaş demokrasinin merkezi yerinde duran ulus devlet anlayışını tanımlayan millet-milliyetçilik anlayışlarınıda Yunan’dan çıkarabiliriz. Yunan sitelerinin siyasal ve sosyal yapılarının, modern milliyetçiliğe kaynaklık ettiğini; Atina polisinin örgüt yapısına en iyi bir şekilde

Benzer Belgeler