• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: YUNANLILIĞIN BATI KÜLTÜR KURUMLARI ÜZERİNE

4.1. Dinde

İngilizce’ye eski Fransızca yolu ile Latince’den gelen Religio kavramı: anlam olarak doğaüstü güçlerden korkmak ve -Latince pieteas yani- dindarlık, sorumluluk anlamından gelir. Kök olarak ise, bağlanmak( tie up) anlamına gelen religare kelimesinden gelmiştir; o da, re+ligare ( to bind ) kelimesinden gelir ( Collins, 2000).

Kavramın etimolojik anlamda, bir şeylere bağlanma ve inanma anlamı bizi; Yunanın mitoloji anlayışını din olarak tanımlamaktan alıkoyamaz. Bugünkü din sosyolojisinde tanımladığımız din kavramı da, Yunan tarih perspektifinden bakıldığı kadarı ile; büyük sosyologların nazarında, Mit’lerden türemiş yada türetilmiştir. Din, moden sosyal antropolojinin babası olan Durkheim tarafından, sosyal fenomen olarak kabul edilir.Bu boyutu ile sosyal olgu, sosyal gerçeklik, gibi kavramlar mitik anlam ve öneme sahip kavramlardır (Lewis, 1996:51).

Eleusis Mysteryleri, Dionysiac veya Bacchic Mysteryleri, Meter Mysteryleri, İsiris

Mysteryleri ve Mithras Mysteryleri; Yunan kültürü dolayımı ile Batı kültür ve kurumlarının sekilendirilmesinde yada geldiği yerin anlaşılmasında kullanılacak birincil kaynaklardır

Yunan dinin toplumsal köklerini ifade eden mitolojilerde çevre ülkelerden Yunan’a gelmiştir. Bu nedenle, geniş anlamda; Yunanda, din anlayışı dünyanın geri kalan kısmının sahip olmuş olduğu geleneksel din anlayışın dışına çıkamamıştır. Fakat bazı form değişiklikleri ile diğer geleneksel din anlayışları karşısında başkalaşım süreci içerisine girmiştir.

Antik yunan dinine kaynaklık eden Miken-Girit dini, Akdeniz coğrafyası nedeni ile Mısır dinlerinden-mysterylerinden etkilenmiştir. Buna mukabil Pre-Homerik din, Miken-Girit dinidir. Festival boyutuna sahip bu dinin günümüz Batı toplumu kurumlarına yansıması, kendisini en iyi din kurumunda hissettirmiştir. Şöyle ki, bu

Miken-Girit dinin en önemli simgelerinden ve Minoan ibadetinin en önemli sembollerinden olan çift balta (double axe) Hristyanlığın haçına ilham kaynağı olmuştur ( Kyriazis, 1993:107 ). Ve bu durum asıl itibarı ile Mitraik bir yapıya sahip

Diğer Yunan mitolojisinin dini kaynakları ise, Mısır, Küçük Asya’ya aittir. Tanrı Osiris, kendisi, karısı İsis ve onların oğlu olan Horus'dan oluşan bir üçlemedir. Osiris (İdris ), yaşamın kendisinden doğduğu kutsal babayı, İsis onun dişil ve üretken yanını, Horus ise İlahi Kelam ve maddi alemi temsil eder. Bu inanç sistemine göre Tanrı bir bütündür ve tektir. Bu üç kişilik bölünme zaafın değil, mükemmelliğin ifadesidir. Proclos’un -Platonik varlık anlayışı dolayımı ile- pagan tanrılar hakkında yapmış olduğu açıklamayı; üç büyük kilise babasından biri olan Denis (Dionysios The Areopagite), Hristiyan evren anlayışının melek düzenini, kilisenin yeryüzündeki derecesini, hatta varlık zincirini ve görünmez ruhlar alemini -de içine alacak şekilde genişleterek- açıklamak için kullanması söz konusudur (Luscombe,1997:24). Hristiyan teslis inancının mitik boyutu; Yunan’ın, çevre ülkelerden aldığı mitolojik kültü, devşirmesi ve kendi toplumunda içselleştirmesi ile mümkün olmuştur. Orfik öğretiye göre, tüm tanrıların en büyüğü olan Zeus, tüm evrenin kendisinden var olduğu Tanrıdır. Dionysos ise onun oğlu, yani tezahür etmiş İlahi Kelamdır. Bir diğer adı ile, Horus'dur. İnsanlar Dionysos’dan birer parçadır. Mısır mitolojisinin Antik Yunan’a etkileri nedeni ile Yunan da mitoloji kültürü gelişmiş iken bunun Batı toplumuna etkilerini Hristiyanlık üzerinden görmekteyiz. Yunan Mysterylerinin M.S. 391-392 tarihlerinde ansızın kaybolması, onların Hristiyanlığın içinde tekrar doğuşlarının başlangıç anını ifade eden bir tarihtir ( Burket, 1987:53 ).

Yunan Mitolojisinin baba tanrısı Zeus, Hristiyan inancında Crist’e yani Hz. İsa’ya benzemektedir. Özellikle Zeus’un Mısır-Trakya-Girit kökenli bir tanrı olmasının yanında Dikte de bir mağarada doğmasının çeşitli kazılarla ortaya konması; bu yakınlığı ifade etmede yeterli bir kanıttır ( Harrison, 1912:4-11). Benzer bir şekilde, pek fazla bilinmeyen Mitraizm’de bu durumun kısmen dile getirilmesi; Yunan ve Roma uygarlıklarının kültürel temellerini anlamada ve Modern dünyayı anlamlandırmada yarayışlı olabilir kanaatindeyiz. Şöyle ki, aslen Mitraizm kültü İran ve Hint kökenlidir; ve bu kültün etkisini bizler, Yunan mirası üzerine konmuş Roma üzerinde görmekteyiz. Yine Mithra’nın 25 Aralıkta bir mağarada, çobanların nezaretinde doğması; daha sonra bir hoca ve üstad olarak şehir şehir gezmesi; 12 arkadaşının ve havarisinin olması; mucizeler sergilemesi; kendi bedenini dünya barışı için feda etmesi; ölümünden üç gün sonra göğe yükselmesi; her yıl yeniden doğuşunun kutlanması; Mesih- kurtarıcı

–ışık-Easter kutlamalarına kaynaklık eden ana Mithraik festivallerin varlığı; Mithra’nın bedeni ve kanının kutsal olması ve kutsanması; saydığımız tüm bu unsurların toplamı olan Mitraik unsurlar: Zeus-Crist kavramlarında özetlenmektedir. Bu nedenle klasik Hristiyanlığın oluşumuna temel teşkil etmesinin yanında çağdaş dünyanın temel dinamiklerinin de temel belirleyicilerindendir (Holding, 2005). Ve hatta daha iddialı konuşmak gerekirse; Batı yada Roma, Hristiyanlık gibi bir Judo-Greek geleneği yaşamamış olsa idi; bugün Batıda, yaşayan din olarak Mithraizm’i görüyor olacaktık. Buna karşın Mithraizm kendini Roma toplumsalında, Hristiyanlık ile aynileşerek kaybettirdi. Zaten Roma’da, özellikle askerler arasında; gizli bir örgütlenme yapısı onun (gizli)secret bir cemaat olarak yavaş yavaş tarih sahnesinden silinmesine neden oldu.

Hristiyanlıktaki baptizm (vaftiz), yani yeni doğan çocukların dinsel bir törenle kutsanması da; diğer bir, Yunan festivallerinde karşılaşabileceğimiz manzaralardandır. Biz, Hristiyanların baptizm geleneğinin, Zerdüştilerden aldığı hakkında bilgilere de sahibiz ( Cumont, 1903 ). Hristiyanlığın sahip olmuş olduğu bir çok ritüel gibi kökenini mysterylere borçludur (Harrison, 1912:34). Bir çok ilk çağ Hristiyanı, Hristiyan ibadetleri ile Mysteryler arasında bir çakışmanın olası olduğuna şahit olmuşlardır. Platonik felsefenin etkisi yanı sıra; Baptisizm Mysteryleri ve Eucharism bunun en dikkati çeken örneklerindendir (Burket, 1987:3).

Mythtik inanışın ne olduğu sorusu, Antik döneme ve Hristiyanlık inancına ait en önemli temel sorudur (Burket, 1987:1). Franz Cumont; The Oriental Religion In Roman

Paganizm adlı eseri ve Richard Reitzenstein’in Hellenistic Mystery Religion adlı eserlerinde Yunan ve Helenistik dünyaya etki eden Doğu din ve inançlarından bahseder. Mater Magna, Yunan ve Roma için Frig tanrıçası iken; İsis, Mısır; Mithra, ise İran’a aittir. Bu tanrı ve tanrıçaların Yunan kültürünü etkilemeleri söz konusu olduğu gibi Yunandan sonra gelen Roma, Rönesans İnsanı ve Modern Batı Uygarlığı kurumları üzerinde çok büyük etkiler bırakmıştır.

Yunan festivallerinin bir sosyalleşme aracı olarak kullanıldığını daha önce Olimpiyatlar16 için yaptığımız yorumlarda ifade etmiştik. Mitlerin ilk kullanışı

16 Batı’da Olimpik ruh Fransa tarafından 1896 da gerçekleştirilmiştir. Bu organizasyonun ikinci ayağı Atina’da yani olimpiyatların tarihi(M.Ö.776) yerinde gerçekleştirilmiş ve İnsanlık dini değerleri olarak ifade edilerek tüm ülkelerin

olimpiyatlar vesile ile; oyunların, kahramanların ve ölü ruhların şerefine adanması şeklinde olmuştur. Olimpik oyunların festival olmasının yanında diğer bir özelliği de dinsel olmasıdır. Olimpik oyunların Cristmass’a denk gelecek bir vakitte gerçekleşmesi dinsel bir gün olan Cristmass’ın hem pagan hem de festivallerden mülhem özellikler taşıdığını ortaya koyar ( Harrison, 1912 ). Batıda da, Cristmass’ın şenlik havasında; ve bir o kadar da tüketim çılgınlığı içerisinde geçiyor olması; toplum-din ve festival kavramlarının Batıda, nasıl birbiri içine geçtiğinin en güzel ifadesidir.

Benzer Belgeler