• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.3. Cumhuriyetin İlanından Çok Partili Hayata Geçiş Sürecinde Türk Siyasetine Genel

3.7.4. Siyasal Partili Hayata Güdümlü Dönüş ve 1983 Seçimleri

uyanmıştı. Bu yanılgıyı düzeltmek için Kenan Evren’in siyaset yasaklarının devam ettiğini hatırlatması gerekti (Artvin 28.11.1982) (Tanör,1995:51). Bunu aynı yöndeki 30 no’lu MGK bildirisi izledi Kenan Evren uyarı görevine devam ediyor, halka yeni temsilciler bulmalarını öğütlüyor (Malatya, 11.03.1983). yepyeni partilerin kurulmasını istiyordu (Denizli-Uşak, 10.04.1983) (Tanör,1995: 51).

Onbeş parti kuruldu, ancak 12’si, kurucular listesinde yapılan bazı değişikliklerden sonra bile ordu tarafından kabul edilemez bulunmuştu. Demirel’in AP’sinin ve de CHP’nin apaçık devamı olan partiler (Büyük Türkiye Partisi ile Doğru Yol Partisi ve Sosyal Demokrasi Partisi) yasaklananlar arasında bulunuyordu (Zürcher, 1999: s.411). Sonunda, 6 Kasım 1983 seçimlerine katılmalarına izin verilmiş olan 3 parti şunlardı: Emekli Orgeneral Turgut Sunalp’in liderliğindeki generaller ile yakından özdeşleştirilen ve onlar tarafından desteklenen Milliyetçi Demokrasi Partisi; Necdet Calp’in liderliğindeki, CHP’nin geleneksel Kemalist kanadına yakın olan Halkçı Parti; 1979-1980’de başlatılan ekonomik reform programının arkasındaki adam olan, askeri yönetim zamanında mali skandalların sonucunda görevden atılana kadar ekonomiden sorumlu “tam yetkili bakan” olarak hizmet veren Turgut Özal’ın liderliğindeki Anavatan Partisi (Zürcher, 1999:411).

1983 milletvekili genel seçimlerine katılabilecek üç partinin liderlerinin konumlarındaki ortak nokta dikkat çekiciydi. Üç lider de askeri rejimin “mutemet” unsurlarıydı (Tanör,1995:56). onunla değişik derecelerde işbirliği içinde olmuşlardı. T. Özal Başbakan Yardımcılığı, N. Calp Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü yapmıştı. T. Sunalp ise eski bir yüksek komutan olarak yeni rejimin müstakbel başbakanı olarak tasarlanmıştı. Bu anlamda Sunalp, askeri rejimin de veliahdı olarak algılanıyordu (Tanör,1995:.56). Partisi ise, devlet partisi anlayışının tipik temsilcisiydi. Anap’ın özelliği, eskiden süzülen dört siyasal eğilime kucak açmış olmasıydı. Parti ve lideri, sağın liberal, milliyetçi ve dinci kesimleri ile sosyal demokrasinin bazı uzantılarını kendi bağırlarında topladıklarını açıklamaktaydılar (Tanör,1995: 56).

Seçimlere katılan Halkçı Parti –sol eğilimli söylemiyle- Türk siyaset tarihinde daha önce de başvurulmuş bir taktik gereği seçimlere giriyor gibi görünmekteydi. Bu taktik de sol oyların devlet kontrolündeki bir partiyle elemine edilmesi yöntemiydi.

Parti’yi desteklediklerini gösteriyorlardı. Talihin bir cilvesi olarak bu durum Özal’ın ana kozlarından biri olmuş, onun kendini tek gerçek demokratmış gibi, göstermesine ve böylece ordunun üç yıldan sonra siyasetten çekilmesini isteyenlerin oyunu çekmesini sağlamıştı (Zürcher, 1999:411).

Milletvekili Genel Seçimleri 6 Kasım 1983 günü yapıldı. Sonuçlar genelde bir sürpriz olarak karşılandı. Oy verme gününden hemen önce Kenan Evren TRT konuşmasında ANAP ve Genel Başkanı’na cephe almış, seçmeni bunlara oy vermemeye davet etmişti. Ama ANAP seçimlerden birinci parti olarak çıktı. İkinci sürpriz askeri rejimin kendine seçtiği halefle ilgiliydi. İktidara hazırlanan MDP ve başbakanlık uman lideri için beklenmedik son tecelli etmiş, üçüncü sırada yer görünmüştü. Merkez sol oyları devşirmek için uygun görülen HP de beklenenin üstünde oy alarak ikinci parti konumunu almıştı (Tanör,1995:57). Ordu kontrollü bir sol görünümlü parti olmasına karşın HP’nin bu denli yüksek oy alması, sol’un Türk siyasetinde hala –tüm tedbir ve baskılara karşın- önemli bir potansiyeli olduğunu göstermekteydi.

Yüksek Seçim Kurulu kesin sonuçları açıkladı (RG. . 14.11.1983-18221). Buna göre oy ve sandalye dağılımları ile oranlar şöyledir (Tanör,1995:.57):

Kayıtlı Seçmen : 19.740.500

Oy Kullanan Sayısı : 18.214.104 katılma oranı : % 92.27 Geçerli Oy Sayısı : 17.328.735

Geçersiz Oy Sayısı : 885.369

ANAP : 7.823.827 Oy yüzdesi : % 45.15

Halkçı Parti : 5.277.698 Oy yüzdesi : % 30.46

MDP : 4.032.046 Oy yüzdesi : % 23.22

Bağımsızlar : 195.164 Oy yüzdesi : % 01.12

Böylece yuvarlak rakamlarla % 45 oy alan ANAP % 52’lik bir oranla meclise daha fazla temsil olanağı elde ederken, % 30 oy alan HP buna eş bir temsil oranı yakalıyor( % 29), MDP ise % 23 oyuna karşılık % 17’lik bir sandalye gücüne ulaşabiliyordu (Tanör,1995:57).

3.7.5. 17. Dönem TBMM (1983-1987)

17. dönem TBMM 24 Kasım 1983 tarihinde en yaşlı üye Fahri Özdilek başkanlığında açılış toplantısını yaptı. Milletvekilleri and içtiler. Aynı gün askeri yönetimin hükümete olan B. Ulusu başkanlığındaki Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanına istifasını sundu. İstifa kabul edildi ve yeni seçimlere kadar hükümetin göreve devamı istendi (RG 25.11.1983-18232) (Tanör,1995:58).

Necmettin Karaduman 2. turda 292 oyla TBMM başkanı seçildi(04.12.1983). Anap çoğunluğunun, bazılarının beklentisinin aksine askeri rejimin başbakanı Bülent Ulusu’yu Meclis Başkanı seçmemesi, bir sivili bu makama getirmesi, rejimin sivilleşmesi açısından olumlu bir tavırdı (Tanör,1995:58).

TBMM Başkanlık Divanı’nın oluştuğu gün ANAP Genel Başkanı Turgut Özal yeni Bakanlar Kurulunu kurmakla görevlendirildi (RG 08.12.1983-18245). Özal, Bakanlar Kurulu listesini Cumhurbaşkanı Evren’e sundu (12.12.1983). Evren listeyi aynen onayladı ve bakanlara atadı (13.12.1983) (Tanör,1995:58).

Turgut Özal’ın şahsiyeti parti için son derece önemliydi; gerçekten de o olmasa bu koalisyonun uzun zaman bir arada kalıp kalmayacağı kuşkuludur. İki kampta da ayağı bulunuyordu: 1970’lerde özel sektörde başarılı bir yöneticilik yapmıştı ve ekonomiyi liberalleştirmesini beğenen büyük sermaye çevreleriyle çok iyi ilişkiler içerisindeydi. Öte yandan, Nakşibendi tarikatıyla bağlantıları olduğu bilinmekteydi ve kardeşi Korkut, MSP’nin önde gelen bir üyesi idi (Zürcher, 1999:412). Hepsinden önemlisi O’da Demirel gibi, sıradan Türkün özdeşleşebileceği türden bir siyasetçiydi; geri kalmış bir bölgenin taşra kenti olan Malatya’dan geliyordu ve kendi çabalarıyla başarılı olmuş bir kişiydi. O’nun mesleki yükselişi köylülerin, gecekonduluların ve esnafın umut ve yükselme hırslarının somutlaşmış bir ifadesiydi.

Hükümet programı mecliste okundu (19,12,1983). Görüşmeler başladı (22.12.1983). Turgut Özal hükümeti 115 olumsuz, 65 çekimser oya karşılık 213 oyla güvenoyu aldı (24.12.1983). Güvenoyunun sonucu hükümet programı resmen yayımlandı (RG 25.12.1983- 18262). Hükümetin bundan sonraki ilk icraatı yeni vali atamaları oldu (26.01.1984-18293 mük.). Özal hükümeti bazı değişikliklerle 29 Kasım 1987 genel seçimlerine kadar görev yaptı

(Tanör,1995:59).

Yeni iktidar ve özellikle lideri yeni dönemde askeri güçle olan ilişkilerinde dikkatli adımlarla yola çıktı. Özal’ın seçim ertesinde Evren’e gösterdiği sıcaklık dikkat çekiciydi. Özellikle milli güvenlikle ilgili alanda askeri otorite söz sahipliğini sürdürdü. Bunun başlıca üç kanalı ve göstergesi olmuştur (Tanör,1995:60). Birincisi, askeri bir rejimden sivil bir rejime geçiş sürecinin yaşanmakta oluşudur. İkincisi, Milli Güvenlik Kurulu’nun da başkanı olan Evren’in bu alanda hükümete oranla daha aktif olmaya devam etmesidir. Üçüncü faktör, sıkıyönetim uygulamasının giderek daraltılmasına karşın 1987’ye kadar sürmüş olmasıdır. 12 Eylül 1980’de bütün yurda yayılan bu uygulama toplam 8 yıl, 6 ay, 22 gün sürdükten sonra, 4 il’de de sıkıyönetimin, yerini olağanüstü hale bırakmasıyla (Diyarbakır, Siirt, Mardin ve Hakkari) 19 Temmuz 1987 günü son bulacaktır (Tanör,1995: 60).