• Sonuç bulunamadı

Siyasal katılma kavramı, günlük dilde çok yaygın olarak kullanıldığı halde anlamı ve kapsamı üzerinde henüz ortak bir tanıma ulaşılamamış bir kavramdır.

51

Çünkü hangi faaliyetlerin siyasal katılma kapsamında değerlendirileceği konusunda bir uzlaşma sağlanmış değildir. Kavramın bazen kapsamı çok geniş tutularak siyasal etkileşimi (Anık, 2000: 161) anlatmak amacıyla kullanılmakta bazen de irade dışı katılma da dâhil olmak üzere hukuka aykırı eylemlerin veya her türlü başarısız etkileme girişiminin siyasal katılma olarak tanımlanabileceği (Özbudun, 1975: 2) iddia edilmektedir. Bunun da temel nedeni, siyasal katılma biçimlerine değişen şartlar ve gelişen demokratik koşullarla yeni boyutların eklenmesidir.

Siyasal katılma kavramına ilişkin tanımlamalar ve kapsamlarının burada tek tek ele alınması mümkün olmadığından (bu konuda geniş bir özet için bkz Turan, 2013: 199-200) mevcut tanımları eleştirel bir süzgeçten geçiren Turan’ın, şu tanımı bu araştırma kapsamında temel alınmaktadır: “siyasal katılma; bireylerin siyasal sistem içerisinde, sisteme ilişkin olarak sahip oldukları tutumsal duruşlarını, yönelimlerini ve yine sistemin işleyişine ilişkin otorite mercilerini etkilemek, alınan kararları yönlendirmek amaçlı girişilen tüm faaliyet ve davranışları bir arada ifade eden” bir kavramdır (2013: 201). Bu tanımın tercih edilmesinin nedeni siyasal katılma kavramını oldukça geniş bir perspektiften değerlendirme imkanı sunmaktadır.

Seçmen davranışı araştırmalarının siyasal katılma ile ilgili önceleri davranışçı kuramın da etkisiyle, seçimlerde oy kullanma ve partilerin seçim kampanyalarına katılım gibi davranış temelli açıklamalar yapılmıştır. İlerleyen yıllarda kavrama yeni boyutlar eklenmiş, bunun sonucunda geleneksel/konvansiyonel ya da geleneksel olmayan ve olağan ya da olağandışı katılım biçimleri arasında ayırım yapılmaya başlanmıştır (Özbudun, 1975: 2). Geleneksel siyasal katılma biçimi, seçimleri (seçim ve referandumlarda oy kullanma) ve parti çalışmalarını (toplantılara, propaganda ve diğer kampanyalara katılma, bir siyasi partiye aktif üyelik) kapsarken, geleneksel olmayan siyasal katılma biçimleri, hukuki eylem ve aksiyonları (halk hareketleri, resmi izin alınmış gösteriler, imza toplama kampanyaları, grevler vb.), şiddetin yer almadığı hukuk dışı eylemleri (izinsiz gösteriler ve protestolar, isyanlar, yol kapatmalar gibi sivil itaatsizliğin çeşitli formları) ve hukuk dışı şiddet içerikli eylemleri (kişilere yönelik taciz ve saldırı, kamu malına saldırı ve zarar)

52

içermektedir. Çevre hareketleri ve barış hareketleri gibi yeni sosyal hareketler de geleneksel olmayan katılma biçimi içerisinde (Birch, 1993: 81) değerlendirilmektedir.

Sosyal ve sivil angajmanların siyasal katılma içerisinde sayılıp sayılmayacağı konusunda literatürde farklı görüşler mevcuttur. Kuhn, sosyal katılmayı siyasal katılmanın dışında tutmaktadır (2006: 6). Sosyal katılma, siyasi amacı ya da yönelimi olmayan bir dernekte, vakıfta ya birlikteliklerde (cami yaptırma dernekleri, yoksulları destekleme vakfı, spor dernekleri, müzik severler derneği, tiyatro grubu vb.) gönüllülük temelinde başkaları ile doğrudan işbirliğine dayalı kamu yararını sağlamaya yönelik görev almayı ifade etmektedir (Kuhn, 2006: 26; Gaiser ve Rijke, 2006: 220; Müller, 2010: 7). Bu bağlamda çalışmamızda da siyasi amacı olmayan derneklerde, vakıflarda angaje olmak/görev almak gibi faaliyetler siyasal katılma dışı tutulmaktadır. Buna karşılık bir kişi, birey olarak toplumsal koşulları iyileştirme amacıyla sivil toplum örgütlerinde (insan haklarını, çevreyi koruma dernekleri, azınlık haklarına koruma dernekleri, öğrencileri destekleme vakıfları, demokrasiyi geliştirme vakıfları, yoksullukla ya da yolsuzlukla mücadele örgütleri, öğrenci toplulukları vb.) görev alıyorsa, bu kişinin faaliyetleri siyasal katılma çerçevesinde değerlendirilmektedir. Aynı şekilde bir siyasi parti lideri ya da yöneticisiyle veya kamu görevlileri ile hak arama ve benzeri amaçlarla iletişime geçmek de siyasal katılmanın bir biçimi olarak değerlendirilmiştir.

Şüphesiz ki siyasal toplumun bir üyesi olarak bireylerin, her birinin eşit düzeyde siyasal katılımı gerçekleştirilmeleri olanaksızdır. Zira bireylerin, siyasal toplumsallaşma sürecini nasıl geçirdikleri, toplumun siyasal kültür yapısı, sosyo- ekonomik yapısı vb. pek çok neden siyasal katılım düzeylerini farklılaştıran faktörler arasında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla basit bir meraktan yoğun bir eyleme kadar uzanan geniş bir tutum ve faaliyet alanını kapsayan (Kapani, 2004: 130) geleneksel siyasal katılmanın biçimlerinin farklı düzeyleri vardır. Bunlardan hangisinin hangi ölçüde algılandığı ve gerçekleştirildiği, bireyin içinde büyüdüğü ve yaşadığı toplumsal ve kültürel koşullarla yakından ilişkili olsa da literatürde geleneksel katılmanın en azından düzeyleri üzerinde bir uzlaşma sağlanmış görünmektedir.

53

Buna göre bir siyasal partide aktif görev almaktan ya da göreve talip olmaktan, siyasetle hiç ilgilenmeyenlere doğru aktifden pasife bir sıralama yapılabilmektedir. Örneğin Milbrath daha yoğun çalışma gerektiren ve nisbeten “zor” olan siyasal faaliyetleri “gladyatör eylemler” olarak değerlendirmekte ve parti üyeliği ya da görevini bu kapsamda değerlendirmektedir (Aktaran Turan, 2013: 202). Benzer şekilde Verba ve Nie’de her türlü siyasal faaliyete katılanlardan, hiçbir siyasi faaliyete katılmayanlara doğru beşli bir gruplandırma yaparak siyasal katılma düzeylerini aktiften pasife doğru sıralamıştır (Aktaran Turan, 1976: 74-75). Araştırmamızın bir başka amacı da, toplumumuz açısından hangi katılma biçimlerinin ne şekilde algılandığını ortaya koymak ve sosyal medyanın bu katılma düzeylerini ne şekilde etkilediğini tespit etmektir.

3.2. İnternet ve Sosyal Medyanın Siyasal Katılmayı Teşvik Potansiyeli ve