• Sonuç bulunamadı

Siyasal iletişimin tarihsel gelişimi dünyada ve Türkiye’de olmak üzere iki başlık altında ele alınacaktır.

1.4.1 Siyasal İletişimin Dünyada Gelişimi

Siyasal iletişimin kavram olarak tanımlanmadan çok önce uygulamalarla gündeme geldiği görülmektedir. Bu uygulamaların başlangıcı insanların mağara duvarlarına çizdikleri resimlere kadar gitmektedir (Tokgöz, 2008: 91). Siyasal iletişim kavramının ilk ortaya çıkışı ve kullanılması, Antik Yunan’a kadar uzanır. Eski Yunan’da toplumları yönetenler, devlet adamları, adına siyasal iletişim demeseler de toplumu yönetirken siyasal iletişim yöntem ve tekniklerine başvurmuşlardır. Tarihsel gelişimi içerisinde ise bu konuda farklı uygulamalar olmuş; toplumlar büyüdükçe, toplumsal gelişme hızlandıkça kültürler farklılaştıkça, teknoloji geliştikçe, siyasal iletişimin içeriği, aktörleri, kullanılan yöntem ve teknikler de farklılık göstermiştir. Yönetenlerin yönetilenlerle ilişkilerinde kullandıkları mesajlar, bunların içeriği, bu iletişimi gerçekleştirmek için kullanılan yöntemleri de değiştirmiştir. Her disiplinde olduğu gibi siyasal iletişim de gelişme evrelerinden geçmiş; zaman içerisinde siyasal iletişimin kendine özgü bir jargonu, yöntemi olduğu gerçeği kabul edilmeye başlanmıştır (Aziz, 2007: 3-4). Siyasal iletişim üzerindeki çalışmaların ise Aristo’nun Siyaset ve Retorik adlı eseriyle başladığı söylenebilir. Alanın klasikleri arasında

14 sayılan ve ikna etme sanatı üzerinde çalışan Shakespeare, Sun Tzu, Machiavelli, St. Thomas Aquinas ve bunlar gibi pek çok düşünürün eserlerinde siyasal iletişimin izlerine rastlamak mümkündür (Tokgöz, 2008: 90-95).

Siyasal iletişimin bir öğreti olarak eğitim kurumlarında verilmeye başlanması ve bu konularda araştırmalar yapılması son elli yılın ürünüdür (Aziz, 2007: 1).

Siyasal iletişim, demokratik rejimlerin yaygınlaşması ve halk egemenliğinin iktidarı belirlemedeki öneminin artmasıyla siyaset içinde hızla yer almaya başlamıştır. 17.yüzyılın ortalarında, Avrupa’da kahvehane (coffeehouse) kültürü oluşmaya başlamıştır. Kısa bir süre içinde bu mekânlar haberlerin toplandığı, fikir alışverişinin, siyasal ve edebi tartışmaların yapıldığı merkezler haline gelmişlerdir. Pek çok yazar dönemin bütün siyasal ve felsefi tartışmalarının kulüplerde, çay masalarında ve kahvehanelerde yapıldığını açıkça ifade etmektedir. Böylece, bu mekânlar her türlü siyasal iletişimin oluşmasına yarayacak fikir alışverişinin gerçekleşmesini sağlamıştır (Bektaş, 1996: 20-21).

Profesyonel anlamda siyasal iletişim kavramının oluşması ise II. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ABD’ de ortaya çıkmıştır. Reklam ve tanıtım faaliyetleri, kamuoyu araştırmalarının yanı sıra kitle iletişim araçlarının (televizyon, radyo, afiş, tanıtım filmleri vb.) bu alanda kullanılmasıyla günümüz seçim kampanyalarına benzer çalışmalar ortaya konulmuştur. Siyasal iletişim kavramı ABD’de doğup gelişmesinden sonra 1960’lı yıllarda Avrupa’ya geçmiş ve Avrupalı ülkeler tarafından uygulanmıştır (Topuz, 1991: 7).

Özetle siyasal iletişim, kitlelere seçme ve seçilme haklarının verilmesiyle başlamış, kitle iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle ise günümüzdeki anlamına ulaşmıştır.

1.4.2. Türkiye’de Siyasal İletişimin Gelişimi ve Uygulama Örnekleri

Türkiye’de profesyonel anlamda siyasal iletişim çalışmalarına, çok partili hayata geçişle başlandığı söylenebilir. 1946’ da çok partili hayata geçişle birlikte 1950 seçimlerinde Demokrat Partinin yurt genelinde profesyonel bir seçim kampanyası yürüttüğü ve bu kampanyanın gezilerle, toplantı ve mitinglerle Türkiye siyasi hayatında önemli bir yeri olduğu söylenebilir. Bu kampanya halkın siyasete olan

15 ilgisini arttırmış aynı zamanda “Yeter Söz Milletindir” sloganını zihinlere kazımış ve Demokrat Parti’yi iktidar yapmıştır. Siyasal iletişim araçlarından olan seçim afişleri ve radyo yurdun tüm bölgelerinde aktif bir şekilde kullanılmıştır. 1950 yılında gerçekleştirilen bu kampanya aynı zamanda Türkiye’deki siyasal iletişimin de temelini oluşturmaktadır. 1960 ve 1970’li yıllarda siyasal iletişimde gazeteler oldukça fazla kullanılmıştır. Seçmenler gazetelerle, adayları tanımış, mitingleri takip etmiştir. 1970 seçimlerinde ise, Demokratik Parti gazetelere siyasal ilanlar vermiştir. Ülkedeki okuryazar oranının artmasıyla özellikle kentlerde çokça kullanılan afişlere ek olarak, el ilanları ve broşürler de dağıtılmaya başlanmıştır. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun 1970 yılında yurt genelinde TV yayınlarına başlamasıyla siyasal iletişimde yeni bir mecra ortaya çıkmıştır. Televizyonla birlikte siyasal iletişimde kullanılan tüm mecraların önemi giderek artmıştır (Uztuğ, 1999: 26-30).

1977 yılında siyasal iletişimin en önemli araçlarından olan siyasal reklamcılık Adalet Partisi tarafından kullanılmaya başlanmıştır. 1980’li yıllarda ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik durum sebebiyle siyasal iletişime pek fazla bütçe ayrılamamıştır. 1990’lı yıllarda özel televizyon kanalının kurulmasıyla TRT tekeli kırılmış olup bu yıllarda televizyonculuk ivme kazanmıştır. 1991 yılında Fransa’dan reklamcı JacquesSeguela’yı getiren Anavatan Partisi Türkiye’de siyasal iletişim kampanyalarında yeni bir dönemi açmıştır (Özkan, 2004: 262-263).

Bu dönemden sonra seçim kampanyalarının ve siyasal iletişimin önemi giderek artarak modern siyasal iletişimin, vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.

Türkiye’de yapılan siyasal iletişim araştırmalarına değinilecek olunursa; Türkiye’de siyasal iletişim ile ilgili araştırmalar oldukça geç başlamıştır. Alanın ilk araştırması, Prof. Dr. Muammer Aksoy’un 1950-60 yıllarında hükümette bulunan DP döneminde, hükümetin elinde bulunan radyo yayınlarıyla ilgili yaptığı çalışmadır. 1970’li yıllarda sayıları giderek artan iletişim fakültelerinde yüksek lisans, doktora ve diğer akademik amaçlı çalışmalarla siyasal iletişim çalışmaları gelişmiştir (Aziz, 2007: 160).

Siyasal iletişim araştırmalarının ilk makalesi 1986 yılında Oya Tokgöz tarafından kaleme alınmıştır. Bu makalede o güne kadar yapılmış siyasal iletişim

16 çalışmaları, yayınlanan kitaplar ve kamuoyu yoklamaları da dikkate alınmıştır (Tokgöz, 2010: 549-550).

Son 15-20 yıldan beri yapılan siyasal iletişim araştırmalarının ağırlık noktası, etkiden çok, içeriğe yöneliktir. Kitle iletişim araçlarında yer alan siyasal mesajlar ve siyasal reklamlarla alakalı bilimsel amaçlı pek çok araştırma yapılmıştır. Siyasal iletişim araştırmalarından bahsederken seçim öncesi başlayan ve seçmen eğilimlerini ölçmeye yönelik araştırmalara, özellikle değinmek gerekir. Bu araştırmalar, bazen siyasi partiler tarafından, bazense araştırma şirketleri tarafından yapılır. Oy yüzdelerini ölçmek için yapılan bu seçmen araştırmaları toplumda seçim anketleri diye de adlandırılmaktadır. Ulusal kamuoyu araştırma şirketlerinin başında özellikle seçim dönemlerinde isimleri çok duyulan PİAR, KONDA, ANAR vb. gelmektedir (Aziz, 2007: 161).

1.5. Siyasal İletişimin Yöntem ve Teknikleri

Benzer Belgeler