• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: YENİ TOPLUMSAL HAREKETLERE GEÇİŞ

2.5. Yeni Toplumsal Hareketler’ in Özellik ve İşlevleri

2.5.1. Sivil Topluma Dayanma

Toplumsal hareket ve özellikle yeni toplumsal hareket kavramları, demokrasi, sivil toplum ve sivil itaatsizlik kavramlarıyla sıkı bir ilişki içindedir. “Toplumsal hareketi ve özneyi birbirine bağlayan sıkı bağ sivil toplum kavramından söz etmeye iter bizi”.384

Toplumsal hareketler, demokratik toplumlarda olduğu gibi anti-demokratik toplularda da varlık gösterebilmektedirler. Ancak bu hareketlerin söz konusu iki farklı siyasal düzen ve toplum yapısı içindeki gelişimleri, birbirinden çok farklı mecralarda gerçekleşmektedir.

Öncelikle demokratik sistemler ve bunu içselleştirmiş toplumlar, çok sesliliğe ve itirazlara açık bir yapı arz etmektedir. “Kessler’e göre bir halkın fikir hayatı ne kadar serbest ise hareket ve fikir adamları da o kadar zengin olur”.385 Böyle hür bir yapı içerisinde gelişen toplumsal hareketlerin ise aynı demokratik değerlere ve ölçülere bağlı olması, demokratik yöntemlerle faaliyet göstermesi kaçınılmazdır.

Buna karşılık anti-demokratik düzenler, farklı ses ve taleplere yeterince hayat hakkı tanımadıkları için, bu düzenler içinde yeşermeyi başaran toplumsal hareketlerin de sistemi bütünüyle yıkıp yerine alternatif bir sistem kurmayı hedefleyen, ideolojik ve

Bergama hareketi, İzmir’in Bergama ilçesinde altın madeni kurulmasına karşı mücadele eden çevreci harekettir. Bu hareketi “3.3.1. Ekoloji Hareketi” konu başlığımız altında göreceğiz.

383

Morgül, s. 22-23.

384

Touraine, Birlikte Yaşayabilecek miyiz?, s. 134.

385

142

çoğu kez radikal hareketler olması kaçınılmaz hale gelmektedir. “1.2.3. Klasik Toplumsal Hareket Örnekleri” konu başlığı altında ele alınan klasik toplusal hareketlerin genellikle anti-demokratik toplumlarda boy gösterip ideolojik bir kimlik taşımış olmalarının sebebi bu olmalıdır. 1989-1991 sürecinde Doğu Bloku ülkelerinde ve 2010’da başlayan süreçte Arap ülkelerinde toplumsal hareketlerin demokratik taleplerini demokratik yoldan ifade imkanı bulamayınca bizzat anti-demokratik rejimlerin kendisini hedefleyen devrimci ve radikal bir hüviyete bürünmeleri buna örnektir.

“Baskıya karşı direnmeyi pasif direnme ve aktif direnme olmak üzere iki ana başlık altında toplamak mümkündür. İsyan ve ihtilal hareketleri olarak somutlaşan aktif direnme, kuvvete başvurarak sistemi temelinden yıkma hedefini güderken; tekil haksızlıklara karşı koyma yöntemi olan pasif direnme, barışçıl yolları takip eder. Pasif direnme, hedefe varmada maksimum sabır ve moral gerektirdiği için gözden düşse de, bu yöntem, zaman içinde ‘sivil itaatsizlik’ olarak yeniden fonksiyonellik kazanmıştır”.386

Dolayısıyla anti-demokratik toplumlarda bir muhalefet unsuru olarak gelişen sistem karşıtı ve ideolojik alt yapılı klasik toplumsal hareketlerin yerini nispeten demokratik toplumlarda sivil topluma dayanan yeni toplumsal hareketlerin almalarını doğal bir süreç olarak değerlendirebilmek mümkündür. “Özellikle de 1960’lı yıllardan sonra daha çok kent merkezlerinde hayat bulmaya başlayan yeni sosyal hareketlerin kent yaşamının getirmiş olduğu sivil toplum ve kimlik yönelimli politikalar ile yakından ilgisi olduğu söylenebilir”.387

“Bu sınıf temelli toplumsal hareketler, günümüzde yerini sınıf çatışmalarına dayanmayan ve kimlik politikalarına odaklanan yeni toplumsal hareketlere bırakmıştır. Yeni toplumsal hareketler, radikal demokrasi kuramlarının uygulama alanları olarak sivil toplum ekseninde gelişmiştir”.388

“Toplumsal hareket kavramı bizi aynı zamanda sivil toplum kavramına da yönlendiriyor. Cohen ve Arato sivil toplum tanımlarına ‘yurttaşların kamu yaşamına katılımını’ eklemekte haklıdırlar. Sivil toplum, aynı zamanda toplumsal hareketlerin yürüttükleri toplu eylemlerin de adresidir. Ancak tüm bu kavramlar ve toplumsal hareketler arasındaki gerçek bağ demokrasi ile kurulur”.389

386

Şükrü Nişancı, Sivil İtaatsizlik, İstanbul: Okumuş Adam Yayıncılık, 2003, s. 26.

387

Füsun Kökalan Çımrın, “Yeni Toplumsal Hareketler ve Kentsel Yaşam”, Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi, Sayı 2, Haziran 2010, s. 46.

388

Fulya Şen, “Toplumsal Hareketler ve Medya: ‘Wall Street İşgali’nin Medyada Temsili’ ”, Yeditepe University Global Media Journal TR, Cilt: 2, Sayı: 4, s. 139.

389

143

“Devletten özgürleşebilmek için sivil toplum, kendisini bir yanda ‘özel’ çıkarlar, diğer yanda kurumsal devlet politikalarının arasındaki ara alana ait eylemler yoluyla politize etmektedir”.390 “Özel yaşamdan ya da haneye dayalı etkinliklerden ziyade kamusal yaşama gönderme yapması, aile ve devletin yanına konması ve hukukun egemenliği çerçevesi içinde var olması” sivil toplumun anahtar nitelikleridir.391 Sivil itaatsizlik ifadesi ise “dar anlamıyla, bir topluluğun tümünün veya bir kısmının, hükümet politikalarını şiddete dayanmayan yollarla değiştirme çabası içinde, devletin yasaları ve düzenlemelerine uymayı ya da vergi ödemeyi reddetmesi için kullanılır”.392

Sivil itaatsizliğin şiddete dayanmama ilkesi üzerinde konsensüs sağlanmış olmasına karşın bu tür eylemlerin yasalarla uyumu konusunda farklı görüşler ileri sürülebilmektedir. Genellikle kabul edilen görüşe göre sivil itaatsizlik, “hukuk devleti idesinin içerdiği üstün değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir protesto yöntemi” dir.393 Dolayısıyla kimilerine göre yasalar çerçevesinde gerçekleşen gösteri, yürüyüş, dilekçe verme türünden eylemler itaatsizlik (ve dolayısıyla sivil itaatsizlik) kapsamında değerlendirilemezken,394 çoğunlukla kabul gören bu görüşü paylaşmayan kimilerine göre ise “Hukuka uygun ve kanunların sınırındaki eylemlere sivil itaatsizlik deniyor”.395

Demokratik değerlerin içselleştirildiği ve sivil toplum olgusunun geliştiği toplumlarda sivil itaatsizlik kavramı da gelişmektedir. “Sivil itaatsizlik eyleminin en önemli özelliği, kamuya açık olması, diğer bir deyişle kamuoyu önünde yapılmasıdır”.396 Zira totaliter yönetimlerin itirazlara hayat hakkı tanımayan, bu konuda tavize yanaşmayan baskıcı

390

Offe, s. 55-56.

391

Gordon Marshall, “Sivil Toplum”, Sosyoloji Sözlüğü, Çev.: Osman Akınhay ve Derya Kömürcü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1999, s. 662.

392

Gordon Marshall, “Sivil İtaatsizlik”, Sosyoloji Sözlüğü, Çev.: Osman Akınhay ve Derya Kömürcü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1999, s. 662.

393

Yiğit Ünsay, “Türkiye’de Sivil İtaatsizlik Perspektifinden Bir Anti-Medya İncelemesi: Fanzinler”, Türkiye’de Sivil İtaatsizlik Toplumsal Hareketler ve Basın, Derl.: Erdal Dağtaş, Ankara: Ütopya Yayınevi, 2008, s. 115.

394

Erdal Dağtaş, “Medya ve Demokrasi Ekseninde Tabandan Yükselen Çığlık: Sivil İtaatsizlik Üzerine Bir Değerlendirme”, Türkiye’de Sivil İtaatsizlik Toplumsal Hareketler ve Basın, Derl.: Erdal Dağtaş, Ankara: Ütopya Yayınevi, 2008, s. 42.

395

Senih Özay, “Bergama, Toplumsal Hareketler Konuşuyor”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor, Yay. Haz.: Leyla Sanlı, İstanbul: Alan Yayıncılık, 2003, s. 132.

396

Mutlu Binark, “Eleştirel Pedagojinin Olanakları ve Derslikler (in Havalandırılması): Yeni Bir Kendindelik Bilincinin ve Sorumluluk Etiğinin Yeşermesi”, Türkiye’de Sivil İtaatsizlik Toplumsal Hareketler ve Basın, Derl.: Erdal Dağtaş, Ankara: Ütopya Yayınevi, 2008, s. 99.

144

tutumu karşısında gerçekleştirilmesi zor olan sivil itaatsizlik eylemleri, demokrasilerin doğal bir unsuru haline gelmektedir.

Demokratik sistemlerde karar çoğunluğun olmakla birlikte bu kararlar, azınlıkların da dahil olduğu insan haklarına aykırı olamaz. İkinci bir prensip olarak da çoğulcu demokratik sistem, “toplumdaki tüm bireylerin söz söylemesine olanak tanımalıdır”.397

“Bu koşullarda gerçekleşen bir sivil itaatsizlik, demokrasinin kendini geliştirmesinin, yurttaşların kendilerini sorgulamalarının bir aracı; atılan adım üzerinde bir kez daha ciddi biçimde düşünülmesinin, doğruya bir adım daha yaklaşılmasının bir imkânı olarak görülebilir”.398

Bu durumda, demokratik düzenler içinde hayatiyet bulan sivil itaatsizlik eylemlerinin, bu düzenlerin aksayan yönlerini düzeltme ve ideal/gerçek bir demokratik işleyişe ulaşma amacına hizmet ettikleri söylenebilir. Söz konusu amaca ulaşma yolunda bazen mevcut kanunların dışına çıkma pahasına, evrensel hak ve hukuk ilkelerini tesis etme gayreti gösterilmektedir. “Dolayısıyla burada kullanıldığı anlamıyla sivil itaatsizlik kavramı, demokrasinin ve hukuk devletinin güvencesi olduğu kadar, demokrasi ve hukuk devletinin yaratılmasındaki araç olarak da ele alınmaktadır”.399

Sivil itaatsizlik eylemleri, sivil topumun sivil ve güçsüz bireyleri tarafından, rahatsızlık duydukları bir konuda bir araya gelerek (yani güçlerini birleştirerek) güçlü iktidar erkine karşı çıkmaları, söz konusu rahatsızlığın giderilmesi adına protesto eylemlerine girişmeleri anlamına gelmektedir.

Burada, yeni toplumsal hareketlerin en önemli özelliklerinden birisi olan “lokal arzu ve kaygıları yansıtma” işlevinin öne çıktığını görmekteyiz. Yeni toplumsal hareketlerin en önemli araçlarından birisi olan sivil itaatsizlik eylemleri, güçlü iktidar erkinin varlığını ya da mevcut yapısını bütünüyle hedef tahtasına oturtmamakta, ona sadece rahatsız olunan belli bir icraattan dolayı başkaldırı niteliği taşımaktadır. Özetle ifade etmek gerekirse “var olan sisteme tümüyle karşı değil, tek tek haksızlıklara karşı olma niteliği” sivil itaatsizliğin özelliklerinden birisidir.400

397

Erdal Dağtaş, “Giriş”, Türkiye’de Sivil İtaatsizlik Toplumsal Hareketler ve Basın, Derl.: Erdal Dağtaş, Ankara: Ütopya Yayınevi, 2008, s. 9.

398 Dağtaş, “Giriş”, s. 9. 399 Erol, s. 211. 400 Erol, s. 212.

145

Ancak güçlü iktidar erkinin belli bir alandaki politikalarına sivil toplumdan yöneltilen karşı çıkış bazen söz konusu iktidar ile sınırlı kalmamakta, o iktidar üzerinde etkili olan ve onu kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendiren farklı güç odaklarına da yönelmekte, onların menfaatleri önüne de taş koymaktadır.

Devlet dediğimiz tüzel kişilik, elbette bazı gerçek kişilerin iktidarlarıyla temsil edilmektedir. Söz konusu gerçek kişilerin ise sermaye çevreleri vb. güç odaklarınca yürütülen lobi faaliyetlerinin etkisi altına girebildikleri olmaktadır. İşte bu durumlarda sivil itaatsizlik eylemleri aslında bu güç odaklarının zararlı görülen faaliyetlerini ve bu faaliyetlere imkân tanıyan, hatta destek çıkan devlet politikalarını hedef almış olmaktadır.

Yeni toplumsal hareketlerin şeklen sivil topluma dayanmaları her zaman yeterli olmamakta, bazı durumlarda sivil toplum örgütü hüviyetindeki bir takım kurumların yukarıda bahsedilen güç odaklarınca sponsorluk vb. yollarla etki altına alınarak görünür amaçları dışına çıkartılabildiklerine, hatta tam aksi yönde kullanılabildiklerine rastlanmaktadır. Bu durum; para gücünü elinde bulunduran çevrelerin lobi faaliyetleri yoluyla resmi yönetimler üzerinde etkili oldukları gibi sivil toplum kuruluşları üzerinde de etkili olabildikleri şeklinde yorumlanabilir.

“Türkiye’de ve dünyada şirketlerin ve endüstrilerin sponsor olduğu ya da doğrudan kurduğu sivil toplum kuruluşlarının neler yapıp neler yapamadığı aslında kitapları dolduracak örneklerle incelenmeye değecek bir konu. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, petrol, kömür, otomotiv şirketlerinin kurduğu ve ABD Başkanı Bush’un Kyoto’yu reddetmesinin ardından varlık nedenini yitirerek kendini fesheden ‘Küresel İklim Koalisyonu’ yıllarca iklim değişikliği olmadığı yönünde kamuoyu yaratmak ve iklimi koruyucu önlemleri engellemek ve geciktirmekle ünlenmişti. Amerika’daki çok sayıda örnekten biri olan Ulusal Sulak Alanlar Koalisyonu ise lobi çalışmalarıyla ülkenin koruma altındaki sulak alanlarının yarısına yakınını endüstriyel etkinliklere ve yapılaşmaya açtırmayı başarmıştır”.401

Böyle durumlarda gerçek sivil toplum kuruluşları, sivil itaatsizlik eylemleri ve yeni toplumsal hareketler; bazı devlet politikalarına ve onlara etki eden güç odaklarına karşı seferber oldukları gibi, bunların kontrolündeki sahte amaçlı paravan kuruluşlarla da mücadele yürütmek zorunda kalmaktadırlar.

401

Melda Keskin, “Akkuyu Çernobil Olmadı”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor, Yay. Haz.: Leyla Sanlı, İstanbul: Alan Yayıncılık, 2003, s. 101-102.

146

Bu mücadelenin kilit taşlarından birisi olan medyanın da çift yönlü olarak kullanılabildiğine rastlanmaktadır. Medya, yeni toplumsal hareketlere ve dolayısıyla sivil topluma/sivil itaatsizlik eylemlerine destek amaçlı kullanılabildiği gibi bazı durumlarda bunun aksine resmi kurumların ya da güç ve menfaat odaklarının karşı propaganda araçları haline de gelebilmektedir.

Aslında sivil itaatsizlik eylemleri kapsamında “toplumu doğru bilgilendirme, duyarlı bir kamuoyu yaratma ve iktidarla eylemciler arasında aracılık kurma görevi ilk olarak medyaya” düşmektedir.402 Ancak, Türkiye’de çevreci hareketin en aktif örneklerinden birisinin sergilendiği ‘Bergama Olayları’ sırasında Temmuz 2001’de bu harekete karşı başlatılan kampanya örneğinde olduğu gibi medyanın karşı amaçla kullanılmasına da rastlanabilmektedir.403