• Sonuç bulunamadı

Sivil toplum kavramı Batı ülkelerinde demokratikleşmeye paralel olarak gelişmiş ve demokratik yönetimin kriterlerinden biri olarak kabul edilmiştir121. Sivil topluma

atfedilen bu önem, toplumu yönlendirme kapasitesinden kaynaklanmaktadır.

Türkçeye sivil toplum kuruluşları olarak çevrilen kurum ve kuruluşlar İngilizce’de “non-governmental organizations” (hükümet dışı organizasyonlar) kavramıyla kullanılmaktadır. Ancak kavramın Amerika Birleşik Devleti’nde “public voluntary organizations” (gönüllü kamu organizasyonları) ya da “third sector” (üçüncü sektör) olarak adlandırıldığı görülmektedir122. Aslında kavramı adlandırmada kullanılan terimler

o ülkenin sivil topluma yüklediği misyonu da açıklamaktadır123. Bu bakış açısıyla sivil

toplum kuruluşları, hükümet dışı organizasyonlar, gönüllü kuruluşlar ve üçüncü sektör olarak adlandırılan örgütler de sivil toplum alanına dahil edilirler.

Hükümet dışı organizasyonlar olarak tanımlanan örgütler, hükümete ya da devlete ait olmayanı ifade eder. Ancak bu ifade anlam karmaşasına yol açabilmektedir. Şöyle ki, siyasi partilerin oluşturduğu bir hükümet, iktidarın el değiştirmesi ile hükümet dışında

121 DİKMEN CANİKLİOĞLU, M., s. 76.

122 GÖNEL, Aydın, Önde Gelen Sivil Toplum Kuruluşları Araştırma Raporu,

Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarik Vakfı Yayınları, İstanbul, 1998, s. 1.

123 DRUCKER, Peter, Yeni Gerçekler, Çev: Birtane Karanakçı, TİB Kültür Yayınları,

Ankara, 2007, s. 77. Drucker, önümüzdeki yüzyıla ait tahayyülünü kapitalizm ötesi toplum üzerinden kurarken, bu yeni dünya düzeninin Amerika üzerinden yükselecek olduğunu iddia etmektedir. Kitle hareketliliğinin yaygın olduğu Amerika, kapitalizm sonrası çoğulcu sivil toplum alanını yaratacaktır.

kalabilir. Hükümetin dışında kalan siyasi partiler, bu örgütlerin bir parçası mı olacaktır?, sorusu akla gelebilecektir124. Yine “ifadenin belirsizliği nedeniyle belediyeler, meslek odaları, özel amaçlı kurulan ve kara dayanan şirketler de kavramın içine dahil” edilebilecektir. Oysaki, hükümet dışı organizasyonlarda da kamusal çıkar ve gönüllülük esastır125. Bu çelişkilerin ortadan kaldırılması için Amerika Birleşik Devletleri’nde özel

gönüllü organizasyonlar ifadesi tercih edilmiştir126. Gerçekten de kamusal çıkar ve

gönüllülük şartları bu kavramda daha net görülmektedir.

Sivil toplum kuruluşları, üçüncü sektör olarak adlandırıldığında ise, birinci sektör kamu, ikinci sektör ise özel sektöre karşılık gelecek şekilde kullanılır. Üçüncü sektör de bu iki sektörün dışında kalan, kar ve siyasal amaçları olmayan, kamu yararı hedefiyle çalışan kuruluşları ifade eder. Bu ifade, kuruluşları daha çok ekonomik argümanlardan yola çıkarak ele almaktadır127.

Sivil toplum yalnızca sivil toplum kuruluşlarını kapsamadığı gibi, sivil toplum kuruluşları da tek başına sivil toplum alanını temsil etmezler128. Bu nedenle “sivil

124 KUÇURADİ,I., s. 24-25.

125 SANCAR, Mithat, “Global Sivil Toplum mu?”, Birikim Dergisi, Sayı: 130, İstanbul,

2000, s. 21.

126 URAL, Engin, “Gönüllü Kuruluş Kavramına Genel Bir Bakış”, Gönüllü Kuruluşlar

Konferansı (28-29 Mart 1995), Türkiye Çevre Vakfı Yayınları, Ankara, 1995, s. 16.

127 KAYA, G., AYAN, S., s. 23.

128 Burada dikkat edilmesi gereken nokta, sivil toplum düşüncesinin temelde devlet

otoritesini sınırlandırma amacıyla yola çıkması karşısında, sivil toplum kuruluşlarının her zaman otorite karşısında olması zorunluluğunun bulunmamasıdır. Dolayısıyla sivil toplumun, örgütlü toplum olarak anlaşılması gerekir. Ayrıntılı bilgi için bkz. DİKMEN

toplumu, örgütlü toplumsal güçler anlamında gönüllü ve kar odaklı olmayan sivil toplum kuruluşlarını da kapsayan bir çatı kavram” olarak kabul etmek gerekir.

Sivil toplum kuruluşları, toplum yararına çalışan, kamusal alanda ortak amaçlar etrafında gönüllülük esasına dayanarak örgütlenen, bu nedenle kar amacı gütmeyen, devletten bağımsız, devlet ile özel alan arasında duran varlıklardır129. Sivil toplum

kuruluşlarını diğer toplumsal örgütlenmelerden ayırmak için önemli ipuçları veren bir başka tanıma göre “sivil toplum bireyin ve ailenin yaşamını, içe dönük grup etkinliğini, firmaların kar elde etme girişimini ve devletin denetimini ele geçirmek için gösterilen siyasal çabaları dışlar.”130 Gönüllülük, sivil toplum kuruluşlarını daha önceden var olan

gruplardan ayırır. Sivil topluma yüklenilen misyon gereği, bu kuruluşlar siyaset dışıdır131.

Bu misyon sivil toplum kuruluşlarının etki alanını daraltmaktadır ve temel motifini çoğulcu toplumsal yapıyı koruma üzerinden kurmaktadır. Çünkü sivil toplum kuruluşları devleti tek güç merkezi olmaktan çıkaran bir çoğulculuğa dayanır. Bu çoğulculuk;

CANİKLİOĞLU, M., s. 78-79. ve DRUCKER, Peter, “Sivil toplum Birleşebilir mi?”, New Perspectives Quarterly, Cilt: 1-2, 1991, s. 78.

129 ALİEFENDİOĞLU, Yılmaz, “İnsan Hakları ve Sivil Toplum Örgütleri”, Türkiye

İnsan Hakları Kurumu Kuruluş Bildirgesi- Etkinlikler ve Belgeler içinde, TİHAK Yayınları, Ankara, 2000, s. 40.

130 DIAMOND, L., s.5, Aktaran: Ergun Özbudun, “Türkiye’de Sivil Toplum ve

Demokratik Konsolidasyon”, Sivil Toplum Demokrasi ve İslam Dünyası içinde, Ed. Elizabeth Özdalga- Suna Persson, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1998, s. 112.

131 NEZİROĞLU, İrfan, “Askeri Müdahaleler ve Birey Özürlü Sivil Toplum Örgütleri”,

apolitik, performansa dayalı, tek bir amaç için özgülenmiş kuruluşların çoğulculuğu olarak anlaşılmalıdır132.

Sivil toplum kuruluşlarının piyasa içinde ve devletin daraltıldığı bir modelde tasarlandığı varsayımı, onun devletin etkinlik alanını kısıtlayacak biçimde ek işlevlerle donatılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sivil toplum kuruluşları ne kadar tek bir amaç için örgütlenirse performansları da o ölçüde artacaktır133.

Belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda örgütlenen bireylerin, bu ihtiyaçlarını tek başlarına karşılayamayacakları bilinci ile aralarında iş birliği yaparak katılımcı bir anlayışla bir araya gelmeleriyle sivil toplum kuruluşunun temeli atılmış olur134. Ayrıca

sivil toplum kuruluşları, “belirli bir mekan ve zamanda bilgiye dayanarak belirlenen ihtiyaçların karşılanmasını amaçlayan, böylece de kamu yönetimine katılan örgütlenmelerdir135. Bu örgütlenme, bireylerin eşit katkı ve sorumluluğuna dayanan ortak

amaçların gerçekleştirilmesi” fikrine dayanmaktadır136. Bu sivil toplum anlayışlarının

ortak vurguları, “ihtiyaç, ihtiyaçları şekillendiren bilinç ve amaç” ögeleridir.

Sonuçta sivil toplum kuruluşları, toplum yararına çalışan, belirli bir amaç için kamuoyu oluşturan, kar odaklı olmayan, ihtiyaçların giderilmesi ve sorunların

132 DRUCKER, P., Yeni Gerçekler, s. 61. 133 DRUCKER, P.,a.g.e., s. 85.

134 ÇOTUKSÖKEN, Betül, “ Sivil Toplum Kuruluşları: Kavramlar”, Üç Sempozyum:

Sivil Toplum Kuruluşları, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1998, s. 36.

135 KUÇURADİ, İ., s. 30.

136 YERASIMOS, Stefanos, “Sivil Toplum, Avrupa ve Türkiye”, Türkiye’de Sivil

Toplum ve Milliyetçilik içinde, Ed: Stefanos Yerasimos, Nuray Mert, Tanıl Bora, vd., İletişim Yayınları, İstanbul, 2001, s. 14.

çözülmesinde çoğulcu ve katılımcı yöntemlerle hareket eden, bu sayede de demokratik kültürün gelişmesine katkı sağlayan, devletin bürokratik ve hiyerarşik yapısı içinde yer almayan, gönüllü örgütlenmelerdir, olarak tanımlanabilir, kanaatindeyiz.