• Sonuç bulunamadı

Sindî Aşireti

Belgede Behdinan Kürt Emirliği (sayfa 165-167)

C. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI

2.10. DEĞERLENDİRME

3.1.1. Dini Gruplar

3.1.2.8. Sindî Aşireti

Eski Kürt aşiretlerinden biridir. Uzun süreden beri bulundukları yerde yaşayan aşiretlerdendir. Tarihte derin kökleri vardır. Zêbârî, Mizûrî ve Silîvânîlerden sonra Behdinân aşiretlerinin en eskilerindendir. M. XIII. yy’dan itibaren adı büyük kabileler arasında zikredilmeye başlamıştır.752

Şerefhan’ın kaydettiğine göre Sindiler, Süleymani/Silivani aşiretiyle birlikte İmadiye’nin Zaho nahiyesine yerleşmişlerdir. Halk arasında bunların oturduğu bu nahiye de Sindiyan (Sindiler) olarak meşhurdur. Kürdistan alimleri ve faziletli kişilerinin çoğu bu bölgeden çıkmıştır. Sindi-Süleymani nahiyesi, eskiden beri özel bir statüye sahip olup, idaresi irsi idi. Burayı, İmadiye hakimlerine boyun eğmeyen

bağımsız yöneticiler idare ederdi. Bunlar zayıflayınca İmadiye hakimleri burayı da egemenlikleri altına aldılar. Zaho hakimlerinin çocuklarından, halen Cizre

hakimlerinenin hizmetinde bulunan Yusuf Bey adında bir adam yaşamaktadır753 Mühimme Defterleri kayıtlarında bu aşiretin ismi, genellikle Süleymani (Silivani) aşiretiyle birlikte anılmış754 ve bunların bulunduğu mıntıkada İmadiye hükümetine bağlı Sindi-Süleymani sancağı755 oluşturulmuştur. Aynı kayıtlardan Sindi-Süleymani sancak beyinin önce Hüseyin Bey’in oğlu Kubad, sonra da diğer oğlu Bayram (Behram) olduğu anlaşılmaktadır.

751 el-‘Azzâvî, ‘Aşâiru’l- ‘Irâk el-Kürdiyye, Matba‘atü’l- maarif, Bağdat, 1947, s. 190.

752 Bkz: Zerrar Sıddik Tevfik, el-Kabail ve’z-Zeamat el-Kabeliye el-Kürdiye fi’l-Asri’l-Vasit, Müesseset Mukriyani, Erbil 2007, 113.

753 Şerefhan, 127. Çeşitli yönleriyle Zaho hakkında bkz: Nizar Eyyub Guli, Kaza-i Zaho fi’t-

Taksimati’l-İdariyeti’l-Osmaniye (1842-1918), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Zaho

Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü, s. 1-10; Vasfiye Muhammed Şeyho Sindi,

Zaho fi’l-Ahdi’l-Meliki (1921-1958), Matbaatu Muhafazat Duhok, 2014, s. 27-88.

754 Zaho Sancağı,, Osmanlı belgelerinde de çoğu kez ‘Sindi-Süleymani’ aşireti adıyla kaydedilmiştir. Msl bkz: TSMA No:E, 9775, Vrk 4; BOA, K.K. d. 262, S. 128.

755 Bkz: Mühimme Defteri No: 7, hüküm no: 2297; Defter No:25, hüküm no:83 ve 304, Defter No:26, hüküm no:197.

Sindi aşiretinin merkezi günümüzdeki Şeraniş’e yakın bir yerde bulunan eski Şeraniş köyü idi. Halk arasında burası Şeraniş hükümeti olarak bilinmektedir.

Sindiler, İmadiye hakimi Hüseyin Bey’in sancak beyi olan oğlu ile birlikte Osmanlı donanmasıyla birlikte bir deniz seferinde iken (976/..) ‘fesad çıkararak’ başlarında bırakılan ‘subaşı’yı öldürmüşlerdir756

Osmanlı padişahı tarafından 220-03-982 tarihinde Diyarbekir Beylerbeeyine yazılan bir hükümden anlaşıldığına göre Sindi-Süleymani aşireti, Sultan Hüseyin Bey’vefat edince isyan ederek Şeraniş kalesini yıkıp köy saldırmış ve sancak beyliğine Bayrm Bey’in atanmasına karşı çıkarak üç bin kişi toplamış ve onula savaşmış ve sonuçta iki taraftan çok sayıda kişinin ölmesine sebep olmuştur. Padişah, bu hükmün sonunda Sindilerin bu isyan ve saldırılarının Cizre Hakimi Bedir Bey’in kışkırtmasıyla gerçekleştiği iddiasının araştırılmasını ve eğer bu doğruysa yıkılan Şeraniş kalesinin Bedir Bey ve Sindiler tarafından aslına uygun olarak yaptırılmasını, şayet kabul etmezlerse kendisine bildirilmesini istemiştir.757

Sindi ve Süleymani (Silivâni) , XIX. yüzyılın ikinci yarısında Zaho’ya bağlı iki nahiyedir.

Aşiret mensupları arasında çeşitli ilim ve bilgi dallarında seçkin ilim adamları ve ileri gelen insanlar çıkmıştır. Bu durum daha çok bağımsız emîrlikleri olan Sindî emîrliği döneminde söz konusu olmuştur. Daha sonra Behdinâni emîri Sultan Hasan (ö. 940/1534) burayı ele geçirmiştir.

Bu aşiretin içinden çıkan önemli kişilerden biri ümmi bir dahi olan İsa Dela’dır. İmaretü Behdinân el-Abbasiyye adlı kitabın yazarı Mahfuz el-Abbasi’nin ifadesine göre İsa Dela, Sindî aşiretinden ve tam olarak Çemkê Dila köyündendir. 1768 yılında vefat eden Emîr Büyük Behram Paşanın müsteşarı ve veziri olarak görev yapmıştır.

Sindî bölgesinde alternatif tıp alanında şöhret kazanmış üç aile bulunuyordu. Alternatif tıp konusunda önemli bir yerleri vardı. Söz konusu aileler şunlardı: Hristiyan Elaniş köyünde bulunan Kefro ailesi, Önceleri Sinomer daha sonra Hevrêz köyünde ikamet eden Kelho ailesi ve Busul’da oturan başka bir aile. Bu aileden gelen ve Hacı Teto adıyla anılan kişi yakın bir zamana kadar da bu işi yapmaya devam etmekteydi.

756 Mühimme Defteri No: 7, hüküm no: 2297. 757 Bkz: Mühimme Defteri, No:26, hüküm no:197.

Bölgenin tarihine göz atanlar Sindî ve Silîvânî aşiretlerinin eski dönemlerden beri aralarında güçlü bir ilişki olduğunu göreceklerdir. Bu iki aşiret Zaho nahiyesini kendileri için miras kalan bir bölge haline getirmişlerdir. Aralarındaki ilişki köklü bir hale gelmiş, hatta daha sonra aralarında evlilik yoluyla akrabalık oluşmuştur. Böylece aralarında bir kan bağı da meydana gelmiş ve günümüze kadar güzel ilişkilerle devam etmiştir.

Aşiretin geniş bir bölgesi vardır. Bu bölge güneyden Zaho’ya kadar kuzeyden ise Türkiye sınırlarına kadar batıdan Hezil nehrine doğudan Gulî aşiretine kadar uzanmaktadır. Kendi ismiyle anılan nahiye merkezi (Şeraniş İslam) köyü olmuştu. Daha sonra bu merkez Derkar Acem köyüne taşındı. Burası günümüzde de Derkar nahiyesi olarak anılmaktadır.

Aşiretin 80 köyü bulunmaktadır. Buralarda yaşayan nüfus ise 8000 aile civarındadır. Aşiret yerleşik olup tahıl ekimi özellikle de pirinç ekimi ile uğraşmaktadırlar. Ayrıca tütün ve meyve çeşitleri de yetiştirdikleri ürünlerdendir. Bölgelerinde üzüm asmaları ve ceviz de boldur. Dağlarında bulunan ormanlardan da faydalanmaktadırlar. Buralardan elde ettikleri ürünler arasında kara armudu, meşe palamudu, mazı, alıç ve sakızağacı yemişi sayılabilir. Bunun yanında arı da yetiştirmektedirler.

Aşiret, topraklarının dağlık bir arazi olması sebebiyle küçük ve büyükbaş hayvan yetiştirmeye de önem vermiştir. Çünkü dağların zirvelerinde ve yüzeyinde iyi otlaklar bulunmaktadır. Aşiret mensuplarının çoğunun, bölgeleri içinde iki yolculuk yaptıkları görülmektedir. Yazın hayvanlarıyla birlikte köylerini terk ederek hayvanları için iyi ve uygun otlakların bulunduğu dağlık alanlara gitmektedirler. Buralar aynı zamanda onlar için yazlık konumundadır. Çünkü buralarda tatlı su kaynakları bulunup sıcaklık derecesi ortalamanın oldukça altındadır. Aşiret, aralarında akrabalık ilişkisi bulunmayan soy bakımından da aynı babaya mensup olmayan birçok koldan oluşmaktadır. Onları bir arada tutan, aşiret otoritesidir.

Belgede Behdinan Kürt Emirliği (sayfa 165-167)