• Sonuç bulunamadı

1. MANTIK VE MANTIK TARİHİ

1.3. MATEMATİĞİ TEMELLENDİRME GİRİŞİMLERİ

1.3.3. Sezgicilik

Bu akım matematiksel nesne ve yapıların varlık sorununu ön plana çıkarır.

Matematiğin geçerli yöntemi olarak sezgiyi sayar. Matematiğin sezgisel olarak bildiğimiz doğal sayılar üzerine kurulabileceğini savunur. Bu görüşün başlıca savunucuları L.E.J.Brouwer (1881-1966) ve A.Heyting (1898-1980)’dir. Ama bunu Kant’a kadar götürenler de olmuştur.192

Sezgicilere göre matematikteki tanım ve ispatlar, sonlu adımda inşa edilebilir nitelikte iseler geçerli sayılmalıdır. Matematikteki her nesne ya da kavramın doğal sayılardan hareketle kurulabilir olduğunu göstermek istemişlerdir. Onlar için kurulabilirlik matematiksel varlık için vazgeçilmez bir koşuldur. Matematiksel bir nesnenin var kabul edilebilmesi için onun inşa edilebilmesi gerekir.193

Sezgiciler için matematik zihinsel bir etkinliktir. Matematiksel kavramlar sezgisel verilerle inşa edilebilirler. Sayı ve küme gibi matematiksel nesneler zihinde inşa edilebildiği ölçüde varlık kimliği kazanırlar. Yani soyut bir nesnenin varlığı ile inşa edilebilirliği eş anlamlıdır.194

Matematik felsefesinde bu üç akım arasında sonsuz sayı ya da küme konusu tartışma konusu olmuştur. Formalistler ve sezgiciler tüm matematiği bu kavramdan ayırma niyetinde oldular. Hilbert, matematikte sonsuza yollamayı anlamsız bulmuş sonsuz yapıları kabul etmek için iç bir kanıt olmadığını ileri sürmüştür. Mantıkçı Russell ise bu görüşlere karşı çıkarak fiziksel varlıkla olası varlık kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini ve matematik için olası varlıkların söz konusu olduğunu savunmuştur. Russell’ın Principia Mathematica’sında sonsuzluk aksiyomu bazı teoremlerin ispatında öncül olarak kullanılmıştır.195

Sezgicilere göre iki değerli mantık sonlu kümeler için geçerli, sonsuz kümeler söz konusu olduğunda paradoksların ortaya çıkması kaçınılmazdır. İspatı sonlu adımda inşa edilmeyen hiçbir önerme için doğru ya da yanlış denilemez. Bu türden önermelerin

192 Yıldırım, Matematiksel Düşünme, s.97. 193 Yıldırım, Matematiksel Düşünme, s.97. 194 Yıldırım, Matematiksel Düşünme, s.99. 195 Yıldırım, Matematiksel Düşünme, s.98.

50

doğruluk değerleri belirsizdir. Bu da sezgicilerin üç değerli mantık öngörmeleri anlamına gelir.196

Yirminci yüzyılın başında matematiğin temellerine ilişkin onca itiraza ve farklı temellendirme görüşüne rağmen matematik bir yandan da hızlı bir şekilde ilerlemekteydi. Temelci yaklaşımlar epistemolojik başarısızlıklarına rağmen matematiksel olarak birçok gelişmeye yol açtılar. Örneğin birçok matematiksel kavramın tanımının verilmesi mantıkçıların matematiğe yaptığı katkıya örnek verilebilir. Biçimciliğin aksiyomatik sistemi geliştirilmesi modern bilgisayara giden yolu açan Turing makinesinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. İnşacı anlayış ise ispat kuramı, hesap kuramı ve inşacı küme kuramının gelişmesine yardım etmiştir. Bu üç anlayış matematiğe sağlam bir temel bulma iddiasında epistemolojik olarak çökse de matematiksel çalışmalara katkı açısından verimli olmuşlardır.197

Turing makinesi, Hilbert’in matematik felsefesi ile ilgili bir sorusunu çözmeye çalışırken Alan Turing’in (1912-1954) icat ettiği bir makinedir. Turing bunu herhangi bir bilgisayar icat edilmeden yaptı ve daha sonra da bilgisayar yapmaya başladı. İngiltere’de ilk bilgisayarlar onun tarafından yapıldı.198

Matematiğin temellerine ilişkin krizi çözüme kavuşturmak için üç okul uğraş verdi ve bir yandan da birbirleriyle kavga ederek otuz kırk yıl geçirdiler. Russell ve Whitehead’ın mantıkçılığı terk etmesi, Hilbert’in formalizminin Gödel’in teoremi tarafından yenilgiye uğratılması ve Brouwer’in sezgiciliği övmekten vazgeçmesi, matematik dünyasının geri kalanının da konuyu önemsememesi ile bu durum sonuçsuz bir şekilde sona erdi.199

Matematiğin temellerine ilişkin bu görüşler başlangıçtaki canlılıklarını korumamakta fakat hala sürmektedir. 200 Aslında matematik felsefesinin ilk zamanlarından beri temelde iki görüş hâkimdir. Bunlardan ilki matematiğin sarsılmaz bir temeli olduğu ve bunun da akılla bilinebileceğini savunan, temelleri Platon’ a

196 Yıldırım, Matematiksel Düşünme, s.100.

197 Bekir S. Gür, “Matematik Felsefesine Giriş”, Matematik Felsefesi, Derleyen: Bekir S. Gür, Kadim

Yayınları, Ankara 2011, s.39.

198 Chaitin, age., s.336. 199 Davis, Hersh, age., s.368.

51

dayanan Platonist görüştür. Bir diğeri ise matematiksel bilginin kaynağının saf akıl değil tecrübe olduğunu savunan ve kökenleri Aristoteles’e kadar götürülebilecek empirist görüştür.201

Platonist anlayışa göre matematiksel nesneler gerçektirler. Varlıkları onlar hakkındaki bilgimizden bağımsızdır. Bu nesneler fiziksel ya da maddi değildirler. Fiziksel varoluşları zaman ve mekânın dışındadır. Platonizme göre matematikçi hiçbir şey icat etmez, sadece keşif yapar.202 Örneğin Frege, Pisagor Teoreminin keşfedilmeden önce de gezegende var olduğunu dile getirmiştir. Aynı şekilde Gödel de kümeler ve matematiksel kavramların bizim tanımlarımızdan bağımsız olarak var olduklarını dile getirerek Platoncu görüşlerini açıklamıştır.203

Frege Platoncu bir yaklaşımla aritmetiği saf mantıktan çıkarmaya çalışmış, fakat Russell’ın paradokslarıyla bu Platoncu girişim temelsiz kalmıştır. Ama mantıkçılık okulu aritmetiği bir mantık sistemine dâhil etmekten vazgeçmemiştir. Mutlak Platonculuk yerine bazı başlangıç varsayımları ortaya koyarak bunu yapmaya çalışmışlardır. Fakat sistem saf mantık karakterini yitirmiştir.204

Konu ile ilgili genel kanı, bir matematikçinin hafta içi Platoncu, hafta sonları biçimci olduğu yönündedir. Yani; matematikçi matematikle uğraşırken uğraştığı şeyin nesnel gerçeklik olduğunu düşünür, matematikle uğraşmadığı zamanlarda ise ona inanmıyormuş gibi davranır.205

Bu bölümde Aristoteles’in mantığı sistemleştiren kişi olduğunu söyledik. Aristoteles için mantık, bağımsız bir bilim olmaktan çok herhangi bir bilimle uğraşmaya başlamadan önce öğrenilmesi gereken bir alettir. Mantıkla ilgili eserlerine de “Organon” yani “alet” denmesinin sebebi de budur. Rönesans’tan sonraki dönemlerde özellikle 17. yüzyılda Leibniz, 19. yüzyılda ise De Morgan, Boole, Peano ve Frege’nin çalışmaları ile mantıkta sembolleşme dönemi başlamıştır. Matematiğe sağlam bir temel bulma

201 Gür, age., s.27.

202 Davis, Hersh, age., s.363. 203 Gür, age., s.19,20.

204 Paul Bernays, “Matematikteki Plâtonculuk Üzerine”, Matematik Felsefesi, Çeviren: Cezmi Kayan,

Bekir S. Gür, Derleyen: Bekir S. Gür, Kadim Yayınları, Ankara 2011, s.156,157.

205 Reuben Hersh, “Matematik Felsefesinin İhyası İçin Bazı Öneriler”, Matematik Felsefesi, Çeviren:

52

çabasında olan Russell, kendinden önceki tüm çalışmaları dikkatle incelemiş ve takip etmiştir. Russell, matematiğin temelinde mantığın olduğu tezi ile hareket ederek çeşitli çalışmalar yapmış ve sonuçlara ulaşmıştır. İkinci bölümde bu çalışma ve sonuçları inceleyeceğiz.

53

İKİNCİ BÖLÜM