• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.5. Evliya Çelebi ve Seyahatnamesi

2.5.2. Seyahatname

Evliya Çelebi’nin en çok bilinen eseri Seyahatname’dir. Bunun dışında

“Şakanâme” isimli bir eseri daha bulunmaktadır. Bu eser seyyahın sevdiği bir takım fıkraları içermektedir. Ayrıca Seyahatname’nin başında yer alan 140 sayfadan oluşan, 1294 baskılı “Müntehabât-ı Evliya Çelebi” isimli küçük bir kitap, eserleri arasında sayılmaktadır (Bayraktar, 2011: 23).

Günümüzde birçok basımı yapılan Seyahatname, ilk olarak 1848’de Kahire Bulak Matbaasında Müntehâbât-ı Evliyâ Çelebi adıyla yayınlanmıştır. İkdam Gazetesi

sahibi Ahmed Cevdet Bey ile Necib Âsım Bey, Pertev Paşa Kütüphanesi’ndeki nüshayı esas alarak 1896 senesinde İstanbul’da basmaya başladılar. 1902 senesine kadar ancak ilk altı cildi yayınlanabilmiştir. Yedinci ve sekizinci ciltleri 1928’de Türk Tarih Encümeni, dokuz ve onuncu ciltleri ise 1938’de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır. Daha sonraları ise eser ya kısaltılarak veya seçmeler yapılarak çeşitli araştırmacılar tarafından yayınlanmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi son yıllarda Yapı Kredi Yayınları tarafından yeniden yayınlanmaya başlanmıştır (Erduran, 2006: 15).

Evliya Çelebi’nin ilk amacı, Osmanlı imparatorluğunun ve onun iç bölgelerinin tam olarak tasvirini sunmaktır. Bu yüzden eserinde mekânsal ve topografik tahliller ile kasaba tasvirleri önemli yer tutar. Kasabaların coğrafi yapıları ile başlayan tasvirler, mimari özellikleri, davranış ve gelenekler, âlimler, pazarlar, parklar, bahçeler, mezarlar ve türbeler aynı şablonda anlatılır (Dankoff, 2002: 296).

Evliya Çelebi’nin en kapsamlı ve hayatının eseri olan Seyahatname, 10 kitaptan oluşmaktadır. Osmanlı’da Evliya Çelebi’den önce de birçok seyahat kitabı yazılmıştır.

Fakat Evliya Çelebi, hem amacı hem de isim olarak seyahatnameyi tam olarak Osmanlı dünyasında yerleştirmiştir. Seyahatname eseri, bu türün zirvesini teşkil etmektedir.

Seyahatnamenin içeriğini Bayraktar (2011), şu şekilde vermektedir:

1.Kitap: İstanbul ve civarı

2.Kitap: Nisan 1640'ta yaptığı Amasya, Ünye, Batum, Trabzon, Samsun, Kafkasya, Girit seferi, 1645’te Erzurum, Azerbaycan ve Gürcistan.

3. Kitap: Şam - Suriye, Filistin - Urmiye, Sivas, El-Cezire, Ermenistan, Rumeli 4. Kitap: Van, Tebriz, Bağdat, Basra seyahati.

5. Kitap: Van, Basra seyahatinin sonu, Oçakov seyahati, Rakoçzi’ye karşı sefer, Rusya seferi, Anadolu asilerine karşı hareket, Çanakkale yolu ile Bursa’ya avdet, Boğdan’a gidiş, Transilvanya seyahati, Bosna’ya gidiş, Dalmaçya seferi, Sofya’ya avdet.

6. Kitap: Transilvanya seferi, Arnavutluk’a gidiş, İstanbul’a avdet. Macar seferi, Uyvar’ın muhasarası, müellifin 40.000 Tatarla, Avusturya, Almanya, Flemenk’e ve Baltık Denizi'ne kadar gitmesi. Uyvar’ın zaptı, Belgrad’a avdet. Hersek’e gönderilmesi, Ragusa seyahati, Karadağ seferi, Kanije seferi ve Kanizsa-Hırvat memleketi.

7. Kitap: Avusturya, Kırım, Dağıstan, Deşt-i Kıpçak, Esterhan.

8. Kitap: Kırım, Girit, Selanik, Rumeli.

9. Kitap: Kütahya, Afyon, Manisa, İzmir, Sakız Adası, Kuşadası, Aydın, Tire, Denizli, Muğla, Bodrum, Ege adaları, Isparta, Antalya, Alanya, Karaman, Silifke, Tarsus, Adana, Maraş, Antep, Kilis, Halep, Lazkiye, Şam, Beyrut, Sayda, Safed, Nablus, Kudüs, Medine, Mekke ve civar yerleri.

10. Kitap: Mısır.

Evliya Çelebi gezdiği yerlerin tasvirini çizerken kendine has dili ve üslubuyla mübalağa sanatını çokça kullanarak fantastik ve gerçek dışı olayların anlatımına da yer verir (Mülayim, 2011: 14). Bununla birlikte seyahatname bundan önce yazılan coğrafya, anı, gazavatname, fetihname, esaretname gibi türlerden farklı olarak tam anlamıyla bir seyahat kitabıdır. Evliya Çelebi’nin seyahatinin boyutlarını anlamak için gezdiği yerlere ve gezi planına bakmak faydalı olacaktır. Dankoff, 2012’de yaptığı çalışmada Seyahatnamenin şematik çerçevesini şu şekilde çizmiştir:

1. Rüya: 19 Ağutos 1630’da İstanbul’un tarihi ve coğrafi olarak incelenmesi.

Boydan boya Haliç ve Boğaz. Dükkânlar, loncaların geçiş törenleri.

2. Rüya (tekrar) Seyahatlerin Başlaması: 27 Nisan 1640. Bursa, Trabzon, Kafkasya ve Kırım’da gazalar. Girit, Hanya seferi. Erzurum. Azerbaycan. Celaliler, Varvar Ali Paşa. İstanbul 1648: Sultan İbrahim’in tahttan indirilmesi ve yeniçeri isyanı. Kara Haydaroğlu Destanı.

3. Suriye, İstanbul 1650: Melek Ahmet Paşa’nın vezirliği. Rumeli. İstanbul 1653-1655: İpşir Paşa’nın vezirliği, Melek Ahmet Paşa’nın Van’a sürülüşü, Evliya’nın kaçışı.

4. Van ve Bitlis. Azerbaycan, Kürdistan, Mezopotamya, Musul.

5. Van’a dönüş. Bitlis’ten kaçış. İstanbul 1656. Özi. İstanbul 1658. Kaya Sultan’ın ölümü. Köprülü ile Celalilere karşı. Eflak, Boğdan ve Erdel seferleri. Bosna.

Seydi Ahmet Paşa destanı.

6. Melek Ahmet Paşa’nın ölümü. Macaristan. Yenikale’nin terk edilmesi.

7. Raab Savaşı 1664. 1665’te Kara Mehmet Paşa ile Viyana’ya gidiş. Kırım, Çerkezya, Kalmukya → Azak.

8. İstanbul 1667. Yunanistan. Girit. Kandiye seferi. Arnavutluk. İstanbul 1670.

9. Ege ve Akdeniz kıyıları. Kutsal topraklar. Hac. → Kahire.

10. Kahire 1672: tarihi ve coğrafi inceleme. Dükkânlar ve loncalar. Aşağı Nil: Delta.

Yukarı Nil: Sudan ve Habeşistan. → Kahire.

Evliya Çelebi, kendisinin de eserinde ifade ettiği gibi Rum, Arap, Acem’de, İsveç, Leh ve Çek’te 51 yıl yedi iklim ve 18 padişahlık yerini gezmiştir. Kendisini eserinde, âlem seyyahı ve insanların dostu manasında, “seyyah-ı âlem ve nedim-i beni âdem” olarak tanımlar (Kahraman, 2011: 266).

Seyyah-ı âlem Evliya Çelebi, eserinde halk kültürüne, halk hikâyelerine, efsanelere ve halk şiirine büyük oranda yer vermiştir. Sarayda yetişip büyümesine rağmen halk ile iç içe olmuştur. Halkın haksızlığa uğradığı bazı konularda devletin yanında değil, halkın yanında yer almış ve eserinde var olan sorunları dile getirmiştir.

Özellikle yaşadığı dönemdeki, Celali isyanları sırasında halkın yaşadığı acıları kaleme almıştır (Kahraman, 2011: 268).

Halk kültürüne yönelik olarak gezdiği illerde Evliya Çelebi, insanların yüz renkleri, erkeklerin ve kadınların giyecekleri, erkek ve kadın isimleri, ürünler, yiyecek ve içecekler ve lehçeler gibi çok farklı konular hakkında bilgiler aktarmıştır.

Evliya Çelebi, seyahatnamesinde gezdiği yerlerde dostlar edinmeye özen gösterir ve bölgenin önemli şahsiyetleri ile tanışır. Eserinin bazı yerlerinde şiirli anlatımlar da bulunmaktadır. Gezdiği yerler hakkında daha önce yazılan kaynaklara da başvurur. Yorumladığı konular hakkında ayet ve hadislere başvurarak açıklamalar yapar. Konuşup görüştüğü insanlarla röportaj yapar gibi verdikleri bilgiler değerlendirir (Okumuş, 2011: 284).

Evliya Çelebi seyahatnamesinde tarihe ışık tutacak bilgileri de gözlemleri ve tecrübelerine dayalı olarak aktarmaktadır. Seyyah-ı âlem Evliya Çelebi, IV. Murat’ın ölümü ile ilgili olarak şunları aktarmıştır:

“Saadetli padişahın tuğu ve otağı Davut Paşa Ovasına dikilmek üzere iken nikris (damla hastalığı olup parmak mafsallarına musallat olur) hastalığından dolayı halsizleşmiş ve uğramış olduğu diğer müzmin (süreklileşmiş) hastalıkların eleminden ve sefer ızdırabından yatağa düşmüştü. Artık bu hastalıktan kurtulması imkânsızdı. Eski hekimler kılı kırk yararak karayı aktan ayırdılar, hendese (geometri) bilgisiyle göklere merdiven kurup göklere çıktılarsa da ölüme çare bulamadılar. Bu padişah dahi ölüm hastalığına çare bulamayarak geçici saltanata veda edip ebedi âlemin padişahı oldu. Yıl 1049 (1639-1640) idi. Yattığı yer cennet mekân olsun.”(Alptekin, 2011: 131).

Seyahatnamede, gezilen yerlerle ilgili o yerin tarihi hakkında bilgi veya anlatımlara yer verilmiştir. Özellikle bu anlatımlar sözlü gelenek içerisinde anlatılan bazı aktarımlar da olabilmektedir. Mesela, Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemine yönelik az sayıda kaynak vardır. Evliya Çelebi, Bursa Kalesi hakkında bilgiler verirken Bursa’nın fethi ve Osman Bey’in ölümü hakkında şunları söylemektedir:

“Osmanoğlu devletinin ortaya çıktığı ilk yıllarda (ebced hesabıyla) evvela Osman kelimesinin karşılığı olan tarihte (H. 699/M. 1300), Osman Gazi beyliğinin ilk yıllarında üç kere kuşattılar. Üçüncüsünde Osman Gazi gut hastalığına tutulup bu sefer de alamayıp yine Konya’ya yöneldi. Şehzade Orhan Çelebi ile Şeyh Hacı Bektaş-ı Veli’yi 80.000 İslam askeri ile Bursa’ya gönderip kuşattırdı. Bursa Kalesi’nin Kaplıca tarafında büyük bir kule ve Pınarbaşı’nda da büyük bir kule yapmaya başladılar. Yedi ayda bu kuleleri tamamlayıp Bursa’yı yeniden kuşatmaya başladılar.

Kaplıca tarafından Orhan Bey Pınarbaşı tarafındaki kuleden Orhan Bey’in kardeşinin oğlu Timur Bey ve dağ tarafındaki eğimli yerden de Balabancık Bey kuşatıp dört taraftan yardıma gelen kâfirleri tamamen kılıçtan geçirdiler. Kale içinde sığınmış olan kâfirler kıtlık ve yokluğa düşüp sonunda bir sene kuşatmadan sonra vire ile kaleyi Orhan Gaziye 1322 tarihinde teslim ettiler. Osman Gazi’ye müjde ile Orhan Gazi seğirdip gitti, ancak Bursa fetholduğu saat Osman Gazi ruhunu teslim etmişti. Oğlu Orhan Gazi müstakil padişah olup Hacı Bektaş-ı Veli ile Bursa’ya geldi. Bursa ilk Osmanoğlu taht merkezi olup o kadar mamur ve bakımlı oldu ki, sanki bir İrem bağı idi.

Osman Gazi’nin vefatına tarih “Feth-i Bursa”dır. Daha sonra Osman Gazi’nin cenazesini Bursa’ya getirip iç kalede defnettiler, büyük ziyaretgâhtır.” (Kahraman, 2010: 25).

Seyahatname’de, Sosyal Bilgiler öğretimi için tarih konularının öğretilmesi noktasında birçok şekilde yararlanmak mümkündür. Seyahatnamenin bir özelliği de anlatılan yerle ilgili olarak daha önceden yaşanılan olaylar ve durumlarla ilgili açıklamaların da yapılmasıdır. Mesela Evliya Çelebi, İstanbul’u gezerken yazdıkları şeylere ek olarak tarihi bilgilere ve anlatımlara da yer vermektedir. İstanbul anlatımı sırasında Evliya Çelebi, Fatih Sultan Mehmet’in doğumu, savaş hazırlıkları, fetih ve sonrası hakkındaki bilgileri de paylaşmaktadır. Yine Topkapı Sarayının anlatıldığı kısımda seyyah-ı âlem, İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in ganimeti nasıl paylaştırdığını aktararak konuya girer (Freely, 2003: 52).

Tarihe kaynaklık etmesi bakımından seyahatnameler, Sosyal Bilgiler öğretimi içerisindeki birçok konu ile ilgili açıklama ve bulguları bünyesinde barındırır. Genel olarak seyahatnamede bulabileceğimiz konular; sosyo-kültürel yapı, demografik yapı, toplumsal gruplar, din, popüler kültür, halk dindarlığı, dini ziyaretgâhlar, etnik gruplar, eğlenme, dinlenme, boş zaman kültürü, yeme- içme, kıyafet kültürü, dil, isim kültürü, menkıbeler, halk oyunları, siyasi ve idari yapı, türkü ve maniler, fiziki ve mimari yapı, kahramanlar ve büyük adamlardır (Okumuş, 2011: 284).