• Sonuç bulunamadı

3. KONUġMA, KONUġMANIN NĠTELĠKLERĠ, GELĠġĠMĠ

3.4. SESLE ĠLGĠLĠ KAVRAMLAR

2.4.1. BOĞUMLANMA

Boğumlanma, seslerin ve buna bağlı olarak hecelerin net ve anlaĢılır bir Ģekilde ağızdan çıkmasıdır. Her ses, kendi özelliğine göre ses organlarımız vasıtasıyla Ģekillenir ve ağzımızdan çıkar. Yaman (2004: 66-67) boğumlanmayı; akciğerlerden dıĢarıya atılmak üzere hareket eden havanın ağız ve burundaki çeĢitli nokta ve bölgelerde engellemelere uğrayarak seslerin dıĢa yansımaları olarak tanımlamıĢtır.

17 Günlük hayatta, boğumlanmaya dikkat etmeden konuĢan insanlar karĢılarındakilere söylemek istediklerini tam olarak anlatamazlar. Çünkü bazı sesler düzenli bir Ģekilde çıkmaz, ağızdan çıkarken dağılır veya birbirine karıĢırlar. Bu durum;

kelimelerin anlaĢılamamasına veya yanlıĢ anlaĢılmasına neden olabilir.

Boğumlanma yüksek sesle konuĢmak demek değildir. Boğumlanmada önemli olan nokta seslerin net anlaĢılır bir biçimde çıkmasıdır. Bu durumu Yalçın (2002:106), ġenbay (2004:50) ve Temizyürek vd. (2007:72); konuĢmacıların sesinin yükseltilmesinin istendiği noktalarda çoğunlukla sorunun ses düĢüklüğü değil boğumlama hatası olduğunu ifade ederler

Boğumlanma çalıĢmaları, sesin daha güçlü, daha net, daha vurgulu ve daha kontrollü çıkarılması için yapılan çalıĢmalardır. Soluk alıĢveriĢinin düzenlenmesi ve seslerin özelliklerine uygun çıkartılması için yapılır. Çünkü sesler ve onun oluĢturduğu ses birimleri bu olayla birlikte Ģekil alır. Doğru ve estetik konuĢma, özellikle ses birliklerinin düzgün boğumlanmasına bağlıdır.

2.4.2. TONLAMA

KonuĢmanın nitelikli olmasında ses yönünden etkili olan unsurlardan biri de tonlamadır.“KonuĢurken veya okurken kelime ya da cümleleri değiĢik ses perdelerinden geçirip onlara duygu katacak biçimde seslendirmeye tonlama denir.” (Barın ve Demir, 2006: 223).

Ediskun (1999:96) tonlamayı, yalın bir periyodik hareketten, yani belirli bir zaman içinde -örneğin bir saniyede- belirli bir düzenle yinelenen titreĢimlerden, oluĢan ses izlenimi olarak tanımlar.

Tonlama, ses vasıtasıyla duyguyu ifade etme biçimidir. KonuĢurken ses seviyesi her zaman aynı değildir. Sesimiz devamlı alçalır, yükselir, sertleĢir, yumuĢar. Kısacası hangi duygu yoğunluğunu yaĢıyorsak sesimiz de o duyguya göre değiĢir. Bu değiĢimler tonlamayı meydana getirir. Aynı kelimelerden oluĢan bir cümle, değiĢik tonlamalarla farklı anlamlar meydana getirir. Bu durum, tonlamanın konuĢmada ayırt edici bir unsur olduğunu göstermektedir.

18 Tonlama; hece, kelime ve cümledeki vurguların toplamıdır. KonuĢurken sesimiz farklı duygulara göre farklı frekanslarda çıkar. Bu durumu, CoĢkun (2009); aĢağıdaki grafikle görselleĢtirmiĢtir:

BU NU NA SIL U NU TUR SUN?

ġekil-2: Tonlama Frekansı (Kaynak: CoĢkun,2009)

BU NU NA SIL UNU TUR SUN?

ġekil-3: Tonlama Frekansı (Kaynak: CoĢkun,2009)

“Yukarıda, “Bunu nasıl unutursun?” cümlesine ait iki farklı söyleyiĢin ses dizimi yansıtılmıĢtır. Birinci cümle, “AĢk olsun! Bunu nasıl unutursun?” anlamına gelen sitem ifadesini; ikinci cümle ise, “Kahretsin! Bunu nasıl unutursun?” anlamına gelen öfke ifadesini taĢımaktadır. Her iki ifadede de birincil vurgu, “na” hecesi üzerindedir.

Heceleri oluĢturan tonların alçalan, yükselen ve düzlük bakımından da birbiriyle hemen

19 hemen aynı olduğu görülmektedir. Ancak cümlenin sonunda bulunan “sun” hecesi, öfke ifadesi taĢıyan cümlede alçalan, sitem ifadesi taĢıyan cümlede yükselen tondan oluĢmuĢtur. Öfke ifadesinin bulunduğu cümlede, karĢıdaki Ģahsa yönelik bir suçlama söz konusuyken, sitem ifadesi taĢıyan cümlede affedici bir kırgınlık söz konusudur.

Ġkinci teklik Ģahıs eki olan “-sun” hecesi, unutma eylemini gerçekleĢtiren kiĢiyi belirtmekte; dolayısıyla bu hecenin alçalan veya yükselen tondan oluĢması, karĢıdaki Ģahsa hissedilen duyguyu ifade etmektedir” (CoĢkun, 2009:46).

Görüldüğü gibi, aynı kelimelerden oluĢan bir cümle, tonlamamıza göre sitem ifade edebileceği gibi öfke de ifade edebilir. Bu konuyla ilgili örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Bizler duygularımızı doğru ifade etmek istiyorsak, gerekli yerlerde doğru tonlamalar yapmamız gerekmektedir. Özbay (2010:173), tonlamanın cümle veya kelimedeki anlamı değiĢtirebildiğini, bu nedenle etkili ve güzel konuĢmak için tonlamanın, doğru ve sağlıklı olmak zorunda olduğunu belirtmiĢtir.

Çok yüksek veya alçak ses tonu ya da hep aynı seviyedeki bir ses tonu dinleyicileri rahatsız eder. Böyle bir konuĢma, duygudan ve anlatımdan uzak monoton bir konuĢma Ģeklidir. Bu nedenle konuĢmadaki duygulu ifadeleri ses tonumuzu kullanarak dinleyicilere aktarmamız gerekir. Ses tonumuzu ayarlamak için çeĢitli çalıĢmalar önerilmiĢtir. Alperen (2001:305), tonlama hatalarının giderilmesi için Ģu çalıĢmaları önermiĢtir:

a) Birdenbire ve aynı Ģiddeti sürdürerek ünlüleri söylemek.

b) Soluk verirken bir ünlüyü giderek artan bir Ģiddetle çıkarmak.

c) Sesin Ģiddetini alçaltıp yükseltmek.

ç) Kısa soluk vererek gür sesler çıkarmak.

2.4.3.VURGU

Vurguyu; Vardar (1998:221), bir sözcükteki ya da sözcük öbeğindeki bir seslemin diğerlerine göre daha belirgin ve baskılı söylenmesi, Eker (2009:279) ise konuĢma sırasında sözcüklerdeki bir hecenin diğerlerine göre daha yüksek bir ses tonuyla, daha baskılı bir biçimde söylenmesi Ģeklinde tanımlamıĢtır.

20 Türkçede aynı anlama gelen birçok sözcük bulunmaktadır. Ġfade ve anlam karmaĢası yaĢanmaması için, kelimeler hangi anlamda kullanılacaksa o duruma göre kelimeler çeĢitli vurgularla söylenir. Sözgelimi “gitme” kelimesi, değiĢik vurgularla söylendiğinde, “emir, gitmezsen gitme, isim vb.” birçok anlam ifade edebilmektedir. Bu durumu CoĢkun (2009), yaptığı bir araĢtırmada Ģu grafikle görselleĢtirmiĢtir:

BEK LE ME BEK LE ME

ġekil-4: Vurgu Frekansı (Kaynak: CoĢkun,2009)

“Birinci örnekte, “bekleme salonu” ifadesinden alınan

“bekleme” kelimesinde, “me” hecesi, 266.6 Hz‟dir ve birincil vurguyu üzerinde taĢımaktadır. Ġkinci örnekte, emir ifadesi taĢıyan ve “Beni bekleme!” ifadesinden alınan “bekleme” kelimesinde ise, “le” hecesi, 322.3 Hz‟dir ve birincil vurguyu üzerinde taĢımaktadır. Örneklerde görüldüğü gibi, vurgunun farklı hecelerde olması, aynı parçalara sahip bir kelimeye iki farklı anlam kazandırabilmektedir.” (CoĢkun, 2009:44).

Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi vurgunun farklı hecelerde olması, yazılıĢları aynı iki kelimenin anlamını değiĢtirmektedir. Vurgu, kelimelerdeki anlam farkını belirlemenin yanında, konuĢmacıların konunun önemli noktalarına dikkat çekmelerine ve dolayısıyla dinleyicilerin de konuĢmada dikkat etmeleri gereken yerleri anlamalarına imkân vermektedir.

Uçgun (2007:62), vurgulamadaki hataların öğrencilere okuma parçalarının yardımıyla uygulamalar yaptırmak suretiyle giderilebileceğini belirtmiĢtir. Ayrıca, öğretmenin, hem okuma hem de konuĢma sırasında öğrencinin vurgulama hatalarını tespit

21 etmesi gerektiğini ve bunların doğrusunun önce öğretmen tarafından, daha sonra da öğrenci tarafından tekrar edilmesi gerektiğini ifade etmiĢtir.

2.4.4. DURAK

KonuĢurken nefesimizi kullanırız ve nefesimiz belirli bir müddet sonra tükenir. Bu nedenle tekrar soluk almamız gerekir. Duraklama, konuĢurken belirli yerlerde nefes almak için verdiğimiz küçük aralardır. Barın ve Demir (2006:226) duraklamayı, “konuĢma ya da okuma sırasında kelime ve kelime grupları arasında boĢluk bırakma (seslendirmeye ara verme)” olarak tanımlamıĢtır.

Bir metni okurken belirli yerlerde durmamızı gerektiren Ģekiller vardır. Bunlar noktalama iĢaretleridir. Duraklama, konuĢurken ya da okurken, cümlelerimizin daha anlamlı hâle gelmesi ve kelimelerimizin yarıda kesilmemesi için, yazı dilindeki noktalama iĢaretlerinin konuĢmada kullanılmasıdır. Duraklamayı, Temizyürek vd. Ģu Ģekilde örneklendirmiĢtir:

“Aslında konuĢurken veya okurken her kelimeden sonra çok kısa dahi olsa dururuz. Mesela; “kara deniz hava yolları” söz grubunu duraklarla iki farklı anlama gelecek Ģekilde söyleyebiliriz. Kara (durak) deniz (durak) hava (durak) yolları (durak) dediğimizde üç ayrı yoldan bahsederiz. Oysa Karadeniz (durak) Havayolları (durak) dediğimizde anlam farklılaĢır” (Temizyürek vd., 2007:101).

KonuĢurken doğru yerlerde nefes alıp vermeye (duraklamaya) gereken önem verilmelidir. Aksi takdirde, sesler ağzımızdan çıkarken bir anda nefesimiz kesilebilir ve sesler yarıda kalabilir. Ayrıca, uygun yerlerde duraklama yapmazsak nefesimizin kesildiği anda derin nefes almamız gerekir ki bu durum, hem konuĢmacıyı hem de dinleyicileri rahatsız edebilir.