• Sonuç bulunamadı

1.3. Yönetim Tarzlarının Sınıflandırılması

1.3.3. Serbestlik Tanıyan Yönetim Tarzı

Serbestlik tanıyan yönetim tarzı, yönetim yetkisinin nerdeyse en az derecede kullanıldığı ve işgörenlerin örgüt içerisinde kendi haline bırakıldığı, kendilerine verilen kaynaklar dâhilinde amaç, plan ve politikalarını yapmalarına imkân tanınan yönetim tarzıdır. Diğer bir deyimle bu tip yöneticiler, mevkilerinden aldıkları yetkiye sahip çıkmamakta ve yetki kullanma haklarını çalışanlarına bırakmaktadırlar (Eren 2010).

Laissez-faire ifadesi kullanılan bu yönetim anlayışı, liberalci yönetim tarzı olarak ta bilinir. Serbestlik tanıyan yönetim tarzına sahip bir yönetici bırakınız yapsınlar yani “beni boş verin yapabileceğinizin en iyisini yapın” tavrını sergiler (Schermerhorn 2010). Bu yönetim tipinde yöneticinin sözde var olduğu, yönetim kademesinin çokta gerekli olmadığı görüşü hâkimdir. Yönetici astları kendi haline bırakır. Bu durum genellikle yöneticilik özelliklerinden yoksun atanmış kişilerde görülür. Bu yöneticiler sorumlulukları reddeder; karar almaktan kaçınırlar. Çalışanların yönetim kademesi görüşü olmadan en iyi kararı verebileceği düşünülmektedir (Şirin 2008).

Serbestlik tanıyan yöneticiler, işgörenlere demokratik katılımcı yöneticilerden de daha fazla serbestlik tanırlar. Bu tip yöneticiler Bradfort ve Lippit tarafından, çalışanlarını etkilememeye çalışan, denetleme ve yönetim işlevlerini aksatan kişiler olarak nitelendirilmişlerdir (Arkonaç 1993). Bu yönetim tarzında yöneticilerde “ne ben birisine bir şey vereyim, ne de başkası benden bir şey istesin” düşüncesi hakimdir. Bu nedenle yönetici çevresine karşı vurdumduymaz bir tavır sergiler, ne işle ne de başka şeylerle ilgilenir, sadece odasında oturur, sorulan sorulara kısa cevaplar verir, sorumluluk almaktan kaçınır, sadece yönetici rolünü oynar. Bu tür

29 yönetim anlayışında, ne örgütün iş, üretim ve hizmet alanlarında izlediği hedeflere ne de örgüt içi insancıl ilişkilerin iyileştirilmesine ve korunmasına önem verilir. Örgüt içi sorunlardan, kişisel ve duygusal davranışlara karışmaktan uzak durmak bu yönetim tarzının en belirgin özelliğidir (Arlı 2007).

Serbestlik tanıyan yönetimde yöneticilerin ne gibi özelliklere sahip olduklarına bakacak olursak;

Serbestlik tanıyan yönetici,

o astlarını etkilemek için çaba harcamaz, kontrol ve yönetim fonksiyonlarını ihmal ederler (Arkonaç 1993, Çatır 2009).

o astların istedikleri çalışma ortamını ve araç-gereçlerini sağlayarak, astları kendi haline bırakırlar (Buluç 1998, Özmen 2009, Özdemir 2007, Yörük ve Dündar 2011)

o riski dağıtır, kendi üstüne almaktan kaçınır (Mucuk 1999)

o sorumluluk almamakta, kararları geciktirmekte, dönüt vermemektedirler (Bass ve Riggio 2006, Northouse 2007, Hoy ve Miskel 2012).

o hak ve yetkileri kullanmazlar, otoriteyi de hemen hemen hiç kullanmazlar (Eren 2010, Özdemir 2007, Yörük ve Dündar 2011).

o astları bağımsız davranmaya ve inisiyatif kullanmaya teşvik ederler (Özsalmanlı 2003).

o astların ihtiyaç duyduğu konularda ancak onlara katılırlar (Özmen 2009) o örgüt içi sorunlardan, kişisel ve duygusal tepkilerden kaçınırlar (Arlı 2007).

o örgütteki iş bölümüyle yeterince ilgilenmezler (Pop ve Pop 2008).

Serbestlik tanıyan yönetim tarzında yöneticiler, karar alma sürecinde aktif olarak rol oynamayarak, kararı astların almasını sağlarlar. Astlar iş ile ilgili olarak kendi kararlarını alırlar. Bu nedenle serbestlik tanıyan yönetim tarzında yöneticiler, güç ve sorumluluktan kaçmaktadır. Kendi amaçlarını gerçekleştirmek için astlara bağımlıdır. Astlar kendilerini eğitmekte ve motive etmektedir. Bu noktada yöneticinin rolü yok denecek kadar azdır. Serbestlik tanıyan yönetim tarzında yöneticilerin asıl görevi astlara kaynak sağlamak ve iş ile ilgili sorunları çözmektir. Konusunda uzman olan, yüksek derecede tecrübe ve bilgiye sahip olan astların yeni

30 düşünce üretebilmesi için son derece uygun bir yönetim tarzıdır (Özmen 2009). Bu yönetim tarzı, sorumluluk duygusuna sahip ve sorumluluktan kaçmayan çalışanların olduğu durumlarda çok daha uygundur. Eğitim düzeyi düşük, iyi bir iş bölümünün bulunmadığı ve sorumluluk duygusuna sahip olmayan çalışanların bulunduğu örgütlerde ise, bu tür bir yönetim tarzının başarılı olamayacağı düşünülmektedir (Buluç 1998).

Serbestlik tanıyan yönetim tarzında astların amaç, plan ve politikaları belirleyip, işleri ile ilgili kararları alıp uygulamaları yoluyla her üyenin bireysel eğilim ve yaratıcılığını harekete geçirmek öngörülür. Gerekli gördükleri zaman isteyen kişi istediği kimselere danışabilmekte, yeni fikirleri uygulayabilmekte, kendine en uygun kararı alabilmektedir. Bu yönetim davranışının uygulanabilmesi için takipçilerin kendi konularında uzman, bilgili ve çalışma motivasyonları yüksek olmalıdır. Aksi takdirde çalışanların performansı ve üretkenliği düşecektir (Özmen 2009). Örgütün başarısı yöneticiden çok yetenekli çalışanlara bağlıdır. Çünkü örgüttü yönlendiren çalışanlardır. Yöneticiler grubun çalışmalarına katılmazlar. Örgütteki otorite ve güç kaynakları tamamen çalışanlardadır. Yöneticiler kesinlikle grubu yönlendiremez, ancak çalışanlar grubu ve yöneticileri yönlendirirler (Türkmen 1994).

Bu tarz yöneticiler çeşitli nedenlerden dolayı yetkilerini kullanmaktan çekinirler. Bu nedenlerin başında örgütten uzaklaşma, yabancılaşma, yetki kullanmaktan çekinme, küsme, yetki kullanmaya gerek duymama ya da kullandığı bu yetkiye inanmama gelir. Bu nedenle üst kademe yöneticiler işbölümünü, görev tanımlarını, iş akışını alt birim ve bölüm yöneticilerine bırakır. Kendileri iş doyumu yaşamadıkları için çalışanların iş doyumuyla ilgilenmezler. Takım ruhu geliştirmek için bir çaba harcanmaz, uyumsuz ve problemli çalışanlar kendi haline bırakılır. Örgütte çatışmalar yaşansa da bu çatışmalar ya kendiliğinden çözüm bulur ya da uzun süre devam eder ve gider (Başaran 2004).

Serbestlik tanıyan yönetim tarzı, bazen yetersiz yöneticilik tarzının etkisini ortadan kaldırabilir. Çünkü bazı çalışanların sahip olduğu, yüksek yetenek, deneyim, eğitim, iç motivasyon kendilerine yeterli gelebilir. Bu yönetim tarzı, bazı kurumlarda işlerin yöneticinin niteliğine bakılmaksızın yapılmasını sağlayabilir (Torlak 2008).

31 Serbest bırakıcı yönetim tarzında yöneticiler kabuklarına çekildikleri için örgütsel ortamda yaşanacak belirsizlik durumlarının çalışanları olumsuz etkileyebilir. Güç kullanmayan yöneticilerde yönetsel güç ortadan kalktığı için bazen örgütlerde yıkıcı gruplar ortaya çıkarak, örgütsel ortama zarar verme aşamasına gelebilirler (Yörük ve Dündar 2011).

Bu yönetim tarzının başka bir sakıncası ise, yöneticilerin yönetsel faaliyetlerle ilgilenmemesi sonucunda örgütlerde başıboş bir havanın etkili olmasıdır. Bunun sonucu olarak da çalışanların çoğu kuralsızlık, güvensizlik ve ilgisizlik içinde işleri yürütmeye çalışır. Böyle bir durumda örgütlerin sonu, özel sektörde iflasla sonuçlanırken kamu sektöründe ise arkadan itişlerle işler yürütülmeye çalışılır (Özgür 2011).

Bu anlatılanlarla beraber Costley ve arkadaşlarının (1994) yaptığı araştırmaya göre serbestlik tanıyan yönetim tarzının,

Avantajları;

o İşgörenlerin iş ortamında sıkılmazlar.

o Ast üst arasında gerek yatay gerekse dikey iletişim kanalları açıktır. o İşgörenin inisiyatif alması başarıyı getirir.

o İşgörenlerin yaratıcılığı ortaya çıkar. o Bağlılık ve sadakat artar.

Olumsuz yönleri;

o Verimliliğin önemi ortadan kalkabilir. o Suistimaller artabilir.

o Örgütsel başarısızlık ortaya çıkabilir. o Yetki kargaşası yada gaspı görülebilir.

o Kontrolden çıkan durumda dahi üst yönetim müdehale etmez.

o Yönetimin yoksunluğu lider eksikliği ve yön belirsizliği oluşturabilir.

Sonuç olarak; serbestlik tanıyan yöneticiler sorumluluk almazlar ve yetkiye en az derecede ihtiyaç duyarlar. Çalışanlara bir hedef gösterilir ve kendi yetenekleriyle bunun gerçekleştirilmesi hususunda tamamen serbest bırakılırlar.

32 Çalışanlar kendi çalışma plan ve programlarını kendileri yaparlar. Yönetici kaynak ve malzeme sağlar. Yönetici sadece bir bireydir. Çalışanlar ile aynı söz hakkına sahiptir. Yönetici, ancak herhangi bir konuda fikri sorulduğunda görüş belirtir, fakat bu görüş gurup üyelerinin faaliyetlerini bağlayıcı nitelikte olmamaktadır. Çalışanlar üzerinde güçlerini kullanmazlar. Yetki çalışanlardadır. Bu tür yönetim tarzında, yöneticiler yetkiye sahip çıkmamakta ve yetki kullanma hakkını astlara bırakmaktadır (Özdemir 2007). Bu yönetim tarzını uygulayan yöneticilerin örgütlerdeki varlığı ya da yokluğu örgütsel aktiviteleri etkilemez (Pop ve Pop 2008). Yapılan birçok araştırmada serbestlik tanıyan yönetim tarzı ile astların örgütsel tutumu (performans, memnuniyet, motivasyon) arasında negatif yönlü ilişkiler bulunmuştur (Judge ve Piccolo 2004, Rowold ve Scholtz 2009).