• Sonuç bulunamadı

1.3. Yönetim Tarzlarının Sınıflandırılması

1.3.2. Demokratik Yönetim Tarzı

Demokratik ve insanın merkeze alındığı bir yönetim tarzı olması sebebiyle modern örgüt yapılarında kritik bir rol oynadığı belirtilmektedir. Demokratik yönetim tarzı karar alma süreçlerine katılımının ve yetki devrinin önemsendiği danışma, ortak karar verme, güç paylaşımı, yerelleşme, güçlendirme gibi kavramların bir birleşimidir (Moskovich 2009). Demokratik organizasyonlarda kararların ortaya çıkışı ve uygulama sürecinde, ilgili tüm işgörenler aktif rol oynamaktadır. Demokratik yönetim tarzı, astları destekleyici bir anlayışı olan, sık sık iletişim kurulan, karar alma sürecinde danışma ve katılma imkanı veren ve yöneticinin yetkilerini büyük ölçüde astlarına devreden bir yönetim tarzı olarak tanımlanabilmektedir (Yıldırım 2010). Demokratik yönetimde yöneticilerin ne gibi özelliklere sahip olduklarına bakacak olursak;

Demokratik yönetici,

o astların planlama, karar alma ve örgütleme faaliyetlerine katılmalarını desteklerler (Fenton 2002, Hayıroğlu 2011, Marshall 2012, Kılıç 2006, Bakan ve Büyükbeşe 2010).

o güç ve yönetim yetkisini astlarla paylaşma eğilimi gösterir (Kılıç 2006). o astlarını etkilemek için uzmanlık gücünü kullanır (Hayıroğlu 2011).

o astları arasındaki etkileşimi ve iletişim düzeyini oldukça yüksektir (Karadağ ve ark 2006);

o astlara değer verir, onların hatalarını bulmak yerine onları hedeflere doğru cesaretlendirir (Karadağ ve ark 2006).

o ödül sistemini kullanır. Ceza uygulamaları yok denecek kadar azdır (Şahin 2010, Hayıroğlu 2011).

o yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya ve aynı düzeyde her türlü iletişime açıktır (Argon ve Dilekçi 2014)

o iş tatmini, motivasyon ve verimlilik yönleriyle çalışma psikolojisini desteklerler (Kılıç 2006, Moskovich 2009, Tomaskova ve Kopfova 2011, Hayıroğlu 2011).

24 Yukarıda anlatılan özelliklerin yanında günümüz modern dünyasında kamu kurumlarındaki demokratik bir yöneticide bulunması gereken beş temel özellik aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Öztekin 2012);

a. Etkinlik ve verimliliği gözetmek; bir yönetici çalıştığı kurumdaki

herkesin etkin ve verimli bir şekilde çalışabilmesi için gerekli ortamı sağlamalı ve onları işe yöneltmelidir.

b. İnsancıl davranış içinde olmak; neoklasik yönetim yaklaşımının temel

felsefi olan insana bir makine gibi değil insana insan gibi yaklaşmasını bilmek gerekir. Yöneticilerin çalışanların sosyolojik, psikolojik, ekonomik vb. sorunları ile ilgilenerek, bu sorunlara çözüm üretmeye çalışmaları gerekir.

c. Eşitlikçi, açık ve güvenilir olmak; yöneticilerin aynı eğitimi almış, aynı

kıdeme sahip çalışanlar arasında din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş, akrabalık, hemşehrilik vb. ayrımı yapmamaları gerekir. Yöneticilerin aynı zamanda gizli alınması gereken kararlar dışındaki kararları ve uygulamalarını çalışanların bilgisi dâhilinde yapması gerekir.

d. Esnek olmak ve gizliliğe özen göstermek; esnek bir yöneticinin aldığı

kararları ne pahasına olursa olsun uygulamak yerine, gerektiğinde örgütün ve çalışanların yararına olacaksa çalışanlara danışarak, gerekirse uygulamayı durdurabilen bir yönetici olması gerekir. Yöneticiler gizlilik konusunda çalışanlarının istekleri doğrultusunda onlara saygı göstererek, gerektiğinde çalışanların sırdaşı olabilmelidir.

Demokratik yönetim, yöneticilerin yapmış olduğu faaliyetlerde çalışanlara hak ve özgürlükler açısından eşit davranması ve onları faaliyetlere katılmaları için desteklemesidir. Çünkü demokrasinin temelinde katılım vardır. Demokratik bir yönetim sürecinde astlarında yönetim sürecine aktif katılımı beklenmektedir. Demokratik yönetim tarzı, yönetilenlerin haksız uygulamalara maruz kalmadığı, kararlara katılma hakkına sahip oldukları, düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri, kendi seçimlerini yapabildikleri, kendi kararlarını verebildikleri ve başarılı oldukları oranda üst düzeyde yer alabildikleri bir yönetim tarzıdır (Sungurhan 2008). Örgütlerde demokratik yönetim tarzından bahsedebilmemiz için öncelikle örgütlerde

25 demokratik bir ortamın oluşturulması, yani örgütsel demokrasinin sağlanması gerekir. Karar verme süreçlerinde astların fikir ve önerilerini dikkate almaktadır (Marshall 2012). Demokratik yönetim tarzının başarısında en önemli nokta astların kendilerini her zaman kararlara katılıma hazır hissetmeleri ve bu katılımı yapabilecek bilgi ve donanıma sahip olabilmek için sürekli yenilikleri takip etmeleridir. Bu tür örgütlerde yeniliklere açık olmak birçok yeni fikri de ortaya çıkarabilir. Yönetim tarafından işgörenlerin yönetime katılımları sağlanarak, kendi sorumluluğunu üstlenebilen, yaratıcı fikirler üretebilen, kendini işine daha iyi adapte edebilen, kendini denetleyebilen bireyler oluşturulmak istenmektedir. İşgörenlerin bu konuda örgütlere ve yöneticilere olduğu kadar kendilerine olan güven duyguları da artar.

Demokratik yönetim tarzında merkezî otorite söz konusu değildir. Yönetici ve işgörenler sosyal bir birim olarak hareket etmektedir. Yöneticiler yönetim yetkisini grup üyeleriyle paylaşma eğilimi gösterirler. Amaç, hedef ve politikalar belirlenirken işgörenlerin fikirlerine mümkün olduğunca değer verilir. Bu tip yöneticiler, kontrol etme taktiklerini daha az kullanmaktadırlar. Kişilerin iç unsurlar ile motive olduklarına inandıklarından başarılı işleri takdir etme davranışı gösterirler (Kılıç 2006). Katılımcı yönetim tarzı olarak da isimlendirilen demokratik yönetim tarzında yöneticiler, astların belirli bir düzen içinde çalışacağını beklemekte, başarılı çalışanları takdir ederek motivasyon düzeylerini arttırmaktadır (Marshall 2012). Demokratik yönetim tarzı, çalışanların motive edilmesi ve çalışanların yetkilendirilmesiyle karakterize edilmektedir. İşgörenlere belirli sınırlar içinde sorumluluk verildiği için çalışanlar bu kararların sonuçlarından da sorumlu olurlar. İşgörenler, örgüte karşı aidiyet duygusu hissederler ve böylece hem verimliliği arttırmak hem de kararları yerine getirmek için daha fazla motive olurlar (Tomaskova ve Kopfova 2011). Erkmen ve Ordun (2001)’a göre, demokratik yönetim tarzı ile çalışanlara verilen destek ve akabinde gelen başarı arasında pozitif bir ilişki mevcuttur. Shadare (2011)’nin yapmış olduğu araştırmaya göre, demokratik yönetim tarzına sahip yöneticilerin örgütsel kaynakları otokratik yönetim tarzına sahip yöneticilerden daha etkili olarak kullandıkları ortaya çıkmıştır.

Otokratik yönetim tarzında yönetim ile işgörenler arasında var olan korku duygusu demokratik yönetimde yerini güven duygusuna bırakmıştır. Yönetimin çalışanlara değer vermesi ve bunun karşılığında çalışanların yönetimin güven

26 duygusunu boşa çıkarmaması, örgüt içerisinde pozitif bir ortamın doğmasına neden olmaktadır (Çoroğlu 2003). Bu olumlu hava çalışan motivasyonu ve yönetimin doğru kararlar vermesi için çok önemlidir.

Demokratik yönetim tarzının örgütler için çeşitli avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Avantaj olarak; demokratik bir ortamda faaliyette bulunan örgüt çalışanları yeterli iş tatminine ve motivasyon düzeyine ulaşır. Yönetime olduğu kadar örgütsel bağlılık ve güven duygusu artar. Grup içi sorunlar ve çatışmalar ortadan kalkar, yerini yüksek çalışma azmi ve moral durumuna bırakır. Demokratik yönetim tarzının örgütler için dezavantajları ise; karar sürecine çok fazla kişi katıldığı için karar süreci uzar ve sistem yavaş işler. Acil durumlarda karar almak gerektiğinde bu yönetim tarzı kısmen başarısız olur. Hatta bazen kararlar alınamayabilir (Yörük ve Dündar 2011). Kararlar çalışanlara danışılarak alındığı için süreç yavaşlar ve zaman zaman örgütlerde yönetsel başarısızlıklar yaşanır. Başarı veya başarısızlık yönetim ve çalışanların ortak çalışmaları sonucu ortaya çıktığı için genellikle bu ortamlarda kimse kimseyi suçlamaz. Ayrıca bu yönetim tarzında; yöneticilerin sadece dinleyici konumunda kalması, astın birden çok seçenek arasında karar vermekte zorlanması, gerekli gereksiz birçok konuda danışma yönteminin kullanılması ve yöneticilerin son karar veren kişi olmasının astlar tarafından algılanmasında güçlükler yaşanabilmesi gibi konular da dezavantaj olarak karşımıza çıkabilir (Yozgat 1989). Akpınar (2011)’a göre, çeşitli eleştirilere rağmen, demokrasi insanoğlunun bulduğu “en az kötü yönetim” biçimi olarak hâlâ kabul edilmeye devam etmektedir.

Bu anlatılanlarla beraber Costley ve arkadaşlarının (1994) yaptığı araştırmaya göre demokratik yönetimin tarzının,

Avantajları;

o Astların verimli bir şekilde çalışmaları sağlanır.

o Astların fikirlerinin önemsenmesi çalışanların motivasyonunu artırır. o Astların bağlılığı artar.

o Örgüt iletişim ağları çok verimlidir. o Karşılıklı güven ortamı oluşur.

27 o Astlardagörev ve yetki karmaşıklaşabilir.

o Ast üst ilşkisi örgütün fonksiyonelliğini bozabilir. o Aşırı öz güven yanlışa götürebilir.

o Karara katılım çok zaman alabilir.

Demokratik yönetim tarzını benimseyen örgütlerde çalışma ortamları baskısız olduğu için astların hoşuna giden tarzı yansıtırlar. Astlar sınırlar dâhilinde özgür bırakıldıkları için, çalışanların memnuniyet düzeyleri ve verimlilikleri üst seviyelerdedir. Astlar ile yöneticiler arasında yakın ilişkiler mevcuttur ve yönetime katılmak astları güçlendirmektedir (Moskovich 2009). Bu da astların örgüt ve yöneticiler için daha fedakâr olmalarına sebep olur.

Modern örgüt yapılarında karara katılım ve yetki devri uygulamalarıyla bu yönetim tarzı daha verimli ve etkili olabilir. Astlar için; karara katılım oldukça önemlidir. Bu yüzden bağlı oldukları örgütün yönetim tarzının demokratik yönetim tarzı olmasını isterler (Şen ve Bolat 2015).

Demokratik yönetim tarzında güçlü bir merkezi otoriteden bahsetmek mümkün değildir (Batmaz 2012). Yönetim gücünü sadece mevcut yetkilerden değil aynı zamanda işgörenlerden de almaktadır. Astlar, yönetim konusunda etkisiz eleman değil bir paydaş olarak görülmektedir. Bunun temelinde yönetim tarzlarının çalışanlara bakış açısı yatmaktadır. Örneğin otoriter yönetim tarzında yönetim işgörenleri çıkarcı, bencil, tembel kişilikler olarak görürken demokratik yönetim anlayışında yöneticiler işgörenlere insan gibi davranmayı yeğlerler. Demokratik yönetimde iletişim sorunundan bahsetmet otokratik yönetime göre oldukça güçtür. Demokratik yönetimde her yönde (yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya ve yatay iletişim) aktiftir (Argon ve Dilekçi 2014). Özellikle aşağıdan yukarıya doğru iletişim konusunda sıkıntı olmaması, çalışanların sorunlarını yönetim kademesine iletebilmesini ve yönetim konusunda önerilerinin alınabilmesini sağlar.

Önceki çalışmalar sonucunda, özellikle örgütsel iletişimin önemi, kendilerini doğrudan etkileyen sorunlarda üst düzey yöneticiler tarafından verilen kararlara astların katılımının sağlanması hem daha fazla ve yoğun iletişime uygun hem de katılmayı özendirici olan ve yalnız işle değil çalışanla da ilgili sorunları göz önünde bulunduran demokratik yönetimin üzerinde durulmuştur (Ertekin 1985).

28 Bununla beraber araştırma konusu olan informal iletişim kanallarından olan mizah ve eğlencenin demokratik ortamlarda teşvik edilmesi, yöneticilere çalışanlarının duygularının altında yatan gerçeklere ulaşma imkânı sağlar. Demokratik yönetim tarzını benimsemiş örgütlerde informal iletişim kanallarının çok fazla işlemesine gerek kalmayabilir. Çalışanlar için toplantılar uzun ve sıkıcı değil hatta eğlenceli olur, çalışanlar işlerine gelirken âdete koşarak gelirler, yeri ve zamanı geldiğinde inisiyatif kullanarak mükemmel işler yapmaya çalışırlar.