• Sonuç bulunamadı

V. TEZ KONUSU ĠLE ĠLGĠLĠ ÇALIġMALAR

I.4. CEHÂLETĠN KISIMLARI

1.4.2. Mevzu Ġtibariyle Cehâlet

1.4.2.4. Semende ( يوثلا ) Cehâlet

Cumhura (ġafiî, Malikî ve Hanbelî) göre, ivazlı akidlerde bedelin belli olması akdin rükünlerindendir. Akdin bir rüknünün eksik kalması halinde akid geçersiz olur. Mebîin zâtındaki bilinmezlik gibi bedeldeki bilinmezlik de, aĢırı, orta ve az bilinmezlik olarak nitelenmektedir. Daha önce cehâletin azlık ve çokluk bakımından kısımlara ayrılıp bu kısımların hükümlerini zikrettiğimiz için burada tekrarını zaid görüyoruz. Ayrıca burada üzerinde durmak istediğimiz bilinmezlik, az bilinmezlikten ziyade akde zarar veren aĢırı bilinmezliktir.

Cumhura göre, akid meclisinde mebîin değeri veya bedeli zikredilmelidir. Zira ivazlı akidlerde bedel akdin bir rüknüdür. Rüknü eksik olan akidler ise geçersiz sayılmaktadır.324

AĢırı bilinmezliklerden birisi de pazar fiyatı üzerinden yapılan alıĢveriĢlerdir. Pazar fiyatı, bir malın fiyatı belirlenmeden pazardaki benzer malların fiyatı üzerinden satılmasıdır. Belediyelerin her gün sebze ve meyvelerin fiyatını belirleme Ģeklini de pazar fiyatı olarak değerlendirebiliriz. Akdin tarafları olan satıcı ve alıcı tarafından mebîin değeri ve fiyatı bilinmeden yapılan akidlerin cumhura göre geçersiz olduğunu daha önce de belirtmiĢtik. Bedeldeki aĢırı bilinmezliklerin akid üzerinde menfi yönde tesir ettiği konusunda bütün fıkıhçılar aynı görüĢtedir.325

Ancak konunun ayrıntısına indiğimiz zaman fıkıhçılar arasında bazı farklılıklar da görmekteyiz. Zira bir fakihin aĢırı bilinmezlik olarak gördüğü bir bedel, baĢka bir fakih tarafından, malum olarak

322 Ġbn Âbidîn, HâĢiyetu Reddi’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr, IV/529; bk. Zuhaylî, el-Fıkhü’l-

Ġslâmî ve edilletuhû, V/3444.

323 Ġbn RüĢd, Bidâyetü’l-muctehid ve nihâyetu’l-müktesıd, II/129.

324 Abderi, et-Tâc ve’l-iklîl li Muhtasari Halîl, VI/66; bk. Ġbn Nüceym, el-Bahru’r-râ’ik Ģerhu Kenzi’l-hakâ’ik, VI/75; Mâverdî, el-Hâvî fî fıkhı’Ģ-ġâfiî, V/68.

325 Ġbn Cüzey, el-Kavânînü'l-fıkhiyye, I/163; bk. Adevî, HâĢiyetu’l-adevî alâ Ģerhi kifâyeti’t-tâlibi’r-

rabbânî, II/222; ġirbînî, el-Ġkna’ fi halli elfazı Ebî ġucâ’, Dârü‟l-Fikr, Beyrut, 1415, II/276;

Hacâvî, el-Ġknâ fi fıkhı’l-Ġmâm Ahmed b. Hanbel, II/70; Kâsânî, Bedâ’i‛u’s-Sanâ’i‛ fi tertîbi’Ģ-

86 görülmektedir.326

Bedel hakkındaki farklı görüĢlerin ana nedeni ise fıkıhçıların bu farklı bakıĢ açılarıdır. Meselenin daha iyi anlaĢılması için bedeldeki bilinmezlik hakkında fıkıhçıların görüĢlerini zikretmek uygun olacaktır.

Hanefî kitapları incelendiğinde, Hanefî fıkıhçılardan bazılarının, bedelin belirlemesini akdin sıhhat Ģartı olarak, bazılarının ise bizatihi akdin rükünlerinden saydıkları görülür.327 Hanefilerden Kâsânî, mebî ve bedelin belirlenmesini akdin sıhhat Ģartı olarak kabul eder ve bu belirlemenin de tarafları niza ve çekiĢmeye düĢürmeyecek Ģekilde açık ve net olması gerektiğini savunur. Eğer mebî ve bedeldeki bilinmezlikler tarafları nizâ ve çekiĢmeye düĢürecek Ģekilde kapalı olursa akdin fâsit olacağını, zira anlaĢmazlık ve çekiĢmeye sebep olan bilinmezliklerin akdin amacı olan teslim ve tesellüme engel olduğunu kaydeder.328

Hanefî fakih Ġbn Nüceym, bedelin bilinmezliğinden dolayı geçersiz olan akidler için Ģu örnekleri zikretmektedir: Bir Ģeyi değeriyle satmak, malın bedelinin belirlenmesini alıcının insafına bırakmak, ya da satıcı, alıcıya “falan kiĢinin malını sattığı bedelle (alıcı, falan kiĢinin sattığı bedelini bilmemesi halinde) sana sattım,” “bu malımı sana %10 karla, etiket fiyatıyla ya da ana sermayesi ile sattım” Ģeklinde meydana gelen akidler, bedelin bilinmezliğinden dolayı fâsit sayılır.329Ayrıca mebî‟in bedeli olan paranın adı zikredilmese yine akid fâsid olur. Zira akdin meydana geldiği yerde birçok para tedavülde olabilir bu da tarafları niza ve çekiĢmeye götürebilir. Fakat bu paralar arasında biri daha çok kullanılıyorsa o zaman akid onun üzerine meydana gelir ve akid geçerli kabul edilir.330 Daha önce iĢaret ettiğimiz gibi akidlerle ilgili bilinmezlikler satıcıdan daha çok alıcıyı ilgilendirmektedir. Bu nedenle meydana gelen akidlerde alıcının satım hakkında bir cehâleti bulunursa akid geçersiz olur. Fakat alıcı bu arada akid meclisi dağılmadan önce bilinmesi gereken Ģeyler hakkında bilgi sahibi olursa fâsit olan akdin sahihe dönüĢmesi mümkündür. Dolayısıyla alıcı bedel hakkında bilgi sahibi olduktan sonra akde onay verirse akid yeni bir form kazanmaktadır. Ġlerde cehâletin değiĢkenliği konusunu ele aldığımız için detaya girmiyoruz.

326

Nevevî, el-Mecmû’ Ģerhu’l-Muhezzeb, Dârü‟l-Fikr, 2004, IX/314; bk. Ġbn Teymiyye, el-Muharrer

fi’l-fıkhı alâ mezhebi’l-Ġmâm Ahmed b. Hanbel I-II, Birinci Baskı, Mektebetü‟l-Meârif, Riyâd,

1984, I/299-300.

327 Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm, I/185-IV/383; bk. Zeylaî, Tebyînü’l-hakâ’ik

Ģerhu Kenzi’d-dakâ’ik, IV/61; Ġbn Nüceym, el-Bahru’r-râ’ik Ģerhu Kenzi’l-hakâ’ik, V/281. 328 Kâsânî, Bedâ’i‛u’s-sanâ’i‛ fi tertîbi’Ģ-Ģerâ’i‛, V/156.

329 Ġbn Nüceym, el-Bahru’r-râ’ik Ģerhu Kenzi’l-hakâ’ik, V/296.

330

87

Bedeli belirlenmeyen akidlerin fâsit olmasının birçok sebebi bulunmaktadır. Bu sebeplerden birisi, bedelin belirlenmeyiĢinin malın teslim ve tesellümüne engel teĢkil etmesidir. Zira teslim ve tesellüme engel olan bilinmezlikler tarafların arasında nizâ ve çekiĢmeye sebep olmaktadır. Ġkincisi ise bedeli belli olmayan akidlerin akibeti belirsiz olduğu için kumara da benzetilmektedir.331

KuruluĢ itibariyle cehâletten dolayı kumara benzeyen akidlerin geçersiz olduğuna daha önce değinmiĢtik.

Bilindiği gibi Hanefî mezhebinde bâtıl ve fâsit akidler arasında bir fark bulunmaktadır.332

Fakat bazıları, bedel hakkında uzak bir yorumda bulup, Hanefî mezhebinin genel teâmüllerine zıt bir hüküm vererek bedelin belirlenmediği akidleri de fâsit saymıĢtır. Nitekim aynı yazar, mebîin bedelinin belirlenmesini, akdin rükünlerinden saydığı halde bedelin zikredilmediği akidleri bâtıl değil de fâsit olarak değerlendirmiĢtir.333

Hâlbuki Hanefî mezhebine göre, rüknü eksik olan akidler bâtıl sayılmaktadır.334

Yazarın yorumu Ģöyledir: Bilinmez bedelde üç ihtimal bulunmaktadır. Birincisi: Akid meclisinde bedelden bahsedilmemesi, ikincisi; hakiki olarak bedelin nefyedilmesi, üçüncüsü ise hükmen bedelin nefyedilmesidir. Ġkinci ve üçüncü durumlarda akid bâtıl, birinci durumda ise akid bâtıl değil fâsid sayılır. Zira akidlerde bedel zikredilmediği takdirde mebî‟in bedelsiz satıldığı veya satıcının bedelden vazgeçtiği anlaĢılmaz, mebîin değeriyle satıttığı manasına gelir.335

Hanefîlerden Zeylaî de buna benzer bir yorum getirmiĢtir. Ona göre, üzerinde akid meydana gelen mebîin bedelinde bir bilinmezlik bulunup da taraflar birbirlerinden ayrılmadan önce akid meclisinde alıcı, mebî‟in bedelini öğrendiği takdirde muhayyerlik hakkına sahip olur. Zira bu bilinmezlik akdin özündedir. Yalnız bu akid daha kesinleĢmemiĢtir. Çünkü akid meclisinde geçen zaman uzun bir zaman da olsa zorluğa engel olmak ve kolaylık sağlamak için kısa bir zaman olarak kabul edilmiĢtir. Nasıl ki akid meclisinde icabla kabul arasında geçen zaman uzun da olsa bir bütün olarak kabul ediliyorsa, aynı Ģekilde akid meclisinin sonunda hâsıl olan bilginin meclisin baĢında hâsıl olan bilgi gibidir336

diyerek akdin özündeki olan eksikliği akdin iptalına değil ifsadına sebep göstermiĢtir.

331

Ġbn Âbidîn, HâĢiyetu Reddi’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr, Dârü kahraman, istanbul, 1984, IV/541.

332 Meydânî, el-Lubâb fi Ģerhi’l-kitâb, I/121.

333 Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm, I/185.

334

Damâd, Mecme‛u’l-enhur fi Ģerhi multaka’l-ebhur, III/77; bk. Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu

Mecelleti’l-ahkâm, I/185.

335 Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm, I/185.

336

88

Burada Zeylaî de akdin özünde olan bir bilinmezliğin akdin bâtıl olmasına değil, fâsid olmasına sebebiyet verdiğini öne sürmektedir. Fakat Ġbnü‟l-Hümâm, bu meseleyi Hanefî mezhebinin prensiblerine uygun olarak Ģu Ģekilde halletmiĢler. Bedeli zikredilmeyen mebîin akdi bâtıldır. Fakat akid meclisinde bu bilinmezlik kaldırıldığında akdin tarafları, akdin kuruluĢu hakkında rızâlarını ifade ettikleri zaman bu akid, yeni bir anlaĢmayla muâtât akdine dönüĢür. Muâtât akidleri ise câizdir.337 Ġbn Âbidin de bu

Ģekilde meydana gelen akidleri teâtî akidlerinden saymaktadır.338

Hanefi mezhebinin fıkıh kitablarını incelediğimizde akidlerde kullanılan fâsid ve bâtıl kavramları arasında fark olduğunu görürüz. Bununla birlikte satımın tanımından da anlaĢıldığı gibi, akidlerde bedel, akdin rükünlerindendir.339 Buna göre bedelin zikredilmediği akidlerin bâtıl sayılması gerekmektedir. Kanaatimize göre Hanefi fıkıhçıların bu konudaki farklı yaklaĢımlarının sebebi fâsid kelimesinin genel manasındaki kullanımından kaynaklanmaktadır. Zira fâsid kelimesi bazen bâtıl manasında da kullanılmaktadır.340

Mâlikîler de bedeli (semen), akdin rükünlerinden sayarlar. Onlara göre, rükünsüz meydana gelen herhangi bir akid geçerli değildir. Ġbn Cüzey, bu konuyla ilgili Ģunları kaydetmektedir: Satımın beĢ rüknü vardır. Satıcı, alıcı, semen, satılan mal ve sîğadır. Bedel ve satılan malda da dört Ģartın bulunması gereklidir; Temiz, faydanılan bir Ģey olması, teslime güç yetirilecek Ģeylerden olmaları ve her ikisinin de belirli olmaları gerekmektedir. Bütün alım-satımlarda mebî‟ ve semenin belirlenmesi lazımdır. Yalnız cuzâf dediğimiz tahmini satıĢlarda iki Ģartla birlikte bedel, tam olarak belirlenmese de câiz görülmüĢtür. Bu Ģartlardan birisi, cuzâf dediğimiz Ģeyin ölçülen ve tartılan bir Ģey olması, diğeri ise hem satıcı hem de alıcının, mebî‟ ve semen hakkında daha önce bilgilerinin olmamasıdır.341 Zira satıcı ve alıcıdan herhangi birinin daha önce cuzâf hakkında bilgisi olursa bilgisi olmayan tarafın aldanması söz konusudur. Aldatmaya dayanan akidler ise câiz görülmemiĢtir.

ġâfiî fıkıhçılara göre, bedel akdin rükünlerinden sayılmaktadır. Her hangi bir akidde akdin rükünleri veya Ģartlarından birisi zikredilmediği ya da bu rükünler ve

337 Ġbn Hümâm, ġerhu fethi’l-kadîr, VI/269.

338 Ġbn Âbidîn, HâĢiyetu Reddi’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr, IV/541.

339

Ġbnü‟l- Hümâm, ġerhu fethi’l-kadîr, VI/402;

340 Ġbn Nüceym, el-Bahru’r-râ’ik Ģerhu Kenzi’l-hakâ’ik, VI/74.

341 Ġbn Cüzey, el-Kavânînü'l-fıkhiyye, I/163; bk. Adevî, HâĢiyetu’l-adevî alâ Ģerhi kifâyeti’t-tâlibi’r-

89

Ģartlar kapalı bir Ģekilde zikredildiği zaman akid bâtıl olmaktadır.342

Nevevî, ġîrâzî‟den Ģu örnekleri nakletmektedir: Satıcının belirsiz bir bedelle, yani; malın etiket fiyatıyla, falan kiĢin sattığı fiyatla, ev dolusu altınla, bu çakıl kadar altınla, alıcının seçimine bırakmak süretiyle bin dirhemle veyahut da bin dinarla satmak gibi. Bütün bu akidler bedelin bilinmezliğinden dolayı akid bâtıl olur. Hatta akdin meydana geldiği Ģehirde birçok para çeĢitleri bulunsa bunları belirtmeden yapılan akidler de bâtıl sayılır. Yalnız bu para birimleri arasında biri daha çok kullanılıyorsa o zaman akid onun üzerinde meydana gelir ve geçerli kabul edilir.343 Burada örfün rolünden bahsetmek mümkündür.

Bedelin belirli olması hususunda bütün Hanbelî fıkıhçıları aynı fikirde değildir. Bazıları, cumhurun görüĢünü destekleyerek, mebîin bedelinin bilinmemesini akdi geçersiz kılan bir etken olarak görmüĢlerdir. Bunlara göre, bir malı etiket fiyatıyla, filan kiĢinin sattığı bedelle ya da, bedelin cinsini belirtmeksizin bin dirhem veya bin altınla, pazardaki rayiç fiyatla satmak câiz değildir. Kezâ Ģehirde kullanılan çeĢitli para birimlerinden herhangi birisi baskın değilse yapılan satıĢlar da geçersizdir. Bu akidlerin geçersiz olma nedeni aldatma ve bilinmezliktir. Hanbelîlerden bazıları daha esnek davranarak bedelin akid esnasında zikredilmediği durumda da akdi sahih kabul edip malın emsali olan değerin verilmesini gerekli görmüĢlerdir.344

Esnek davrananlara göre, bir kimse; “Ģu malı çarĢı ve pazardaki rayiç fiyatıyla veya insanların sattığı fiyatla yahutta filanca kiĢinin belirleyeceği bedelle sattım” dese, alıcı da mebîin bedelini belirtmeden kabul eder, akid câiz olur. Zira insanların örfünde yapılan akidlerde bir bilinmezlik bulunsa da câizdir. Çünkü bilinmezlik ve aldatmaların câiz olmamasının sebebi teslim ve tesellüme engel olmalarıdır. Ġnsanların örfüne dayanan akidlerde ise teslim ve tesellümün meydana gelmemesi düĢünülemez. Akid sırasında mebîin bedeli belirlenmeden veya sınırı çizilmeden belli bir tarih diliminde malın gelecekteki rayiç bedeli üzerinden satılmasının câiz olduğuna dair Ahmed b. Hanbel‟den bir görüĢ nakledilmiĢtir. Ahmed b. Hanbel görüĢünü, bu tür muamelelerin örfte bulunmasına ve pazarda bu muamelelerin teâmül haline geldiği gerçeğine dayandırmıĢtır.345

Ġbn Teymiyye de böyle bir satıĢın câiz olduğu görüĢünü tercih ederek bu konuyla ilgili Ģöyle bir açıklama getirmektedir: “Bütün fıkhî mezheplere göre, nikâh

342 ġirbînî, el-Ġkna’ fi halli elfazı Ebî ġucâ’, Dârü‟l-Fikr, Beyrut, 1415, II/276.

343 Nevevî, el-Mecmû’ Ģerhu’l-Muhezzeb, Dârü‟l-Fikr, 2004, IX/314; bk. Muhammed Hatîb eĢ-ġirbînî,

Muğnî’l-muhtâc ila Ma’rifeti meânî elfâzi’l-Minhâc, yy, ty. II/17.

344 Hacâvî, el-Ġknâ fi fıkhı’l-Ġmâm Ahmed b. Hanbel, II/70; bk. Merdâvî, el-Ġnsâf fi Ma’rifeti’r-râcih

mine’l-hilâf, IV/223; Buhûtî, er-Ravdi’l-murraba‛ Ģerhu zâdi’l-mustekna‛, I/211. 345

90

kıyıldığı zaman mehir zikredilmese de nikâh akdi sahihtir. Zikredilmediği takdirde mehru‟l-misil dediğimiz emsallerinin mehri dikkate alınır. Öyleyse alım-satımlarda da bedel zikredilmediği zaman nikâh akdi gibi satılan malın piyasa değeri dikkate alınmalıdır.”346

Nitekim bu konuda esnek davrananlara göre, bir malın, hayvanın bilinmez olan bir aylık yemi karĢılığında satılması câizdir. Fıkhın, “el-âdetu muhakkemetun” genel kaidesine dayanılarak tartıĢmalı durumlarda örfe baĢvurulmaktadır. Yani bilinmezlikten doğan anlaĢmazlıkların neticesinde satıĢ feshedildiği takdirde örfün belirleyeceği bir değer, zikredilen atın yemine karĢılık satıcı tarafından alıcıya verilecektir.347

Kanaatimize göre, satım akdinin nikâhla kıyaslanması doğru değildir. Bu tür bir kıyaslama kıyâs mea‟l-fârıktır. Zira nikâh akdi fâsid Ģartlardan etkilenmediği halde satım akdi fâsid Ģartlardan etkilenmektedir. Ayrıca mehrin zikredilmesinin nikâh akdiyle ilgisi bulunmamaktadır. Çünkü mehir istimta‛ (yararlanma) hakkıdır. Bedel ise malın karĢılığı olup akdin rükünlerinden biridir. Dolayısıyla bedelin zikredilmemesi, akdin geçersizliğine sebep olmalıdır.348

Benzer Belgeler