• Sonuç bulunamadı

V. TEZ KONUSU ĠLE ĠLGĠLĠ ÇALIġMALAR

1.2. CEHÂLETLE ĠLĠġKĠLĠ DĠĞER KAVRAMLAR

1.2.2. Gabin ( يبغلا )

Cehâletle iliĢkili kavramlardan birisi de gabindır. Gabin, Ġslâm ticâret hukukunda üzerinde durulan önemli bir konudur. Zira Ġslâm dini insanların maslahatını gözetmiĢ ve alım-satımlarda aldatma ve aldanmayı yasaklayıp içinde aĢırı cehâlet, garar ve aldanma bulunan akidleri geçersiz saymıĢtır. Ġslâmiyet‟in bu prensibine dayanarak müctehitler, cehâleti barındıran akidler gibi gabni içinde barındıran akidlerin bazılarını geçersiz bazılarını geçerli saymıĢlardır. Aynı Ģekilde fıkıhçılar, gabni içeren bazı akidlerde akdin taraflarına muhayyerlik hakkı tanımıĢ, bazılarında tanımamıĢlardır. Üzerinde duracağımız gabnin akdi geçersiz kılan veya taraflara muhayyerlik hakkı doğuran çeĢididir.

Sözlükte, unutmak, anlamamak, dinde, akılda ve görüĢte zayıflık46

manalarına gelen gabin, fikhî bir terim olarak, aldatılarak bir malın değerinin altında alınması veya satılması,47

iki taraflı akidlerde bedeller arasında değer yönünden eĢitsizliği,48 piyasadaki değerden fazla olanı49 olarak da tarif edilmektedir. Bu tanımların ortak noktası, fiyat hakkında aldanmaktır.

42 Nevevî, el-Mecmû‛ ġerhu’l-Muhezzeb, Dârü‟l-Fikr, Beyrut 2004. IX/289; bk. Ġbn Teymîyye, el-

Kavâidu’n-nurâniyetu’l-fıkhîyye, s.176.

43 Abdurrahman b. Muhammed b. Süleyman (v. 1078/1668), Mecmeu’l-enhur fi Ģerhi Multeke’l-ebhur

I-IV, Thk. Halil Ġmran el-Mansur, Dârü‟l-Kütübi‟l-Ġlmîyye, Beyrut 1998, III/30. 44

Abdurrazzâk Ahmed es-Senhûrî, Masâdiru’l-hak fi’l-fıkhı’l-Ġslâmî, MenĢûrâtu‟l-Halebî, Beyrut, 1998. III/30; bk. Ġbn Teymiyye, el-Kavâidu’n-nurâniyetu’l-fıkhîyye, s.177.

45 Ġbn Teymiyye, el-Kavâidu’n-nurâniyetu’l-fıkhîyye, s.177.

46 Ġbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, V/3211.

47

Mukrî, el-Misbâhu’l-munîr fi garîbi ġerhi’l-kebîr li’r-Râfiî, II/605.

48 Dönmez, DĠA, VII/220.

49 Sa‟dî Ebû Ceyb, el-Kâmûsu’l-fıkhı luğaten ve ıstılâhen, Dârü‟l-Fikr, Ġkinci Baskı, DımaĢk, 1988,

26

Fakihler, gabni az ve çok olarak iki kısımda değerlendirirler. Az ve çok gabnin tanımını, tespitini yapıp hükmünü açıklamaya çalıĢacağız.

1. Gabnin tesbiti: Hanefîler, aĢırı gabni Ģöyle tesbit etmiĢlerdir: Kıymet biçen fiyat uzmanları tarafından yapılan değiĢik değerlendirmelerden herhangi birinin kapsamına girmeyen miktardır.50

Az gabin ise kıymet biçen fiyat uzmanları tarafından yapılan değiĢik değerlendirmelerden herhangi birinin kapsamına giren miktardır.51

Mecellenin 165. maddesinde aĢırı olan gabnin tesbiti daha da somutlaĢtırılarak Ģöyle beyan edilmektedir. EĢyada yirmide bir, hayvanlarda onda bir, akarlarda beĢte bir ve semende kırkta bir aldanma varsa aĢırı gabin sayılır. BaĢka bir ifadeyle değeri on lira olan bir malı on buçuğa satmak ya da almak, hayvanlarda değeri on lira olan bir havanı on bir liraya satmak ya da satın almak, akarlarda değeri on lira olan bir arsayı on iki liraya satmak ya da satın almak fahiĢ gabin olarak kabul edilir.52

Bu miktara ulaĢmayan gabin ise az olarak kabul edilir. Hatta bu konuda bazı âlimler dikkat çekici bir yorumda bulunarak, aĢırı ve az olan gabni ancak fıkıh ilmine aĢina olanlar bilebilir53 demiĢtir. Yani gabni tespit etmek çok zor olduğundan dolayı ancak bu alanda uzman olan fıkıh bilginleri bilebilirler.

Hanefi fıkıhçılara göre, akidlerdeki aldanma, aĢırı gabin konusunda bahsettiğimiz değerlerin altında kalırsa az gabin olarak kabul edilip akidlere hiçbir etkisi söz konusu olmaz.54

Zira hiç bir akid az cehâlet ve az gabinden hali değildir. Ġslâm dini insanların maslahatını gözeterek onlara kolaylık sağlamıĢtır. Eğer az olan gabin de câiz olmasaydı insanlar ticarî muamelelerde sıkıntılara maruz kalabilirlerdi. Bu da Ġslâm dininin hikmetine ve kolaylaĢtırıcı vasfına uygun değildir.

Akidlerdeki aĢırı ve az gabnin tespiti cehâlette olduğu gibi her mezhebin müntesipleri tarafından kendi mezheplerinin usûlüne uygun olarak tespit edilmiĢtir. Peygamber (s.a.s.)‟in miras konusunda söylediği “üçte bir, üçte bir de fazladır”,

50 Muhammed Emîn Ġbn Âbidîn (v. 1252/1836), Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr I-VIII, Dârü‟l-

Fikr, Beyrut, 2000, I/251.

51

Ġbn Âbidîn, Reddi’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr, VII/332; bk. ez-Zuhaylî, el-Fıkhü’l-Ġslâmî ve

edilletuhû, IV/3072.

52 Ali Haydar, (v. 1380/1960), Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm I-IV, Dârü‟l-Kütübi‟l-

Ġlmîyye, Beyrut ty, I/113.

53

Abdurrahman b. Muhammed b. Suleyman el-Gelibolî (v. 1078/1668), Mecme‛u’l-enhur fî Ģerhi

Multeke’l-ebhur I-IV, Thk. Halil Ġmran el-Mansur, Dârü‟l-Kütübi‟l-Ġlmîyye, Beyrut, 1998,

III/307.

54

27

hadisine dayanan Ġmâm Mâlik‟in, aĢırı gabni her Ģeyde 1/3 ( %33) nispetinde kabul ettiği, Ġmâm Ebû Hanîfe‟nin ise, meyve ve tahılda farz olan zekâtın en az miktarı olan 1/10‟a dayanarak 1/10‟ den fazla olan gabni aĢırı olarak kabul edip aĢırı gabni de muhayyerlik sebebi saydığı rivayet edilmektedir.55 Ġmâm Ahmed‟ten her ne kadar aĢırı aldanma hakkında bir rivayet tespit edilmemiĢ ise de bazı Hanbelî fakihler, Peygamberimizin miras konusunda söylediği “üçte bir, üçte bir de fazladır” hadisine dayanarak Ġmâm Mâlik gibi, üçte bir nispetinden fazla olan aldanmayı aĢırı gabin olarak kabul etmektedirler. Fakat Hanbelî mezhebinde sahih görüĢe göre gabnin tesbiti örfe dayanmaktadır.56

ġâfiîler, diğer fakihlerin gabni tespit etme metodlarını eleĢtirerek yukarıda nakledilen görüĢleri yanlıĢ bulmuĢlardır. Zira aĢırı gabin, cinslere göre değiĢmektedir. Örnek olarak Ģunları verebiliriz: Buğday, arpa, altın ve gümüĢte 1/10 den fazla aldanma aĢırı gabin olarak kabul edilirken, buna mukabil köle, cevher ve kıymetli eĢyalarda 1/20 den fazla olan aldanma aĢırı gabin kabul edilir. Aralarında yüzde yüz fark olan bu iki rakamı açıklamak ancak örfe dayanılarak yapılabilir. Buna binaen en doğru olan gabnin tespitini örf 57 ve alanın uzmanlarına bırakmaktır.58 Hanbelîlerden bazıları, örfün aĢırı olarak kabul ettiği gabni muhayyerlik sebebi olarak görmektedirler. Yani Hanbelîlerden bazıları da ġâfiîler gibi gabnin tesbitini örfe bırakmaktadırlar. Zira aĢırı ve az gabni örfün dıĢında baĢka bir vasıtayla tespit etmek zordur.59

Fakat Malikî ve Hanefî fıkıh kitaplarını araĢtırdığımızda Ebû Hanîfe ve Ġmam Malik‟e nisbet edilen bu görüĢlerin mezhep içindeki bazı fıkıçılara ait olduğunu görmekteyiz.60

2. Gabnin hükmü ve akidlere tesiri; Akidlerde herhangi bir taraftan bilinçli bir aldatma söz konusu olursa bu durum, aldanan tarafa muhayyerlik hakkını vermeye

55 Alî b. Muhammed b. Muhammed el-Basrî el-Bağdâdî Ebu‟l-Hasan Mâverdî (v. 450/1058), el-Hâvî fi

fıkhı’Ģ-ġâfiî I-XVIII, Birinci Baskı, Dârü‟l-Kütübi‟l-Ġlmîyye, yy, 1994, VI/540.

56 Alî b. Süleymân Ebu‟l-Hasan el-Merdâvî ed-DımaĢkî es-Sâlihî (v. 885/1480), el-Ġnsâf fi ma’rifeti’r-

râcih mine’l-hilâf I-XII, Birinci Baskı, Dârü Ġhyai‟t-Turasi‟l-Arabî, Beyrut,1419, IV/284. 57 Mâverdî, el-Hâvî fi fıkhı’Ģ-ġâfiî, VI/540.

58 Muhammed Edib Kelkel, Ġthâfü’s-Sâil bimâ verede mine’l-mesâil, Birinci Baskı, el-Matba‟tu‟l-

Ġlmiyye, DımaĢk, 1998, I/51.

59 Abdullâh b. Ahmed b. Kudâme el-Makdisî (v. 620/1223), el-Muğnî fî fıkhi’l-Ġmâm Ahmed b. Hanbel

eĢ-ġeybâni I-X, Birinci Baskı, Dârü‟l-Fikr, Beyrut, ty, IV/304.

60 Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman Ebû Abdullah et-Trâblûsî el-Mağribî, el-Hattâbu‟r-Ruaynî

(v. 954/1547), Mevâhibu’l-celîl li Ģerhi muhtasarı’l-Halîl I-VIII, Thk. Zekeriyya Umeyrât, Dârü ‛Âlemi‟l-Kütüb, Medîne 2003, VI/404; bk. Fahrudddîn Osmân b. Ali ez-Zeylâî el-Hanefî (v. 743/1342), Tebyînu’l-hakâ’ik Ģerhu kenzi’d-dakâ’ik I-VI, Dârü‟l-Kütübi‟l-Ġslâmî, Kâhire 1313, IV/272.

28

sebep olmaktadır. Bilinçli bir aldatma söz konusu değilse ortada aĢırı bir gabin de olsa akid geçerli olur.61

Hanbelîlere göre, gabnin muhayyerliği üç durumda söz konusudur.

a. ġehrin dıĢında kervanları karıĢılayıp (telâkki‟r-rukbân) onlardan bir Ģey satın alınması durumunda aldanma söz konusu olursa satıcılar, muhayyerlik haklarını kullanabilirler.

b. Bazen gerçek alıcı olmadığı halde müĢteriyi kızıĢtırmak (neceĢ) için alıcı gibi davranan ve bu yolla fiyatı sun‟i olarak yükselten kiĢiler satıcıyla anlaĢıp alıcıyı aldatırlar. KızıĢtırmak neticesinde oluĢan aldanmada muhayyerlik hakkı doğmaktadır.

c. Alıcı ve satıcıların mebîin gerçek değerini bilmedikleri takdirde oluĢan aldanma karĢısında her ikisi de muhayyerlik haklarını kullanabilirler.62

Akidlerde meydana gelen aldanmada iki tarafın rızâsı varsa ya da bu aldatmada her hangi bir kasıt unsuru yoksa akid geçerli sayılır.

Yukarda zikrettiğimiz fıkhî yorumlardan çıkan neticeye göre, bazı fıkıhçılara göre, örf ve teâmülün aĢırı gördüğü gabin, taraflara (âkideyne) feshetme hakkı vermektedir. Bunun yanında aĢırı aldanman sabit olup da ikisinin rızâsı bulunduğu takdirde veya aldanma tarafları nizâ ve çekiĢmeye götürmeyecek kadar az olursa hiç kimseye muhayyerlik hakkı verilmeden akid geçerli olarak kabul edilir.63 Fıkıhçıların çoğunun ittifak ettiği bir konu ise ortada bilinçli bir aldanma veya cehâletten dolayı bir gabin ve aldanma olması durumunda, iki tarafa da feshetme hakkı tanınmasıdır.64 Bununla birlikte az olan gabndan korunmak mümkün olmadığı için, bütün mezheplere göre bu aldanma akde olumsuz yönde tesir etmemektedir.65

Fakat Hanbelîlere göre aldanmadan dolayı mağdur olan tarafa muhayyerlik hakkı doğmaktadır. NeceĢ satımını

61 Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm, I/312.

62 ġerefuddin Mûsa b. Ahmed el-Hacâvî (v. 960/1553), el-Ġknâ’ fi fıkhı’l-Ġmâm Ahmed b. Hanbel I-

IV, Thk. Abdullatif Muhammed Musa es-Subkî, Dârü‟l-Ma‟rife, Beyrut. ty, II/91.

63 Ġbn Kudame, el-Muğnî ala Muhtasari’l-Hırakî I-IX, Birinci Baskı, Thk. Abdusselam Muhammed Ali

ġahin, Dârü‟l-Kütübi‟l-Ġlmîyye, Beyrut,1994, III/414; bk. Yahyâ b. Muhammed b. Hubeyre Ebû‟l- Muzeffer eĢ-ġeybânî (v. 560/1165), Ġhtilâfu’l-eimmeti’l-‘ulemâ, Birinci Baskı, Thk. es-Seyyid Yusuf Ahmed, Dârü‟l-Kütübi‟l-Ġlmîyye, Beyrut, 2002, I/356.

64 Merdâvî, el-Ġnsaâf fi Ma’rifeti’r-râcih mine’l-hilâf, IV/286; bk. Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm, I/113; Abderî, et-Tâc ve’l-iklîl li Muhtasari Halîl, IV/468.

65 Haydar, Dürerü’l-hukkâm Ģerhu Mecelleti’l-ahkâm, I/113; bk. Karâfî, ez-Zahîre, VI/212; Ensârî, Esne’l-metâlib fi Ģerhi ravdi’t-tâlib, II/268; Ġbn Kudâme, el-Muğnî fi fıkhı’l-Ġmâm Ahmed b. Hanbel eĢ-ġeybânî, IV/92.

29

yasaklamanın nedeni mağduriyetleri önlemek içindir. Pazardaki fiyatı bilmeyen ya da alım-satımı güzel bilmeyenlerin aldanmasını da buna kıyas edebiliriz. Dolayısıyla aldanmanın söz konusu olduğu durumlarda muhayyerlik hakkı aldanan tarafa verilmektedir.66

Kanaatimize göre, aldanan kiĢinin muhayyerlik hakkına sahip olmasının yanında bu kiĢinin kendisini aldanmaya maruz bırakmaması gerekir. Bu durumda ise muhayyerlik hakkına sahip olmaması lazımdır. Zira her Ģahsa aldanma hakkı tanınmıĢ olsa ekonominin zarar görmesi muhtemeldir. Birçok kiĢi herhangi bir nedenle aldanmayı öne sürüp akdi bozabilir. Bu da baĢka mağduriyetlerin ortaya çıkmasına sebep olur. Mağduriyetlerin önüne geçilmesi için gabnin aĢırısını tesbit edip bunun muhayyerlik sebebi sayılmasını genel bir kaide altına alıp somutlaĢtırılmak gerekir. Bu genel kaide ise Ģu olabilir: Eğer aldanmaya sebep olan Ģey açık olup da insanların bu durumda aldanmaları söz konusu değilse ve bir Ģahıs bu durumda herhangi bir nedenle aldanmaya maruz kalırsa ona muhayyerlik hakkı verilmeli yoksa verilmemelidir.

Gabnin cehâletle iliĢkisine gelince, cehâlette nasıl bir bilinmezlik varsa gabnin bazı durumlarında da bilinmezlik söz konusudur. Aralarındaki fark ise Ģudur: AĢırı cehâleti içinde barındıran akidler, ġâri nazarında bâtıl veya fâsit sayılmaktadır, gabni içinde barındıran akidler ise bâtıl veya fâsitle nitelendirilmesi mümkün olmayıp akdi yapan taraflara akdi feshetme hakkı vermektedir. Taraflar akdi feshetmediklerinde akid, sahih olarak kalmaktadır.

Benzer Belgeler