• Sonuç bulunamadı

1. TARİH İÇİNDE ERZURUM’A VERİLEN ADLAR

3.5. Selçuklular Döneminde Kültür ve Medeniyet

3.5.1. Selçuklular Zamanında Ticari ve Ekonomik Hayat

O dönemde Erzurum ticaret itibarı ile Asya’nın en önemli şehirlerinden biriydi. İran ile Hindistan’ın başlıca ticaret yollarının birinin üzerinde olması sebebiyle şehrin ticari önemi bir kat daha artmıştır. Zaten 11. asırda Erzurum, İran’dan, Hint’den ve

76 Ali Öncül, a.g.e.,s.425.

77 Osman Turan, Selçuklular Zamanı ve Türk-İslam Medeniyeti,Ankara 2003, s.193.S 78 Osman Turan, a.g.e.,s.90.

bütün Asya’dan Trabzon şehirlerine ve Bizans İmparatorluğuna getirlen eşyanın anbarı durumuna gelmişti.

Tebriz’den, Erzurum’a gidip gelen kervanların ardı, arkası kesilmez bir halde tüccar eşyası taşırlardı. Selçukluların, Erzurum’da yaptırdıkları büyük kervansaraylara hergün dolup boşalan Hint, İran eşyaları, Anadolu şehirlerine, Sinop, Alaiye vasıtasıyla dışarıya sevkedilirdi.

Bu hususta Bağdat ile Erzurum sanki adeta birbirleri ile rekabet ediyorlardı. Bu hususta Bağdat, Hülagü Han tarafından zapt edilip tahribe uğradıktan sonra bu transit ticaret büsbütün Tebriz, Erzurum ve Trabzon şehirlerine kalmıştı.

Selçuklular zamanında Erzurum çok büyümüş, ticaret merkezi oluşu yüzünden buraya birçok halk toplanmıştı. Bu tarihlerde yani on üçüncü asırda şehir garpten şarka doğru uzanmış ve buğün büsbütün şehrin uzağında olan Damgacıların biraz daha ilerisinden, Kiremitlik tabyası eteğine kadar kaplanmıştı79.

Erzurum’da yerleşip ticaret yapan Kazvinli Emir Şemseddin Ömer bu şehirde geçen Hayatının başlangıcını hikaye ederken onun hakkında mühim bir tasvir yapar; ‘ Hadiselerin tesiri ile kadim vatanımı terk edip ticarete başladım. Erzen-ur Rum ‘a gelince türlü nimetlerle dolu ve süslü bir şehir olduğunu gördüm ve cennette benzeyen bu şehirde oturmaya karar verdim burada bir ev satın alıp bir müddet bu hoş şehri kendime vatan yaptım ve muradıma uygun günler geçirdim. Mal, kumaş ve birçok servetlere kavuştum. Nihayet Türkistan seferine çıkp çok mücevherat ve çeşitli inciler elde ettim der ve böylece Selçuklular devrinde ve 1236 yılından önce Erzurum hakkında kendi müşahade ve duygularını bize nakleder.

Erzurum henüz Alaaddin Keykubat’ın eline geçmediği bir zamanda 1230 senesinden önce şehir ve bölgeden bahseden Yakut bunu şehirde müstakil bir hükümdarın oturduğunu geniş vilayete ve nahiyeleri çok hayratı bulunduğunu sahibinin adil ve iyi bir insan olup halka güzel muamele ettiğini söyler. Fakat ahalinin dini yasakları aşarak içki içtiğini ve bundan sıkıntı duymadıklarını ilave eder. !3. asrın ortasında Moğolistan ve Çin’e seyahat eden Marco polo Erzurum’un büyük olduğunu ve Trabzon-Tebriz yolu üzerinde bulunan Bayburtta mühim gümüş madenlerinin mevcudiyetini belirtir. Erzurum’da otlakların çok olması yüzünden Tatarların yazın

117

burada kaldıklarını fakat şiddetli soğukları yüzünden de kışın çekidiklerinden bahseder80.

Avrupalı seyyah Odoric, 1318 senesinde Trabzon’dan Tebriz’e giderken Erzurum’a uğramış ve bu şehrin çok büyük, zengin ve güzel olduğunu Tatarlar tahrip etmese daha mamur ve iyi kalacağını ifade eder. Ona göre Erzurum’da bütün gıda maddeleri çok bol bulunmakta fakat soğuk iklimi dolayısıyle meyve ve şaraba rastlanmamaktadır.

Erzurum’a uğrayan İbni batuta şehrin çokk büyük olduğunu fakat iki Türkmen taifesi arasında harabe haline geldiğini Anadolu’nun bütün şehir ve kasabalarıonda olduğu gibi burada da Ahi teşkilatının bulunduğunu ve kendisinin Ahı Tuman zaviyesinde misafir kaldığını yazar Seyyah burada birbiri ile mücadele eden ve Erzurum’un harap olmasına sebebiyet veren iki Türkmen yaifesi kaydı ile Akkoyunlu ve Kara koyunlu ulusları arasındaki mücadeleleri kasdeder.

Saltuk ili zengin otlakları ve hayvancılıkta çok gelişmiş her zaman olduğu gibi bu devirde de hayvanlarını ve mahsullerini komşu ülkelere ihraç etmişti. Büyük bir kervana katılan bir tacir 1226 sensinde Erzurum’dan Tebriz’e 20 000 koyun sevketmiştir. Fakat Moğol istilası önünde Azerbaycan ve Saltuk ili göçebeler ile dolmuş ve asayiş bozulmuştu. Bu sebeple bu kervan yolu Oguzların Yıva boyu tarafından basılmış bütün malları ile birlikte 20. 000 koyun da almıştı. El- Ömeri Anadolu’da hayvan bolluğundan ve ucuzluktan bahsederken İran, Irak ve Suriye ye kasaplık hayvanların bu ülkeden celbedildiğini kaydederki mühim miktarının Saltuk- ilinden sevkedildiği anlaşılıyor81.

Erzurum Akdeniz limanlarından ve Suriye’den hareket edip Konya, Kayseri, Sivas ve Erzincan’dan gelip Azerbaycan’a, İran’a varan veya Türkistan’dan Erzurum’a erişip aynı yoldan Akdeniz veya Trabzon limanlarına giden büyük kervan yolunun üzerinde çok mühim bir merkez idi. İlhanlılar Tebriz’i payıtaht yapınca bu yolun ehemmiyeti ve Erzurum’un inkişafı daha da arttı. 13. asrın coğrafyacısı İbn Said el- Mağribi Andolu’yu batı doğu yönünde kesen bu kervan yolunun faaliyeti üzerinde dururken yolcuların ihtiyaçlarını karşılamak için pek çok kervansaray bulunduğunu

80 Mehmet Vural, Erzurum,Erzurum, 1993, s.72. 81 Ersal Yavi, a.g.e., s.32.

sadece Kayseri- Sivas arasında yirmi dört han bulunduğunu, Erzincan ve Erzurum yolunun arası ise hep sulak, otlar ve ekili tarlalar kenarından geçtiğini söyler. Hatta tüccarların mallarını arabalarla Konya- Tebriz arasında naklettiklerini de ilave eder ki, bu son beyanın bu uzak ve arızalı mesafelerde, bu tür nakliyata tamamen müsaid olduğunu teyid ve kabul etmek zordur82.

Selçuklular, Saltuklular ve İlhanlılar bu milletler arası yolun inkişafı ve emniyeti için her şeyi yapmışlardır.