• Sonuç bulunamadı

Sedad Hakkı Eldem’in Türk Evi Plan Tipleri: Üretken Sistemlerde

Sedad Hakkı Eldem’in çalışmaları, Türkiye’de mimarlık tarihçileri tarafından farklı dönemlerde sıkça ele alınmış; hem kendi mimari çalışmaları, hem de tarihi yapılar ve vernaküler konut örnekleri ile ilgili sahip olduğu geniş dokümanter sayesinde çok araştırılmış ve halen güncel araştırmalara konu olmaya devam etmektedir.[61] Çeşitlenen araştırmalar içinde Sibel Bozdoğan’ın Türk Evi Plan Tipleri çalışmasındaki

34

matrisi üretken bir sistem olarak yorumlaması[62] ve Gülen Çağdaş’ın Türk Evi Plan Tipleri’ne dayanarak geliştirdiği parametrik biçim grameri çalışması iki istisnai görüş olarak dikkat çekmektedir.[63] Tezin bu bölümde açtığı tartışma, Eldem’in Türk Evi Plan Tipleri’ndeki metodolojik çalışmasını hesaplama ile ilişkilendirerek, üretken sistemlerin ve biçim gramerlerinin önerdiği potansiyelleri tartışmaktadır. Vurgu, üretken bir sistemin organizasyonunda tasarım sürecinin ilk gereği olarak gerçekleşen soyutlama aşamasına yapılmakta, fiziksel bir gerçekliğin tasarımcı tarafından simgelere ya da biçimlere soyutlanmasındaki indirgeyici içerik tartışılmaktadır.

Eldem tarafından Türk Evi, “Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, Anadolu ve Rumeli bölgelerinde, beş yüz yıllık bir dönemde kendi özgün karakteristiği ile var olan” sözleriyle nitelenmiş, böylece geniş bir coğrafyayı ve zaman dilimini kapsayan bir içerik tanımlanmıştır.[61] Eldem’in meslek yaşamının önemli bir kısmını içeren sistematik araştırması farklı bölgelerde toplamda bin beş yüz evi plan tiplerine göre değerlendirmiştir. Eldem şöyle demektedir: “Tüm bu tipler, her örnekte değişmez bazı özel karakteristiklere genel olarak sahiptir. Bu karakteristikler içinde, evin planı en önemli olanıdır.”[61]

Eldem çalışmasının motivasyonunu şöyle dile getirmektedir: “İlk önce kendi kültürümüzün ve mimarlığımızın değerlerini tanımaya başlamalı ve bir anlayış kazanmalı, onları sevmeyi ve gurur duymayı öğrenmeliyiz, ancak temelleri hassasiyet ve bilgi yardımı ile kurduktan sonra kendi yeni stilimizi tasarlayabiliriz.”[61] Eldem’in sözlerinde çalışmasının en belirgin amacı açığa çıkmaktadır: Geleneksel değerlerin şekillendirdiği bir konut kültüründen elde edilmiş mimari bilginin ulusal bir konut kültürünü üretecek olan yeni mimari stilin üretiminde kullanılabilmesini sağlamak. Yerel konutun incelenmesi ile elde edilen dokümanter verinin amacı, temelde geleneksel olarak ortaya çıkmış, zaman içinde ve yöresel koşullara göre şekillenmiş özellikleri Modern dil ile ilişkilendirmek olarak yorumlanabilmektedir. Bu bağlamda, Eldem’in mimarlık anlayışının çoğunlukla döneminin sosyo-kültürel bağlamına verilmiş bir cevap olarak, Batılılaşma etkisi altında Modernizm ve gelenek arasındaki gerilimle şekillendiği yorumlanmaktadır.[64]

Eldem’in kariyeri boyunca en yoğun olarak çalıştığı ve stüdyolarda öğrencilerini de içine dâhil ettiği Türk Evi üzerine kapsamlı çalışmaları, konutu plan ölçeğinde soyutlayan bir

35

yaklaşımın üzerine temellenmiştir. Sedad Hakkı Eldem, Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki, Egli’nin yaklaşımı ile örtüşen ancak içinde bulunduğu dönemin eğilimleri ile de ilişkili olarak gerçekleştiği yorumlanabilen 1934 yılından itibaren “Milli Mimari Semineri”ni açmış, sonraki dönemde Türk Evi Plan Tipleri çalışmasının temelini oluşturan bir yaklaşımı geliştirmeye başlamıştır.[65] İlhan Tekeli, seminerin yaklaşımının Mimar Kemalettin Bey ve Mimar Vedat Bey döneminin ulusal mimarlık arayışlarından iki önemli bakımdan ayrıldığına işaret etmektedir: Bunlardan birincisi seminerdeki incelemenin, Osmanlı dini mimarisi üzerinde değil Osmanlı sivil mimarisi üzerinde yoğunlaşmış olması iken ikinci farklılık, bu incelemelerde mimarinin tek tek elemanların araştırılmasının ötesine geçilip, ulusal mimarlığın dayandırılabileceği bir öz ya da yapının türünden de bağımsız olan ilkeler bulmaya çalışmasıdır.[66] Tekeli’nin vurguladığı farklardan ikincisi Eldem’in konut mimarisinde planimetrik özellikleri soyutlarken gerçekleştirdiği sürece ışık tutmaktadır: “böyle bir düşünce araştırıcıları bazı sabit oranlar, değişmez plan şemaları aramaya itmiştir. … eğer bulunacak ulusal mimarlık ilkeleri yeter derecede soyut olursa, konutlardan elde edilmiş olsa da kamu yapılarına kolayca taşınabilecektir.”[66] Benzer olarak Sibel Bozdoğan’ın da işaret ettiği gibi “Türk Evi tipi onun modern Türk Mimarlığı için kültürel ve ulusal bir kimliğin kaynağı olacaktı.”[62] Başka bir deyişle, Eldem’in Türk Evi araştırmasından çıkacak öz, incelenen tüm bileşenler içinde ortak olan değişmezlerin arayışını temel alacaktır.

Esra Akcan Eldem’in yerel konutun sistematik dökümantasyon üzerine yazı ve fotoğraf içeren ve arşivlerde kullanılabilecek, üzerinden tipolojik bir haritalamanın çalışıldığı öznel çizimler sunan araştırmalarını, hem çıkan tüm bilginin meslektaşlarla paylaşılabileceği hem de bu yapıların modern dile yapılan bir tercümesi olarak yorumlamaktadır.[67] İhsan Bilgin, inşa edilmiş birçok işiyle örneklenebileceği gibi, Eldem’in yaşam boyu süren araştırma çalışmalarında da tasarım motivasyonunun tekrar eden elemanları bulmak ile ilişkilendiğini belirtmektedir.[68] Bilgin’in vurguladığı gibi Eldem’in rölöve çalışmalarındaki temel özellik tarihsel özelliklerle ikincil olanları ayırdığı saf çizim stilidir.[60] Böylece rölövesi çizilip değerlendirmeye alınan her tekil konut planı, diğerleriyle arasındaki ortak noktaların yakalanması amacı ile özellikleri arasında bazıları ikincilleştirilmek yolu ile bir tip olarak indirgenmektedir.

36

Uğur Tanyeli’nin Eldem’in Türk Evi Plan Tipleri çalışmaları için önerdiği eleştirel pozisyon, sürecin gerektirdiği soyutlama sürecinin öznel olarak belirlenen özelliklere göre ikincil olanların göz ardı edildiği bir indirgeme içerdiği üzerine kurulmuştur.[69] Tanyeli, Eldem’in kendi tanımı içinde yerel olan yerel konut mimarisi üzerinden, ulusal bir geçerliliği olan Türk Evi’nden uluslararası bir Türk Evi kategorisi icat ettiğini belirtmektedir. Tanyeli Eldem’in amacını şöyle yorumlamaktadır:

“Amacı, Türkiye’nin yerel geleneklerine ışık tutmak değildi, daha çok merkezi bir Türk Evi geleneği icat etmekti. Sadece Türk Evi’nin yerel özelliklerini görmezden gelmez, ayrıca sosyal statülerdeki farklılıkla oluşan konut çeşitliliğini de yok sayar. Onun Türk Evi, köyden Topkapı Sarayı’na kadar yayılan sınıfsız bir konuttur. Bunu sağlamak için, izlenen tipolojik tarihselcilik soyutlama yolu ile planimetrik detayları hiçe sayar.”[69]

Örüntüleri tanımlamada, özel durumları genellemede ve parametreleştirmede kullanılan soyutlama, seçilen bir özelliğin birçoklarının yerine geçmesini ifade eder ve seçimin dışında kalan ayrımları bertaraf ederek, ele alınan verinin tüm özellikler içindeki asli özelliklerin yakalanmasına yarar. Eldem’in Türk Evi çalışmasında izlediği yaklaşımda, soyutlama, birçok farklı yerel etki altında ve farklı kültürel içerikler içinde oluşmuş ve minör değişimlerle dönüşerek son halini almış biçimleri önceden belirlenen bazı koşulara uyan yanları ile araştırmanın içine katmakta, tekil ya da az rastlanan bazı bulguları ise yok saymaktadır. Tanyeli’nin eleştirisi bu anlamda soyutlamanın indirgeyici yönüne yapılan bir eleştiri olarak anlaşılabilir. Öte yandan, Eldem’in çalışmasında tüm üretken sistemlerin kurulmasındaki soyutlama süreci gibi soyutlanarak elde edilen verinin türetilmesi yolu ile yeni varyasyonların oluşturulmasında vazgeçilmez bir aşama olarak yer almaktadır.

Eldem şöyle demektedir: “Türk Evi’nin modüler özellikleri çağdaş tasarım ilkeleriyle tekrar üretilme kapasitesine sahiptir. .. bir yapı sistemi olarak, Türk Evi çağdaş mimarlık için bir gelenek sunar.”[61] Eldem’in çalışmalarındaki soyutlama süreci planimetrik şemalar için uygun olan bir gridin kullanılması ile sağlanmıştır. Özbil’in belirttiği gibi “grid Eldem’in kompozisyonel yönteminde bir soyutlama ve standardizasyon temeli olarak hizmet eder.[70] Türk Evi matrisini oluşturan soyutlanmış plan tipleri, geleneksel evin merkezi noktasını ve dağılım mekânlarını oluşturan sofanın planimetrik organizasyonuna göre açığa çıkartılmıştır.

37

Şekil2.7 Türk Evi’nin Planimetrik Organizasyonunun Matrisi: Dış Sofalı Plan Tipi Matrisi, İç Sofalı Plan Tipi Matrisi, Merkezi Sofalı Plan tipi Matrisi [61]

Eldem plan tiplerini dört temel kategoride gruplamıştır: sofasız plan tipi, dış sofalı plan tipi, iç sofalı plan tipi ve son olarak merkezi ya da oval sofalı plan tipi.[62] Bu dört plan tipi grubundan aynı olan planimetrik tipin olası biçimlerinden oluşan bir matris oluşturmuştur. Sibel Bozdoğan Eldem’in çalışmasında tipin kullanılışını tipin iki farklı tanımı üzerinden tartışmaktadır. İlk tip dökümanter çözümlemenin durağan bir çıktısı olarak ya da Eldem’in ulaşmayı amaçladığı ideali ifade etmektedir. İkincisinde ise ilk tip, gelecekteki tasarımları yönlendirecek olan kompozisyonel ve metodolojik araç olarak işlemektedir.[71] Bozdoğan’ın yorumu Eldem’in planimetrik tipolojiyi yeni varyasyonların oluşmasında üretken bir araç olarak kullandığını vurgulaması açısından önemlidir. Bozdoğan ilk uygulamadan kompozisyonel çözümlemenin bir sonucu olarak beliren durağan bir çıktı olarak ele edilen tipin, ikinci uygulamada metodolojik tasarım yaklaşımı için üretken bir araç olarak kullanıldığını tespit etmektedir.[71]

Eldem’in planimetrik tiplerden oluşturduğu matriste uyguladığı metodoloji, anlatılan özellikleri ile bir üretken sistem sunmaktadır. Hesaplama için kritik bir konu olan

38

üretken sistemler, basit bir işlemler ve parametreler setinin uygulamasıyla karmaşık kompozisyonların oluşumuna hem biçimsel hem de kavramsal olarak imkân tanımaktadırlar. Üretken sistemlerinin oluşum sürecinde dört aşamadan bahsedilebilir: başlangıç şartları ve parametreler (input), bir üretken mekanizma (kurallar, algoritmalar vb.), değişkenleri üretme eylemi (output) ve en iyi değişkenin seçimi.[42] Eldem’in çalışmasında, başlangıç şartlarında ve parametrelerin oluşmasında etkin olan veri geleneksel konuttan soyutlanan planimetrik temsillerdir. Ele alınan verinin işleneceği üretken mekanizma ise çeşitli kombinasyonlardan olasılıkları tanımlayacak olan matristir. En iyi değişkenin seçimi aşaması ise kurgulanacak Modern Türk Evi tanımına göre değişebileceğinden, ucu açık bırakılmıştır. Üretken sistemlerin oluşum sürecinde tasarımın son ürünü dördüncü aşamaya kadar fiziksel olarak gerçekleşmez, böylece üretken bir sistem bir temsiliyet kurgusundan çok bir üretim sistemi olarak gerçekleşmektedir. Üretken sistemler doğrudan mimari nesnenin kendisini üretmezler, bunun yerine nesnenin daha sonra fiziksel olarak gerçekliğe aktarılacak bir çeşit temsilini, modelini ya da nesnenin tasarımını üretirler.[10]

Tasarımın bir terim olarak barındırdığı aynı anda hem bir son ürünün tasarım eylemini (bir eylem olarak tasarım) hem de tasarım eyleminin bir sonucu olarak ortaya çıkmış tasarlanmış ürünü (bir ürün olarak tasarım) anlamına gelebilen ikili anlam karşılığı üretken sistemler için kritiktir: Üretken sistemler için oluşum biçimden önce gelmekte, bu yaklaşım da tasarlanan bir nesnenin modellenmesinden tasarımın mantığının modellenmesine doğru temel bir kaymaya işaret etmektedir.[72] Üretken bir gerekçelendirme içeren hesaplama son ürünün belirlenmesinde değil, tasarım sürecinin kendisinde etkindir: Üretken tasarım sistemleri bir tasarım ürününün oluşmasındaki tasarım alternatiflerini ve çeşitlenmelerinin araştırılabileceği bir alan açacak olan prensiplerin hesaplamalı olarak belirlenmesine gerek duyar.[42]

Üretken sistemlerin bilgisayar teknolojisinin mimarlıkta kullanımı ile ilişki içinde işlemsel olduğu kanısının aksine, Mitchell 1977 yılında yayınladığı konuyu ilk kez kapsamlı olarak ele alan öncü Bilgisayar Destekli Mimari Tasarım kitabında, üretken sistemlerin izini felsefede, edebiyatta ve müzikte sürmekte, mimari üretken sistemleri Leonardo da Vinci’nin çalışmasıyla ilişkilendirmektedir.[10]

39

Mitchell potansiyel çözümleri oluşturacak bir üretken sistem düşüncesini Aristotle’ya kadar köklendirmekte ve üretken sistemlerin hesaplamanın analog uygulamalarını içeren örnekleri çeşitli çalışmalarda açığa çıkartmaktadır. Örneğin, Hanna ve Barber’a göre analog üretken bir yaklaşım Jean Nicolas Louis Durand’ın yapı elemanlarının farklı kombinasyonlarını neo-klasik mimarlığa uyguladığı çalışmasında da açığa çıkartılabilmektedir.[73] El Khaldhi tarafından ise Louis Sullivan’ın geometrik kurguya dayanan çiçek deseni süslemelerinin yeniden üretim sürecini anlatan levhaları, Le Corbusier’nin kendi yaklaşımını formüle ettiği Five Points of Architecture’daki çalışmaları analog üretken sistemlere örnek gösterilmektedir.[74] Konut tasarım sürecini plan üzerinden soyutlayarak değişkenlerin farklı kombinasyonlarının oluşturulduğu üretken bir matrise Eisenman’ın 10 Ev (House I-X) isimli tasarımında rastlanmaktadır. Eisenman buradaki yaklaşımını şöyle anlatır: “ev geleneksel anlamda bir nesne –bir sürecin son sonucu- değil, daha çok bir sürecin kaydıdır”.[75] Yaklaşımda tespit edilen özellikler doğrultusunda, Sedad Hakkı Eldem’in Türk Evi Plan Tipleri çalışması da üretken bir matris ile farklı plan varyasyonlarının potansiyelini içinde barındırmaktadır.

Üretken sistemler dilbilimsel ve biyolojik olarak iki kategoride incelenmekte,[38]

gramer tabanlı bir formalizm içeren dilbilimsel sistemlerde kompozisyonel kurallar (syntax) tasarımı yönlendirmekte ve biçimlendirmektedir. Dilbilimsel üretken sistemlerin hesaplamalı uygulamaları biçim gramerleri olarak ortaya çıkmaktadır. Biçim gramerleri başlangıçtaki biçimin yeni karmaşık tasarımlar üretebilmesi için bir takım modifikasyon kuralları tanımlar ve uygularlar.

Eldem’in Türk Evi Plan Tipleri’ndeki yaklaşımı bir üretken sistemin özelliklerini taşımakta ve biçim gramerleri yaklaşımı ile yeniden ele alınabilme potansiyelini barındırmaktadır. Gülen Çağdaş, biçim gramerlerini mimari tasarımın dillerini üreten bir tasarım metodolojisi yaklaşımı olarak tanımlamış ve geleneksel Türk konutlarının dili için parametrik bir biçim grameri çalışması önermiştir.[76]

40

Şekil2.8 Kural tabanlı biçim gramerleri tarafından üretilmiş dış sofalı plan tipinin ağaç diyagramından bir bölüm, Gülen Çağdaş [76]

Biçim gramerleri Stiny tarafından biçimlerin tasarım tanımları olarak temsil edildiği ve kural-tabanlı bir formalizme göre dönüştürüldüğü uygulamalar olarak tanımlanmıştır. [77] Birgül Çolakoğlu biçim gramerlerini, bir algoritma olarak ifade edilmiş, biçimleri kurgulayan, sembolleri geometri ve cebirsel işlemleri kullanan hesaplamalı mekanizmayı tanımlayan kural-tabanlı bir tasarım metodu olarak tanımlamaktadır.[78] Çağdaş’ın çalışmasında Eldem’in tanımladığı plan tipleri biçim gramerleri yaklaşımıyla kuralları yeniden tanımlanabilen bir hesaplamalı mekanizmanın yeniden ürettiği olasılıklar olarak işlenmişlerdir.

Eldem’in çalışmasında tartışıldığı gibi hesaplamalı yaklaşım doğası gereği ucu açık bir araştırma içerir. İlk çalışmanın ortaya koyduğu soyut problem tanımı, -bu durum için Eldem’in dört plan tipi- başka bir araştırmacı tarafından tekrar ele alınarak, ilk araştırmacı tarafından tanımlanan kuralların da yeniden yorumlanması ile devam ettirilebilir ve bu özelliği ile Koman’ın biçim serilerinde olduğu gibi geliştirilebilir bir niteliğe içkin olarak sahiptir. Bu durumun bir sonucu olarak hem sanat alanında hem mimarlık alanındaki hesaplama yaklaşımı ile üretilen olası formları üretecek kurgular, yaratıcı öznelerinin dışında tekrar ele alınıp geliştirilme ve başka olasılıklar üretme potansiyeline sahiptir.

41

Farklı bağlamlarda oluşmuş ve başka yönleri ile tartışılmış, bu bölüm içinde konu edilen Koman’ın ve Eldem’in çalışmaları, hesaplama kuramı için önerilen araştırma yaklaşımını iki farklı yoldan açılan bağlantıları gündeme getirerek tartışmıştır. Bu tartışmada hesaplamalı tasarımın kuram içindeki pozisyonu sorgulanarak, tasarım araştırmasında hesaplamalı kuramın, elde edilecek verilerde hesaplama ile ilişkili unsurları açığa çıkartarak nasıl kurulabileceğini örnekleyen bir tartışma yürütülmüştür. Hesaplamanın kuram içindeki ayrıştırılmış pozisyonu tartışmaya açılarak, hesaplamayı teknolojiye indirgeyen, sayısal teknoloji ile özdeş olarak konumlandıran kısıtlı anlayışın kırılması yönünde, tasarımda hesaplamalı bir yaklaşımı örnekleyen ancak sayısal teknolojiyi kullanmayan çalışmalar öne çıkarılmıştır. Kuramın inşasının bir yolu olarak geçmişte çoğunlukla başka bağlamlarıyla öne çıkarılmış yaklaşımların çözümlenmesinin önemine vurgu yapılmıştır.

42

BÖLÜM 3

Benzer Belgeler