• Sonuç bulunamadı

4. AVRUPA BİRLİĞİ VE SIĞINMA HAKKI

4.2. Ortak Sığınma Politikası Üretme Çabaları

4.2.1. Schengen Anlaşması

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan sanayi gelişmeleri neticesinde Avrupa ülkelerine doğru yaşanan işçi göçleri, 1973 Petrol Krizi ile durma noktasına gelmiştir. Dolayısıyla değişen göç iklimi sebebiyle bu dönemde yasal ve yasadışı göçü kontrol altına almak isteyen AB ülkeleri tarafından ortak göç politikaları oluşturulmaya başlanmıştır. Örneğin; İngiltere, Fransa ve İsveç gibi ülkeler tarafından göç kısıtlamalarına başlanarak yasal uygulamalar katılaştırılmıştır. Ayrıca 1986 yılında imzalanan Avrupa Tek Senedi’nin, AT içerisinde serbest dolaşım ve göç hareketlerine ilişkin ortak politikaların geliştirilmesi konusunda önemli bir adım niteliği taşımasına rağmen, topluluk üyesi ülkelerce, sınır kontrolleri ve güvenlik sorunlarına ilişkin endişelerin devam etmesi sebebiyle yeni arayışlara gidilmiştir (Savaşan, 2009: 19, Sönmez, 2015: 208). Böylece bu yeni arayışlar neticesinde, Haziran 1984’te düzenlenen Fontainebleau Zirvesi’nde kurulan Adonnino Komitesi’nin tavsiyeleri ile 14 Haziran 1985’te Lüksemburg’un Schengen şehrinde Schengen Antlaşması imzalanmıştır. Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Fransa ve Almanya tarafından imzalanan Antlaşma 33 maddeden oluşmaktadır (Dönmez Kara, 2015: 118, Özcan, 2005: 34).

Schengen Antlaşması, milli güvenliğe veya kamu düzenine yönelik bir saldırı olması ve üye devletlerden birinin sınırlarla alakalı yükümlülüğünü yerine getirmemesi şeklindeki iki zorunlu durum karşısında, üye ülkelere sınır kontrollerini tekrar başlatma yetkisi vermektedir (Demir ve Soyupek, 2015: 28-29). Antlaşma; iç havaalanları dâhil olmak üzere dâhili sınır denetimlerinin kaldırılması, dış sınırlarda giriş ve denetimler, uzun dönem ziyaretler ve kısa süreli vize politikaları için transit vize, üçüncü ülke vatandaşlarının dolaşımı ve ikameti, sığınma başvurusu yöntemi ve AB adına talebi değerlendirmekten sorumlu üye devletin belirlenmesi, uyuşturucu trafiği ile mücadele faaliyetleri, polis iş birliği, cezai konularda adli iş birliği, suçluların iadesi konusunda daha sıkı iş birliği, ateşli silahlar ve mühimmat mevzuatının uyumlaştırılması, Schengen Bilgi Sistemi’nin kurulması, malların dolaşımı ve kişisel bilgilerin korunmasına ilişkin konuları kapsamaktadır (Çilingir, 2018: 30).

Schengen bölgesi; Schengen Sınırlar Tüzüğü, Vize Tüzüğü, Yerel Sınır Trafik Rejimi ve Vize Bilgi Sistemi olmak üzere dört temel yönetmelik kapsamındadır (562/2006 sayılı Tüzük, 2006). Aşağıdaki harita, Schengen Bölgesi’nde bulunan AB üyesi ülkeleri, Bölge’de bulunmayan AB üyesi ülkeleri ve AB üyesi olmadığı halde Schengen Bölgesi’ne dahil olan ülkeleri göstermektedir.

Kaynak: European Union Migration and Home Affairs16

Haritada da belirtildiği üzere Schengen Bölgesi’nde 26 ülke bulunmaktadır. İzlanda, Norveç ve İsviçre AB üye ülkesi olmamasına rağmen bölge dâhilindedir. Azorlar, Madeira ve Kanarya Adaları ise AB özel üyeleridir ve kıta dışında yer almalarına rağmen Schengen dâhilindedir. Monako, San Marino ve Vatikan ise sınırlar dâhilinde bulunmalarına rağmen Schengen Bölgesi kapsamında yer almamaktadırlar. Schengen Antlaşması’nın 7. maddesinde; taraflarca, göç ve güvenlik alanındaki ortak sınırlarda kontrollerin hafifletilmesi sebebiyle kaynaklanabilecek olumsuz sonuçlardan kaçınmak için en kısa zamanda vize politikalarının değerlendirmeye çalışılacağının kabul edileceği belirtilmiştir. Ayrıca antlaşmayı imzalayan beş devlet tarafından 1 Ocak 1986 tarihine kadar, tüm topraklarının yasadışı göç ve güvenliği tehlikeye sokabilecek çeşitli faaliyetlerden korunmasını sağlama hususundaki gerekliliği dikkate alarak, vize ve kendi ülkelerine giriş prosedürlerini uygulamak için gerekli adımların atılacağının teyit edildiği ifade edilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985).

Antlaşmanın 8. maddesinde, üye devletler tarafından, ortak sınırlarında kontrolleri kolaylaştırmak ve Benelüks Ekonomik Birliği, Fransa Cumhuriyeti ve Federal Almanya Cumhuriyeti yasalarındaki önemli farklılıkları göz önünde bulundurmak amacıyla bölgelerindeki yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele ve bu alandaki eylemleri etkin bir şekilde koordine etmenin taahhüt edileceği belirtilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985).

Antlaşma’nın 9. maddesinde, tarafların; özellikle suça karşı mücadele, narkotik uyuşturucu ve silahların yasadışı kaçakçılığı, kişilerin yetkisiz giriş ve ikameti, gümrük ve vergi dolandırıcılığı ve kaçakçılığı hususlarında gümrük ve polis makamlarıyla olan işbirliklerini güçlendirecekleri ifade edilmiştir. Ayrıca bu amaçla ve tarafların ulusal yasalarına uygun olarak, bilgi alışverişini iyileştirmeye ve suçla mücadele hususunda diğer taraflara yararlı olabilecek bilgi alışverişini güçlendirmeye

16 https://ec.europa.eu/home-affairs/what-we-do/policies/borders-and-

çalışacaklarını kabul edeceklerine değinilerek; ulusal yasaları çerçevesinde, taraflarca izinsiz sermaye hareketleri konusunda karşılıklı yardımın pekiştirileceği de belirtilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985).

Antlaşma’nın 13. maddesinde tarafların, 1 Ocak 1986 tarihine kadar aralarında sınır ötesi ticari karayolu taşımacılığına uygulanan lisans sistemlerinin; basitleştirmek, kolaylaştırmak ve muhtemelen kısa süreli lisanslarla değiştirilmek amacıyla araçların sınırı geçmesi halinde görsel kontrole tabi tutulması suretiyle uyum sağlamasını teyit edecekleri belirtilmiştir. Seyahatler için lisansların süreli lisansa dönüştürülmesine ilişkin prosedürler, ilgili ülkelerdeki kara taşımacılığı gerekliliklerinin dikkate alındığı iki taraflı olarak kabul edilecekleri belirtilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985).

Antlaşma’nın 17. maddesinde kişilerin hareketi ile ilgili olarak, tarafların ortak sınırlardaki kontrolleri kaldırmayı ve dış sınırlarına aktarmayı kabul edecekleri ve bu amaçla, öncelikle kontrollerin dayandığı yasaklar ve kısıtlamalar ile ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerini gerektiğinde uyumlu hale getirmeyi ve iç güvenliği korumak ve Avrupa Toplulukları üyesi olmayan devletlerin yasadışı göçünü önlemek için tamamlayıcı önlemler almayı teyit ettikleri belirtilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985). Antlaşma’nın 18. maddesinde; polisin suçu önleme ve soruşturmasına yönelik işbirliği düzenlemeleri yapılması, taraflar arasında bu alanlardaki işbirliğini geliştirmek için en uygun çözümleri belirlemek amacıyla uluslararası adli yardım ve iade ile ilgili anlaşmaların uygulanmasında ortaya çıkabilecek zorlukların incelenmesi ve mevcut iletişim araçları ve uluslararası adli yardım araçlarını dikkate alarak ve polis memurları için sıcak takip hakkı sağlama olasılıklarını inceleyerek, diğerleriyle birlikte suçla ortaklaşa mücadele için araçlar aranmasına ilişkin ifadeler yer almıştır (Schengen Antlaşması, 1985).

Antlaşma’nın 19. maddesinde, tarafların özellikle narkotik ilaçlar, silahlar ve patlayıcılar ve gezginlerin otel kayıtlarıyla ilgili yasa ve yönetmeliklere uyum sağlamaya çalışacakları belirtilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985). Antlaşma’nın 20. maddesinde ise taraflarca, vize politikaları ve bölgelerine giriş koşullarına ilişkin uyumlaştırmanın kabul edileceği belirtilerek; AB’ye üye olmayan devletlerin vatandaşları ile ilgili olarak, yabancılar yasasının belirli yönlerini düzenleyen

kuralların uyumlaştırılmasının da hazırlanacağı ifade edilmiştir. Ayrıca ülkelerin vize politikalarını ortak sınır kontrolü hedefine göre düzenleyeceklerini taahhüt ettikleri de belirtilmiştir (Schengen Antlaşması, 1985).

Schengen Antlaşması, serbest dolaşım hakkı çerçevesinde antlaşmaya taraf olan ülkelerdeki yasal göçmenleri kapsayan bir antlaşma olması sebebiyle İngiltere, İrlanda ve Danimarka tarafından antlaşmanın bu yönüne itiraz edilmiştir (Savaşan, 2009: 19). İngiltere ve İrlanda, ülke sınırlarına giren bütün insanların denetimini sağlamak istemeleri ve ada ülkesi olmaları sebebiyle Schengen Antlaşması dışında kalmıştır (Asan, 2007: 40; Gençler, 2005: 187-188). İzlanda ve Norveç ise Birliğin üyesi olan ülkelerden olmasalar da Schengen Antlaşması’nı imzalayarak serbest dolaşım hakkını onaylamıştır (Üstün, 2013: 1).

Schengen Antlaşması’nın güvenlik konusunda ülkelerde yarattığı endişe, topluluk ülkeleri tarafından ortak sınırların kontrolü hususunda daha sıkı politikalar izlenmesine yol açmıştır. Bu durum ise ülkelere yönelik yasadışı göçün artışına sebep olmuştur. Dolayısıyla 2004 yılında sınır kontrollerinin sağlanabilmesi amacıyla FRONTEX (Avrupa Birliği Üye Devletleri Dış Sınırlarında Operasyonel İşbirliğinin Yönetilmesi için Avrupa Ajansı) kurulmuştur (Alkan, 2015: 760, Zorba, 2016: 5). Buna ilaveten Antlaşma ile yürürlüğe giren Schengen Information System (SIS) ile de üye devletlerce bilgisayar ortamında güvenlik hususunda bilgi paylaşımının gerçekleştirilebilmesi sağlanmıştır (Gençler, 2005: 187).

1990 yılında Antlaşma’nın uygulama sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme 26 Mart 1995’te yürürlüğe girmiştir (Şen ve Özkorul, 2016: 97). Schengen Uygulama Sözleşmesi, 8 bölüm olmak üzere 142 maddeden oluşmaktadır. Uygulama sözleşmesinde sığınma başvurularının incelenmesine ilişkin sorumluluklar, 7. bölümün 28. ve 38. maddeleri arasında belirtilmiştir. Bu maddeler ile üçüncü ülkelerden gelen kişilerin, birden fazla ülkeye aynı anda veya sırayla iltica başvurusu yapmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. 26 Nisan 1994 tarihinde ise Schengen Uygulama Sözleşmesi’nin sığınmaya yönelik maddelerinin, Dublin Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılmasına karar verilmiştir. Schengen Yönetim

Komitesi tarafından alınan bu kararın amacı, Dublin Sözleşmesi ile yaşanabilecek çatışmanın engellenmesidir (Özcan, 2005: 34, 62).

Benzer Belgeler