• Sonuç bulunamadı

B. KESĠK BAġ MOTĠFLĠ EFSANELERĠN OLUġUMUNDA SAVAġ VE

1. SavaĢların Etkisiyle OluĢan Kesik BaĢ Efsaneleri

Kesik baş motifli efsanelerin oluşumunda birinci dereceden rol oynayan savaşlar, genellikle göğüs göğüse çarpışmaların yaşandığı, her iki tarafında ölmemek için öldürmek zorunda olduğu kanlı mücadelelerdir. Özellikle savaş araç ve tekniklerinin çok fazla gelişmediği zamanlar dikkate alındığında, mücadele eden tarafların cesaret, güç ve yetenekleri savaşın sonucunun belirlenmesinde büyük öneme sahiptir. Kesik baş motifli efsaneler de bu mücadeleler sırasında görülen olaylardan birinin (savaşta kişinin başının gövdesinden ayrılması) etkisiyle oluşmuş metinlerdir.

Kars‟ta anlatılan Celâl Baba (51), Bayburt‟ta anlatılan Hacı Osman Efendi (53), Erzurum‟da anlatılan Hasan Dede (54), Isparta‟da anlatılan KesikbaĢ (55), Trabzon‟da anlatılan Kesik BaĢ (56), Konya‟da anlatılan Konya Kal’asının

Önünde BaĢını Vermeyen ġehit (57) ve Tokat‟ta anlatılan Turhal Üzerine (59)

adlı efsaneler, savaşlar sırasında kesilen başlarını yerden alarak savaşmaya devam eden kimselerin etrafında teşekkül etmiştir.

51 numaralı efsane, Kars Kalesi'nin kapı muhafızı Celâl Baba‟nın etrafında

anlatılmaktadır. Celâl Baba, Ermeni Harbi sırasında düşmanın kuşattığı kaleyi savunurken kesilen başını koltuğunun altına alarak savaşmaya devam eder. Yaşananları gören düşman, şehre hâkim olamadan kaçmaya başlayınca kuşatma bozulur. Şehrin düşmandan temizlendiğini öğrenen Celâl Baba, düşüp kaldığı yere defnedilir.

Kars Kalesi‟nin kapı muhafızı Celâl Baba‟nın başının, bir Ermeni tarafından kesildiği efsanemizde, olayın meydana geliş zamanı olarak Ermeni Harbi ifadesi kullanılmıştır. Olayın meydana geldiği savaş için kullanılan bu ifadenin, Osmanlı İmparatorluğu‟nun gerileme sürecine girdiği 17. yüzyıldan (Birinci Dünya Savaşı sonrası dâhil) itibaren yaşanan Osmanlı Rus savaşları sırasındaki mücadelelerden birini adlandırmak için seçildiği düşünülebilir.

53 numaralı efsane, Osmanlı-Rus savaşı sırasında işgal edilmek üzere olan

Efendi'yle ilgilidir. Kesilen başına rağmen savaşa devam eden Hacı Osman Efendi, bir kadın tarafından görüldükten sonra olduğu yere düşerek ruhunu teslim eder.

Efsanemizde düşmanın kılıç darbesiyle başı kesilen Hacı Osman Efendi, savaşmaya devam ederken bir kadının “Aaa şu adama bakın, kellesi koptuğu hâlde kellesini koltuğuna almış nasıl da savaşıyor” demesi üzerine can vermektedir. Sırrın ortaya çıkması neticesinde meydana gelen ölümlerin bir örneği olan bu hadise, kesik baş motifli efsanelerde sıklıkla görülmektedir.

54 numaralı efsane, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Erzurum'da

yaşanan mücadelelerde kellesi koltuğunda savaşan bir delikanlı etrafında anlatılmaktadır. Elindeki kılıcıyla düşman saflarını darmadağın eden bu delikanlı (Hasan), savaşı seyreden kadınlardan birinin sözleri neticesinde can vermektedir.

Efsanemizde başsız kahramanın yere düşmesine sebep olan sözleri söyleyen kadın annesidir ve ölümüne sebep olduğu delikanlının, oğlu olduğundan habersizdir. Yaşananları anlattığı diğer kadınlarla birlikte görmeye gittiği cesedin, oğlu olduğunu fark eden kadın ağlamaya başlar.

55 numaralı efsane, Kurtuluş Savaşı sırasında Isparta bölgesindeki

mücadelelerde düşman tarafından kesilen başını koltuğunun altına alarak savaşmaya devam eden Fethi Bey'le ilgilidir. Kellesi koltuğunda yanındaki yedi arkadaşıyla birlikte bugün türbesini bulunduğu yere kadar gelen Fethi Bey, burada ruhunu teslim eder.

Efsanemizde Fethi Bey‟in Kurtuluş Savaşı‟nda büyük yararlılıklar gösteren bir kahraman olduğu belirtilmektedir. Bu efsanemiz, incelediğimiz metinler arasında Kurtuluş Savaşı gibi yakın tarihimizde yaşanan bir savaşla bağlantılı olarak anlatılması sebebiyle dikkat çekicidir.

56 numaralı efsane, Rus işgali sırasında cephede çarpışan iki arkadaştan

birinin, kesilen başını düşmandan geri alarak savaşa devam etmesini anlatmaktadır. Kesilen başını düşmanın kılıcına takmasına gönlü razı olmayan arkadaşının seslenmesiyle ayağa kalkan başsız gövde, başını düşmanın elinden alarak savaşmaya devam eder.

Efsanemizdeki çocukluktan beri ayrılmayan iki arkadaş, Ömer Seyfettin‟in konusunu Peçevî Tarihi‟nden alan Başını Vermeyen Şehit hikâyesindeki Deli Hüsrev ve Deli Mehmet adlarındaki iki kahramana benzemektedir.

Başı düşman tarafından kesilen Deli Mehmet yerde yatmaktadır. Şövalye kestiği başı alıp atına binecekken bu durumu gören Deli Hüsrev yeri göğü inleterek: “Mehmet, Mehmet! Canını verdin! Başını verme Mehmet!” diye bağırır. Bu sözün tesiriyle Mehmet yerinden ayağa kalkar, başını alan şövalyenin peşine düşer, onu öldürdükten sonra başını geri alır ve olduğu yere uzanarak ruhunu teslim eder (Kaplan 2005: 52-59). Hem hikâyede hem de incelediğimiz efsanede, arkadaşlarının kesilen başlarını düşmana kaptırmasına gönlü razı olmayan yiğitlerin bu duruma müdahale ettikleri görülmektedir.

57 numaralı efsane, Konya Kalesi‟nin düşmanlar tarafından kuşatıldığı bir

savaşta yaşanan olayla ilgili olarak anlatılmaktadır. Haçlı orduları tarafından kuşatılan Konya Kalesi düşeceği sırada, düşman saflarına dalarak savaşın gidişatını değiştiren yetmiş yaşındaki kale dizdarının başı düşmanın kılıç darbesiyle kesilir. Kesilen başını koltuğunun altına kıstıran bu adamın savaşmaya devam etmesi, düşmanın korkudan paniğe kapılarak kuşatmayı bırakıp kaçmasına neden olur. Kalenin kurtulmasından sonra kıbleye yönelen başsız gövde, secdeye kapanarak ruhunu teslim eder.

Efsanemizdeki olay muhtemelen Anadolu Selçuklu Devleti zamanında gerçekleşen Haçlı Seferleri sırasında meydana gelmiştir. Yetmiş yaşındaki aksakallı kale komutanının kesik başını koltuğuna alarak savaşmaya devam etmesi, kalenin kuşatmadan kurtulmasını sağlamıştır.

59 numaralı efsane ise, Turhal ilçesinin düşmanlar tarafından kuşatıldığı bir

savaş sırasında meydana gelen olayla ilgilidir. Savaşta düşmana karşı mücadele veren erlerden birinin gövdesinden ayrılan başı, yuvarlanarak ilçenin dışındaki köprüye kadar geldikten sonra nereden geldiği bilinmeyen bir ses, kesik başa: "Dur... Kal!" diye emreder. Kesik başın bu emirden sonra durduğu yere bir türbe yapılır.

Bu efsanemizde başsız gövdenin değil, kesilen başın hareket etmesi söz konusudur ve bu yönüyle diğer efsanelerden ayrılmaktadır. Yuvarlanmaya devam eden kesik baş, gaipten gelen bir ses tarafından durdurulmaktadır. Kesik başın durmasına sebep olan “Dur kal” sözü ilçenin adına kaynaklık etmiştir.

İncelediğimiz efsanelerde savaşlar sırasında düşmanlar tarafından başı gövdesinden ayrılan kişiler, kesilen başlarını yerden aldıktan sonra savaşmaya devam etmektedir. Sadece bir efsanede (59) başı kesilen kişinin gövdesi değil de başı hareket etmektedir. Kesildikten sonra yuvarlanmaya başlayan baş, gaipten gelen bir ses tarafından durdurulmuştur. Kesik baş motifli bu efsanelerde, savaşın kazanılması (51, 57) veya hareket eden başsız gövdenin başkaları tarafından görülmesi (53, 54) gibi sebepler başsız kahramanların yere yıkılıp can vermesine neden olmuştur.

Tayyimekân ve tayyizaman motifli efsanelerde velinin sırrının ortaya çıkmasından sonra ölüm hadisesinin meydana gelmesi ile kesik baş motifli efsanelerde kahramanın başsız şekilde savaşırken bir kadının bu durumu görmesi sonucu kahramanın olduğu yere yıkılıp ruhunu teslim etmesi arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Başı kesilen kişinin gövdesi veya başının düşüp kaldığı yere gömülerek üzerine türbe yapılması ve halkın nazarında onlara veli gözüyle bakılması bu benzerliğin kurulmasında etkili olmaktadır.

Bu efsanelerin ortak noktası, sırrın ortaya çıkmasının sonucu olarak ölüm hadisesinin meydana gelmesidir. Tayyimekân ve tayyizaman motifli efsanelerde velilerin sırrı, ağa/efendinin hacdan dönünce yaşananları anlatması ve yiyeceğin getirildiği kabı göstermesiyle ya da savaşa katılan velinin düşmanla çarpışma sırasında kırılan yabasının parçasını, yaşananlara şahit olan bir kişinin yanında getirip başkalarına göstermesiyle ortaya çıkmaktadır. Kesik baş efsanelerinde ise kahramanın sırrı, başı olmadan savaşırken onu gören kadınların kendi kendilerine ya da orada bulunan birilerine “Başı olmadığı hâlde nasıl savaşıyor?” şeklinde konuşmaları sonucunda açığa çıkmış olmaktadır. Haçlı seferleri, Osmanlı Rus savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi tarihi olaylarla bağlantılı olarak anlatılan kesik baş motifli bu efsanelerde, din ve vatan ülküsüyle hareket eden Türk milletinin ölümü bile umursamayan düşünce dünyasından izler görülmektedir.