• Sonuç bulunamadı

Millî, Dinî ve Ahlaki Değerleri Ön Plana Çıkarma ĠĢlevi

Savaş olgusu bağlamında teşekkül eden efsaneler millî, dinî ve ahlaki bazı değerleri bünyesinde barındırmaktadır. Vatan, bağımsızlık, din, şehitlik, ırz ve namus bu efsanelerde ön plana çıkan değerlerdendir.

İnsanların üzerinde yaşadığı toprak parçası olarak ifade edilen vatan, o toprağın üzerinde varlıklarını sürdüren milletler sayesinde bu niteliği kazanabilmektedir. Türk milleti tarih sahnesine çıktığı günden beri vatan kavramına değer vermiş, onu her türlü saldırıdan korumak için mücadele etmiştir. Türk milletinin vatana verdiği önem Orhun Abideleri‟nde açık şekilde görülmektedir. Kısacası Türk milleti için vatan, uğruna ölüm bile göze alınan kutsal bir değerdir.

81, 87, 98 ve 99 numaralı efsaneler, Türk vatanı Anadolu‟nun düşmanlara karşı

savunulduğu Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele sırasında yaşanan olayların etkisiyle oluşan yer adlarıyla ilgilidir. Özellikle Anadolu ve Balkanlardaki Türk hâkimiyetinin yok edilmek istendiği bu savaşlar, birçok acı ve üzücü olayın yanı sıra birçok kahramanlığa da sahne olmuştur. Bu olayların etkisiyle teşekkül eden yer adları Türk milletinin kahramanlık, cesaret, fedakârlık ve vatan sevgisinin yansımaları gibidir.

Bunlardan 81 numaralı efsanede, düşmanın işgal ettiği köyde yaşlılara yapılan işkencelere dayanamayan bir erkek çocuğun cesurca düşman askerlerine saldırması neticesinde annesiyle birlikte şehit edilişi anlatılır. 99 numaralı efsane ise önceden Eşek Meydanı olarak bilinen yerin adının, Rusların burada bozguna uğratılmasından sonra Şeref Meydanı olarak değişmesiyle ilgilidir.

Kesik baş motifli efsaneler de Anadolu topraklarında kurulan Türk hâkimiyetinin kalıcı hâle gelme sürecinin yansımalarını taşımaktadır. 53, 54, 55, 56,

57 numaralı efsaneler, Haçlı seferleri, Osmanlı Rus savaşları ve Kurtuluş Savaşı gibi

savaşlar sırasında kesilen başlarını yerden alarak hiçbir şey olmamış gibi savaşmaya devam eden insanlar etrafında anlatılmaktadır. Kesik baş motifli bu efsaneler, vatan uğruna serden geçenlerin kahramanlıkları üzerine kurulmuş metinlerdir.

Bağımsızlık ve din olguları, savaşlar etrafında anlatılan efsanelerde ön plana çıkarılan değerler arasında yer almaktadır. İslamiyet‟ten önce cihan hâkimiyeti fikrini benimseyen Türkler, İslamiyet‟in getirdiği cihat anlayışıyla kendi fikirlerini kaynaştırmışlar bunun sonucu olarak da yeryüzünün birçok noktasında hâkimiyet kurmayı başarmış bir millet hâline gelmişlerdir. Cihan imparatorlukları kurmayı başaran Türk milleti için bağımsızlık, varlık veya yoklukla eş değerdir. Bağımsızlığına düşkün bu millet, esaret altında yaşamayı ölümden ağır kabul etmiş ve tarih boyunca bağımsızlığı için mücadeleye girişmeyi hiç çekinmeden göze almıştır. Anadolu insanın emperyalist devletlere karşı kazandığı Türk İstiklal Savaşı, Türklerin bağımsızlıklarını korumak için verdiği mücadelelerin en önemlilerinden biridir.

4, 8, 12, 14, 35, 37, 38, 39, 40, 43, 48, 107, 111, 112, 114, 115, 119, 121, 122, 127, 145, 154 ve 157 numaralı efsaneler, Birinci Dünya Savaşı (Kafkasya ve

Çanakkale cephelerinde) ve Millî Mücadele gibi Türk milletinin vatan, din ve bağımsızlığını korumak amacıyla mücadele verdiği savaşlar etrafında teşekkül etmiştir.

Dinî büyüklüğüne inanılan kimselerin savaşlarda Türk milletine yaptıkları yardımlarla ilgili olarak anlatılan bu efsaneler, kutsal kabul edilen değerlerin savunulduğu mücadelelerin izlerini taşımaktadır. Yaşadıkları veya ölümlerinden sonraki dönemlerde meydana gelen savaşlarda Türk milletinin yanında olan bu kimseler, düşman karşısında zor durumda kalan Türk askerlerine yardım etmektedirler. Savaş zamanlarında türbe veya mezarlarından çıkıp giderken görülen veya buralardaki eşyaları ortadan kaybolan bu kimseler, bulundukları yerden attıkları toplarla da Türk askerlerine mücadelelerinde yardımcı olmuşlardır. Dinî büyüklüğüne inanılan kimselerin Türk askerlerine doğrudan veya dolaylı olarak yardım ederken görüldüğü bu efsaneler, Türk milletinin vatan, din ve bağımsızlık gibi kutsal değerler uğruna mücadele ederken Allah‟ın yardımının yanlarında olduğuna dair inancın da göstergesidir.

Hem savaş hem de fetihler etrafında anlatılan efsanelerde göze çarpan şehitlik de kaynağını İslamiyet‟ten ve kültürümüzden alan bir olgudur. Din, vatan, bayrak

gibi değerler uğrunda çarpışırken ölenlerin şehit kabul edilmesi, bu değerleri gönülden benimsemiş olan Türk milleti için ayrıca bir teşvik unsuru olmuştur. 49, 52,

58, 73, 81, 84, 177, 178, 179, 180, 181, 182 numaralı efsaneler, savaş ve fetihler

sırasında şehit olan kimselerle ilgili olarak anlatılmaktadır. Kutsal kabul ettiği değerler için her türlü mücadeleyi göze alan Türk milleti, ölürsek şehit kalırsak gazi oluruz düsturuyla gözünü kırpmadan savaşlara koşmuş ve kanının son damlasına kadar düşmanlarıyla çarpışmaya devam etmiştir.

Savaşlar etrafında anlatılan efsanelerde ön plana çıkan değerlerden biri de ırz ve namustur. Bir kimsenin başkaları tarafından dokunulmaması ve saygı gösterilmesi gereken iffeti olan ırz (Türkçe Sözlük 2005: 914) ile bir toplum içinde ahlak kurallarına, toplumsal değerlere bağlılık şeklinde açıklanan namus (Türkçe Sözlük 2005: 1455) kavramları hem dinî hem de hukuki açıdan kutsal kabul edilen ve korunması gereken değerlerdir.

Savaş ve işgal zamanları ırz ve namus değerlerinin yoğun şekilde tehdit altında olduğu dönemlerdir. Bu dönemlerde çoğunlukla erkeklerin cephede olmasından dolayı yerleşim yerlerinde yalnız ve savunmasız durumda kalan kadınlar, düşman saldırılarına hedef olmaktadırlar. Bu durum kadınlar için ırz ve namuslarının her an için tehlikede olması anlamına gelmektedir.

61, 62, 64, 65, 66, 67, 69, 70 ve 75 numaralı efsaneler, savaş ve işgal

zamanlarında düşmanın eline geçip ırz ve namusunun lekelenmesinden korkan kadınların duaları sonucunda taş kesilmeleriyle ilgilidir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusların, Millî Mücadele yıllarında ise İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan ordularının işgaline maruz kalan Anadolu toprakları büyük işkence, katliam ve tecavüzlere sahne olmuştur. Ağrı, Erzurum, Erzincan, Adana, Kilis, Eskişehir ve Ankara gibi şehirlerde anlatılan bu efsaneler, Rus orduları ve onlarla birlikte hareket eden Ermeni çetelerinin işgal ettiği Doğu Anadolu, yine Ermenilerle birlikte Fransızların işgal ettiği Güney Anadolu ve Yunanların işgal ettiği Batı Anadolu topraklarında yaşanan işkence ve tecavüzlerin Anadolu insanın düşünce dünyasındaki izlerini taşımaktadır. Bu efsaneler, ırz ve namusunun lekelenmemesi için düşmanın eline düşmektense ölümü hatta daha da ötesi olarak taş kesilmeyi göze

alan Türk kadının cesaretini ve namus kavramına verdiği değeri en iyi şekilde yansıtmaktadır.