• Sonuç bulunamadı

Sarf Akdinde Vekâlet, Kefâlet, Havâle ve Muvâ‘ade

A. Sarf Akdi

2. Sarf Akdinde Vekâlet, Kefâlet, Havâle ve Muvâ‘ade

Bey‘ akdinde olduğu gibi sarf akdinde de vekâlet caizdir. Fakihler bu konuda ittifak etmişlerdir.238 Zira Yahya b. Sa‘îd’den rivayetle: Rasûlullah (s.a.) Hayber’in fethi sırasında

Sa‘d isimli iki sahabeye, ganimet malından altın veya gümüş bir kabı satmalarını emretti.

Onlar, her üçü aynı cins dört mukabilinde veya her dördü, üç mukabilinde sattılar.

Rasûlullah (s.a.) onlara: “Siz ribâ yaptınız, geri verin” diye emretti.239 Bu rivayet sarf

akdinde meydana gelen ribâ kapsamında değerlendirildiği gibi, sarf akdinin vekil aracılığıyla gerçekleştirilmesinin cevazı noktasında da değerlendirilmektedir. Tabiatıyla sarf akdinin genel şartları vekil için de geçerlidir.

Sarf akdinde vekâlet üç şekilde tasavvur edilebilir. Bunlar, vekilin sarfa ve kabza vekil olması, sadece sarfa vekil olması veya sadece kabza vekil olmasıdır. Hanefîler, Mâlikîler, Şâfiîler ve Hanbelîler, vekilin hem sarfa hem kabza vekil olmasını caiz kabul etmişlerdir. Meclis birliği ve aynı mecliste kabz, vekil için de söz konusu olup müvekkilin, kabz meclisinde olması veya olmaması akdin sıhhatine zarar vermemektedir. Zira akit, satıcı ile vekil arasında geçerlilik kazanmıştır.240Eğer müvekkil iki veya daha fazla kişiye

ﺖﺒﺜﻳ ﻻو ﻟا مﺎﻴﻗو ،دودﺮﳌا ﲔﻋ ﻰﻠﻋ درو ﺎﻣ ﻪﻧﻷ ؛دﺮﻟﺑﺎ ﺦﺴﻔﻨﻳ ﻻ ﺪﻘﻌﻟا ذإ دﺮﻟا ﰲ ةﺪﺋﺎﻓ ﻻ ﻪﻧﻷ ؛ﺔﺑوﺮﻀﳌا ﲑﻧ�ﺪﻟاو ﻢﻫارﺪﻟا ﻮﻫو ﻦﻳﺪﻟا ﰲ اذﺈﻓ ،ﻪﻠﺜﲟ ﺔﺒﻟﺎﻄﳌا ﺔﻳﻻو ﻲﻀﺘﻘﻳ ﺪﻘﻌ ﰲ نﻮﻳﺪﻟا ﺮﺋﺎﺳ ﰲ ﺖﺒﺜﻳ ﻻ ﻪﻧﻷ ؛ﺔﻳؤﺮﻟا رﺎﻴﺧ اﺬﻛو ،ﻰﻫﺎﻨﺘﻳ ﻻ ﺎﻣ ﱃإ اﺬﻜﻫ ﺮﺧﺑﺂ ﻪﺒﻟﺎﻄﻴﻓ ﻩدﺮﻳ ﺾﺒﻗ كﺎﻨﻫ نﻷ ؛ﺎﻨﻴﻋ فﺮﺼﻟا ﻦﲦ نﺎﻛ اذإ ﺎﻣ فﻼﲞ ﺎﻨﻠﻗ ﺎﳌ دﻮﻘﻌﻟا ﺮﺋﺎﺳ .ﻢﻠﻋأ ﱃﺎﻌﺗو ﻪﻧﺎﺤﺒﺳ ﷲو ،اﺪﻴﻔﻣ دﺮﻟا نﺎﻜﻓ ىﺮﺧأ ﲔﻌﺑ ﺔﺒﻟﺎﻄﳌا ﻚﻠﳝ ﻼﻓ دﺮﻟﺑﺎ ﺪﻘﻌﻟا ﺦﺴﻔﻨﻳ 237 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 219, metin şöyledir:

ﺔﻄﻳﺮﺸﻟ نﺎﺘﻴﻋﺮﻓ ﺔﻘﻴﻘﳊا ﻰﻠﻋ نﺎﺘﻄﻳﺮﺸﻟا نﺗﺎﺎﻫو .ﺎﻨﻴﺑ ﺎﻣ ﻰﻠﻋ ﻪﺘﺤﺻ ﰲ ىﺮﺧﻷاو ﺾﺒﻘﻟا ﺲﻔﻧ ﰲ ﺮﺛﺆﺗ ﺎﳘاﺪﺣإ نأ ﻻإ ﺾﺒﻘﻟا

238 Serahsî, el-Mebsût, XIV, 60; Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 39; Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 215; İbn Rüşd el- Cedd, el-Beyân ve’t-tahsîl, VI, 455; Desûkî, Hâşiye ‘ale’ş-Şerhi’l-kebîr, III, 30; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, II, 364; Buhûtî, Keşşâfü’l-kınâ‘, III, 266.

239 Mâlik, Muvatta’,II, 632.

240 Serahsî, el-Mebsût, XIV, 60; Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 220; Desûkî, Hâşiye ‘ale’ş-Şerhi’l-kebîr, III, 30; Râfiî, Fethu’l-‘Azîz, V, 259; Haccâvî, el-İknâ‘, II, 121.

95

vekâlet vermiş ise, vekillerin tamamı akit yapma ve bedeli teslim alma konusunda eşit derecede sorumludurlar. Hanefilere göre şayet vekillerden birinin olmadığı bir mecliste kabz gerçekleşirse sarf akdi mecliste bulunmayan vekilin hissesi oranında batıl olur.241

Vekilin sarf akdini yapıp, bedeli kabz etmeye vekil olmaması durumu hem kabz için hem de sarf için vekil olmasıyla aynıdır. Çünkü sarf akdine izin vermek kabzı içerisinde barındırmaktadır.242

Müvekkilin sadece akdi gerçekleştirdiği, bedeli kabzetmeyi ise vekile bıraktığı durum, üzerinde ayrıntılı olarak durulması gereken bir konudur. Örneğin, iki ortak sarf akdi yaparlar biri akdi yapar diğeri kabzı gerçekleştirir. Bu kişiler işin başında ortak olmalarından dolayı vekâlet zaten söz konusudur ve akit caizdir.243 Eğer bu ortaklar başka

bir kişiye vekâlet verecek olurlarsa müvekkillerin bulunduğu meclis önemlidir. Asıl tarafların mecliste kalma yahut ayrılmaları halinde akit ya sahih ya da batıl olacaktır. Bu durumda vekilin meclisine itibar yoktur. Çünkü kabz, akdin taraflarını bağlayan bir şarttır.244 Mâlikîlere göre sadece kabz için vekâlet verme konusunda farklı görüşler

olmakla birlikte müvekkilin bulunduğu mecliste vekilin kabzı caizdir. Bu yönüyle diğer fakihlerle ortak kanaate sahiptirler.245 Genellikle günümüzdeki banka kartları ve banka havalesi ile yapılan altın alım-satım işlemleri ve benzer birçok konu sarf akdinde vekâlet konusuyla ilişkilendirilmektedir. İlgili konu ayrıntılarıyla özel başlıklar altında değerlendirilecektir. Burada ise genel hükümlerden bahsetmekle yetinilmiştir.

b. Sarf Akdinde Kefâlet

Kefâlet, zimmetin zimmete eklenmesidir. Borçlar hukukunda kefâlet, üçüncü bir kişinin borçlu tarafın borcunu üstlenmesidir. Şöyle de ifade edilebilir: Borçlunun zimmeti kefilin zimmetine eklenmektedir. Sarf bedelini ödemek üzere üçüncü şahsın kefil olması, Hanefî, Şâfiî ve Hanbelîlere göre, sarf akdine mahsus şartların yerine getirilmesi kaydıyla

241 Serahsî, el-Mebsût, XIV, 60.

242 Bâz, Ahkâmü sarfi’n-nukûd ve’l-umlât, s. 85. 243 Serahsî, el-Mebsût, XIV, 2.

244 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 218; Desûkî, Hâşiye ‘ale’ş-Şerhi’l-kebîr, III, 30; Buhûtî, Keşşâfü’l-kınâ‘, III, 266; İbn Müflih, el-Mübdi‘, IV, 151.

245 Desûkî, Hâşiye ‘ale’ş-Şerhi’l-kebîr, III, 30. Ayrıntı için bk. Bâz, Ahkâmü sarfi’n-nukûd ve’l-umlât, s. 85- 86.

96

caizdir.246 Meclis birliğinden kasıt, sarf akdini yapan taraflardır, yoksa kefilin meclisten

ayrılması akde zarar vermeyecektir. Tabiatıyla sarf bedelini ödemek üzere kefil olan kişi meclis dağılmadan bedeli satıcıya teslim etmelidir. Kabz, sarf akdinin sıhhatinin devam şartı olması sebebiyle akdin taraflarının meclisten ayrılmaması önemlidir. Yoksa kefilin meclise sonradan dahil olması veya meclis esnasında gidip gelmesi akde zarar vermez. Eğer kabz gerçekleşmeden taraflar ayrılırsa akit batıl olacaktır. Mâlikîlere göre sarf akdinde kefâlet caiz değildir. Çünkü akit esnasında bedellerin kabzı hemen gerçekleşmeyip kefile bırakılmaktadır.247 Sarf akdinde kefâlet konusu, kabz konusu ile iç içedir. Ayrıca

havâle, vekâlet ve muvâ‘ade ile ilgili hükümlerle birlikte değerlendirilmesi de isabetli gözükmektedir. Sarf akdinde kefâletin pratiğe dönük tarafı bedelin üçüncü kişi aracılığıyla teslim edilmesi şeklinde olur. Bu genellikle vadeli işlemlerde söz konusudur. Kredi kartıyla yapılan sarf akitleri örnek olarak verilebilir. Nitekim bazı fakihler kredi kartlarıyla yapılan alışverişleri kefâlet akdi kapsamında değerlendirdikleri bilinmektedir. Bu konu ise ayrıntılı olarak ve müstakil bir başlıkta inceleneceği için peşinen bir kanaat izhar edilmeyecektir.

c. Sarf Akdinde Havâle

Havâle, klasik fıkıhta zimmetteki borcun başka bir zimmete nakledilmesidir.248 Sarf akdinde havâle, üçüncü şahsın (muhâlun aleyh) akit meclisinde bulunup bulunmamasına göre, iki şekilde meydana gelebilir. Üçüncü şahsın akit meclisinde olduğu durumda, taraflar meclisten ayrılmadan bedelin teslim edilmesi şartıyla, Hanefîlere, Şâfiîlerin sahih kavline göre ve Mâlikîlerden Sahnûn’a (v. 240/854) göre akit sahihtir.249

Mâlikîler, Hanefîlerden Züfer (v. 158/775) ve Şâfiîlerden Rafiî’ye (v. 623/1226) göre akit meclisinde kabz gerçekleşse bile sarf akdinde havâle caiz değildir.250Kanaatimizce kabzın

acele olarak gerçekleştirilme amacı sarf akdinde havâlenin caiz olmama görüşünü ortaya çıkarmıştır. Sarf akdinde havâlenin caiz olduğu görüşü ise aynı mecliste kabzın

246 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 218; Burhânü’ş-Şerîa, el-Muhîtü’l-Burhânî, VII, 182; ‘Useymîn, eş-Şerhu’l-

mümti‘, IX, 202.

247 Mevvâk, et-Tâc ve’l-iklîl, VI, 139; Muhammed el-Emîr, Dav‘ü’ş-şümû‘, III, 36. 248Bazı kavramlar: Muhil: Borçlu; Muhâl: Alacaklı; Muhâlun aleyh: Havâle edilen.

249 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 218; İbn Rüşd el-Cedd, el-Beyân ve’t-tahsîl, VII, 36; Hattâb, Mevâhibü’l-

celîl, IV, 308; Nevevî, el-Mecmû‘, X, 89.

97

gerçekleşmesi nedeniyle yeterli görülmüştür. Yoksa herhangi bir gecikme olduğu halde sarf akdinde havâlenin caiz olduğunu ifade etmek elbette doğru bir yaklaşım değildir.

Akit meclisinde üçüncü şahıs (muhâlun aleyh) bulunmadığı takdirde sarf akdinde havâlenin caiz olmadığı açıktır, çünkü kabzın aynı mecliste olması şartı yerine getirilmemiştir. Üçüncü şahsın mecliste bedenen olmayıp, hükmen bulunduğu durumda ise sarfın caiz olduğu söylenebilir. Örneğin kredi kartı, banka kartı vb. enstrümanlarla yapılan sarf akdi bu kapsamda değerlendirilebilir.

d. Sarf Akdinde Muvâ‘ade

Vaad, gelecekte yapılan bir iş için söz vermektir. Muvâ‘ade ise bir akit yapmak üzere tarafların karşılıklı olarak birbirine söz vermesidir. Bazı akitler muvâ‘adeye uygun olup bazıları ise uygun olmayan akitlerdir. Sarf akdinde ise muvâ‘adenin uygun olmadığı ifade edilebilir. Esasında bu düşünce muvâ‘adenin akit olup olmama problemiyle bağlantılıdır. Muvâ‘adenin akit olarak değerlendirilmesi sarf akdinin vadeli gerçekleştirilmesi demek olacağı için caiz olması düşünülemez. Fakat muvâ‘adenin akit değil de sadece söz verme olarak değerlendirilmesi ise sarf akdinin sahih olacağını gösterecektir. Bu çerçevede fakihlerin kanaatleri şöyledir:

Şâfiî mezhebi, İbn Hazm (v. 456/1064) Mâlikîlerden İbn Nâfi‘ye (v. 206/822) göre sarf akdinde muvâ‘ade caizdir.251 Çünkü vaad bey‘ değildir ve sarf akdine mahsus olarak vaad yasağı söz konusu değildir. Hanefîlerin konuyla alakalı doğrudan ifadeleri bulunmamakla birlikte sarf akdi yapmak üzere vaadde bulunmayı caiz görmeyecekleri kuvvetle muhtemeldir. Bu hususu Kadri Paşa (v. 1306/1888), Hanefîlere göre geleceğe izafe edilen akitleri incelerken, sarf akdini, bu akitler arasında belirtmemiş olmasında görmek mümkündür.252Mâlikîlerden ise konu hakkında, mekruh ve haram olarak iki görüş

vardır. Sarf akdi yapma konusunda vaadde bulunduktan sonra teslim esnasında önceki akdi feshedip yeniden akdin gerçekleştirilmesidir. Şöyle ki vaadin gerçekleştirilme esnasında eski akitten bağımsız bir sarf akdi gerçekleştirilmelidir. Haram olan ise vaad esnasındaki akdi devam ettirmektir.253

251Şâfiî, el-Ümm, III, 32; İbn Hazm, el-Muhallâ, VII, 465; Hattâb, Mevâhibü’l-celîl, IV, 310. 252Kadri Paşa, Mürşidü’l-hayrân, md. 233-234, 257.

98

Günümüz İslam hukukçuları vaatleşme neticesinde kurulan sarf akdinin cevazı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Cevaz ve ademi cevaz yönünde seyreden bu görüş sahiplerinin sorun olarak gördükleri temel nokta, vaadin tarafları bağlayıcı olup olmaması (lâzım-gayrı lâzım)254 ve kabzın gerçekleşip gerçekleşmemesidir.255 Sarf akdinde

muvâ‘adenin caiz olmadığını ifade edenlerin gerekçesi, vaat bir akittir ve iki taraftan lazımdır, vaadedilen vakit geldiğinde tarafların bu şarta riayet etmesi gerekir. Bu şekilde gerçekleşen sarf akdinde ise akdin temel unsurlarından kabz gerçekleşmemektedir.256

Konu hakkında cevaz görüşünde olanların gerekçeleri ise şöyledir: İlk olarak sarf akdinde muvâ‘ade konusunda açık bir nas bulunmamaktadır. Hakkında açık hüküm bulunmadığı için sarf konusunda geçerli olan şartlar yerine getirilmesi suretiyle sarf akdinde muvâ‘ade sahihtir. Bu görüşün klasik fıkıh geleneğinde İbn Hazm ve Şâfiî tarafından da savunulduğunu ifade edilmiştir. Çünkü onlar, tarafların karşılıklı vaadleşmesini akit olarak değerlendirmemektedirler. Vaadin neticesinde hem meclis birliği hem de kabz gerçekleşmektedir. Eğer vaad iki taraftan lazım olarak gerçekleşirse, (her iki tarafta vaadinden dönemezse) o zaman bu vaad akit haline dönüşmüştür. Neticede hem vadeli bir sarf akdi hem de bey‘u’d-deyn bi’d-deyn söz konusudur. İslam fıkıh akademisi de almış olduğu kararda, aynı gerekçelere istinaden akdin caiz olmayacağını beyan etmiştir.257Eğer bu akit tek taraftan lazım ise o zaman caiz olur.258

Günümüzde sarf akdinde muvâ‘adenin hedefi ileri tarihte mübadele edilecek paralar arası kurun sabitlenmesidir. Döviz kurlarının sabitlenmek istenmesinin amacı, döviz kurundaki değişimlerden kaynaklanan risklerden korunmaktır, yani risk yönetimidir. İşin bu kısmı döviz forward, döviz future ve döviz swap işlemlerini doğrudan ilgilendirmektedir.259Altın mübadele işlemlerinde ise muvâ‘ade, kuyumculuk sektörünün

bütün temsilcilerinde görülmektedir. Örneğin rafineriden, atölyeciden, toptancıdan yahut

254 Durmuş, Fıkhî Açıdan Günümüz Para Mübadelesi İşlemleri, s. 143. 255 Bâz, Ahkâmü sarfi’n-nukûd ve’l-umlât, s. 120.

256 Ahmed Muhyiddîn, Fetâvâ’l-hıdemâti’l-masrifiyye, s. 344; Bâz, Ahkâmü sarfi’n-nukûd ve’l-umlât, s. 127- 128; Durmuş, Fıkhî Açıdan Günümüz Para Mübadelesi İşlemleri, s. 145.

257“Karâr bi şe’ni’l-itticâr fi’l-umlât” MMFİ, sy. 11, I, s. 431.

258 Hammûd, Tatvîru’l-a’mâli’l-masrifiyye, s. 318; Bâz, Ahkâmü sarfi’n-nukûd ve’l-umlât,s. 125-126; AAOIFI, “ez-Zeheb ve davâbitu’t-te‘âmul bih”, el-Me‘âyîru’ş-şer‘iyye, std. no. 57/8-1, s. 1340.

99

çantacıdan260 altın almak isteyen kuyumcu esnafı, modern iletişim kanallarıyla bağlantı

yapmakta ve altın almak üzere vaadde bulunabilmektedir. Örnek verilen konularda bu akdin durumuyla alakalı ayrıntılı bilgiler ilgili sektör işlemlerinin incelendiği başlıklarda değerlendirilecektir.

Sarf akdinin genel muhtevasıyla ve diğer akitlerle ilişkisi bağlamında bu değerlendirmelerden sonra, ulaşılan temel yargılar ekseninde, altın türevlerinin hemcinsiyle yahut farklı para birimleriyle mübadelesi değerlendirilecektir.