• Sonuç bulunamadı

Altının Farklı Cinsler Karşılığında Sarfı

B. Altının Sarfı

2. Altının Farklı Cinsler Karşılığında Sarfı

Fukaha ittifakla altın ve gümüşün birbirleriyle peşin olmak kaydıyla, eşitlik şartı olmaksızın takas edilebileceğini beyan etmektedirler.280 Aynı şekilde götürü usulü

mübadeleleri de mümkündür. Zira bu iki maden arasında cins birliği söz konusu değildir. Yukarıda da ifade edildiği üzere Malikilerde ıstılah gelişimi daha farklı olmuş ve “sarf akdi” yalnızca altın ve gümüşün karşılıklı mübadelesini ifade etmek için dar anlamda kullanılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.) altının gümüşle sarfı konusunu şöyle beyan etmiştir:

Farklı cinsler birbiriyle mübadele edilirse, peşin olmak şartıyla dilediğiniz gibi satış

yapınız.281 .

b. Altının Felsler Karşılığında Sarfı

Altın dışında paralar, mağşuş paralar ile felsler, kâğıt paralar ve kaydî paralardan oluşmaktadır. Mağşuş paralar içerisinde bulunan katkı madde oranlarına göre değerlendirilmektedir ki “altının hemcinsiyle mübadelesi” başlığında incelenmiştir. Burada altının felsler ve kâğıt paralarla olan sarfı değerlendirilecektir.

Felsler, bakır veya başka madenlerden üretilmiş veznî olmayıp adedî olarak mübadele edilen paralardır. İttifakla felslerin alışverişlerde kullanılması caizdir. Felsler tedavülde oldukları sürece para, tedavülden kalkmışsa ticaret eşyası gibi muamele görür.

280İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, V, 257; Sâvî, Hâşiyetü’s-Sâvî, III, 48; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, II, 364; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 9.

106

Felslerin adedî olduğu konusunda fukaha arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Ama felslerin altınla yahut hemcinsleriyle sarfı konusunda ihtilaf vardır.

Felsleri altın gibi para olarak kabul edenler ile aksi görüşte olanlar konuyu farklı şekilde ele almaktadırlar. Piyasada tedavül eden felslerin ribâya konu olması hususunda üç görüşten bahsetmek mümkündür.

a) İmam Muhammed dışında Hanefîler, Şâfiîlerden en sahih görüş ve Hanbelîlerden sahih kavle göre, felsler semen değil, bilakis ticaret malıdır (urûz). Hanefîler bunların adedî olduğunu gerekçe göstererek adedîlerde ribânın meydana gelmeyeceğini ifade ederler. Şâfiîler ise semeniyet vasfına sahip olmadıkları için felsleri ticaret malı olarak ele alırlar.282

b) İkinci olarak Hanefîlerden İmam Muhammed, Mâlikîlerden bir kavil, Şâfiîlerden sahih görüş ve Hanbelîlerden sahih olmayan görüşe göre felsler, altın ve gümüş gibi ribevî mallardandır.283

c) Üçüncü görüş ise Mâlikîlerden bir diğer kavildir. Bu görüşe göre felsler sarf ve ribâ meselelerinde para; diğer konularda ise ticaret malı olarak kabul edilir.284

Felslerin kendi içlerinde mübadelesi hakkında bu bilgilerden elde edilen sonuç, felsleri para olarak kabul edenlere göre felslerin hemcinsleriyle mübadelesinde ribâ cereyan eder. Dolayısıyla altının felsler mukabilinde mübadelesinde de sarf hükümleri geçerlidir. Felsleri ribevî mal olarak kabul etmeyen fakihlere göre felslerin altınla mübadelesinde nesîe ribâsı da fazlalık ribâsı da cereyan etmez. Hanefîlerin bu kanaatini dikkate alan Bilmen, Altın ile altın veya gümüş satıldığı zaman kablel iftirak iki bedelin

kabzı lâzım ise de fülus denilen nukud, gümüş veya altın mukabilinde satılsa bu, sarf kabilinden olmayacağı cihetle bedeleynin iftiraktan evvel kabzı lâzım gelmez. Belki iki

bedelden birinin kabzı kifayet eder, açıklamalarında bulunmaktadır.285

282 Bâbertî, el-İnâye, VII, 20; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, VII, 20; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, V, 180; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, III, 398-399; Desûkî, Hâşiye ‘ale’ş-Şerhi’l-kebîr, III, 517.

283İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, VII, 20; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, V, 180; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, III, 398-399; Desûkî, Hâşiye ‘ale’ş-Şerhi’l-kebîr, III, 517.

284 Sahnûn, el-Müdevvene, III, 159.

107

Felslerin para olarak kabul edildiğini ilk söyleyen İmam Muhammed’dir.286 Ona

göre altın dışındaki maddelerin paralık vasfı örfün kabulüne bağlıdır. Felslerin hilkaten semen olmadıklarını, rayiç oldukları sürece ıstılahen/örfen para kabul edildiklerini ifade eder. Buna göre bir felsin iki fels ile mübadelesi, peşin yahut veresiye olarak caiz değildir. Zira felsler, altın ve gümüş hükmündedir. Paranın fonksiyonlarından biri de eşyaların değerini ölçme aracı olmasıdır. Bu özellik de felslerde mevcuttur. Bir fels iki felsle takas edilirse fazlalık olan bir fels ribâ kapsamında değerlendirilecektir.287 Ebû Hanîfe ve Ebû

Yusuf’a göre peşin olma şartıyla bu mübadele caizdir. Aslında onlar da felslerin para yahut mal olduğu konusunda tarafların örfüne itibar etmektedirler. Şayet taraflar felslerin mübadelesinde bunları semen olarak kabul ederlerse o zaman sarf hükümlerine tabidir. Eğer mal olarak görüyorlarsa sarf ahkamı geçerli değildir. Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf’un bir felsin iki felsle mübadelesinin caiz olduğunu beyan ettikleri bu görüşleri üç maddeyle gerekçelendirilir. 1. Onlara göre felsler altın ve gümüş gibi hilkaten semen değildir. Netice olarak ta‘yîn ile te‘ayyun ederler. 2. Bir felsin iki felsle mübadelesinde ribânın iki illetinden birisi olan cins birliği olmakla birlikte ölçü yahut tartı birliği yoktur.288 3. İkinci gerekçeye

ek olarak felsler adedîdir ve adedîlerde fazlalık ribâsı meydana gelmemektedir.289

Görüldüğü gibi fakihlerin geneli felsleri para olarak kabul etmemektedirler. Felsler hakkındaki bu görüşlerin farklı nedenleri vardır. Bunların başında dönemsel olarak felslerin küçük miktar ödemelerde kullanılıyor olması ile altın ve gümüşün otoritesinin bilfiil sürüyor olması ifade edilebilir. Nitekim sonraki dönemlerde felslerin hukuki mahiyetiyle alakalı olarak örfün belirleyiciliği fikri ön plana çıkmıştır.290

Altının kâğıt paralarla sarfı konusunda da iki farklı görüş bulunmaktadır. Aslında bu kanaatler kâğıt paranın felslere benzetilmesinden kaynaklanır. Buna göre felsleri itibârî para olarak kabul eden ve altın gibi görmeyenlere göre kâğıt para ribâya konu olmaz. Aksi görüşe göre ise kâğıt para yahut bilimum örfün para olarak kabul ettiği nesneler paradır ve

286 Serahsî, el-Mebsût, XII, 183. 287 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 185. 288 Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi‘, V, 185. 289 Serahsî, el-Mebsût, XII, 183.

290 Buhûtî, Keşşâfü’l-kınâ‘, III, 271; Karâfî, el-Furûk, III, 259; Şâfiîler bu konuda daha hassas olmalarına rağmen örfün geçerli olması yönünde farklı yaklaşımların olduğu söylenebilir. Bk. Nevevî, el-Mecmû‘, IX, 393-395 vd.

108

ribâ kapsamındadır. Günümüz İslam hukukçularının da içerisinde bulunduğu genel kanaate göre291 kâğıt para veya para olarak kullanılan diğer nesnelerin tamamı ribâ ve sarf

hükümlerine tabidir. Şu açıkça ifade edilmelidir ki kâğıt para, altın gibi paradır ve altınla yapılan mübadeleler kâğıt paralarla da yapılmaktadır. Eğer kâğıt para ve onun gibi bütün paralar para olarak kabul edilmez ve ribâya konu yapılmazsa günümüzde hiçbir şekilde ribâdan ve ribânın olumsuz sonuçlarından bahsedilmeyecektir.292

Altının kaydî paralarla sarfı konusu ikinci bölümde ele alınacaktır. Zira konunun sadece fıkhi boyutu olmayıp hem kuyumcuları hem de bankacıları ilgilendiren yönleri vardır.