• Sonuç bulunamadı

Yörede dokuma sanatında ustalaşan Kızılcabölük halkı, eski zaman insanlarıyla birlikte, bu sanatsal çalışmalarına günümüzde de devam etmektedirler. Dokumacılığın yöreye Kafkaslardan göç ettiği bilinen insanlar tarafından getirilmiş olduğu sanılıyor. 16. Asırdan 19. Asrın ortasına kadar mekiği el ile atılan tezgahlarda dokuma yapılmış ve mamül madde olarak yalnız düz beyaz bezler dokunmuştur. 19. Asrın ortasından itibaren desenli alacalar dokunmaya başlamış, 1870 senesinden sonra dış elbiselikler dokunmuştur (Anonim, 2011:2).

El dokumacılığında Has boya olarak kullanılan maddeler Kan ot kökü, zeytinyağı, sirkenotu (mahalli ismi) ve keçi karnından çıkarılan bir maya ile kırmızı ve şarabi boyalar yapılmakta iken 1880 senelerine doğru Avrupadan Alizar, şarabi, sarı, yeşil, siyah, çivit has boyaları 1910 senesine kadar kullanılmış, bundan sonra gene Avrupadan, solan boyalar ucuz fiyata alındığı için has boyalar terk edilmiş.

1.7.1. Dokumacılık

Denizli’de dokumacılığın kökeni, Antik dönemlere dayanır. Bu temel uğraş, Çürüksu ve Büyük Menderes vadilerinin, Türkler tarafından iskân edilmesinden sonra da gelişerek devam etmiştir. Dokumacılığı, genellikle kadınlar yapmaktaydı. Çürüksu ovasında yetiştirilen kaliteli pamuklar, iplik haline getirilir; ceviz yaprağı, soğan kabuğu, palamut, sumak, mazı, birçok ot ve köklerden elde edilen boyalarla renklendirilmekte, yörede beslenen uzun ve ince tüylü bir koyun cinsinden elde edilen yünlerden de zarif yünlü kumaşlar dokunurdu. Her iki türdeki iplik elyafının iyi nitelikli oluşu ve kuvvetlice eğrilmesi, kumaşın kaliteli ve uzun süre dayanmasını sağlıyordu (Anonim, 2012:15).

Kalem Çıkrığı: Günümüzde kullanım alanı oldukça az olan bir dokuma öncesi hazırlık aracıdır. Kasabamızda genellikle 45 yaş neslin daha çok hatırlayacakları ve onların çocukluklarında daha çok kullanılan bir araçtır (Anonim, 2011:3).

Çıkrık: Geniş kasnak veya tekerlek yada kol yardımıyla belli bir uzaklıktaki mil vb gibi aygıtları hareket ettirmek özelliğine sahip basit makinelerdir.

Kalem Çıkrıkları: El tezgahlarının yaygın olduğu dönemlerde motorlu tezgahların ilk çıkış dönemine rastlayan tarihlerde yaygın kullanım alanı vardı. Günümüzde çok az da olsa hala kullanılmaktadır.

10

Kasabamızda çıkrıklar genellikle kalem adı verilen bir nevi kapaklar üzerine iplik sarma işlemi gerçekleştiren araçlardı. Geniş teker biçiminde çizgi çizgi hoş görünümü olan bu araçlar kalem sarmada ya da ipliği bükmede kullanılırdı. teknolojinin gelişmesi neticesi bobin var makinelerinin çıkmasıyla yavaş yavaş ortadan kalktı. Anılarda eski günlerden birer hatıra olarak yerlerini aldılar, Kalem sarma işlemi şöyle başlar: Tezekirden alınan ağızlık iplikler, aharlarda deterjanla güzelce yıkanır. Çizmelerle çiğnenir ve ipliğin açık kahverengi suyu akıtılır. İplik temizlenir. Hain iplik eğer boyanacaksa toprak dağarlarla boyanır. Uzun sırıklara geçirilip sokaklara asılıp kurutulurdu. Kimi zaman haşıl tutkunu olur onları da ıslatıp sarılırdı. Haşıl tutkunu ise ipliğin haşıllama sırasında kimyasal maddelerle oluşan kristal tuz biçiminde ipliğin birbirine yapışmasına denirdi. Gerek kuru, gerekse yaş kullanılmasına rağmen genelde kalem yaş sarılırdı. Haşıl tutkunu zorluk çıkarmaması için yaş sarılırdı. İplik ağızlıkları ikili üçlü çaralara takılır. Kalemler iğlere takılır. Ağızlığın (ipliğin) ucu kalemlere ardılır. Çıkrığın kolu saat yel kovanı yönünde çevrilir ve sarım işlemine haşlanır (Anonim, 2012:16).

Kalemlerin kullanım yerlerine göre ikişer veya üçer ağızlıklı kalemler sarılır. Sarma işlemi bitirilirdi. Kalemler toplanıp sıra çözgüye götürülür. Zamanın el çözgülerinde yumaklar koşulurdu.

Çıkrığın yerine bobin var makineleri almıştır. İnsan gücüne dayanmayan elektrikle çalışan genelde 6- 12 gözlü. kapasitesi fazla, her ebat pamuk ipliğini bobin haline getirebilen makineler çıkrıkla kıyaslanmayacak kadar hızlı çalışmaktadır. Çıkrık yaşantımızda o kadar çok yer etmişti ki bazı ananelerin doğmasına sebep olmuştur.

Beldemizin geçmişinde Çıkrık gecesi yapılırdı. Çıkrık Gecesi: Her evlenen kızın anne babası düğünden 15 gün sonra yakın akrabalarla toplanıp bir çıkrık ve birde çıkrık döşeği(beldemizde yaygın olan bir nevi döşek) götürürler, oturulur sohbet edilir. Tuzlama pişirilir, hep birlikte yenirdi. Çıkrık kullanım alanı daraldıkça geleneklerde kalkmış, yok olmuştur.

11

Seyrek dişli taraklardan geçirilen ipliğin ucu dokunacak kumasın kaç dişli olacak ise bu hususu dokumanın içinde o gayet iyi bilirler Örneğin, dokuma aşamasında 1.cm ye düşen ipliğin sayısı kaç ise; çarşaflar piyasa olarak 9 tarak 10 tarak diye adlandırılır.) istenilen dişli taraklardan geçirilir. ipliklerin uçları hepsi bir arada toplanıp ağaç bobinlere bağlanır. Kolu çevirerek çözme işlemine geçilir. Yumaklara çözülecek ipliğin metre olarak eski saatlerden bir mekanik kurulur ve zamanlama

yapılır.Burada dikkat edilecek diğer husus, ağızlık dediğimiz olayın

gerçekleşmesidir.Ağızlık, tezgahlarda ipliklerin tarak ile işlenti arasında yaklaşık olarak 30 derecelik açıdır.Bu konu çok önemlidir.Beldemizde tek numunelik Tekstil Lisemizde vardır (Anonim, 2012:5).

MASURA ÇIKRIĞI

Masura: Üzerinde atkı ipliği sarılan mekiklere takılıp tezgahlarda kullanılan boyu 18- 20 cm çapı 8 mm başlangıç yarı konik ağaç ve plastik araçlardır (Anonim, 2012:17).

ÇIKRIK:

Kullanılan alanı bakımından iki tip çıkrık var: Birincisi kalem çıkrığı, ikincisi Masura çıkrığıdır. Bunlar hem yaptığı iş hem de şekil bakımından değişik tiplerde yapılmış basit tarihi dokuma araçlarıdır. Kalem çıkrığı malzeme olarak ağaç kullanılmış masura çıkrığında ise gövde ve ayaklar üzerinde kanalı olan tekerlek ağaç modellerden yapılmış diğer kısımları madeni malzemelerden yapılmıştır. Çıkrık çağı olarak el tezgahları çağında önemli bir yer edinmiştir.Teknoloji geliştikçe modern makineler tasarlanmış ve üretilmeye başlanınca çıkrıklar birer birer yok olmuş, maziye karışmıştır.

Bu çıkrıklar bir bisikletin çalışma prensibinden yola çıkılarak yapılmıştır.

Sarma işlemi: Masuralar iğlere takılır Yine ağızlıklar çaralar takılıp masuraları iplik dolanır. Çaralardan gelen iplik sağ el ile hareket kolu sol ile sağdan sola (resimdeki ok yönünde) çevrilir. Sağ el ipliği masura bakımından 4-5 cm. zik zak hareketler yaptırarak Mekiği sığacak Ölçülerde sarılır. Bu işleme masır sarma olarak tanımlanır.

Çıkrıkta bazı önemli noktalar şöyle imiş.

*Masura (Masır olarak halkın dilinde söylenir) Masura mekiğin içine sığacak kalınlıkta ve belirli ölçülerde sarılmalı.

12

*El tezgahlarında kullanılan masırlar genellikle yaş olarak sarılır. Yaş sarmanın sebebi masuranın üzerine ipliğin yıkılmaması için yaş sarılmış.

Fotoğraf No-2: Kızılcabölük Yöresi Masura Çıkrığı.

ÇIKRIK DÖŞEĞİ

Yurdumuzun çeşitli yörelerine özgü kilimler olduğu gibi; Beldemiz de o kilimlerin, çulların eşdeğerinde eski giyeceklerin işe yarayan kısımlarından mesela bir gömleğin arka kısmını yamayarak birleştirerek hatalı çıkmış kumaşlarda, çarşaflardan, dört beş katlı birleştirip diktiklerinde güzel bir döşek oluyor.

Kasabamızda hala çıkrık döşeklerini özellikle özellikle yaşlı ninelerimizin evlerinde bulunur.

13

İKİNCİ BÖLÜM

KIZILCABÖLÜK YÖRESİ GELENEKSEL KADIN GİYİMLERİ

Giyim, tabiatın etkilerinden korunmak, örtünmek amacı ve süslenmek duygusu ile yörelerde, medeniyetin ilerlemesine ve günün modası ile insan vücuduna göre değişik şekiller alabilen giysilerin tümüdür (Bayraktar, 1988:1).

İnsanlar, grup ve bireysel ayırımı yapmak için de giyinmişlerdir (Bush, 1960:360). Güzel görünme ve giyinme arzusu kadınlarda erkeklere nazaran daha fazla olması, kadın giyimlerini daha zengin ve daha detaylı yapmıştır (Aktaran: Kılınç, 2008:19). Bunun yanında sosyal statü yönünden bakıldığında, evli kadınların gösterişli giysi ve takıları seçtikleri, genç kızların sade dul kadınlarında gösterişsiz ve koyu renk giysi tercih ettikleri görülmüştür (Sevim, 1999:32).

Geleneksel kıyafet, dünyada birçok milletin benimsediği milletler arası kıyafet moda kıyafetler dışında; her milletin tarihinden gelen günümüzde sadece halk oyunları ekiplerinin üzerinde görülen veya bazı köylerde yaşatılan, çoğu müze vitrinlerine kaldırılmış kıyafetler anlaşılmaktadır (Özel, 1992:11).

Kızılcabölük yöresi geleneksel Türk kadın giyimleri incelendiğinde, bunların sandık veya özel dolaplarda saklanmış olduğunu, fakat bazı giysilerinde zamanla yok olması nedeniyle geçmişe ait çok fazla eserin günümüze kalmadığı görülmüştür. Buldan ve Ödemiş yöresinde dokunan ipeksi biçiminde ‘’BÜRÜNCÜK GÖYNEK’’ tabir edilen bolca, kollu, yakası biraz açık ‘’GÖYNEK’’ giyilir. Bürüncük Göynek üzerine ‘’GONCALI İŞLİK’’ adı verilen yaka ve kol uçları işlemeli ‘’İÇLİK’’ giyilir. Goncalı İşlik üzerine ‘’ ÜÇ ETEK’’ yani ‘’HENTERİ’’ giyilir. (Henterinin HZ.Fatıma’dan kaldığı inancından dolayı hanımların hayatları boyunca bir kez olsun henteri giymelerinin sevap olduğuna inanılır.) Üç etek kumaşları saten türü canlı ve parlak kumaşlardır. Üzerleri ‘’SIRMA’’ denilen parlak iple işlenmiştir. Üç Eteğin üzerine kışın ‘’İBADE’’ adı verilen ‘’V’’ yakalı, sırma işlemeli bol ve uzun kollu, kol yenleri de ağır işlemeli kadife ceket giyilir (Anonim, 2012:6).

Bele halk arasında ‘’EPİR’’ adı verilen ‘’ŞAL KUŞAK’’ bağlanır. Üç Eteğin altına aynı kumaştan yapılma, bel ve bilek kısımları lastikli bol dökümlü ‘’ŞALVAR’’ giyilir. Şalvarın alt ucu diz üstünden bağlanarak diz altına doğru bol dökümlü durması sağlanır.

14

Kızılcabölük’ de ulaşılabilen 19. ve 20. Y.y. örneklerinden oluşan giysiler ve bu alandaki literatür bilgilerinden yola çıkarak oluşturulan, geleneksel Kızılcabölük Türk kadın giysilerinin özellikleri ve giyiniş şekilleri dikkate alınarak; içe giyilenler, üste giyilenler, başa giyilenler ve tamamlayıcı aksesuarlar olmak üzere dört seksiyonda incelenmiştir.

Fotoğraf No-3: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Üçetek, Şalvar ve Göynek Örneğinin Önden Görünüşü.

Fotoğraf No-4: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Üçetek, Şalvar ve Göynek Örneğinin Yandan Görünüşü.

15

Fotoğraf No-5: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Üçetek, Şalvar ve Göynek Örneğinin Arkadan Görünüşü.

Fotoğraf No-6: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Üçetek, Şalvar ve Göynek Örneğinin Önden Görünüşü.

16

Fotoğraf No-7: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Üçetek, Şalvar ve Göynek Örneğinin Yandan Görünüşü.

Fotoğraf No-8: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Üçetek, Şalvar ve Göynek Örneğinin Arkadan Görünüşü.

17

Fotoğraf No-9: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Peştamal Örneğinin Önden Görünüşü.

Fotoğraf No-10: Kızılcabölük Yöresi Geleneksel Peştamal Örneğinin Yandan Görünüşü.

18

Benzer Belgeler