• Sonuç bulunamadı

3.5. Diplomatik Gelişmeler ve Lozan Görüşmeleri

3.5.2. Saltanatın Kaldırılması

137 öncelikle yönetimde çift başlılığın ortadan kaldırılması, bu yolda İstanbul Hükümeti ve Padişah meselesinin halledilmesi gerekiyordu. Bunu İstanbul’dan Mustafa Kemal Paşa’ya gönderilen bir telgraf vesile oldu.

138 anlaşmayı imzalayan Babıali’nin millet adına karar verme, barış görüşmelerine milleti temsil etme hakkını yitirdiği ifade ediliyordu. Bu görüşmelerde yapılan eleştirilerden Sultan Vahidettin de nasibini alıyor. İsminin hutbelerden çıkarılması talep ediliyor, adı geçince “Kahrolsun” sadaları ile karşılaşıyordu.544 Lozan Konferansı’na İstanbul’un da katılma isteği görüldüğü gibi Mecliste ciddi bir kırılma yaratmıştır. Halife sıfatını haiz Vahidettin yüksek sesle hainlikle itham edilmeye başlanmıştır. Bu oturumda söz alan bağımsız mebuslardan Müfit Efendi de genel kanaate iştirak ediyor, Sadrazama bu telgrafı yazdıranın, millet içerisine nifak sokmaya çalışan batı hükümetleri olduğunu belirtiyordu.

Müfit Efendi konuşmasında Sadrazam Tevfik Paşa’nın önceki dönemlerde millete hayırlı icraatlar yaptığını ancak Meclise gönderdiği telgraflar ile ciddi bir hataya düştüğünü belirtmiş, Sultan Vahidettin hakkında, Halifelik makamında oturması hasebiyle, “herif”

tabirinin kullanılmasının ise yakışıksız olduğunu söylemiştir. Üslubu kendinden önce kürsüye çıkan mebuslardan daha yumuşaktır ancak görüşleri nettir: Barış için kan döken, malını canını feda eden insanların, İstanbul’un barış görüşmelerine çağırılmasına rızası yoktur, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun “doğrudan doğruya istiklâli milleti vatanın istihlâsı ve Makamı Hilafet ve Saltanatın istihlâsını umde addeden Büyük Millet Meclisinin ve Büyük Millet Meclisi Hükümetinin meşruiyetine karşı kavlen, fiilen isyan edenler haini vatan addolunurlar” şeklindeki hükmü uygulanarak İstanbul’da bulunup da TBMM ve yönetiminin meşruluğunu reddedenlere cezası neyse verilmelidir.545

Müfit Efendi bu görüşmeler sırasında söz alan yegâne bağımsız mebustur.

Bağımsız mebuslar fikir ve kanaatlerini Meclise sundukları önergelerde belirtmişlerdir. Bu önergelerde, kendisini hala Sadrazam zanneden Tevfik Paşa’nın gönderdiği telgrafın sümenaltı edilmesi, dikkate alınmaması, İstanbul’un bu tarz hareketlere bir daha teşebbüs etmemesi konusunda uyarılması, Türkiye’nin tek meşru temsilcisinin Büyük Millet Meclisi olduğu, İstanbul’un barış konferansına gitmeye kalkışmasının Hıyaneti Vataniye Kanunu’nu ihlal teşkil edeceği ifade edilmiştir.546 Ardından Rıza Nur Bey ve arkadaşlarının önergesi okunmuştur.547 Sinop mebusu Rıza Nur Bey ve 78 arkadaşı

544 TBMM CZ, Cilt 24, s.269-277.

545 TBMM CZ, Cilt 24, s.283-285.

546 TBMM CZ, Cilt 24, s.291-292.

547 Teklifin gerekçesinde, “Birkaç yüzyıldır Saray ve Babıali’nin bilgisizlik ve eğlence düşkünlüğü yüzünden devlet ve millet büyük felaketler içinde müthiş bir surette çalkalandıktan sonra sonunda yok olma çukuruna atılmış bulunduğu bir anda Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve gerçek sahibi olan Türk milleti Anadolu’da hem dış düşmanlara karşı ayaklanmış, hem de o düşmanlarla birleşip millete karşı harekete gelmiş olan Saray ve Babıali ile silahlı olarak ve bilinen şiddeti zorluk ve acı yoksulluk içinde mücadeleye kalkışmış ve bu günkü kurtuluş gününe varmıştır.” denilmekte, Türk milletinin bu hainliği gördükten sonra kabul ettiği Anayasa ile hâkimiyeti bizzat eline aldığı ve o tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığı belirtilmekteydi. Gerekçede Tevfik Paşa’nın Ankara hükümetine gönderdiği telgraflar da yerilmekte, hainliği

139 Meclise sundukları 6 maddelik önergede, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığının altını çiziyorlardı:

“1.-Osmanlı İmparatorluğu otokrasi sistemiyle beraber münkariz olmuştur.

2.-Türkiye Devleti namiyle genç, dinç, Millî Halk Hükümeti esasları üzerine müesses Büyük Millet Meclisi Hükümeti teşekkül etmiştir.

3.-Yeni Türkiye Hükümeti münkariz Osmanlı İmparatorluğu yerine kaim olup onun hududu millî dâhilinde yegâne vârisidir.

4.-Teşkilâtı Esasiye Kanuniyle hukuku hükümranii milletin nefsine verildiğinden, İstanbul'daki Padişahlık mâdum ve tarihe müntekıldir.

5.-İstanbul'da meşru bir hükümet mevcudolmayıp İstanbul ve civarı da Büyük Millet Meclisine aittir. Binaenaleyh oraların umuru idaresi de Büyük Millet Meclisi memurlarına tevdi edilmelidir.

6.-Türkiye Hükümeti, hakkı meşru olan Makamı Hilâfeti esir bulunduğu ecnebiler elinden kurtaracaktır.”

Sunulan bu teklif sonrasında usûli itirazlar vaki olmuş, söz konusu önergenin bir kanun teklifi mahiyetinde olduğu, bu sebeple komisyona havale edilmesi gerektiği, önergenin aceleye getirildiği ve eksik düzenlendiği dile getirilmiştir. Önerge sahibi Rıza Nur Bey’in müzakerenin bir an önce son bulması ve bu önergenin kabul edilmesi yönündeki sözleri bazı mebuslarca tepkiyle karşılanmıştır. Usule ilişkin söz isteyen mebuslara söz verilmemiş, oturumu yöneten başkan tarafından derhal oylamaya geçilmesi istenmiştir. Bağımsız mebuslardan İsmail Şükrü (Çelikalay) Bey’in, zorla oylamanın söz konusu olamayacağı, Hacı Mustafa Efendi’nin, bir iki kelime söz söylenmesinden kimsenin korkmaması gerektiği yönündeki itirazları kabul görmemiş ve oylamaya geçilmiştir. Önergeye 132 kabul, 2 çekimser, 2 ret oyu verilmiş olup yeter sayıya ulaşılamadığından oylama ertesi güne bırakılmıştır. Ret yönünde oy kullanan İsmail Şükrü Bey ve Necati Bey ile çekimser kalan Hamid Bey ve Bekir Sıdkı Bey bağımsız mebuslardandır.548

Ertesi gün yapılan müzakerede 30 Ekim 1922 tarihinde Meclise sunulan Rıza Nur Bey ve arkadaşlarının önergesini tadil için yine Rıza Nur Bey tarafından, on bağımsız

ortada iken İstanbul hükümetinin hala sultanlık ve halifelik haklarından bahsetmesi şaşırtıcı bulunmaktaydı.

Mahmut Goloğlu, Cumhuriyete Doğru, s.383-384.

548 TBMM CZ, Cilt 24, s.292-298.

140 mebusun da549 desteklediği yeni bir önerge verilmiş ve önceki önergenin 6. maddesinin şu şekilde tadil edilmesi istenmiştir:

“Madde 6.- Hilâfet Türklere, Hanedanı Âl - i Osman’a aittir. Türkiye Devleti Makamı Hilâfetin istinatgâhıdır. Halifeliğe Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu hanedanın ilmen ve ahlâkan eslâh ve erşed olanı intihabolunur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti hakkı meşruu olan Makamı Hilâfeti esir bulunduğu ecnebiler elinden kurtaracaktır.”

Rıza Nur Bey ve arkadaşlarının sunduğu, Hilâfetin Hanedanı Âli Osman’a aid olduğuna ve Halifenin bu hanedandan Büyük Millet Meclisince intihabolunacağına dair bu önergesi550 hakkında ilk sözü alan Mustafa Kemal Paşa, konuşmasına İslam tarihinde halifelik makamının oluşumu, halifelerin seçilmesi, Arap kavimleri arasında hilafet makamından kaynaklı yaşanan çatışmalar, Türklerin İslam ile tanışmaları ve halifelik makamının Türk hükümdarlara intikali ve hilafetin sahiplenilmesinden sonraki birkaç yüzyıl yükseliş devri yaşandığı ancak bu devrin son bularak çökme sürecine girildiği şeklinde bir girizgâh yaparak başlamış, sözünü son padişah Vahidettin dönemine ilişkin eleştirileri ile noktalamış ve Meclise sunulmuş olan önerge(ler)in kabul edilmesini istemiştir. Söz konusu önerge(ler) Şer’iye, Kanunu Esasi ve Adliye Komisyonlarından oluşan karma komisyona havale edilmiş, karma komisyondan gelen teklif hem Rıza Nur Bey hem de Hüseyin Avni Bey ve arkadaşlarının Meclise sundukları önergeler esas alınarak hazırlanmıştır:

“Madde 1. —Teşkilâtı Esasiye Kanuniyle Türkiye halkı, hukuku hâkimiyet ve hükümranisini mümessili hakikisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyeti mâneviyesinde gayrikabili terk ve tecezzi ve ferağ olmak üzere temsile ve bilfiil istimale ve iradei millîyeye istinadetmiyen hiçbir kuvvet

549 Abdulkadir Kemali Bey (Kastamonu), Mustafa Durak Bey (Erzurum), Tevfik Bey (Çankırı), Edhem Fehmi Bey (Menteşe), Emin Bey (Bursa), İsmail Suphi Bey (Burdur), Şemsettin Bey( Ankara), Mahmut Sait Bey (Muş), Şeyh Fikri Bey (Genç), Arif Bey (İstanbul).

550 Hüseyin Avni Bey ve arkadaşları da İstanbul’daki hükümet şeklinin son bulduğuna, yeni Halifenin TBMM tarafından seçileceğine ilişkin önerge sunmuşlardır:

“Esbabı mucibesi şifahen arz olunacak olan mevaddı âtiyenin kabulünü teklif ederiz:

1. Teşkilâtı Esasiye Kanuniyle Türkiye halkı, hukuku hâkimiyet ve hükümranisi mümessili hakikisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyeti mâneviyesinde gayrikabili terk ve ferağ olmak üzere temsil ve bilfiil istimale ve iradei millîyeye istinadetmiyen hiçbir kuvvet ve heyeti tanımamaya karar verdiği cihetle Misak-ı Millî hudutları dâhilinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinden başka şekli Hükümet tanımaz. 16 Mart 1336 tarihinden itibaren hâkimiyeti şahsiyeye müstenidolan İstanbul’daki şekli Hükümeti tarihe müntakil addetmiştir.

2. Hilâfet, Türkiye Devletine ve Hanedanı Âli Osman’a aidolup halifeliğe Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından - Bilâhara evlâdiyet usüliyle intikal etmek üzere - bu hanedanın ilmen ve ahlâkan erşed ve eslah olanı nisabı müzakerenin sülüsanı ekseriyeti ârasiyle intihabolunur. Makamı Hilâfetin istinatgâhı ancak

«Türkiye Devleti» dir.” Bu önergeye de üç bağımsız mebus destek olmuşlardır: Sıdkı Bey (Malatya), Atıf Bey (Bayazıt), Osman Bey (Lazistan). TBMM CZ, Cilt 24, s.304-312.

141 ve heyeti tanımamaya karar verdiği cihetle Misakı Millî hudutları dâhilinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinden başka şekli Hükümeti tanımaz.

Binaenaleyh Türkiye halkı hâkimiyet-i şahsiyeye müstenidolan İstanbul'daki şekli Hükümeti 16 Mart 1336 dan itibaren ve ebediyyen tarihe müntakil addeylemiştir.

Madde 2. — Hilâfet, Hanedan Al Osman'a aidolup halifeliğe Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu Hanedanın ilmen ve ahlâkan ersad ve eslah olanı intihabolunur. Türkiye Devleti Makamı Hilâfetin istinatgâhıdır.”

Karma Encümen’den gelen teklif oybirliği ile kabul edilmiştir. Ziya Hurşit Bey’in kendisinin muhalif olduğu dolayısıyla teklifin oybirliği ile değil çoğunlukla kabul edildiği yönündeki itirazına karşın551; hâkimiyet-i milliye düşüncesinin en açık şekilde tezahür ettiği bu teklife Meclisteki grupların ve bağımsızların ortak bir irade ile yanıt vermeleri demokrasi tarihi açısından önemli bir kırılmadır. Ayrıca saltanatın kaldırılması ve ikili iktidarın son bulmasıyla Türkiye adına Lozan Konferansı’na katılacak delegeler için Türkiye’yi temsil tekeli kesinleşmiş oldu.