• Sonuç bulunamadı

5. NÜKLEER SİLAHLANMA YARIŞINI DURDURMA ÇABALARI

5.2. SALT I

Tamamen silahsızlanmayı başarmak için yapılan birkaç başarısız girişimin ardından;

ABD Ocak 1964’te BM’de silahsızlanmaya dair uluslararası bir konferans komite olan ve 18 devletin temsil edildiği Eighteen Nations Disarmament Committee’de (ENDC), ABD ve Sovyetler Birliği’nin stratejik nükleer saldırı ve savunma araçlarının sayısının, türlerinin ve yeteneklerinin dondurulmasının araştırması gerektiğini öne süren yeni bir yaklaşım önermiştir.

Sovyetler, ABD’nin bu yumuşama doğrultusundaki önerisini reddederek, 1966 yılında Moskova’nın etrafında bir anti balistik füze savunması konuşlandırmaya başlamıştır. ABD ise Eylül 1967’de Çin’in ICBM tehdidi ve nükleer silahlı bir devlet tarafından bir kıtalararası füzenin kazara fırlatılmasının küçük olasılığına karşı savunmak için “cılız” bir anti balistik füze (Anti-ballistic Missile- ABM) sisteminin konuşlandıracağını açıklamıştır.229

Özellikle Küba Füze Krizi’nden sonra, iki süper güç arasında nükleer konulara dair görüşmelerde artış yaşanmıştır. Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri (Strategic

225 Saeed Bagheri, “Nükleer Enerjinin Barışçıl Kullanımının Hukuki Çerçevesi: Olanaklar ve Sınırlılıklar”, Enerji ve Diplomasi Dergisi, Sayı: 4, s.122.

226 European Parliament, Nuclear Non-Proliferation Treaty (NPT),

http://www.europarl.europa.eu/workingpapers/poli/w23/npt_en.htm

227 Ove Bring, “The Proliferation Regime- Stronger than the NPT”, Nuclear Proliferation and the Non-Proliferation Treaty, ed. by Michael P. Fry, N. Patrick Keatinge, Joseph Rotblat, Berlin: Springer-Verlag, 1990, s.31.

228 Denk, op.cit., s.114.

229 James Joyner, “Strategic Arms Limitation Talks (SALT I AND SALT II)”, Weapons of Mass Destruction: An Encyclopedia of Worldwide Policy, Technology, and History, Volume II: Nuclear Weapons, ed. by Eric A. Croddy, James J. Wirtz, Jeffrey A. Larsen, Santa Barbara, CA: ABC-CLIO, 2005, s.346.

Arms Limitation Talks- SALT), ilk olarak 1967’de Başkan Johnson tarafından önerilmiş ve 1968’de iki süper güç tarafından kabul edilmiştir. SALT I, Kasım 1969’da yumuşamaya doğru ilerlenen dönemde, tam kapsamlı olarak Helsinki’de başlamıştır. Müzakereler sırasında ortaya çıkan antlaşmalardan en önemlileri: ABM Antlaşması ve Stratejik Saldırı Silahlarının Sınırlanmasını Öngören Geçici Antlaşma ve Protokol’dür. İşbu iki antlaşma, Nixon’ın Mayıs 1972’de Moskova’ya düzenlediği ziyareti sırasında230 Nixon ve Brezhnev tarafından SALT I çerçevesinde imzalanmıştır.231

Bu antlaşmalardan, Geçici Antlaşma beş yıl sonra sona ermektedir. ABM Antlaşması;

sınırsız süreli olarak kabul edilmiş olup her iki tarafa da antlaşmaya bağlılığın, herhangi bir tarafın hayati çıkarlarını tehlikeye düşüren bir stratejik durum halinde, haber verildikten sonra altı ay çekilme hakkı tanımıştır. Nitekim, ABD Aralık 2001’de bu maddeyi yürürlüğe koyarak Haziran 2002’de ABM Antlaşması’ndan, “barışı koruma ve Amerika’yı 21. yüzyılın gerçek tehditlerine karşı savunmak için gerekli savunma silahlarını geliştirme yeteneğimizi engelliyor”232 gerekçesiyle çekilmiştir.233

ABM Antlaşması, anti balistik füze sisteminin sınırlandırılmasına ilişkindir. ABM Antlaşması, her iki tarafı da birisi başkent diğeri de bir ICBM fırlatma sahası olmak üzere, sadece iki anti balistik füze konuşlandırma bölgesiyle sınırlandırmaktadır. Her anti balistik füze alanı 100 fırlatma sistemi ve 100 önleme füzesiyle sınırlandırılmıştır. ABM Antlaşması, ülke çapında bir savaş yönetim sisteminin kurulmasını engellemek için, ülkenin çevresinde dışa doğru yönlendirilmiş olan tüm erken uyarı radarlarını zorunlu kılmıştır. ABM Antlaşması, geleneksel önleme füzeleri, radarlar, fırlatma rampalarına ek olarak lazerler gibi diğer prensiplere dayanan sistemleri de kapsamaktadır.234

Her iki ülkeye de sadece iki anti balistik füze sistemi kurma hakkı tanıyan anlaşmayla her iki taraf da ülkelerinin sadece küçük bir kısmını koruyabilmiştir. Her iki tarafın da diğer stratejik güçlerin caydırıcı etkisine maruz bırakıldığı bu düzenleme, iki nükleer gücün de diğerinin nüfus merkezlerini rehin olarak tuttuğu bir strateji olan MAD kavramını güçlendirmiştir.235 Nitekim, her iki taraf da nüfus merkezlerini ilk saldırıya açık hale getirirken,

230 22 Mayıs 1972’deki Moskova ziyareti ile Nixon, Moskova’yı ziyaret eden ilk Amerikan başkanı olmuştur.

Nixon’ın dış politika hedefi yumuşamaydı ve Sovyetlerle daha yakın ve dostça ilişkiler kurmak istiyordu.

231 Encyclopædia Britannica, “Strategic Arms Limitation Talks”, https://www.britannica.com/event/Strategic-Arms-Limitation-Talks

232 Richard Norton-Taylor, Jane Perrone, “The Anti-Ballistic Missile Treaty Explained”, The Guardian, 24.08.2001

233 Joyner, loc.cit.

234 Lawrence D. Freedman, “Anti-Ballistic Missile Treaty”, Encyclopædia Britannica, 2013, https://www.britannica.com/event/Anti-Ballistic-Missile-Treaty

235 Ibid.

sahip oldukları ikinci vuruş kapasitesinin varlığı ile diğer tarafı nükleer bir savaştan caydırmaktadır.

SALT I çerçevesinde imzalanan diğer antlaşma ise saldırı füzeleriyle alakalıdır. Geçici Antlaşma çerçevesinde, antlaşmanın imzalandığı tarihteki, kıtalararası balistik füzelerin (ICBMs) ve denizaltılardan atılan balistik füzelerin (Submarine-launched Ballistic Missiles- SLBMs) sayısı mevcut seviyelerde 5 yıllık bir süreyle dondurulmuştur. Bu düzenleme ile taraflara sahip olabilecekleri balistik füzelerle ilgili bir üst sınırlama getirilmiştir ve yeni füzelerin üretimi aynı sayıdaki eski füzelerin sökülmesiyle gerçekleşerek balistik füzelerle ilgili üst sınır korunmuştur.236

Sovyet ve Amerikan nükleer silah sistemleri, iki taraf da kendi nükleer stratejisine uygun olarak geliştirdiği için birbirinden farklı yapıdaydı. SSCB, ağır balistik füzeleri geliştirmeye ve konuşlandırmaya devam etmiş ve karadaki ICBM’lerde ABD liderliğine yetişmişti. ABD ise savaş başlığı, bombardıman uçağı ve füze isabet hassasiyeti konusunda üstünlüğe sahipti.

SALT I görüşmeleri sırasında Dışişleri Bakanı olan Kissinger, bu üstünlüğü iki stratejik gücü esas olarak eşdeğer hale getirdiğini ileri sürmüştür. Ancak, Sovyetlerin Amerikan üstünlüğüne yetişmesi konusundaki çabaları karşısında bir yasaklama getirilmemiştir.237

SALT I görüşmelerinde, her biri farklı bir hedefi vurmayı amaçlayan birkaç termonükleer savaş başlığı içeren balistik MIRV füzeleri konusunda, ICBM ve SLBM’lerde sağlanan başarı sağlanamamış ve MIRV konusu SALT II’ye bırakılmıştır.238 MIRV teknolojisi ilk olarak ABD tarafından geliştirilmiştir. ABD, MIRV teknolojisini geliştirmemiş olsaydı, Sovyetler ICBM geliştirmeye devam ederek ICBM üretiminde aşırıya kaçmış olacaktı. ABD’nin bu yeni teknolojisi ve üstünlüğü karşısında Sovyetler, diğer silahlardaki Amerikan üstünlüğünü yakalama çabasını MIRV konusunda da gerçekleşmiştir. Sovyetlerin ICBM konusundaki üstünlüğü, ABD’nin MIRV kapasitesine yetişmesiyle ABD güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Nitekim, 1980’lerin ortasına gelindiğinde, Sovyetler sahip oldukları ICBM gücünün üçte biriyle, teorik olarak, Amerika’nın 1000 Minutemen füze yığınını sürpriz bir ilk saldırıyla yok edebilir hale gelmiştir.239

236 Arı, op.cit., s.591.

237 Robert Kleiman, “The Spirit of Kissinger Past”, https://www.cia.gov/library/readingroom/docs/CIA-RDP88-01315R000400380032-5.pdf

238 Sander, op.cit., s.465- 466.