• Sonuç bulunamadı

aslında sadece üretimi kolaylaştırıp

Belgede Nazan Öksüz EDİTÖRDEN (sayfa 57-61)

müşterinin ihtiyaç

duyduğu ürünlere

kolay ulaşmasını

sağlamakla

kalmayıp aynı

zamanda birçok

teknolojiyi içinde

barındırarak

çapraz sektörlerin

yeni iş alanları

oluşturmasına

da katkı

| İSTİHDAM’DA 3İ 56

(örneğin sadece araç motoru üreten bir tesis) üreten tesisler oluşturarak ve lojistik ağlarını güçlendirerek bu gelişmeye katkıda bulunmuştur. Bu konuda bulunan farklı bir çözüm de ucuz iş gücünün olduğu alanlara üretimi kaydırmak olmuştur. Ancak global ekonomi baz olarak alındığında tüm bu yaklaşımlar ve inovatif fikirler maalesef ekonomik olarak resesyona engel olamamıştır. 2015-2016 ve 2017 verilerine bakıldığında ise dünya global ekonomisi ancak %2,9 büyüyebilmiştir. Ayrıca Batı’nın girmiş olduğu ekonomik güç dengelerine bir de doğudan yükselen Çin ve Hindistan’ın güçleri eklenince durum daha da karmaşık bir hal almıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı Almanya’nın öncülüğünde Dördüncü Endüstri ve Sanayi Devrimi olarak

adlandırılan bir inisiyatif kullanılmış ve bunun ekonomiye katkılarının olması beklenmiştir. 2018’in ilk çeyrek global ekonomik verileri incelendiğinde halen beklenilen patlamanın olmadığını görebilmekteyiz. Bunun ardında yatan birden fazla sebep olsa da ana

kullanılan inisiyatifin halen işletmeler tarafından tam olarak anlaşılamamasını veya uygulamada karşılaşılan zorluklar sebebiyle tam olarak uygulanamamasını başlıca sebep olarak gösterebiliriz. Bilgi teknolojileri ile operasyonel teknolojinin birleştirildiği birçok alan Endüstri 4.0 ile karıştırılmaktadır. Her ne kadar bahsi geçen entegrasyonun bazı kısımları Endüstri 4.0 tanımına uyuyor olsa da inisiyatifte asıl bahsedilen kavramların uygulanmamasından dolayı bu inisiyatifi tam olarak yansıttığını maalesef söyleyememekteyiz. Üretimin farklı teknolojik yapılarla (büyük veri “big data”), mobil teknolojiler, endüstriyel bilgi teknolojileri vs.) birleştirilmesinden sonra yansımalarını göreceğimiz Endüstri 4.0 için en güzel örneklerden biri de perakende sektörü olmaktadır. Şöyle bir alışveriş deneyimi yaşadığınızı düşünsenize; favori giyim mağazalarından birine gidiyorsunuz, sevdiğiniz marka elindeki verileri kullanarak sizin adınıza size özel olarak indirimleri zaten planlamış ve sizin en sevdiğiniz ve evinize yakın olan mağaza çalışanlarına iletmiş durumda, mağaza çalışanları sizin son zamanlarda gezdiğiniz web sitelerinden elde ettikleri bilgi ile hangi tarzlardan hoşlandığınızı tek bir tıkla tablette görebiliyor. Sevdiğiniz mağazanın bulunduğu bölgeye girdiğinizde size bu konuda adınıza tanımlanan indirim, SMS veya diğer mobil kanallardan gönderiliyor ve aynı zamanda mağaza çalışanları da bu konuda bir ileti alıyorlar. Aldıkları inisiyatif ile sizi arıyorlar veya sizin mağazaya gelmenizi bekliyorlar. Mağazaya girdiğinizde bilgisayarlı görüntü işleme teknikleri ile mağaza sizi tanıyor ve size özel bir hoş geldin mesajı ekranda beliriveriyor. Aynı anda da satış temsilcisinin tabletine sizinle ilgili bilgiler yüklenerek ilgili satış temsilcisi bilgilendiriliyor. Beğenebileceğiniz ürünler satış temsilcisi tarafından sizlere gösterilirken aynı zamanda da akıllı

ayna yardımı ile giysinin üzerinizde nasıl duracağı da daha giymeden gösteriliyor. Beğendiğiniz ürün o mağazada değilse sizin için özel olarak üretilip adresinize gönderiliyor. Alışverişinizin bitiminde yine size favori

giysi alanınızda bir sonraki gelişinizde kullanabileceğiniz indirim mobil üzerinden tanımlanıyor. Bunların bir veya birkaçını zaten birçok firma uygulamaya başlamış durumda ve belki de çapraz sorgular ile sizinle ilgili birçok bilgi daha işlenmeyi bekliyor. Vermiş olduğumuz örnekte de görüldüğü üzere Endüstri 4.0 aslında sadece üretimi kolaylaştırıp müşterinin ihtiyaç duyduğu ürünlere kolay ulaşmasını sağlamakla kalmayıp aynı zamanda birçok teknolojiyi içinde barındırarak çapraz sektörlerin yeni iş alanları oluşturmasına da katkı sağlamaktadır. Gelecekte üretim yapacak olan

fabrikaların ürünlerinin yerinde, artık üç boyutlu yazıcılar ile size özel olarak tasarlayıp hazır hale getirecekleri ve teslim sürelerini minimuma indirecekleri sektörler göreceğiz.

2018 | SAYI27 | 57 GENİŞ AÇI

3 boyutlu olarak sizin isteklerinize göre özel olarak “basılan” bir ev aslında birkaç yıl sonra hayal olmaktan çıkacak ve hatta yan ürünleri de (akıllı ev sistemleri, güvenlik paketi vb.) ev ile beraber alabileceğiniz farklı bir sektöre dönüşecektir. Doğu ile Batı’nın birleştiği artık lojistik olarak engellerin olmadığı bir dünyada gelecekte oluşacak ekonomiler için örneğin Doğudaki bir milyon insan Batıdaki firmalara tüm Avrupa Birliği’nin sağladığı katkının 4 katını gerçekleştirebilecek potansiyele sahip olacaktır. Endüstri 4.0 aynı zamanda eğitimde de bir dönüşüme yol açmaktadır. 2020 yılından itibaren ihtiyaç duyulacak olan beceriler ele alınarak oluşturulan eğitim programları ile yenilikçi bir eğitim anlayışı da üniversiteyi beklemeden daha ortaokul ve lise seviyesinde verilmektedir. Bu becerilere örnek vermemiz gerekirse tecrübeye anlam katacak şekilde hissedebilmek, dizayn yeteneği, sanal ortamda uyumlu çalışabilme, multi-kültürel bir yapıda çalışabilmek, sosyal zekâ, adaptif ve alışılmamış

düşünce yeteneği ve iş yükünü kavramsal olarak yönetmeyi gösterebiliriz. Ayrıca sayısal okuryazarlık artık neredeyse günümüz okuryazarlığı ile denk bir beceri olarak görülecek ve neredeyse tüm adaylarda aranacaktır. Bunların dışında sayısal ve fen bilgisine bağlı olmayan ama öğrenmeyi yaşam biçimi haline getiren ve liderlik yetenekleri içeren bireylerin gelecekte oluşacak olan bu iş yapış şekillerine adapte olabileceği görülmektedir. Bu anlamda özellikle eğitimde 5 yaşından itibaren kodlama yeteneğinin

| İSTİHDAM’DA 3İ 58 geliştirilmesi adına da çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Burada edinilen beceriler ile beraber ayrıca ileri seviye eğitimler de ilkokul, ortaokul ve lise dönemlerinde “Genetik Bilimine Giriş”, “Bilim Tarihi”, “Robotik Sistemler ve Uygulamaları”, “İnsansız Hava Araçları”, “Biyonanoteknoloji” ve “Mekatronik Sistemleri” gibi konularda verilerek bireylerin gelecekteki üretim teknolojilerine paralel olarak eğitim alması hedeflenmektedir. Ayrıca birçok sosyal sorumluluk projesi de teknolojik olarak şekillendirilerek gerçekleştirilmekte ve bu anlamda duyarlı bireyler oluşturmak adına çalışmalar yapılmaktadır. Giderek daha fazla üretici sadece kişiselleştirme için değil, aynı zamanda üretim hattında

daha fazla verimlilik için insan bileşenini arttırmaktadır. Bunun en güzel örneklerinden birine Toronto’da yüksek kaliteli hoparlör üretimi yapan bir firmada rastlamaktayız. Bahsi geçen firma üretim bandında yüksek kaliteli görünümü elde etmek için kullandığı

parlatma teknolojisinde çalışan robotlar ile insan etkileşimini güncelleyerek %50’den fazla verim elde etmiştir. Bu gelişmeler üzerine robotların üretim döngüsünden kaldırılacağı anlamı elbette çıkarılmamalıdır, aksine Endüstri 4.0 ile beraber imalat sektöründeki makine ve insan rollerinin arttığı, monoton ve tekrarlayan görevlerin mekanik olan tarafa bırakıldığı ve inovatif tarafın biyolojik olarak artacağı bir gelecek öngörülmektedir. Bu gelişmeler insan faktörünün yönetim kalitesini arttırmak için daha fazla sorumluluk üstlenmesini ve sistemlerin daha fazla denetlenmesini sağlayacak gelişmeler olarak ön plana çıkmaktadır. Montaj hattı üzerindeki insanlar ve robotlar arasındaki iş birliği fikri, uzak bir geleceğin görüşü olmaktan çıkıp gerçekleşen bir olgu haline gelmiştir. 512 farklı üretim yöneticisi ile gerçekleştirilen bir ankette, 2020 yılında yani günümüzden 2 yıl sonra, firmaların %85’inin insan-robot iş birliğini öngördüğü görülmektedir. Bu projeksiyon,

yalnızca Endüstri 4.0 standartlarını yeni yeni benimsemeye başlayan bazı üreticiler için endişe verici olabilir; ancak insan-robot iş birliği, daha önce de belirtildiği gibi, üretim hattında zaten yer almaktadır. Bu, akıllı imalat endüstrisinde gerçekleşecek doğal bir evrim olarak görülmeli ve robotik üreticilerinin, iş yerinde yaralanmaları önlemek için insan işçilerin çevresinde güvenli olan iş birlikçi robotlar geliştirmesine katkı olarak

değerlendirilmelidir. Her ne kadar Endüstri 4.0, çoğu üreticinin zihninde hala en önemli devrim olarak görülmesine rağmen, yapılacak olan çalışmalar ile geleceğe göz kulak olmak da önemli hale gelmiştir. Teknolojinin sürekli olarak ilerlemesi ile birlikte rekabetçi kalmak için üretimin de paralel olarak geliştirilmesi ve el yapımı kaliteli özel ürünlere olan talebin artmasıyla, imalatçıların Endüstri 4.0’ın nimetlerinden yararlanması

2018 | SAYI27 | 59 GENİŞ AÇI gerekmektedir. Aslında

bu gelişim bize ileride belki de üretim işçilerinin çoğunun otomasyonun yerlerini alma konusundaki korkularını azaltacak yeni bir inisiyatif olmaktadır. Tam tersine bu yeni dünyada yeni beceriler gerekmektedir ve ancak iş birlikçi bakış açısıyla elde edilecek olan bu yeni bakış açısına karşı kendimizi açık tutmamız önem kazanmaktadır. Endüstri devrimlerinden bahsederken mutlaka Endüstri 5.0’dan da bahsetmemiz yerinde olacaktır. Daha 4.0 tam olarak uygulanamamışken Endüstri 5.0

konuşulmaya başlanmış durumdadır. Aslında Batı ile Doğu’nun bir sentezi olarak düşünülmesi gereken ve Endüstri 4.0‘ın bir sonucu olan bu inisiyatif ise biraz daha Doğu’dan, Japonya’dan gelmektedir. Endüstri 4.0’ın yaklaşımı akıllı teknolojilerin üretim ile birleştirilmesi iken, Endüstri 5.0 ise insan –

akıllı makine arasındaki ilişkinin güçleneceği ve çok daha verimli hale geleceği bir yapı olarak belirlenmektedir. Bahsi geçen yapıların “evlendirilmesi” ile endüstriyel otomasyonun yüksek hızlı doğruluğu; insanların bilişsel, eleştirel düşünme becerileriyle birleştirilecektir. Tüketicilerin satın aldıkları ürünlerdeki yüksek bireyselleşme talebi nedeniyle, oluşacak olan Endüstri 5.0, ürünlerle

“uygulamalı” bir kişiselleştirme deneyimini tercih ederek günümüzden çok daha ileride görebileceğimiz özel kişiselleştirme imkanlarını barındırmaktadır. Özelleştirmenin modern tüketiciler için çok önemli bir faktör olduğu günümüzde bile birçok üretici; örneğin otomotiv firmaları, üretimde insan makine uyumunu yakalamak adına özelleştirme yapılarını oluşturmaktadır. Sonuç olarak, global ekonomiye katkısı düşünüldüğünde Endüstri 4.0 devrimini doğru anlayıp uygularsak ve üretimimiz kadar aynı zamanda teknolojimizi de bu anlamda bu devrimin içine katarsak, en önemlisi de mühendisler değil mühendislik bilgisi de olan “bilim insanları” yetiştirmeye odaklanırsak Endüstri 4.0 devriminde üzerimize düşen görevi yapmış oluruz. Geleceğimiz olan nesillere, bunu gerçekleştirebilmeleri için imkan sağlamak bizim görevimizdir. Bunu gelecekteki nesillerimize borçluyuz.

Birçok sosyal

Belgede Nazan Öksüz EDİTÖRDEN (sayfa 57-61)