• Sonuç bulunamadı

düşünülürse, bilim ve teknoloji alanındaki

Belgede Nazan Öksüz EDİTÖRDEN (sayfa 43-46)

son yıllarda artan gelişmelerin ve üretilen yeni teknolojilerin yeni üretim ve paylaşım modelleri meydana getirmesi sürpriz değildir. Bu yeni devrimin önceki üç endüstri devriminden farklı özelliklerinin ne olduğu, sebep olacağı ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri anlamayı kolaylaştırır. 1. Endüstri 4.0 ve Yeni Teknolojiler Schwab (2016) Endüstri 4.0’ın önceki üç endüstri devriminden üç temel farkla ayrıldığını söylemektedir. Bu farklardan birincisi Endüstri 4.0’ın sahip olduğu hız’dır. Endüstri 4.0’ın taşıdığı teknolojik yenilikler doğrusal değil, üslü biçimde artış göstermektedir. Bu devrimle birlikte üretim, derinlik ve genişlik bakımından değiştiği gibi yönetim ve yönetişim de kökten değişmektedir. İkinci fark Endüstri 4.0’ın kapsamı’dır. Endüstri 4.0 dijital devrim olarak 9 yeni teknolojik yeniliği (inovasyon) beraberinde getirmektedir.

Schwab’a göre bu yeniliklerle birlikte neyin nasıl yapıldığı

değil, kim olduğumuz değişmektedir. Üçüncü fark ise sistem özellikleri’dir. Bu özellikle birlikte ülke içinde ve ülkeler arasında şirketler, endüstriler ve toplumlar bütünüyle değişmektedir. Önceki devrimlerden farklı olarak Endüstri 4.0 beraberinde dokuz yenilikçi teknoloji taşımaktadır. Bunlar büyük veri, siber fiziksel sistemler (nesnelerin interneti), bulut çözümleri, 3-D baskı, eklemeli imalat, akıllı robotlar (yapay zeka), uçtan uca yazılım entegrasyonları, simülasyon, zenginleştirilmiş gerçeklik olarak sıralanabilir. Bu teknolojilerin bütünleşmesinin

Endüstri

devrimlerinin birbiri

içinden doğarak

ortaya çıktığı

düşünülürse, bilim ve

teknoloji alanındaki

son yıllarda artan

gelişmelerin ve

üretilen yeni

teknolojilerin yeni

üretim ve paylaşım

modelleri meydana

getirmesi sürpriz

değildir.

| İSTİHDAM’DA 3İ 42 iş dünyasında ve işgücü piyasasında sebep olacağı beklentiler, teknik ve profesyonel işgücünün de vasıf düzeyinin ve yetkinliklerinin artırılması yönünde değişim yaratmaktadır. Bu teknolojiler günlük hayatlarımızı değiştirdikleri gibi, çalışma yaşamını da değiştirmekte ve yeniden tanımlamaktadır. Aslında dijital teknolojiler uzun zamandan beri yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmektedir. Enformasyon teknolojileriyle veri oluşturma, kaydetme, depolama ve güncelleme işletmelerin ve kamu kurumlarının işleyişinde önemli bir yer tutmaktadır. Yeni devrimin getirdiği farklılık bu verilerin büyük veri içinde paylaşılabilir hale gelmesidir. Başka bir

deyişle, verilerin açık kodlarla girilmesi ve paylaşıma açık olması yeni bir yaklaşım olup beraberinde siber ağ güvenliği riski taşımaktadır. Nesnelerin interneti insan unsurunu devre dışı bırakacak düzeyde makinelerin birbirleriyle sensörler ve yapay zekâ aracılığıyla iletişimini gerçekleştirmektedir. Bu yenilikle birlikte “akıllı” ve “karanlık” fabrikalardan söz edilmekte, “ev ofis” kavramı “her yer ofis” kavramıyla yer değiştirmektedir. 3-D baskı ile istenilen ürün daha ucuza, vergisiz, tüketiciye eriştirilebilir. Bu birkaç örnek aslında iş yapma biçimlerimizi, gelir elde etme araçlarımızın değişeceğini de

göstermektedir. Bir akıllı telefon ve bir dizüstü bilgisayar işimizi her yerden yapmamızı kolaylaştırabilir. 2. İş ve işgücü piyasasında hangi değişimler beklenmektedir? İş dünyası yeni üretim ve iş yapma biçimine hızla uyum sağlamak zorundadır. Tüm dünyada işletmeleri, kurum ve kuruluşları birbirine bağlayan elektronik bilgi ağları dışında kalmak artık mümkün görünmemektedir. Akıllı fabrikalar, karanlık fabrikalar nesnelerin interneti üzerinden insanın en az müdahil olduğu uzaktan yönetim yaklaşımı ile işletilecek ve yüksek verimlilik sağlanacaktır (Gilchrist, 2016, BMAS-White Paper, 2017). Sensörler ve aktüatörler yardımıyla fiziksel dünyanın sanal dünyaya bağlanıyor olması; üretim,

pazarlama, satış vb. her türlü enformasyonun oluşturulmasını ve stratejik kontrolünü zorunlu hale getirmektedir. Böyle bir imalat devrimi, kaçınılmaz olarak şirketler, hükûmetler, akademik kuruluşlar ve diğer aktörler arasında iş birliğinin kurulmasını gerektirmektedir (Gilchrist, 2016). İşletmeler işin teknik ve idari örgütlenmesinde yeni yönetim modellerine yönelmektedirler. Dokuz teknolojinin bütünleştiği bir ağda, denetimin daha derinleşeceği, yoğunlaşarak içselleştirileceği beklenmektedir. Risk yönetimi ve siber güvenlik konusu, başta devletler olmak üzere herkesin meselesi haline gelmektedir. Yönetimde zafiyetlerin olmaması için izleme, önlem alma ve anında müdahale edebilme öncelikli işlem haline gelmektedir (Schwab, 2016). Örneğin, iş yerinde nesnelerin interneti uygulamasında hata ya da siber

güvenlik zafiyeti uzaktan çalışan mühendis ya da denetçinin anında müdahalesini gerektirmektedir ve bu durumda yöneticinin onayını beklemek için zaman yoktur. Sonuç olarak, örgüt içinde yöneticilerin rolleri, çalışan-yönetici ilişkisi değişmektedir. Endüstri 4.0’ın işgücü piyasalarındaki ilk etkisinin, diğer endüstri devrimlerinde olduğu gibi öncelikle teknolojik işsizlik olacağı ifade edilmektedir (BMAS-White Paper, 2017). Endüstri 4.0 daha ziyade vasıfsız işgücü ile kendi hesabına çalışma şansı olan bazı meslek sahiplerini işsiz

2018 | SAYI27 | 43 GENİŞ AÇI

bırakacaktır (Bonekamp ve Sure, 2015). Cinsiyet açısından bakıldığında, yaptıkları birçok işin otomasyona girmesi nedeniyle, en fazla iş kaybının kadın işgücünde olacağı beklenmektedir. Kaybolan işlerin yerine yeni işler oluşturmanın ise oransal olarak önceki devrimlerde yaratılan işler kadar çok olmayacağı ileri sürülmektedir (Schwab, 2016). Geçmiş endüstri devrimlerinin mavi yakalı işçisine artık ihtiyaç kalmadığı, beyaz yakalı işçilerin de ancak işleri otomasyona girmeyenlerin istihdamda kalacağı anlaşılmaktadır. Gri yakalı kalifiye

işgücü ile altın yakalı bilgi işçileri sahip oldukları bilgi, beceri ve deneyimlerinden yararlanma kapasiteleri doğrultusunda

istihdam fırsatına sahip olmaktadır.

İşsizliğin azaltılmasında yeniden eğitimle beceri yükseltmek de çok kolay olmayacaktır. Bunun nedeni yeni teknolojilerin STEM-A (Fen, teknoloji,

mühendislik, matematik ve tasarım) adı verilen bir yetkinlik düzeyinde işgücü talep etmesidir. O halde yakın geleceğin çekirdek işgücü bilim ve mühendislik alanlarından çıkacak, bu meslek sahipleri çok çalışacaklar ve çok kazanacaklardır. Schwab (2016) bu işgücünün kazandıklarını harcayacak kadar boş zamanları olmayacağını vurgulamaktadır. Yıldızı parlayacak meslekler şimdilik teknik profesyonel meslekler, enformasyon teknolojileri alanındaki işler, iç denetim uzmanlığı, dijital insan kaynakları uzmanlığı, dijital pazarlama uzmanlığı, arayüz tasarımcılığı, veri analistliği, büyük veri yöneticiliği vb. olarak sıralanabilir.

Teknik olmayan işgücünün işsizlik nedeniyle gelir kaybının ciddi sorunlara yol

açabileceği ifade edilmekte, bunun için şartsız temel bir vatandaşlık geliri (Bonekamp ve Sure, 2015) tartışmaya açılırken, giderek popülerleşen paylaşım ekonomisi alternatif gelir kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. Paylaşım ekonomisi tüketiciden tüketiciye mal ve emek arzı olarak tanımlanabilir ve işsizlikle mücadelede bireylerin kendi başına gelir oluşturma çabası olarak değerlendirilebilir (Rinne, 2017). Örneğin evinizin bir odasını kiraya verip paylaşarak ya da hafta içi kullanmadığınız arabanızı başkalarıyla paylaşarak ekonomik kaynak elde edebilirsiniz.

| İSTİHDAM’DA 3İ 44

İşgücü piyasası içinde bağımsız/serbest çalışma olarak tercüme edilen yeni bir işgücü belirmeye başlamıştır. Bu tarz çalışanların sayıca artmasıyla ortaya çıkan yeni piyasaya gig ekonomi denmektedir. Esnek çalışma biçimini en ileri noktaya taşıyan bu işgücü, tam zamanlı sözleşmeyle herhangi bir firmaya bağlı olmak yerine proje bazlı çalışmakta ya da bir sorunun çözümüne yönelik devreye girip işi bitirdikten ve maddi karşılığını aldıktan sonra çekilmektedir. Uluslararası işgücü piyasasında patent sahibi birçok mühendisin internet üzerinden, sosyal medya aracılığıyla bu tür çalışmayı tercih ettiği görülmektedir. Hatta birbirinden farklı coğrafyalarda yer almalarına rağmen sanal takımlar kurulabilmektedir (Savcı, 2011). Bu tür çalışanların vergi, sigorta primi, kıdem tazminatı vb. yasal işlemlerle ilgisinin olmaması devletlerin bu alanda yasal düzenleme yapmasını gerektirmektedir (Schwab, 2016). Yeni ihtiyaçlar insan kaynaklarının sadece daha da inovatif olmasını ve vasıf düzeylerinin yükselmesini talep etmemektedir.

Türkiye’nin

Belgede Nazan Öksüz EDİTÖRDEN (sayfa 43-46)