• Sonuç bulunamadı

2.3. Verilerin Toplanması ve Değerlendirilmesi

3.1.3. Dil, Yazım ve Noktalama

3.1.4.9. Sağlıklı Olmaya Önem Verme

Türkçe sözlükte (2011: 2006) “Bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olması, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet” şeklinde tanımlanan sağlık, insanların belki de hayatta en önemli öncelikleridir. Sağlığı yerinde olmayan birey bir şey yapmak istemez; istese de takati olmaz. İşleri yarım kalır. İstemese de çevresindeki insanlara muhtaç duruma düşebilir. Onlara yük olduğumuzu düşündüğünde ise ıstırabı daha da artar. Bunun için sağlığın kıymeti bilinmeli, onu kaybetmemek için özen gösterilmelidir.

Sağlığı muhafaza etmek için alınabilecek bazı önlemler şu satırlarla verilmektedir:

“(…) Yaşamak için faydalı olan şeyler dahi - hıfz-ı sıhhat- denilen âlemin ahkamını icraya

say ve gayret etmekten ibarettir ki kısacacık aranırsa vücudunu soğuktan terli terli su içmekten. şunu bunu yemekten aklına gelen bir vakitte tok karnına taam etmekten. murdar sokaklarda oyunla vakit geçirmekten. velhâsıl hıfz-ı sıhhat kitaplarda yazılı olup icrası tenbih olunanları ………olunan şeylerden sakınmak ve vücuda faydası olanları ki taam uyku uyumak. Kış günleri sıcak yerlerde oturup soğuktan muhafaza olunmak. Temiz urba giymek gibi şeylerden ibarettir (…)” (No.13: 1b).

“(…) Sokaklarda boş boşuna sıcaklarda gezmek hem vücudunuza zarar ve hem de ileride

edeceğiniz tahsile mani olur.

Vücutça zarar edersiniz! Zira şu mevsimde güneş insana pek çok tesir eder bilhusus küçük olduğunuz cihetle aklınızın ermediğinden her canınızın istediği meyveyi yemek isterseniz ki bunların bazısı ham ve bazısı da adeta çürük olduğundan ve böyle ham ve çürük meyve ise her zamanda insana muzır bulunduğundan neuzübillah hastalığınıza başlıca sebep olur (…)” (No.15: 1b).

Sağlığın korunması için yiyeceklere de dikkat etmek gerekir. Kirli, ham veya çürük yemişler ya da doğru şekilde pişirilmemiş bir yemek hastalığa sebep olabilir. “YİYECEK” (No.13: 1b-2a) isimli yazıda bu konuya ayrıntılı bir şekilde değinilmiştir. Pişen yemeklerin yaz günleri on beş, kış günleri ise otuz saatten evvel tüketilmesi gerektiği söylenir. Yemeklerin kalaylanmış bakır kaplarda sunulması, kalaylanmamış bakır kaplara dikkat edilmesi gerektiği zira yemeğe bir tür zehir geçebileceği ifade edilir. Hamur işi yiyeceklerin iyice pişmemesi durumunda midede hazımsızlığa neden olacağı vurgulanır. Yaş meyvelerin iyice yıkanarak yenmesi, ham ve çürük olanların yenmemesi gerektiğinin üzerinde durulur. Kuru meyvelerin ise haşaratın ulaşmasını engellemek için kapalı kaplarda saklanması gerektiğinin altı çizilir.

Hastalıkların bir kısmı mide şikâyetleriyle kendini gösterir. Çok az yiyerek halsiz kalınabileceği gibi çok fazla yenilirse de başta mide olmak üzere birçok organın rahatsızlığına sebep olunabilir. Etfal’de konunun önemini dile getiren başka bir örnek şu şekildedir:

“DİĞER

Bir gün bir tabip-i zarifin dükkânına bir adam gelip çoktan beri keyifsiz olduğunu ve yemeye iştahısı olmadığını beyan ile midesinde olan zafiyata ilaç etmesini söyler hekim merkumun nabzını tutup bugün ne yediniz diye sual edince hasta bir şey yiyemedim der ise de hekimin vuku bulan ısrarı üzerine söylememeye çare bulamayıp canım sabahleyin kelleci dükkânının önünden geçerken henüz fırından çıkmış kellelerin kokusu hoşuma gitti altı kelle elsub yedim fakat dört farz et ve kelleler ile beraber dört kemik yedim bunu da iki farz et bade canım tatlı istedi sekiz kıyye badem helvası yedim onu da dört kıyye tut oradan geçtim biri gayet ala çavuş üzümü satıyordu yirmi kıyye üzüm alıp hora geçirdim sen on kıyye tahmin eyle ondan sonra karpuzcu dükkânının önünden geçerken kırk karpuz alıp yedim haydi sen yirmi say der. Hekim-i zarif midesinin bu zevklenişini iddia eden sahte hastanın bu sözünü işitince benim hesabımca altı sene ser-sâm illetine müptela olacaksın sen onu üç farz et bade dört sene mide fesadı çekeceksin sen iki sene tut ve sonra iki gözün kör olacak sen bir gözünü sağlam kıyas eyle ve sonra iki ayağın kırılacak sen kendini bir ayaklı (2b) zanneyle ve en sonra vefat ettiğinde üzerine iki yüz kürek toprak atacaklar sen yüz kürek tahmin et diye cevap verir.

HİSSE

Bu hikâye tuhaf kabilinden olarak yazılmış ise de çok yemek yiyenlere büyük bir nasihattir illetlerin çoğu mideden neş’et eder onun için abur cubur şeylerle mideyi doldurmamalı ve yemeği bile

az yemelidir belki daima perhiz etmelidir sonra vücut elden gider hiçbir tabip çare bulamaz” (No.13: 2a-2b).

Temizliğin önemi ve gerekliliği, bir öğretmen ile öğrencinin karşılıklı konuşmalarıyla verilmektedir:

“BİR HOCA İLE ÇALIŞKAN BİR MEKTEP ÇOCUĞU Beyanında muhavere

(…)

Hoca- Öyle ise: Evvela nefsimize râci olan merasimden başlayalım nezâfet yani temizlik

neden ibarettir?

Çocuk- Efendim nezâfet. vücudumuzu ve esvabımızı pak ve temiz tutmaktan ibarettir.

Hoca- Temiz olmamız için ne lazım gelir?

Çocuk- Efendim birincisi: nezâfet-i şer lazım olduğu gibi: tıbben dahi pek güzel bir şeydir.

Bir de herkes bizi pak ve temiz bir hâlde gördükçe “Bunlar nefslerine bu derece mukayyid oldukları surette: elbette sair şeylere dahi dikkatleri tamdır” deyip üzerimize meyl ü rağbetleri: ve hem de itimat ve emniyetleri olur.

Hoca- Peki. Temizliğin şu tarif ettiğiniz iyiliklerinden başka da bir faydası var mıdır?

Çocuk- Evet efendim. Çünkü temiz ve pak olduğumuz hâlde nefsimizin kadr ü kıymetini

bilmiş oluruz. Bu cihetle zahir (2b) hâlimiz temiz olur ise: Kalbimizin fenalıklarını hatıra getirip: Tez elden onun dahi tövbe ve istiğfâr suyu ile pak olması lazım geleceğini anlarız.

Zira kitaplarımızın kavlince: Hata ve günah bi-aynihi elbisemizde olan pislik gibi kalbimizin karalığıdır. Bu cihetle layıkıyla vücudumuzu pak tutmaya dikkat eylediğimiz surette: Yüreğimizde olan fenalıkları da temizlemek iktiza ettiğini düşünürüz.

Hoca- Nezâfetin bunlardan mâadâ daha faydası olabilir mi?

Çocuk- Deminden söyledim a: Bunun faydası hesaba gelmez. Cümlesinden biri de şudur ki:

Eğer esvabımızı nezâfetle hıfz eder isek: Çabucak berbat olmaktan yani bir senede eskiyecek esvap altı ayda telef olmaktan kurtulur. İşte böyle esvaplarımızı pislik sebebiyle az vakit içinde eskitip de: Bir düzine elbiseye para vermekten ise: O paralar ile sair işler görebiliriz.

Ve bunlardan sarf-ı nazar nezâfeti sıhhat yani insanın bir hastalığa uğramaması için ne kadar iktizalı bir şey olduğu malumdur.

Pis ve murdar olan kimseler: Pislik sebebiyle türlü türlü muhataralı hastalıklara uğrayıp: Az vakit içinde mezara gireceğinden: İnsan için her hâlde temizliğe dikkat etmek elzemdir” (No.5: 2a- 2b).

3.1.4.10. Saygılı Olma

Saygı, sözlükte: “Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram” (TDK, 2011: 2047) şeklinde tanımlanmaktadır. Bir insanın sahip olması gereken başlıca değerlerden biri saygılı olmaktır. Karşındaki kişiye saygı göstermeden anlaşabilmek oldukça zordur.

Toplum içindeki her bireyin başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde istediği gibi davranma özgürlüğü vardır. Kişiler sadece büyüklerine değil davranışları ne olursa olsun küçüklerine de saygılı olmak durumundadır. Çocuklar geleceğin büyükleridir, doğru örnekler görerek yetişmeleri önemlidir:

“Kendinden büyüğe hürmet et kendinden küçüğüne hakaret etme” (No.9: 2a).

Sosyal öğrenme eğitim hayatının bir parçasıdır. Her şeyi yaparak yaşayarak öğrenmek için zaman yeterli olmayabilir. İnsanlar çoğu zaman çevrelerinde olup bitenlerden etkilenir, kendilerine ders çıkarırlar. Bunun için yarınların büyükleri olacak çocuklara iyi bir model olmak önemlidir. Etfal’de çocuklara seslenirken kullanılan “Efendiler!”, “Küçük hanım”, “Hanım kızlar!”, “Beyefendi” gibi hitaplar onlarda saygı olgusunun yer etmesi ve gelişmesi için fayda sağlayacaktır. Yetişkinler tarafından kendisine gösterilen saygının farkına varan çocuk, saygının tüm bireylere gösterilmesi gereken bir olgu olduğunu kavrayacaktır.

Benzer Belgeler