• Sonuç bulunamadı

S AĞLIK H İZMETLERİNE E RİŞİM A ÇISINDAN K İTLESEL ZORUNLU GÖÇLER VE

3. KİTLESEL ZORUNLU GÖÇLERİN AFET VE KRİZ KAVRAMLARI

3.2. S AĞLIK H İZMETLERİNE E RİŞİM A ÇISINDAN K İTLESEL ZORUNLU GÖÇLER VE

Genel olarak kitlesel zorunlu göçlerde sağlık hizmetinin sunumu, özel olarak ise bu çalışmada örneklem olarak kullanılacak Türkiye’deki Suriyelilerin sağlık hizmetlerine erişimi veya Türkiye’deki Suriyelilere sağlık hizmetlerinin sunulması konusu değerlendirilmek istendiğinde, konunun yasal ve uygulama olmak üzere iki farklı boyuta sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.

Sağlık hizmetleri sunumu yasal boyutuyla incelendiğinde; öncelikle, sağlık hizmetine erişimin temel bir insan hakkı olmasından bahisle, bu hakka Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin de sahip olduğu ifade edilebilecektir. Geçici Koruma Yönetmeliğinin “Sağlık Hizmetleri” başlıklı 27. Maddesi, Türkiye sınırları içerisinde geçici koruma altında bulunanların faydalanabileceği sağlık hizmetlerini düzenlemektedir. Buna göre, geçici barınma merkezlerinin içinde ve dışında Sağlık Bakanlığının kontrol ve sorumluluğunda yürütülecek sağlık hizmetleri şunlardır:

i. Bulaşıcı hastalık riskine karşı gerekli tarama ve aşıların yapılması,

89

ii. Üreme sağlığıyla ilgili olarak yetkili personel tarafından gerekli bilgilendirme ve destek faaliyetlerinin yürütülmesi,

iii. Kişisel ve toplu kullanım alanlarının sağlığa uygunluğunun kontrol edilerek görülen aksaklıkların giderilmesi,

iv. Geçici barınma merkezlerinin çevre koşullarının sağlık açısından uygun hale getirilmesi,

v. Madde bağımlılığı veya psikolojik sorunlara ilişkin gerekli tedbirlerin alınması,

vi. Çocuklara yönelik gerekli aşıların yapılması,

vii. Barınma merkezleri oluşturulurken sağlık açısından gerekli fiziksel donanımın kurulması.

Geçici Koruma Yönetmeliğinde ayrıca, yukarıda sayılan temel sağlık hizmetleriyle acil sağlık hizmetlerinin yürütülebilmesi için sürekli faaliyet gösterecek sağlık merkezlerinin kurulabileceğini ve yeter sayıda ambulans ve sağlık personelinin bulundurulabileceğini hükme bağlanmış olup; tüm bu hizmetlerden, temel ve acil sağlık hizmetlerinin hasta katılım payı olmaksızın; ikinci ve üçüncü basamak dahil olmak üzere sağlık hizmeti bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından genel sağlık sigortalıları için belirlenmiş bedeli geçemeyeceği ve bu bedelin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından karşılanacağı ifade edilmektedir.

Türkiye’deki Suriyelilere, Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda sunulan sağlık hizmetleri, burada yer verilen mevzuat hükümlerine göre değerlendirildiğinde, hizmetin, uluslararası ve ulusal hukuka uygun şekilde sunulabilmesi için gereken hukuki altyapının oluşturulduğu görülebilmektedir. Bir başka ifadeyle, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmelerle taahhüt altına alınan kamu hizmetlerinden sağlık hizmetinin Türkiye’deki Suriyelilere sunumunda, mevzuat anlamında bir aykırılık veya eksiklik görülmemektedir.

Sağlık hizmetinin sunumu uygulama boyutuyla incelendiğindeyse, yasal altyapıyla tanımlanan birçok hizmetin, Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda Suriyelilere

90

sunulduğu anlaşılmaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2011 yılından bugüne kadar yürütülen çalışmalar değerlendirildiğinde aşağıda yer alan bilgilere ulaşılmaktadır3536:

i. 967 bin 457 Suriyeli çeşitli hastanelerde yatarak tedavi edilmiştir, ii. 824 bin 796 Suriyeli ameliyat edilmiştir,

iii. Toplam 20 milyon 252 bin 984 poliklinik hizmeti verilmiştir, iv. Türk aşı takvimine göre aşılama çalışmaları yürütülmüştür,

v. Geçici barınma merkezlerinin tümünde 112 Acil Sağlık hizmeti, birinci basamak sağlık hizmeti ve kapasiteye bağlı olarak ikinci basamak sağlık hizmeti sunulmaktadır,

vi. 16 ilde Sağlık Bakanlığına bağlı 85 adet Göçmen Sağlığı Birimi kurulmuştur,

vii. Sağlık hizmeti tercümanlar vasıtasıyla sunulmaktadır,

viii. 35 bin 671 Suriyeli sınırdan girdikten sonra hastanelere nakledilmiştir, ix. Ücretsiz vitamin ve demir takviyesi yapılmaktadır,

x. Yeni doğan taramaları yapılmaktadır.

2011 – 2016 yıllarını kapsayan ve Sağlık Bakanlığınca açıklanan tüm bu sağlık hizmeti verilerine karşılık, Suriyelilere sağlık hizmeti sunumuna ilişkin yapılan diğer araştırmalar; Suriyelilerin ve bölgede yerleşik halkın sağlık hizmetine erişimde ciddi sorunlar yaşadıklarını göstermektedir.

Karşılıklı olarak tespit edilen bu sorunlar, bazı yasal ve fiziksel engeller nedeniyle sağlık hizmetine erişimde güçlükler, yetersiz sayıda sağlık personeli, dil ve kültür farklılıkları, Türkiye’deki sağlık sistemine uyum sağlayamama ve sağlık hizmetinin bazı durumlarda ücretli olması başlıkları altında gruplanabilmektedir (Yavuz, 2015:269).

Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, Suriyeliler açısından yukarıda bahsi geçen sağlık hizmetinden faydalanabilmek, ancak kayıtlı sığınmacı olunduğunda mümkündür.

Ayrıca, sunulan hizmetin çoğunluğu, sığınmacılar için AFAD tarafından kurulan Geçici

35 CNNTurk, Sağlık Bakanlığı Suriyelilere Sağlanan Sağlık Hizmetlerini Açıkladı, https://www.cnnturk.com/turkiye/saglik-bakanligi-suriyelilere-saglanan-saglik-hizmetlerini-acikladi (10.05.2018)

36 Çeşitli ulusal ve uluslararası haber kaynaklarından erişilen bu verilerde, kaynak olarak Sağlık Bakanlığı gösterilmiş olsa da; Sağlık Bakanlığı raporlarında bu veriler bulunamamıştır (Y.N.).

91

Barınma Merkezlerinde sunulduğundan, sağlık hizmetine erişim anlamında üç milyon kişinin üzerinde Suriyelinin dezavantajlı konumda olduğu iddia edilebilecektir. Nitekim yasal ve fiziksel engeller, daha çok bu grubun, bir başka ifadeyle geçici barınma merkezleri dışında bulunan Suriyeliler için söz konusu olmaktadır.

Türkiye tarafından Suriyelilere sunulan sağlık hizmetlerine ilişkin istatistikler değerlendirildiğinde, Türkiye’nin çok ciddi bir iş yükünü üstlendiği görülmektedir.

2011 yılından bugüne, kendi insan ve ekipmanlarını kullanarak Suriyelilere sağlık hizmetini sunmaya devam eden Türkiye’nin bu çabası; özellikle sığınmacıların yoğun olduğu illerde sağlık kurumlarının ve çalışanlarının yükünü büyük ölçüde arttırmışken, ek olarak sağlık hizmetine erişimde sığınmacıların gelişinden önce de sorun yaşayan bölge halkının yaşadıkları sorunların artmasına neden olmuştur (Erdoğan, 2015:93).

Bölgede yürütülen çalışmalar, özellikle sınır illerindeki devlet hastanelerinin %30-%40 oranında Suriyelilere hizmet verdiğini ve bu nedenle kapasite sorunu yaşandığını ortaya koymaktadır (ORSAM, 2015:20).

Yürütülen tüm bu yoğun sağlık hizmetine karşılık, hem sığınmacıların hem de bölge halkının sağlığına ilişkin veriler, sunulan hizmetin niteliğinin de ayrıca sorgulanmasına neden olmaktadır. Özellikle sığınmacı nüfusta sık rastlanan yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı bulaşıcı hastalıklar, kötü yaşam koşullarına bağlı enfeksiyon hastalıkları, kadın hastalıkları, kronik rahatsızlıklar ve ruhsal sorunlar; her iki topluluğu da olumsuz bir şekilde etkilemektedir (Aydoğan ve Metintaş; 2017:40-43). Özellikle, ilaç teminlerinde yaşanan sorunlara bağlı olarak taşıyıcı konumda bulunan göçmenler nedeniyle ev sahibi ülkeleri en çok korkutan enfeksiyon hastalıkları Suriyeliler özelinde değerlendirildiğinde; geçici barınma merkezlerindeki Suriyelilerin %41,4’ünün, geçici barınma merkezi dışındakilerinse %54,6’sının ilaç temininde sorunlar yaşadığı tespit edilmiş; aynı dönemde Türkiye’deki kızamık vakalarının 20 kat arttığı, tüberküloz riskinde de artış gözlemlendiği tespit edilmiştir (Aydoğan ve Metintaş; 2017:42).

Nitekim Türk Tabipler Birliği tarafından hazırlanan bir raporda da, Suriyeli sığınmacılara birinci ve ikinci basamak sağlık hizmeti sunumunda karşılaşılan sorunlara ilişkin veriler paylaşılmaktadır. Buna göre birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda karşılaşılan sorunlar şu şekildedir (Türk Tabipler Birliği, 2016:87-90):

92

i. Özellikle Suriyelilerin yoğun olarak bulundukları illerde hizmet sunumunda kapasite problemleri yaşanmakta, sağlık merkezlerinde başta çevirmen ve psikolog olmak üzere personel ve ekipman eksikliği gözlemlenmektedir.

ii. Sevk sistemini işletmek amacıyla açılan göçmen sağlığı merkezlerinde fiziki ve teknik donanım yetersizdir.

iii. Dil sorunları ve kültürel farklılıklar, sağlık hizmetinin sunumda engel teşkil etmektedir.

iv. Sığınmacıların savaş nedeniyle yaşadıkları travmatik deneyimlere yönelik tanı, tedavi ve rehabilitasyon faaliyetleri kamu sağlığı hizmetleri tarafından kapsanmamaktadır. Ayrıca sağlık personelinin de bu durumdaki insanları anlayabilmeleri ve yönetebilmeleri açısından desteklenmesi ve eğitilmeleri gerekmektedir.

v. Sığınmacıların tıbbi geçmişlerinin bilinmiyor olması, önemli bir sorun alanını teşkil etmektedir. Ayrıca, sunulan hizmetlere ilişki kayıtların bilgi işlem sistemine yapılması gerekmektedir.

vi. Provizyon işlemlerinde sorunlar yaşanmaktadır.

vii. Temel sağlık hizmeti kapsamında bağışıklama, gebe-lohusa, bebek- çocuk izlemleri, bebek ve anne beslenmesi, üreme sağlığı, doğum öncesi-sonrası bakım, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yönelik hizmetler ve sağlık eğitimleri yeterince sunulamamaktadır.

a. Geçici barınma merkezleri dışında yaşayan Suriyeliler, sık sık yer değiştirmekte ve genel olarak dağınık gruplar halinde yaşamaktadırlar.

Bu durum, sağlık hizmetlerinin sunumunda güçlüklere yol açtığı gibi toplum sağlığını tehdit eden riskleri de barındırmaktadır. Nüfus hareketliliği en çok koruyucu sağlık hizmetlerinde aksamalara neden olmaktadır. Bu hareketli nüfusun sahada gerçekleşecek ziyaretlerle belirlenmesi, sağlık hizmet ihtiyaçlarının alanda dinamik bir biçimde saptanması ve sıkça güncellenmesi gerçekleşmemektedir. Sağlık hizmeti;

başvurmaya dayalı olarak veya aşı kampanyaları şeklinde sunulmaktadır.

93

b. Çocuklarda; adolesan gebelik, çocuk anneliği, çocuk işçiliği, beslenme bozukluğu en önemli sorunlar olup, bu konuda kayıt/veri bulunmamaktadır.

viii. Aile hekimleri kendilerine başvuran Suriyeli ailelerle iletişim kurmakta sorun yaşayacakları endişesini taşımakta, takip etmekle yükümlü olduğu birey sınırına ulaşmış aile hekimleri iş yüklerini arttırmak istememekte, bu nedenle artan nüfusun ihtiyaçlarına cevap verilememektedir.

c. Suriyeli mülteciler Türkiye’de sunulan sağlık hizmetlerinin işleyiş ve kapsamına dair yeterli bilgiye sahip değildir. Ayrıca yaşanılan yerlerin sağlık kurumlarına uzaklığı, hizmet kapasitesinin aşılması ve bazı sağlık çalışanlarının ayrımcı tutumu, hizmete erişimin önünde önemli engellere dönüşebilmektedir.

Türk Tabipler Birliği raporuna göre ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti sunumunda gözlemlenen sorunlarsa şu şekildedir (Türk Tabipler Birliği, 2016:91-92):

i. Sınır illerindeki devlet hastanelerinde yaşanan kapasite sorunu bölge halkının da tepkisini çekmektedir.

ii. Kamp dışında yaşayan ve çeşitli sebeplerle kayıt yaptırmayanlar, acil ve bulaşıcı hastalıklar dışında, sağlık hizmetlerine ve ilaçlara ücretsiz erişememektedir.

iii. Bakanlık tarafından belirlenen sağlık hizmetleri dışında kalan hizmetlerden yararlanabilmek ancak sığınmacıların yapacakları ödemelere bağlıdır.

iv. Hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları, sığınmacı hastalardan sonra, iş yoğunluğunun arttığını, mesai saatlerinin uzadığını ve hastalara ayırdıkları sürenin azaldığını belirtmektedir. Ayrıca; sağlık çalışanı sayısının, yatak sayısının, yoğun bakım kapasitesinin yetersiz olduğunu ve ilaç, kan ve kan ürünleri ihtiyacının karşılanmadığını bildirmektedirler.

94

v. Hastanelerde psikososyal destek ve ampüte organlar için rehabilitasyon ve donanım desteğine dair hizmetler konusunda yetersizlikler yaşanmaktadır.

vi. Dil sorunları tanı ve tedavi süreçlerinde çeşitli sorunlara neden olmaktadır.

vii. Sağlık çalışanları sığınmacılardan sözlü ve fiziksel şiddet görmektedir.

viii. Bazı sağlık çalışanları ayrımcı davranışlar göstermektedir.

ix. Sağlık çalışanlarının çoğunun olağanüstü durumlara yönelik sağlık hizmeti eğitimi almadığı tespit edilmiştir.

x. Doğumlar hastaneler yerine evlerde gerçekleştirilmektedir.

xi. Kronik hastalıkları olan ve sürekli ilaç kullanan hastaların kontrol ve takiplerinin yapılamadığı, ilaca erişimde problemler yaşandığı bildirilmektedir.

xii. Suriyeli sığınmacılar arasında bulunan sağlık personelinin düşük ücretlerle hasta bakmaya başladığı belirtilmektedir.

Türk Tabipler Birliği raporunda yer alan ve yukarıda özetlenen tespitler göstermektedir ki, Suriyeli sığınmacılara sağlık hizmeti sunumunda her üç grubu da ilgilendiren sorunlar yaşanmaktadır. Buna göre, ekipman ve personel yetersizliğiyle birlikte yabancı dil problemleri sağlık hizmetinin sunumunu olumsuz etkilemekte, sağlık çalışanlarının şiddet görmesi ve ayrımcı tutumu da yine hizmet sunumunda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Sağlık hizmetinin sunumuna ilişkin yapısal ve sistemsel sorunlarsa, bölgede yaşayan Türk vatandaşlarının hizmete erişimini de olumsuz bir biçimde etkilemektedir.

3.3. EĞİTİM HİZMETLERİNE ERİŞİM AÇISINDAN KİTLESEL ZORUNLU