• Sonuç bulunamadı

2. KİTLESEL ZORUNLU GÖÇLERDE KAMU HİZMETİ SUNUMU

2.1. KAMU HİZMETİ SUNUMUNDA V ATANDAŞLIK VE VATANDAŞ OLMAYANLARIN

2.1.1. Devlet ve Vatandaşlık Bağı

Kamu hizmeti sunumuna devlet – vatandaş ve vatandaş olmayanlar, vatandaş olmayanlar içerisindeyse sığınmacılar ve kitlesel olarak göç edenler ekseninde

31

yaklaşabilmek ve bu eksen içerisinde kavramsal ilişkiyi doğru bir şekilde değerlendirebilmek için; öncelikle devlet, vatandaş ve sığınma kavramlarını ayrı ayrı tanımlamak ve aralarındaki ilişkiyi doğru bir şekilde açıklamak gerekmektedir.

Bilindiği üzere devlet, gerek kavramsal, gerek ideolojik ve gerekse teorik açılardan birçok şekilde tanımlanmış ve doğaldır ki yapılan tanımın siyaset bilimi açısından duruş ve ideolojisini yansıtır şekilde anlatılmıştır. Bunlardan, Jellinek’in geliştirdiği ve “üç unsur teorisi” olarak bilinen tanıma göre devlet; insan, toprak ve egemenlik unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bir varlık olarak ifade edilmektedir (1911:296; 1913:17-34,34-60,61-70; akt. Gözler, 2012:133). Bu bakımdan devlet,

“belirli bir ülke üzerinde egemen olmuş milletin meydana getirdiği varlık”, “belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olan belirli bir insan topluluğunun oluşturduğu bir varlık” veya “bir ülke üzerinde yaşayan insan topluluğunun üstün bir iktidara tabi olmak suretiyle oluşturduğu varlık” şeklinde tanımlanabilmektedir (Gözler, 2012:133-134).

Üç unsur teorisine dayanılarak yapılmış bu devlet tanımı incelendiğinde, devletin ancak, bahse konu üç unsurun, bir başka ifadeyle millet, ülke ve egemenlik unsurlarının bir arada bulunmasıyla var olabileceği görülmektedir. Buna göre ülke, milleti oluşturan insan topluluğunun egemen olduğu toprak parçasını13; egemenlik, bahse konu toprak parçası üzerinde karşı çıkılamayan ve sadece devlet mekanizmasının sahip olduğu üst karar alma ve uygulama yetkisini, mutlak ve sınırlandırılmamış iktidarı (Parlak, 2011:200; Heywood, 2013:126); millet ise devletin beşeri unsuru olarak belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olan insan topluluğunu (Gözler, 2012:155-156) ifade etmektedir.

Devlet tüzel kişisinin varlığı, kamu hizmetine ilişkin yukarıda verilen tanımlardan yola çıkılarak sorgulandığında; devletin, toplumsal ortak ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak örgütlenme olduğu iddia edilebilir. Nitekim, fonksiyonalist yaklaşıma göre devletin temel işlevi, sosyal düzenin idame ettirilmesinden ibarettir (Heywood, 2013:126). Bir başka ifadeyle devlet, yapısal olarak kendisini oluşturan insan topluluğunun ihtiyaçlarını karşılamakla mükelleftir ve bu amaç doğrultusunda varlığını sürdürmektedir14.

13 Burada toprak parçası ifadesi; kara ülkesi, su ülkesi ve hava ülkesini kapsayacak şekilde kullanılmıştır (Y.N.).

14 Özellikle siyaset bilimi literatüründe, devlet kavramının anlamı ve devletin fonksiyonları konusunda çokça farklı görüşler mevcuttur ve bu görüşler devlet aygıtının rolünü ait oldukları ideolojik yaklaşım temelinde birçok farklı açıdan incelemektedir. Ancak, bu çalışmanın konusu devletin ideolojik

32

Devletin temel işlevinin toplumsal ortak ihtiyaçların karşılanması şeklinde değerlendirilmesi, ihtiyaçları karşılanacak toplumun devlet ile olan ilişkisinin veya bağının da açık bir biçimde tanımlanması gerekliliği sonucunu doğurmaktadır. Bu anlamda, devleti meydana getiren üç unsurdan biri olan millet unsurunu oluşturan bireylerle devlet arasındaki ilişki, “vatandaşlık ilişkisi” olarak isimlendirilmektedir (Gözler, 2012:158).

Vatandaşlık ilişkisi, yalnızca devletin millet unsurunu oluşturan bireylerle devlet arasındaki bağı tanımlar nitelikte değildir; aynı zamanda devlet ile birey arasındaki hukuki bağı da tanımlamaktadır. Bu bağlamda vatandaş, “kişi ile devlet arasında, kişinin etnik kökenine işaret etmeyen bir hukuki bağ” olarak tanımlanmaktadır (Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, md. 2/a)15.

Bilindiği üzere hukukta “kişi”, hak ve borçlara sahip olabilen varlıkları ifade etmektedir. Hukuken bir “kişi” olmak; irade açıklama, hukuki işlem yapabilme, malvarlığına ve sorumluluğa sahip olma ve hak ve borç altına girme gibi sonuçlar doğurmaktadır (Gözler, 2014:179). Bu bağlamda vatandaşlık bağıyla birbirlerine bağlı olan devlet tüzel kişisiyle gerçek kişi olan bireyler (insanlar) arasında da, karşılıklı haklar ve yükümlülükler söz konusu olacaktır. Jellinek’in Üçlemesi olarak isimlendirilen ve devlet ile birey arasındaki ilişkinin durumuna göre negatif, pozitif ve aktif statü hakları olarak tanımlanan bu haklara, genel anlamda kamu hakları denilmektedir16. Bunlardan negatif statü hakları, devletin dokunamayacağı ve kişinin özel alanını ilgilendiren kişinin güvenliği, din hürriyeti, düşünce hürriyeti, mülkiyet hakkı gibi hakları tanımlamaktadır. Pozitif statü hakları, devlete sosyal alanda ödevler yükleyen ve çalışma hakkı, sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkı gibi bireylere, devletten olumlu bir davranış veya bir hizmet isteme olanağını tanıyan hakları ifade etmektedir.

Aktif statü hakları ise, seçme ve seçilme hakkı gibi, kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan hakları tanımlamaktadır (Gözler, 2014:155-157).

kökeni ve bu bağlamda üstlenmesi gereken rol ve sorumluluklar olmadığından burada devlet, kısaca,

“vatandaşına hizmet eden” ekseninde değerlendirilmiştir (Y.N.).

15 Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi, https://www.coe.int/en/web/conventions/full-list/-/conventions/rms/090000168007f2c8, (20.11 2016)

16 Hukuken bir “kişi” olmanın doğurduğu haklar, yalnızca burada değinilen kamu haklarıyla sınırlı değildir. Kişi olmaktan kaynaklanan özel haklar da mevcuttur. Ancak, kişi kavramının ve kişi olmanın doğurduğu sonuçların hukuki açılardan incelenmesi bu çalışma konusunun kapsamı dışında kaldığından, çalışma bütünlüğünün korunabilmesi amacıyla burada yalnızca konuya ilişkin haklara yer verilmiştir (Y.N.).

33

Görüldüğü üzere kişi olmanın doğurmuş olduğu hak ve yükümlülükler çerçevesinde, devletin, egemen olduğu toprak parçası üzerinde bireylerle olan ve karşılıklı hak ve yükümlülüklere dayanan ilişkisinin temelinde, vatandaşlık bağının bulunduğu ifade edilebilmektedir. Bu bakımdan, devlet aygıtının kamu hizmetlerinin üretimi ve sunumunda, vatandaşlarınsa sahip oldukları hakları bu hizmetler aracılığıyla ve bu hizmetlerden faydalanarak kullanmasında temel prensibin; vatandaşlık ilişkisi olduğu söylenebilecektir. Bir başka deyişle bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olmak, o devletin sunmuş olduğu hizmetlerden, varsa belirli kurallar ve usuller çerçevesinde faydalanabilmenin öncelikli koşulunu oluşturduğu gibi; devlet aygıtı da ürettiği kamu hizmetlerini, öncelikle kendisine vatandaşlık bağıyla bağlı bulunan bireylere sunmak amacıyla üretmektedir17.