• Sonuç bulunamadı

3.5. Edat

3.8.8. Sıfat-Fiiller

Sıfat-fiiller nesnelerin hareket vasıflarını karşılayan fiil şekilleridir238.

-an, -en: oturanlaruñ 284b/4, olanca 313b/5, Varan 324b/12, çalınan 339b/20, baķan 353a/24, gelen 366b/16, giden 401a/17.

-ası, -esi: aśılası 326b/10.

-duķ, -dük: geldügi 284b/2, gitdügi 312b/20, didügüñ 319a/22, itdügi 339b/9, olduġı 343b/7, ķoduġum 352a/17, ŧutduġı 365a/22, çıķduġı 392b/15, ŧurduġı 413a/2.

-maz, -mez: kendin bilmez bir oġlandur 291a/12, görinmez maħlūķı 323b/17, çıķmaz śoķaġa 346a/24.

132 -mış, -miş: ķızarmış ŧavuķ 297a/12, ŧopa ŧutılmış maymuna 326a/23, ķudurmış kelbe 328b/8, ĥāśıl olmış bir duħter-i pākįze-aħteri 370b/13, iş görmiş kimesnedür 405a/5. -acaķ, -ecek (-açaķ): ķuruyacaķ eliyle 295a/2, olacaķ ĥāl 304a/11, uracaķ maĥal 315b/19, İki kerre yüz biñ Ǿaskere yetecek ālāt-ı ceng 319b/13, Ayırd olacaķları gün 322b/19, ĥamle idecek ālātum 363b/7, Ǿarżına ŧoķınacaķ bir iş 368a/5, Ayaġ üzere ŧuracaķ ĥāli 391b/8.

3.8.9. Zarf-Fiiller

Zarf-fiillerin Türkçede üç temel görevi vardır. Bunlar; zarf-fiilli parça kurmak, yardımcı fiillerin önüne gelerek birleşik fiiller yapmak ve görünüş-zaman eki olarak bitimli cümleler kurmaktır239.

-a, -e: yata yata uśandı 293b/24, ŧuravardı 313a/25, alagör 316b/22, çeviregetürüp 356a/6, śaraķodı 378a/21.

-duķda, -dükde: geldükde 284b/1, didükde 285b/7, gördükde 300a/22, indükde 330a/9, yüridükde 342a/18, ħāba varduķda 353a/17, vuśūl bulduķda 367a/20, ķonduķda 379b/25, doyduķda 416a/24.

-ı, -i: alıvir 290a/9, śalıvirdiler 296a/2, silkivirdi 301a/23, atıvirdi 302a/7, açıvirdi 372b/22.

-ıcaķ, -icek; (-ıçaķ, -içek): düşicek 301b/4, dönicek 330b/5, işidicek 417b/7.

-ınca, -ince; (-ınça, -inçe): baķınca 284b/23, oturınca 299b/7, varınca 316a/4, ķurulınca 325a/24, bulınca 342a/16, diyince 358b/24, gidince 376a/6, yüriyince 382b/18, sürince 389b/6, işidince 398a/23, gösterince 414a/4.

-ken, -iken: gelürken 285a/17, giderken 302b/5, dirken 314b/5, nažar iderken 320a/24, yaylaķda iken 320b/13, zūr eylerken 328b/4, otururken 337b/4, dururken 342b/11, ele getürmiş iken 347b/8, baķınurken 350b/9, Ķalķarken 372a/16, düşerken 372a/24, bį- Ǿaķl iken 381b/8, Gezerken 397a/12, ħvābda iken 407a/6.

-madan, -meden (-madın): göstermeden 294a/12, bend eylemeden 326a/7, ayırd olmadan 331b/7, almadan 333b/11, ķorķmadan 419a/13.

-u, -ü: silküvirdi 289b/25, diyüvirdi 351b/21, ŧutuvirdi 356b/18, yüriyüvirecek 378a/11.

-up, -üp: alup 297a/16, tekerlenüp 300b/2, Ǿuryān idüp 305a/9, Sürüp 317a/2, bükilüp

239 Mustafa Uğurlu, Memlük Türkçesinde Zarf-Fiilli Parçaların Dizimi, Ankara: TDK Yayınları,

133 323a/4, Ǿazm-i meydān-ı rezm idüp 332b/1, gönderüp 339a/2, bildirüp 348a/14, öpüp 351a/11, elem çeküp 356b/8, alıvirüp 366b/10, atılup 372a/24, murādın bilüp 381b/4, varup 386b/16, Göz açdurmayup 404b/19.

-uraķ, -ürek240: aġlayuraķ 291a/10, arayuraķ 318a/22, söyleşürek 321b/6, Düşünürek

391b/17, İñleyürek 407a/7.

240 Ek hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Janos Eckmann, Türkçede -raq, -rek Ekine Dair, TDAY-

SONUÇ

Çalışmaya konu olan Firdevsî’nin Şehnâme çevirisi 18. yüzyılda Derviş Mustafa tarafından istinsah edilmiştir. Eserin bilinen tek nüshası günümüzde İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde 6132 demirbaş numarasıyla kayıtlıdır. Eserin orijinali, üç cilt hâlinde olup tamamı 1778 varaktır. Her sayfası 25 satırdan oluşan eserde minyatürler de bulunmaktadır. Bu Şehnâme çevirisinin istinsah yılı 1773’tür.

Bu çalışma, Derviş Mustafa’nın yaptığı üç ciltlik istinsahın II. Cilt 284b-419b varakları arasını kapsamaktadır. Eserin bazı varaklarında minyatürler vardır. Eserin incelenen bölümünde farklı şahıslara ait kahramanlık hikâyeleri ve olağanüstü olayların cereyan ettiği savaşlar anlatılmaktadır.

İncelediğimiz Şehnâme Türk dili açısından dönemin önemli eserlerindedir. Dönemin diğer eserleri gibi Arapça ve Farsça kelimelerin çok sık kullanıldığı bu eser Türkçe ekleri ve birtakım ağız özelliklerini içerisinde barındıran kıymetli bir dil yadigârıdır. Bundan dolayı eser üzerinde tüm yönleriyle tam bir ses ve şekil bilgisi incemelesi yapmaya gayret ettik. Hazırlanan incelemenin ses ve şekil bilgisi kısımlarının XVII- XVIII yy. açısından bir başvuru kaynağı niteliği taşımasına özen gösterdik. Diğer bölümlerinde de aynı hassasiyeti koruduk.

İncelenen metinde imla konusunda tam bir birliktelikten söz edilemez. İmla özellikleri açısından eser Eski Türkiye Türkçesi sonları ile Osmanlı Türkçesinin başları arasında görünmektedir. Gerek Arap-Fars imlası gerek Uygur imlası metinde yer bulmuştur. Kelime kök ve gövdelerindeki ünlü-ünsüz harflerin yazımında düzensizlik göze çarpmaktadır.

135 İncelenen eserde aynı kelimelerin özellikle özel isimlerin yazımında birtakım farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıkları eklerde de görmek mümkündür. Bu farklılığın temel nedeni eserin Eski Türkiye Türkçesi ile Osmanlı Türkçesi arası geçiş aşamasında yazıya geçirilmiş olmasından ve müstensihin ağız özelliklerinin metne yansımasından kaynaklanmış olabileceği kanaatindeyiz.

Eski Türkçe döneminden beri kullanılan “-up, -üp” zarf-fiil eki, orijinal metinde “b (ﺐ)” ile “-ub, -üb” şeklinde yazılmıştır. Bu zarf-fiil şekli dönem özellikleri de göz önüne alınarak “-up, -üp” şeklinde çeviri yazıya geçirilmiştir.

Türkçenin tartışılan konularından biri olan “kapalı e” meselesi de metin açısından cevap bulunamayan konulardan biridir. Kapalı e sesinin varlığına ilişkin metinde özel bir imla kullanılmamıştır. Ancak birçok araştırmada kapalı e sesiyle gösterilen kelimelerin, metinde daha çok “i” şekliyle karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.

İncelenen eserin diğer bir hususu da özel isimlerin çokluğu meselesidir. Orijinal Şehnāme’de de özel isimler bir hayli yekün tutar. Şehnāme’nin aslının Farsça olmasından dolayı olsa gerek bu özel isimlerin çoğunluğu Farsçadır. Özel isimler metinde kişi, hayvan ve yer isimleri olarak geçer. Eserin bir savaş ve kahramanlık hikâyesi olmasından dolayı en fazla özel isim şahıs isimleridir. Ancak bu özel isimlerin yazımında önemli olduğunu düşündüğümüz bir sorun vardır. Müstensih özel isimlerin yazımında çok fazla hata yapmıştır. Örnek olarak Bįjen/ Pįjen, Bįl-bā / Bįl-bār / Pil- pāy / Pįl-pāy / Pįl-pā/ Pil-pā / Bįl-pāy, Ŧārāķ / Ŧārıķ, Felįhā-yı Ķūlād Kemān / Felįhā- yı Hindį / Felįhā/ Felįhāy gibi isimlerde birçok eksik veya yanlış harf yazılmıştır. Bunun nedeni kanaatimizce müstensihin istinsah ettiği metnin içerdiği kültürü ve Farsça dilbilgisi kurallarını yeterince bilmemesidir.

İncelenen eserde sözcük türlerinden isim, fiil, sıfat, zamir, zarf, bağlaç, edat ve ünlemler tespit edilmiştir. Edat, bağlaç ve ünlemlerde Arapça ve Farsça; fiil ve isimlerde ise Türkçe kelimeler ağırlıklıdır.

136 Türkiye Türkçesi’nde kaynaştırma harfi (y) ile birlikte kullanılan belirtme hâl eki (-ı, -i, -u, -ü) yerine metnin bazı örneklerinde ünlüyle biten isimlerden sonra hemze (

ء

) işareti kullanılmıştır. Bununla ilgili birkaç örnek şöyledir:

nāmeyi 367a/9 ( ), kimseyi 370a/4 ( ), ķalǾayı 389b/1 ( ).

Metinde zaman ve şahıs eklerinin neredeyse tamamı kullanılmıştır. Emir ve istek çekimi de dikkat çekecek ölçüde fazladır. Bunun nedeni metinde sürekli olarak devam eden mücadelelerin anlatılmasına bağlı hükümdarlar, vezirler, ayyarlar ve askerler arasında emir-komuta zincirinin bulunmasıdır. Gelecek zaman çekimi ise birkaç örnekle sınırlıdır. Gereklilik kipi için Türkiye Türkçesinde kullanılan “-malı, - meli”den ziyade dönem özelliklerine uygun olarak “-sa/-se gerek” “-maķ/-mek gerek” yapısı kullanılmıştır. Şimdiki zaman çekimi de tam olarak tespit edilememiştir. Bu da ekin tam oturmadığını gösterir.

Vurgusuz orta hece düşmesi “yalıñız” ve “buyuruñ” gibi bazı örneklerde gerçekleşmemiştir.

Nazal n, genizsi n, damak n’si gibi birçok isimle anılan ve metinde “kef ( ﯔك )” ile / gösterilen “ñ”, ilgi hâli, bilinen geçmiş zaman, emir çekimi, iyelik ekleri gibi bazı yerlerde “nun )ن)” ile yazılarak ñ>n değişiminin devam ettiği gösterilmiştir: bunların 346b/16, dilāverin 414a/15, ķocan 413b/11, diñlemedin 417a/12, elin 418a/9, gelin 418a/18.

ġ/g>v değişimi ile ilgili olarak her iki şeklin de var olması değişim sürecinin tamamlanmadığının bir göstergesidir. Hatta bir örnekte aynı cümlede aynı kelimeyi hem “ġ”li hem “v”li görüyoruz: ķoġaya śarılup bekci ķovayı 299b/18.

“Özel İsimler Dizini”nde metnin 284b-419b varakları arasında geçen insan, hayvan, yer, cin, din, soy ve kavim isimlerine yer verilmiştir. İncelenen bölümde yer alan tüm özel isimlerin verilmesi bunların tespiti açısından araştırmacılara son derece kolaylıklar sağlayacaktır. Özel İsimler Dizininde aynı ismin farklı yazılışları ile birlikte 500 civarında özel isim tespit edilmiştir. Bunlardan 1342 tekrar ile Feramurz

137 oğlu Cihan-bahş ilk sıradadır. İkinci sırada ise 953 tekrar ile Cihan-bahş’ın dedesi Rüstem yer alır. İncelenen metnin ana kahramanı bu iki kişidir.

Eserde günümüz Türkiye Türkçesi ağızlarında da tespit edilen birçok kelimeye rastlanmasından dolayı müntensihin bulunduğu çevrede halk ağzının fazlaca kullanıldığı sonucuna ulaşabiliriz. Tespit edilen kelimelerden bazıları şunlardır:

“kıçınla-, kıçın kıçın, sın-, yapın-, öykelen-, büri-, azgış-, alda-, tiziyye, depele-, depme, tabancala-, yalman-, dibelik, debelen-, aġ-, karañu”. Metin bu özelliğiyle 18.

yüzyıl halk ağzı hakkında bilgiler vermektedir.

Türkiye Türkçesi ağızlarında yer alan kelimelere ek olarak Tarama Sözlüğü ve Divânü Lügât’it-Türk’te yer alan bazı kelimeler de eserde geçmektedir. Bu açıdan bakıldığında müstensihin metne Türkçe düzeyinde önemli eklemeler yaptığı anlaşılmaktadır.

Eserde tonsuz ünsüzler “p, ç, t, k” ile tonlu ünsüzler “b, c, d, g”’nin birbirleri yerine kullanımına sıkça rastlanmıştır. Müstensih hiçbir ayrım gözetmeden bazen tonsuz “p, ç, t, k”, bazen tonlu “b, c, d, g” ünsüzlerini aynı kelimeler için tercih etmiştir. Bunu en çok “b-p” ile “c-ç” kullanımında görmekteyiz. İkili yazılan bazı kelimeler şöyledir:

“pūs/būs, ķılıc/ķılıç, ķulac/ķulaç, gice/giçe, ic-/iç-, güc/güç, ac/aç, cenber/çenber,

gec/geç”.

Metinde müstensih tarafından yanlış yazılan bazı kelimeler tespit edilmiştir. Bu hatalar bazen noktalı harflerdeki noktaları koymama, bazen harf atlama, bazen düzensiz yer değiştirme olabilmektedir. İncelenen metinde bu yanlışlar azımsanamayacak kadar fazladır. Bu gibi bazı hatalar düzeltilerek orijinal şekilleri dipnotta yazılmıştır. Eserde yapılan bu hatalardan yola çıkarak metnin yazımıyla alakalı yazım yanlışlarının çok fazla olduğu söylenebilir.

Müstensihin yaptığı hatalardan biri de aynı kelimeyi tekrar etmek veya gereksiz harf yazmaktır. Bu gibi hatalar da gereksiz olan yapının {} parantez içine alınarak metinde olmadığı belirtildi. Örneklerinden bazıları şöyledir:

138 taǾaccüb idüp {idüp}308b/13, ķapular{lar}ın 323b/21, ķalķup {ķalķup} tedārükin gördi 324a/7, Behrām-ı{’a} Evren-süvāruñ yüzine baķup 324a/15, Az ķaldı ki bir {bir}yānından güzer eyleye 331a/15, bir nįze yi{t}miş degül idi 331a/17, Ŧārāķ{’ı}: “Belį pādişāhum 345a/10.

Dönüşlülük zamiri “-n-” yerine kaynaştırma harfi “-y-”nin kullanıldığı tespit edilmiştir. Bundan yola çıkarak bu konuda yazım birliği olmadığını söyleyebiliriz. Örnekleri şöyledir:

kendüye 345b/1, kendüni 355b/19.

Metinde devrik cümleler de tespit edilmiştir. Bu durum 18. yüzyılda cümle bilgisi hakkında bazı ipuçları vermektedir. Devrik cümlelerin metinde çokça karşımıza çıkmasının bir sebebi de anlatıma canlılık ve heyecan katmak olduğu söylenebilir. Devrik cümle olarak tespit edilen kimi örnekler şöyledir:

 Sām’a muķābil olup başladılar bunlar cenge 286b/3.  ǾAşķ idüp başladılar yine gürz cengine 287b/18.

 Şengel Hindį daħı oturup başladılar bunlar Ǿayş-ı śoĥbete 307a/13.  Şaķāķ daħı berāber sāzın āhenk idüp başladılar faśla 344a/16.

 İşte Cihān-baħş bunı Ǿan-ķaśdın söyledi kim darılup evvel ĥamle eylesün diyü 380a/13.

Sözlük bölümünde de incelenen eserin daha iyi anlaşılabilmesi için özellikle seçilen kelimelerin anlamları verilmiştir. Farsça ve eski Pehlevice kelimeler metinde bir hayli fazladır. Buna sebep olarak Firdevsî’nin İranlıları tekrar eski şaşalı dönemlerine döndürmek eski tarihi kökenlerine ait kelimeler ile metni oluşturmak istemesi gösterilebilir.

İncelenen metinde birçok deyim ve atasözü ile Arapça, Farsça kalıplaşmış ifadelere rastlanmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir:

Atasözleri

 Śu uyur düşmānuyumaz 289a/23-24.

139  El elden üstündür 323a/14.

 Ayaġıyla varana ölüm olmaz 388a/1-2.  Ķaçanı ķovmaķ olmaz 411a/7.

 Ŧaġ yürimezse Ǿabdāl yürür 388a/15.

Deyimler

 ǾAķlı başından git- 285a/11.  ǾAķlı kes- 287b/8.

 Yüregi pāre pāre ol- 288a/17  Göz ķulaķ ol- 296a/1.

 Cān başına śıçra- 314a/13.  Ķul ol- 319b/6.

 Yüz sür- 324b/11.

 Ŧopa ŧutılmış maymuna dön- 326b/23.  Felegüñ cenberinden güzār eyle- 327a/6-7.  Yil gibi gel- 328a/24.

 Mįl-āhen gibi ŧur- 328a/24.  Gözleri fāl ŧaşına dön- 332a/17.

 Yā devlet başa, yā ķuzġun leşe 333b/2-3.  Gözin ķorķ- 334a/9.

 Ecel terleri dök- 337a/6.  El uzat- 337b/18.

 Felegüñ gözinden sürmesin çal- 338b/11.  İş işden geç- 344b/6.

 Belā deryāsı başdan aş- 344b/6.  Boġazı ele vir- 346b/15.

 Ħora geç- 348a/7.

 Boynuz ararken ķulaķdan çıķ- 358a/3.  Bal yimez ŧopı gibi çıķ- 358b/20-21.  Ķan gövdeyi götür- 360a/9-10.  Yüregine śu serp- 362a/9.

 Ķapudan ķovarsañ bacadan düş- 365b/25.  Ķan ķaşan- 381a/22.

140  Gün ķubbe-i felege dikil- 385b/2.

 Göz ķuyruġıyla baķ- 388a/19.  Ķanları ķurı- 388a/19.

 Dişine ŧaş vir- 389b/2.

 Felege kelek simurġa siñek di- 389b/23.  Yüz yire ķo- 398b/3.

 Gözin budaķdan śaķın- 400b/24.  Gözinden āteşler śaçıl- 402a/12-13.  Türbede yılan görmüşe dön- 406b/13.  Ödi aġzına geleyazdı 406b/13.

 Ac ķurd ķoyuna ne resme girerse 408b/3.  Fikre düş- 408b/21.

 Bil baġla- 408b/20.  El arķası yirde it- 410a/1.

Arapça ve Farça Kalıplaşmış İfadeler

 İnnā li’l-lāhi ve innā ileyhi rāciǾūn raĥmeten vāsiǾa 288a/22-23.  En-necātü fi’ś-śıdķ 293b/25.

 Bi-lā-teǿħįr 295b/25.  Bi-emri’l-lāh 297b/17.

 Taĥsįn, śad hazār taĥsįn Ǿaleyke Ǿavni’l-lāh 301b/9.  Keyfe mā ittifaķ 303b/20.

 Bi-eyy-i vechegān 310b/21.  Bi-eyy-i ĥālin 310b/24.  Estaġfiru’l-lāh 314a/5.

 Yā maǾbūd-ı bį-zevāl 319b/1-2.  Lā yaǾlemü’l-ġaybe illa’l-lāh 318b/6.

 Lā ilāhe illa’l-lāh ve ħalįfetu’l-lāh Süleymān emįnu’l-lāh 329a/23.  El-ĥamdüli’l-lāh 348b/3.

 İnşāǿa’l-lāhu’r-raĥmān 351a/13, 411a/23.  Lā-yaǾķıl 356b/21.

 İnşāǿa’r-raĥmān 366b/9-10.

141  El-Ǿuhdetü Ǿale’r-rāvį 332b/4.

 Ale’r-raǿsi ve’l-Ǿayn 338a/21.

 Min evvel ile’l-āħire naķli bi’l-muśŧarr 338b/22.  Fį-nefsü’l-emr 344b/23.

 ǾAlā zuǾm-i aǾdā 357a/17.  İftaĥ Ǿaynüke 363a/6.  Engüşt ber-dehān 364a/10.  Bi-ĥamdi’l-lāh 365b/20.  Ŧarfetü’l-Ǿayn 369a/24.  Mā-lā-yaǾnį 379b/1.  ǾAn-ķaśdın 380a/13.  MaǾa’l-kerāhe 390a/1.  ǾAleyhi mā-yesteĥaķ 374b/10.  İĥrāķ bi’n-nār 404a/1.  ǾAleyhi’s-selām 409a/21.  El-ĥükmü li’l-lāh 410b/3.  Fį-nefsi’l-emr 413b/19.  Teklįf-imā-lā-yuŧāķ 414b/9-10.

Metinde Türkçe, Arapça ve Farsça aynı anlama gelen kelimeler sıkça kullanılmıştır. Bu şekilde tespit edilen eş anlamlı kelimelerden bazıları aşağıdaki gibidir:

Hāliyā (Ar.) ve Şimdi, İmdi (T.) (Şimdi)

Gūş (Far.) ve Ķulaķ (T.) (Kulak)

Seg (Far.) ve Kelb (Ar.) (Köpek)

Ħūk (Far.) ve Ħınzīr (Ar.) (Domuz)

Kūh (Far.) ve Ŧaġ (T.) (Dağ)

Źānū (Far.) ve Diz (T.) (Diz)

Çādır (Far.) ve Ĥayme (Ar.) (Çadır) Mūy (Far.) ve Ķıl (T.) (Kıl)

Burc (Ar.) ve Bārū (Far.) (Burç) Sefįne (Ar.) ve Gemi (T.) (Gemi) Semek (Ar.) ve Balıķ (T.) (Balık) Miyān (Far.) ve Bil (T.) (Bel)

142 ǾAžįm (Ar.) ve Büyük (T.) (Büyük)

Çeşm (Far.) ve Göz (T) (Göz)

Genel olarak eserin Türk Dili açısından öneminin yanında halk bilimi, tarih ve toponimi açısından da değerli veriler içerdiğinden dolayı disiplinlerarası çalışmalara da kaynaklık etmesi mümkün görünmektedir.

METİN

Metnin Oluşturulmasında Takip Edilen Yöntem

 Metnin çeviri yazıya geçirilmesinde 12 punto 1,5 satır aralığında Times Turkish

Transcription fontu tercih edildi. Metindeki varak numaraları köşeli parantez içinde

“[284b], [285a], [285b], [286a]” olarak verildi. Satır numaraları da üst simge “(1), (2), (3)” hâlinde gösterildi. Örnek bir paragraf şöyledir:

“[285b] (1) leşker-i Įrān’ı ķaldırup Humāyūn Şāh’uñ Ǿaskerine muķābil ķondılar.

İki cānibden üç gün asāyiş idüp (2) dördinci gün Rüstem-i Dāstān sözi ile Keyħusrev

dįvān idüp bir nāme inşā eyledi. Gorāze ile (3) Humāyūn Şāh’a gönderüp ķızı istedi.

Nāmedür Humāyūn Şāh’a irdi. Dānā eline virüp ķırāǿat eylediler. (4) Mefhūm-ı

nāme olınca Pūlādvend hemān gürz atup “Var söyle Keyħusrev Kāmrān Şāh’a yarın meydān (5) olup ve benümle pehlivānları muķābil olup ceng iderler. Eger baña

ġālib gelürler ise ķızı ol zamān Keyħusrev (6) alabilür.”

 Metinde müstensih hatası olarak değerlendirdiğimiz bazı yazım yanlışları düzeltilerek metinde geçtiği şekli dipnotta (Metinde “…”) şeklinde verilmiştir. Metnin tamamında “-ub, -üb” şeklinde yazılan zarf fiil eki de “-up, -üp” olarak çeviri yazıya geçirilmiştir. Örnekler:

Metinde Dipnotta

bāzirgān Metinde “bārizgān”.

gelüp 368b/14 ( ), ķılup 377a/8 ( ), diyüp 384a/12 ( ).

 Metin meydana getirilirken eserin orijinal bölümündeki sayfa numaralarına, nazım ve nesir şekillerine bağlı kalınmıştır. Noktalama işaretleri günümüz nesir kurallarına uygun olarak tarafımızdan metne uygulanmıştır. Metinde kırmızı olarak yazılan kelime veye cümleler çeviri yazıda koyu (bold) şekilde verilmiştir.

“Beyt:

Dün gice seyrüñ içinde ķaralar giydüñ mi hįc? Düşmeni ķılıcdan özüñe aralar gördüñ mi (3) hįc?

144 “Rāvį Şįrįn Zebān öyle naķl u beyān eyler kim: ĶalǾa-i Źerdāb Şāhı Seħāb-ı Zengį’yi Seylāb-źemįn’e (23) ǾAnter Şāh’uñ imdadına gönderüp śoñra Pil-pāy

ǾAyyār geldükde anı daħı Seħāb-ı Zengį’nüñ ardınca göndermiş idi.”

“Ħulāśa-i kelām, Źerdūn (5) Şāh pehlivānlarına ġayret gelüp birbiri ardınca on

beş ķadar pehlivān girdi. Cihān-baħş vaķt-i žuhr olınca (6) cümlesin bende

ceküp Ǿalem dibine gönderdi. Daħı kendi ālātına yapışmadı.”

 Ek fiilin çekiminde metne bağlı kalınmış, araya eklenen “y” kaynaştırma harfi çeviri yazıda da gösterilmiştir. Birleşik yazılan i- fiili eklendiği kelime ile arasına “-” işareti getirilerek belirtilmiştir. Bu fiilin düştüğü yerlerde müstensihin yazımına sadık kalınmıştır. Tamamen ayrı yazıldığı yerlerde de ayrı bir kelime olarak verilmiştir: icrā eylemişlerdi 296a/10, ne var idi 297a/1, Ekvāl Nerre mekānında oturur iken 297b/21, Siyāmek Şāh’uñ pes-perde-i Ǿiśmetinde bir duħteri aħteri var-ıdı 301a/11, Talħāb-ı Tįġ-zen Cihān-baħş’dan bir nįze yidi kim daħı müddet-i Ǿömründe böyle nįze görmemiş-idi.355b/12, Bu gice varup bu lįke Sihām’ı çalup getürebileydi.357b/13.

 “ile” kelimesinin yazımında orijinal metinde “i” sesinin düşerek araya “y” ünsüzü geldiği geldiği yerlerde orijinal yazıma uygun olarak yazılmıştır:

“birbirleriyle Ǿahd ü güft eylediler. 301b/13, Ferāmurź anı parmaġıyla ŧutup zānūsına urdı 302a/7.”

 Bazı kelimelerde yer alan “vâv-ı madûle” üst simge “ v ” olarak gösterilmiştir:

ħvābda yaturlardı 294a/23, Ħvāce SaǾdān-ı Hindį 296b/6, hvāhiş gösterdi

313a/20.

 İncelenen metinde dört tane minyatür bulunmaktadır. Bu minyatürlerin bulunduğu bölümler köşeli parantez içinde [MİNYATÜR] ibaresi ile belirtildi. Her sayfada 25 satır olduğu için241 eğer minyatür sayfanın başında ise minyatürden sonra

satır numaraları 25’e denk gelecek şekilde düzenlendi:

145 “[385a] [MİNYATÜR] (15) mest olup cebįninden dāne dāne Ǿaraķ ĥāśıl oldı.

Baķıyye-i đarb-ı gürz źemįne inüp toz Cihān-baħş’ı büridi. (16) Rüstem gürz-i

kāvseri żabŧ idüp geçüp ser-i meydāna vardı. Ŧārıķ ǾAyyār toza girüp Cihān- baħş’ı ol ĥālde görince (17) cilbendinden gülābdān çıķarup yüzine gül-āb śaçdı.

Cihān-baħş uyķudan uyanur gibi uyanup gözin açdı. (18) Ŧārıķ ǾAyyār’ı gördi.

Hele miyānın rāst idüp vücūdın yoķladı. Gördi bir mūyına ħaŧā gelmemiş. Şükr-i Yezdān eyledi. (19) Ŧārıķ Cihān-baħş’a: “İy dilāver-i Ǿālem! Ġayret eyle.

Tozdan ŧaşra çıķ. Dost düşmen seni görsünler. Yoķ eger Ǿāciz (20) ķalduñ ise

varalım seni Rüstem’e bildüreyim.” didi. Cihān-baħş: “Śaķın Ǿayyār daħı bildürme. Bir iki sāǾat daħı ceng (21) ideyim. Göreyim ne yüzden olur?” didi.

Ŧārıķ ǾAyyār: “Çünkim öyledür. Bārį ġayret eyle.” diyüp Cihān-baħş’a ġayret

(22) virdi. Cihān-baħş daħı licām silküp tozdan ŧaşra çıķdı. Ol ġayret ile irişdi.

Bir eyü đarb Rüstem’[e] urdı. (23) Rüstem menǾ idüp Rüstem de Cihān-baħş’a

urdı. Cihān-baħş güc-ile menǾ idüp yek-ā-yek, küt-ā-küt ceng (24) eylemege

başladılar. Cihān-baħş ise giceden tenbįh eylemiş-idi. Hezįrān-ı Fįl-süvār ile Ŧārıķ ǾAyyār ve Rūşen (25) Rāy vezįr ve Şemse Bānū meydāna yaķın bir yirde

ŧurup temāşā iderlerdi. Ķaçan Rüstem Cihān-baħş’a ġalebe idüp helāk”

 Metinde okunamayan bölümler köşeli parantez içinde üç nokta […] ile gösterilerek dipnotta orijinal şekilleri verilmiştir.

 Metindeki bazı eksik kelimeler köşeli parantez [ ] içinde eksik harflerin gösterilmesiyle tamamlanırken bazı fazladan olduğunu düşündüğümüz bölümler { } işareti içerisinde gösterildi.

“[du]Ǿā iderek 313a/22, Bir yirde inüp müşāve[r]e eylediler 404b/18, Rüs[t]em’üñ sįnesine bir muşt öyle urdı kim 415b/16 / Ĥurrem Şāh ķalǾa ķapular{lar}ın açdırup ŧaşra çıķdı 323b/21, kimseden böyle bir nįze yi{t}miş degül idi 331a/17, Ġalvāş ķıyās eyledi kim nįze bir {bir} ŧarafdan güzer idüp çiger-gāhı çāk oldı 340b/12.”

 Metnin araştırmacılar tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla seçme bir sözlüğü çıkarıldı. Bu sözlükte madde başı kelimelerin ait oldukları dil ve bu dilde hangi türde oldukları kısaltmalarla verildi. Her madde başı için metin içerisinde geçtiği

146 yer belirtildi. Madde başı kelimelerinin geçtiği tamlama benzeri kullanımlar madde altında verildi.

 Metnin sonuna eklenen Özel İsimler Dizini’nde metinde geçen özel isimler aldığı eklere bakılmaksızın tüm geçtiği yerler belirtilerek verildi. Tür olarak “kişi adı, hayvan adı, yer adı, kavim adı,” gibi ait olduğu tür verildi.

 Üzerinde çalıştığımız metnin 284b-419b varakları arasındaki bölümün tıpkıbasımı eserin sonuna ilave edilmiştir.

147 [284b] (1) ile şikāra çıķup varalım, filān yirde olan Ǿişret-gāhda eglenelim.” diyüp

geldiler. Yaķın geldükde Efrāsiyāb gördi (2) yidi nefer mübāriz ile Rüstem-i Dāstān

kendi ārzū idüp geldügi Ǿişret-gāhında oturmış bāde içer. Meger Pįlsem’üñ242(3) Ekvās

Türk nāmında bir bahādır oġlı daħı irişmiş-idi. Efrāsiyāb Ekvās Türk’e eyitdi: “Var, şol Ǿişret-gāhda (4) oturanlaruñ ĥaķķından gelüp ķal{ķ}dur!” diyü Ekvās’ı gönderdi.

Ekvās Türk daħı Rüstem ile ceng243 eyledügi (5) yoġıdı. Hemān elinde olan kūh-keş

nįze-i cān-sitān “İy nā-bekār Įrānįler! Ne ararsıñuz Şāh-ı Tūrān’uñ Ǿişret-(6)gāhunda?”

diyüp at sürdi, Rüstem gördi Efrāsiyāb cümle Tūrān dilāverleriyle gelüp śaf çekmiş ŧurur. Rüstem’üñ (7) ise elinde ŧolu cām bulundı, dönüp pehlivānlara eyitdi: “Biriñüz

şol gelen pehlivāna ķarşu varuñ.” diyince Merzübān (8) yirinden śıçrayup atına bindi

ve Ekvās Türk’e ķarşu varup muķābil oldı. Ekvās Türk Merzübān’a bir nįze urup (9)

raħşından aķdardı. Ol ĥāli görince hemān Nįkūd-heşt süvār olup Ekvās’a ķarşu vardı. Ekvās, Nįkūd-heşt’e (10) daħı bir nįze ĥavāle eyledi. Nįkūd-heşt siper berāber virüp

Ekvās’ın nįzesin āsān menǾ eyledi. Bu kerre Ekvās (11) Türk el gürz-i kūh-peykere urup

irişdi. Nįkūd-heşt’e bir đarb-ı gürz ĥavāle eyledi. Ammā gürzi ĥavāle eyledükde (12)

biraz girü bulınup ve gürzdür indi. Nįkūd-heşt’üñ raħşınuñ kellesine rāst gelüp Raħş’ın kellesin ħurd-ħām (13) idüp Nįkūd-heşt Raħş-ıla bile ser-nigūn oldı. Ekvās Türk öteden

dönüp diledi kim inüp Nįkūd-heşt’üñ (14) başın kese.

Hele bu vaķte dek Rüstem elinde olan cāmı nūş idüp Ebreş’e süvār oldı. Ve Ekvās’uñ

(15) öñin alup “Çek elüñ nā-bekār!” diyüp irişdi. Ekvās el nįzeye urup bir nįze ĥavāle

eyledi. Rüstem (16) Ekvās’uñ nįzesin ķolcaġıyla çarpup Ekvās’uñ nįzesin menǾ eyledi

Benzer Belgeler